Çanakkale Yolun Sonu

ÇANAKKALE YOLUN SONU

Genel Yönetmenliğini Serdar Akar’ın, yönetmenliğini Kemal Uzun’un üstlendiği Çanakkale Savaşı’nı konu alan “Çanakkale Yolun Sonu” filmi 15 Mart 2013 tarihinde Şehitleri Anma Haftası’nda bir ilki gerçekleştirerek başta Almanya, İngiltere, Fransa, Belçika, Hollanda, İsviçre, Azerbaycan olmak üzere 25 ülkeyle aynı anda vizyona giriyor.

Savaş’ı bir askerin gözünden tüm gerçekliğiyle beyazperdeye aktaran filminin başrollerini Kurtlar Vadisi dizisinin fenomen karakteri Memati’yi canlandıran Gürkan Uygun, İngiliz oyuncu Stephen Chance, Ben Warwick, Umut Kurt, Berrak Tüzünataç ve Mahir Günşıray paylaşıyor.

Mart ayında, 25 ülkeyle aynı anda vizyona girecek olan filminin  afiş çalışması için  fotoğraf sanatçısı Mehmet Turgut, Çanakkale’nin Ezine ilçesindeki özel platolarda oyuncuların fotoğraflarını çekti. Beyaz perdede izleyiciyi bir zaman makinesi gibi 1915 yılına; cephenin ve savaşın yaşandığı, bir ulusun ölüm kalım mücadelesinin içine götüren film 2013 sezonun en iddialı yapımları arasında gösteriliyor.

Sinopsis
25 Nisan 1915… Osmanlı İmparatorluğu’nun direniş kapısı olan Çanakkale, gemi yoluyla geçilememiş ve işgalciler, çaresiz bir manevrayla Gelibolu kıyılarına çıkartma yapmaya başlamışlardır. İşgal kuvvetlerinin belki de en büyük direnişi gördükleri koy, o andan sonra mağlup bir ordunun adıyla anılacaktır; Anzak Koyu.
Hilal-i Ahmer cemiyetindekiler ve Muhsin’le Hasan’ında içinde bulunduğu destek birliği beş günlük yolculuğun sonunda,25 Mayıs 1915’te cepheye ulaşırlar. Hasan, siperlere indiği anda, savaşın hayal ettiğinden daha acımasız olduğu gerçeğiyle yüzleşir.Daha ilk gün,bir Anzak askeriyle siper içerisinde burun buruna gelir ve abisinin son anda yardımına koşmasıyla kıl payı hayatta kalır. Birkaç gün sonra Muhsin bir Anzak keskin nişancıyı vurup, daha önce Balkan savaşında da komutasında yer aldığı Yüzbaşı İbrahim Adil tarafından keskin nişancılık görevine getirilir. Muhsin ise İbrahim Adil’den tek bir isteği vardır. Kardeşi Hasan’ı geri hizmete çektirmek… O andan sonra Muhsin, bir diğer keskin nişancı Şeref’le birlikte yüksek rütbeli düşman askerlerini avlayacak, kardeşi Hasan’sa ikmal çadırlarından cepheye tüfek ve mermi sandıkları taşıyacaktır. Muhsin’in nişancılık ve sızma konusundaki hüneri, düşman hattında kısa sürede efsane olmasına yol açar. Bu durum karşısında Anzak askerlerin bile içten içe nefret ettikleri İngiliz Binbaşı Steward, karşı atağa geçmek ve kendi canını korumak amacıyla ordunun en iyi nişancısı olan, onbaşı William Eagle’ı Anzak koyuna getirtir. Eagle’ın tek bir görevi vardır. Mümkün olduğunca çok subay öldürmek ve bütün koya nam salan Muhsin’in dikkatini çekip bu hünerli Türk nişancının hayatına son vermek….

Bir yanıt yazın