Deccal – Antichrist

Antichrist

“Sizi karanlık hayal gücümün perdelerini aralayıp, ardındaki anlık bir görüntüyü algılamaya: korkularımın doğasına ve Anthichrist’ın derinliğine davet ediyorum.”
Lars von Trier

Umutsuzca acı çeken evli bir çift, orman içinde “Cennet”i andıran, herşeyden uzak evlerine çekilir. Kırık
kalplerini ve problemli evliliklerini tamir etmeyi umut etmektedirler. Fakat doğa olaylara yön verecek ve herşey daha da kötü olacaktır…

Yönetmenin İtirafları

İki yıl kadar once ağır bir depresyona girdim. Bu benim için yepyeni bir deneyimdi. Herşey gözümde değersiz ve önemsizdi. Çalışamıyordum. Altı ay sonra yalnızca egzersiz olsun diye bir senaryo yazmaya başladım. Bu benim için bir çeşit terapi olacaktı , aynı zamanda da yeniden film yapıp yapamayacağımı test ediyordum kendi kendime.. Senaryo, büyük ilgi görmeden yazıldı ve filme alındı. Fiziksel ve entellektüel kapasitemin yarısını kullandım.
Senaryoyu yazma süreci çalışma metodlarımın doğrultusunda olmadı. Sebepsiz sahneler  ekledim . Görüntülerde mantıktan ve dramatic düşünce yöntemlerinden esinlenilmedi. Bir çoğu o dönemde ya da hayatımın daha önceki dönemlerinde gördüğüm rüyalardan kaynaklanıyordu.
Bir kez daha konu “Doğa” ydı, fakat bu kez daha öncekilerden farklı ve daha kişisel ve direkt bir şekilde anlatıldı. Gençken Strindberg okurdum. Paris’e gitmeden önce yazdıklarını, büyük bir beğeni ve iştahla, simyacı olmadan önceki notlarını okurdum. O dönemini, cehennem krizi olarak adlandırırdı. “Antichrist” de benim “Cehennem Krizi”mdi. Strindberg’e olan eğilimim bu filmde ortaya çıkmıştı.
Hiç bir durumda Anthichrist için bir özrüm yok. Aksine,  sinemaya olan inancım bu filmle ortaya çıkıyor. Ve bu filmi kariyerimin en önemli filmi olarak görüyorum.

1998’de Lars von Trier’in  The Idiots filminde rol alan  Knud Romer, Trier ile Nisan 2009’da bir röportaj yaptı. O günlerde yönetmen son filmi Anthichrist’ın son düzenlemelerini gerçekleştiriyordu. Son filmi Anthichrist’I da izleyeceğim  Filmbyen’in önünde elimi sıkarken, Lars Von Trier  bana  “Bir papaza benziyorsunuz” dedi. Film kefen gibi sade fakat ulaşılmaz bir örtü ile büyük bir sır olarak saklanıyordu. Alınan güvenlik önlemleri sayesinde kendimi bir tapınağın içindeki hazineye götürülüyormuş gibi hissettim. “Ölümsüz ruhlarınızı kurtarmak için buradayım,”dedim . Doksan  dakika sonra oturduğum yerden kalkarken derinden sarsılmıştım. Arabayla eve dönerken ruhumu yakalayan paranoya yol boyunca peşimi bırakmadı .

Resimler.

Bir yanıt yazın