Patrondan Kurtulma Sanatı 2 – Horrible Bosses 2

HORRIBLE BOSSES 2

2011’in hit komedisi “Horrible Bosses/Patrondan Kurtulma Sanatı”nın devam filmi, herkesin çok sevdiği zavallı çalışanlar Nick, Dale ve Kurt’ü canlandıran Jason Bateman, Charlie Day ve Jason Sudeikis’i yeniden bir araya getirdi.
Amirlerine hesap vermekten bıkmış olan Nick (Bateman), Dale (Day) ve Kurt (Sudeikis) kendi şirketlerini kurarak kendi kendilerinin patronları olmaya karar verirler. Fakat hasta ruhlu bir yatırımcı, çok geçmeden, ayaklarının altındaki halıyı çeker. Kandırılmış, umutsuz ve yasal dayanaktan yoksun üç girişimci adayı, yatırımcının oğlunu kaçırıp şirketlerinin kontrolünü yeniden ele geçirmelerini sağlayacak bir fidye talep etmek gibi sapkın bir plan geliştirirler.  
Jennifer Aniston (“We’re the Millers”) ve Oscar ödüllü Jamie Foxx (“Ray”) “Horrible Bosses/Patrondan Kurtulma Sanatı”ndaki rollerine geri dönerken, Chris Pine (“Star Trek: Into Darkness”) ve Oscar ödüllü Christoph Waltz (“Django Unchained,” “Inglourious Basterds”) kahramanlarımız ile başarı hayalleri arasında duran yeni rakipler olarak sinemaseverlerin karşısına çıkıyorlar.
“Horrible Bosses 2/Patrondan Kurtulma Sanatı 2”nin yönetmenliğini Sean Anders; yapımcılığını Brett Ratner, Jay Stern, Chris Bender, John Rickard ve John Morris; yönetici yapımcılığını ise Toby Emmerich, Richard Brener, Michael Disco, Samuel J. Brown, John Cheng ve Diana Pokorny gerçekleştirdi.
Filmin senaryosu Sean Anders ve John Morris’e; hikayesi Jonathan Goldstein, John Francis Daley, Sean Anders ve John Morris’e ait olup, Michael Markowitz’in yarattığı karakterlere dayanıyor. Kamera arkası yaratıcı ekibi; görüntü yönetiminde Julio Macat, yapım tasarımında Clayton Hartley, kurguda Eric Kissack ve kostüm tasarımında Carol Ramsey’den oluşuyor. Filmin müziği Christopher Lennertz’ın imzasını taşıyor.
New Line Cinema’nın sunduğu, bir Benderspink/RatPac Entertainment yapımı olan “Horrible Bosses 2/Patrondan Kurtulma Sanatı 2”nin dağıtımını bir Warner Bros. Entertainment kuruluşu olan Warner Bros. Pictures gerçekleştirecek.

YAPIM HAKKINDA

ADAMLARIMIZ DAHA FAZLASI İÇİN DÖNDÜLER

“Belki konu para değil. Belki bir daha asla
başka biri için çalışmamak.
Ben bahsimizi kendimize oynayalım derim.”

2011 yılında, dünyanın dört bir yanındaki sinemaseverler, “Horrible Bosses/Patrondan Kurtulma Sanatı”nın talihsiz kahramanları Nick, Dale ve Kurt’ü bağırlarına bastılar. Filmde kahramanlarımız, öylesine canavar ruhlu ve kontrolden çıkmış patronların boyunduruğunda mücadele ediyorlardı ki tek çareleri onlardan kurtulmaktı. Neyse ki, fevkalade başarısızdılar; artan bir panik ve acayip kötü kararlar döngüsüyle, her adımda işleri yüzlerine gözlerine bulaştırarak filmi dünya gişelerinde zirveye taşıdılar ve ne kadar haklı gerekçelerle olursa olsun, herkesin cinayet işleyemeyeceğini ortaya koydular. Ayrıca, bu üçlünün kariyer çizgilerini yeniden düşünmek isteyebileceklerini.
“Horrible Bosses 2/Patrondan Kurtulma Sanatı 2”de, Nick, Dale ve Kurt tam olarak da bunu yapıyorlar: Özgün bir icatla yükselişe geçip, Amerikan hayaline koşuyorlar.
“Üretebileceklerini ve pazarlayıp satabileceklerini düşündükleri bir ürün geliştiriyorlar” diyor Jason Bateman ve ekliyor: “Varlarını yoklarını bu ürün için ortaya koyup, bahislerini kendilerine oynamaya karar veriyorlar. Bu, kahramanlarımız söz konusu olduğunda hiç de iyi bir fikir değil. İşlerin yanlış gitmesi için çok zaman geçmesi gerekmiyor.