Özel Kuvvetler – The Men Who Stare At Goats

FİDA FİLM Sunar

THE MEN WHO STARE AT GOATS
ÖZEL KUVVETLER


SYNOPSIS
Gerçek olamayacak kadar garip günlük hikayeler peşinde koşan bir gazetecinin Amerikan ordusunun gizli bir kolunu keşfetmesiyle, akıllara durgunluk veren bir görevle kendini Özel Kuvvetler arasında bulması bir olur.
Gazeteci Bob Wilton (Ewan McGregor)  gizemli bir kişilik olan ve Amerikan ordusunun deneysel bir birimine ait olduğunu öne süren Lyn Cassady (Oscar’lı oyuncu George Clooney) ile tanıştığında, kendisine büyük bir çıkış sağlayacak güçlü bir haberin peşindedir. Cassady’ye göre, New Earth Army (Yeni Dünya Ordusu) farklı savaş yöntemleriyle gelmektedir. “Warrior Monks” (Savaşçı Rahipler) adlı birlik eşi benzeri bulunmayan psişik güçlere sahip kişilerden oluşmaktadır ve düşmanın zihnini okuma, duvardan geçme, hatta bir keçiye bakarak onu öldürme gibi yeteneklere sahiplerdir. Programın yaratıcısı Bill Django (Oscar adayı Jeff Bridges) ortadan kaybolmuştur ve Cassady’nin görevi de onu bulmaktır.
Yeni tanıştığı Lyn’in inanılması güç hikayeleriyle aklı karışan ve merakı uyanan Bob, birdenbire Lyn’in peşi sıra gitmeye karar verir. İkili Django’nun kaçak medyum Larry Hooper (iki Oscar® sahibi Kevin Spacey) tarafından yönetilen gizli kampına yol alırken, Bob da Django’nun Yeni Dünya Ordusu ve Hooper’ın mükemmel askerlerden oluşan kişisel ordusu arasında kalır. Bu zorlu maceradan kurtulmak için hiç ummadığı bir düşmanı altetmek zorunda kalacaktır.
Jon Ronson’ın kurmaca olmayan ve çok satanlar listesine giren aynı adlı romanı “The Men Who Stare at Goats” (Özel Kuvvetler”)den esinlenen film, hükümetin paranormal yetenekleri kullanarak düşmanı yenme çabalarının mükemmel bir incelemesi.
Başrollerde George Clooney (Burn After Reading), Jeff Bridges (Iron Man), Ewan McGregor (Angels & Demons), Kevin Spacey (Moon), Robert Patrick (“The Unit”), Stephen Root (The Soloist), Stephen Lang (Public Enemies) ve Rebecca Mader “Lost”) yer alıyor. Oscar® adayı yönetmen Grant Heslov (Good Night, and Good Luck) çektiği filmin senaryosu Peter Straughan (How to Lose Friends & Alienate People)’a ait ve senaryo Jon Ronson’ın aynı adlı kitabından uyarlama. The Men Who Stare at Goats’un yapımcıları Clooney, Heslov ve Paul Lister. Görüntü yönetmeni ise Oscar® sahibi Robert Elswit (There Will be Blood). Kurgu Tatiana S. Riegel (There Will Be Blood)’a ait. Kostüm tasarımcısı Louise Frogley (Quantum of Solace). Prodüksiyon amiri de
Sharon Seymour (Gone Baby Gone).

KURMACA HİKAYEDEN DAHİ ENTERESAN

Bazı hikayeler sanki filme alınsınlar diye varolagelmişlerdir – bu hikaye gibi: Bir grup Yeni Çağ savaşçısı Amerikan hükümeti tarafınca sadece zihinlerini kullanacakları mücadele yöntemleri geliştirmek üzere finance edilirler. İşin ilginç kısmı da hikayenin gerçek oluşudur. Derinlemesine bir araştırmanın sonucunda ortaya çıkan kitap The Men Who Stare at Goats’ta gazeteci Jon Ronson First Earth Battalion (Birinci Dünya Müfrezesi)’nin ardında yatanları inceler ve bu esnada Amerikan askeri tarihinin bilinmeyen bir yüzüne dudak uçurtan ve gülünç bir sinematik öğe katıyor.
Yapımcı Paul Lister, Ronson’ın ajansından kitabın ilk iki bölümünü alıp okuduğunda, kitabı karşı konulamaz buldu.  “Çok iyi bir eser” diyor Lister. “Görünce hemen alasım geldi kitabı ve ‘Bda nesi’ dedim, işte kitabın ana ekseni de buydu” “Kitabın her bölümü ayrı eğlenceliydi” diyor. “Kitabın tamamını okumak için
sabırsızlanır oldum. Enteresan ama gerçek hikayelerle bezeliydi ve kuvvetli bir anlatımı vardı. Beni cezbeden de bu oldu ve dedim ki; ‘Bir dakika…Bir şey nasıl hem bu kadar eğlenceli hem de şaşırtıcı derecede gerçek olabilir ki? ‘
Kitap iki filme yetecek kadar tuhaf ifşalarda bulunuyordu fakat klasik bir giriş-gelişme-sonuç anlatımı da izlemiyordu. Senarist Peter Straughan kitabı senaryo haline getirme aşamasında öne çıktı. “Kitabı ne kadar sevmiş olsam da, bir film havası vermiyordu.” Diyor Lister. “Peter bize gereken dönüştürücü fikirle geldi. Tek
bir olay mantığından uzaklaşıp kurgulanmış bir dizi olaylar ve kitaptan esinlenerek yaratılmış karakterler fikriyle çıkageldi.”
“Peter inanılmaz iyi bir ön taslakla geldi” diyor yapımcı. “Dahice, komik ve yeniydi. Bir eşi daha olmayan bir şey.” Straughan onu asıl zorlayan şeyin Ronson’ın röportajlarını düzgün birer anlatım çizgisine oturtabilecek bir bağ bulabilmek olduğunu belirtiyor. “Kelimenin gerçek anlamıyla, kitabın her satırının altını çizerek ilerledim ki tek birşey dahi dışarıda kalmasın.  Sonra da buna uygun devam edebileceğim bir ana tema ortaya çıkarmaya çalıştım.
“Katkım, her şeyi birarada tutmaya yarayacak olağan öğeler eklemek oldu.” “İnsanlar bu saçma öğeleri ve güldürücü havayı bizlerin eklemiş olduğunu düşünebilirler, halbuki tamamıyla gerçek. Yan hikayelerin hepsi, mesela duvarlardan geçe me ya da bir hamstera sadece bakarak onu öldürmeye çalışmak; hepsi 60, 70 ve 80’li yıllarda ordu ve CIA tarafından denenmiş deneyler idi. Filmdeki en saçma sahnelerden bazıları kelime kelime Jon’un röportajlarından alıntıydı.”
Senaryonun final versiyonu zehir gibi bir güldürü ve hoş bir iyimserliği birleştiriyordu; tıpkı kitapta da olduğu gibi. “Şunu düşünmeden edemiyordum, ya orduyu hippiler yönetiyor olsaydı? Dünya o zaman nasıl bir yer olurdu?” diyor Straughan. “Diyaloglardaki açık ve kabul edilebilir ton gerçekten de Jon’un röportajlarına katılan kişilerden ortaya çıktı.  The tone really comes from the persona Jon brought to his interviews, which is very open and accepting. Röportaj yaptığı insanlara karşı asla art niyetli ya da küçümser  değil; ne kadar garip düşüncelere sahip olurlarsa olsunlar. Sonunda ben de karakterlere ve inanışlarındaki güce aynı şekilde yaklaşır oldum, aynı fikirleri paylaşmasam da…” Senaryo Smokehouse  yapım şirketinin ortakları Grant Heslov ve George Clooney’nin de ilgisini çekti. Good Night and Good Luck (Oscar® adaylığı kazandıran filmi) ve  Leatherheads filmlerinin de yapımcısı olan Heslov, senaryo kendisine geldiği sıradaki filminde yönetmenlik de yapmayı düşünyordu.
“Senaryoya aşık oldum” diyor. “Birçok senaryo okumuşluğum var ama bunu okurken başından sonuna kadar kahkahalarla güldüm. Jon Ronson bu dünyayı tüm gerçekliğiyle yansıtmış ve Peter da bir yazar bunu ne kadar iyi adapte edebilirse o kadar iyi yazmış. Okuması için George’a verdiğimde ‘Hadi hemen yapalım’” dedi.
Clooney bu filme bir yıldız olmasının da ötesinde birşey kattı. “George mükemmel bir oyuncu ve Lyn Cassady rolü için de biçilmiş kaftan” diyor Lister. “Fakat o yalnızca bir film yıldızı değil. O ve Grant bir filmin nasıl yapılabileceğini biliyorlar. Tüm elementleri bir araya getirebiliyorlar.
“Hikayede belli belirsiz yer alan baltalayıcı yan onlar için mükemmel diyor yapımcı. “Politik bir yanı var. Bir espri anlayışı var.  Hi kayedeki bakış açısı, onların dünyaya bakışıyla çok uydu. Bunu ileriye taşıyacak kişilerin onlar olması şahane oldu.
Straughan’ın senaryosu hikayeye başka bir duygusal katman daha ekledi. “Temelinde psişik yollarla savaşan bir grup adamın oluşturduğu küçük bir ordunun hikayesi”diyor Heslov. “Aynı zamanda hayatlarının akışı içerisinde kaybolmuş iki ayrı karakterin yol hikayesi ve aralarındaki bağ”.
Filmde Birinci Dünya Müfrezesi’nden Yeni Dünya Ordusu diye bahsediliyor. “İsmini ‘Jedi Projesi’ olarak da kullandık.”diyor Heslov. “Aslında kendilerine Jedi Savaşçıları diyorlar. Mesele zihninizi tamamen boşaltıp yeni ve yıkımdan uzak savaş metodları bulmak.
Lister, Yeni Çağ ruhunun ilhamını taşıyabilecek bir grup ileri-düşünceli askerin bir araya gelmesi fikrini ortaya atıyor. “Kimseyi incitmeyecek savaş yöntemleri bulmak istiyorlardı.” Diyor yapımcı. “Hikayemizde bu fantastik, idealist yeni savaş yöntemleri çuvallıyor, ki hikayenin aslında da bu şekilde gelişmiş olaylar.”
Deniz Kuvvetleri’nde verdiği 25 yıllık hizmetten sonra ayrılan emekli başçavuş Jim Dever  film için askeri danışmanlık  ve filmin gerçek bir hikayeye dayandığını öğrendiğinide şok olmuş. “Senaryoyu okuduğumda ‘Bu gerçek olabilir mi? Orduda böyle şeyler olmuş mudur?’ diye düşündüm ve araştırma yaptım. Hepsi doğruydu..”
Jon Ronson’ı The Men Who Stare at Goats’u yazmaya iten şey, Amerikan ordusunun ekstradan bir duyumsal algı ve savaşta kullanılacak telepatik yöntem donanımları hakkında duyduğu benzesiz ve şaşırtıcı hikaye oldu. Eski bir yarbay olan Channon, Ronson’a Birinci Dünya Müfrezesi’ nin kurucularından biri olduğunu ve yıllarca süren psikoloji, felesefe, dövüş sanatı, şifa yöntemleri  ve daha birçok farklı deneyin alan araştırmasını kendisinin yazmış olduğunu bildirdi. “Bir kısmı yüksek mertebelere getirilmiş, paranormal kabiliyetlerini geliştirmek için can atan bir grup askerden bahsediyoruz” diyor Ronson. “Gerçekten duvarlardan geçip görünmez olmaya çalıştılar. Düşmanı parlayan gözleriyle selamladılar ve sonunda, Fort Bragg’da, düşünceleri karanlığa gömüldüğünde keçileri düşünce gücüyle, onlara bakarak öldürmeyi denediler. Channon, Vietnam  Savaşı’ndan döndükten sonra alternatif savaş tekniklerine merak salar. Yeni Çağ (New Age) tekniklerinin geniş yelpazesini araştırıyordu; bunlar arasında ‘Reichian rebirthing’ (Reichian yeniden doğuş yönntemi – bir nefes yööntemidir), temel bilek güreşi ve çıplak jakuzi gibi orduyu yenilemeye yönelik yöntemler vardı.  125 sayfalık bir çizim, grafik ve  rapor ile klasik ordunun tamamını ortaya koyabilirsiniz; Buckminster Fuller, Leonardo Da Vinci ve Buddha çizimleri de olan. Görüntüleme tekniklerinden, daha  gizli sayılabilecek “Ethical Combat”(Etik Dövüş) ve “Earth Prayer” (Yeryüzü Duacıları)’e kadar geniş bir alan.
“Jim uzun yıllarını değişik gurular ve New Age hareketlerini çalışmaya adadı.” diyo spent years studying with different gurus and New Age movements,” diyor Heslov.” “Geri döndüğünde bir manifesto yazdı. Savaşta barışçıl bir tavırla mücadele etmeyi öne çıkaran bir manifesto. Düşmanla başetmeden, belirli savaş tekniklerine kadar detaylı bir çalışma.”
Channon amirlerini, psikolojik ve paranormal tekniklerle eğiteceği bir tabur askerden yetkili olmak konusunda ikna etti. Bu tekniklere uzaktan kontrol – kişinin vücudunun dışına çıkarak millerce uzaktaki bir olayı görmesini sağlama -, ve görünmez olmayı da içeriyordu.
Jon Ronson’ın özenle hazırlanmış araştırmasında Tümgeneral Albert Stubblebine III, uluslararası anlaşmazlıkları çözmede gelişmiş duyusal teknikleri kullanmayı öngören öncü olarak bahsedilir. West Point Askeri Okulu’nun eski mezunlarından olan ve Amerikan Ordusu İstihbarat ve Güvenlik Komutanı (United States Army Intelligence and Security Command (INSCOM) ) Tümgeneral Stubblebine, 1981’den emekli olduğu 1984 yılına kadar, herbir insanın doğaüstü mucizeler gösterebileceği fikrine tutkuyla bağlı kaldı.
Komutan, Jim Channon’ın sıradan savaş teknikleri yerine  geleceği gören, zihin okuyabilen, görünmez hale gelip ışınlanabilen ekipten oluşan “savaşçı maymunlar” fikrinden etkilenmişti. Bu fikirle, Fort Meade’de yer alacak ve çok göz önünde gerçekleşmeyen projelerle gelişecek New Age ordu fikrini birleştirdi. Bu esnada kendi psişik güçlerini geliştirmeye ve böylece evre uyumu sürecini mükemmelleştirmeye de epeyce zaman harcadı; buna duvarlardan geçme kabiliyeti de dahildi.
“Kitapın açılışı tümgeneral Stubblebine’ın Arlington – Virginia’daki çalışma masasında geçer.”diyor Ranson. “Yan ofise geçebileceğini söyleyip koşmaya başlar ve sonunda burnunu ofisin duvarına çarpıpı kalır.”
INSCOM’un başına geçesinin ardından, Stubblebine Yüksek Performanslı Görev Kuvvetleri (High Performance Task Force) adlı bir birim kurar. Bu birim nörolingustik programlama ve beyin senkronizasyonu gibi New Age teknikleri de içerir ve subayların bir kısmını Monroe Enstitüsü’ne, insan bilinci üzerine çalışmak için gönderir.
Ronson’a göre program kolaylıkla başlatıldı. “Önce CIA, sonra da Savunma Departmanı bir grup askeri toparlayıp gizli bir odaya gönderdi ve  parapsikolojik davranmalarını söyledi.”
“Kulağa çok garip gelecek şeylerle deneyler yaptılar; mesela ‘ırka özel koku bombaları’, ‘bilinçaltı sesleri’ ve ‘saldırgan arılar”la. “Uzaktan görüntüleme biriminin ilk lideri Sidney Gottlieb adında bir CIA  mensubuydu ve aynı zamanda çok karanlık faaliyetler yürüten MK-Ultra’nın da başıydı. Saf bir askeri grubun içkilerine gizlice LSD katıyorlardı. Kevin Spacey’in canlandırdığı karakterin yaptığı en kötü eylemler Gottlieb’in hikayesinden esinlenilmiş.”
“Her türden düşünsel meta ve aracı öldürücü olmayan savaş yöntemleri geliştirmke için kullandılar” diyor Lister. “ ‘The Predator’ (Yırtıcı) adı verilen ve oyuncağa benzer görünümü olan ama aslında çok tehlikeli olan küçük bir plastik kütle kullanıyorlardı.”
Birinci Dünya Müfrezesi  üzerine olan resmi evrakların halen gizli tutulduğunu söylüyor ve ordu da psi-ops programların uzun süre önce yasaklanmış olduğunu söylüyor. Fakat programın emeklileri ordunun içinde ve dışında bilgi sızdırmaya devam ettiler; bunlara “küresel ata” ve “dünyanın ilk tüzel şamanı” olarak bilinen Jim
Channon; öldürücü olmayan silahlar uzmanı John Alexander; eski vir Sovyet subayını doğal psişik yöntemle tanımayı başaran acemi asker Joseph McMoneagle ; “uzaktan gözetim” (remote viewing) teriminin kaynağı ve konunun  ilk eğitim protollerinin geliştiricisi Ingo Swann;  şu anda halen Washington, D.C ‘de özel bir şirkete psi-ops hizmeti sağlamakta olan Lyn Buchanan ve Mel Riley ve yenice tanına bir uzaktan gözetim uzmanı ve eğitmeni olan, “gerçek Obi Wan Kenobi” olarak da anılan Ed Dames de dahildi.
Straughan gerçek hayattaki bu karakterlerin hiçbiiryle röportaj yapmama gibi bir karar almıştı senaryo yazım aşamasında “Jon bunu yapmıştı zaten” diye ekliyor. “Fikirlerimi bulandıracağını düşündüm. Ters yönde gidip kurgulanmış bir anlatımla Jon’un kitaptaki hikayesini tamamıyla bir komediye dönüştürmeye karar verdim ve
bunları yazım aşaması bitene kadar kendimden uzakta tuttum.”
Yönetmen ve yapımcılar filmin hazırlık aşamasında Jim Channon ile görüşmüşler. “Jim gerçekten çok zeki ve özgür düşünce sahibi birisi” diyor Lister. “Mükemmel bir kişilik; yanı zamanda filmin de büyük bir destekçisi. Onun yapmış olduğu şeyi farklı biçimde kurgulamış olsak da insanların bu filmi görmesini, eğlenmelerini ve böylece Birinci Dünya Müfrezesi ‘yle aradaki bağlantıyı da kurmuş olmalarını istiyor.
Heslov ve  Clooney keyifli bir set ortamı yaratmış olmanın gurur içindeler ve setteki insanların da söylediği gibi çekimlerin durduğu anlarda da filmin neşeli havası devam ediyormuş. “İşimizi de aynı şekilde yürütmeye çabalıyoruz.” diyor Heslov. “Hem çabalıyor hem de eğleniyoruz. Film yapmak gerilimli bir süreç olabiliyor. İnsanı tüketiyor. Elimizde bu kadar para ve zamanla bu süreci keyifli bir hale getirmeye çalıştık”
“Grant ortaya müthiş bir iş çıkardı.” diyor filmin yıldızlarından biri olan Jeff Bridges. “Rahat ve işe odaklı, mükemmel bir atmosfer yarattı. Oyuncuların görüşlerine de her daim açıktı. Hazırlanmış şekildegeliyordu sete. Oyuncuları büyük sürprizlerin beklediğini düşünüyorum. Bunu tarif etmenin bir yolu yok şu anda. Filmin tonu eğlenceli, ürkütücü, ciddi ve  sevimli oldu. Her türden duygunun iyi bir bileşimi.”
Kevin Spacey de ona katılıyor “Grant’in yapmak istediği filme dair çok net bir fikri vardı.” “Filmin nasıl ilerlemesi gerektiğinden emindi. Şaşırtıcı şekilde, filmin sonu neredeyse dokunaklı bitiyor. Silahtan arınmış bir ordu fikrini  bir yanım destekliyor aslına bakarsanız. Hem kim bilir, belki de  Yeni Dünya Ordusu’nun  bir birimi Hawaii’de bir yerlerde bir villada antreman yapıyorlardır.”
“Gerçekten çok ama çok komik ve zekice; ve dahası yürekli bir film” diyor Ronson. “Filmdeki herkes birbirinden harika. Filmdeki karanlık yandan da bir pay var, ama sadece gerektiği miktarda. Gurur duyuyorum.”

Bir yanıt yazın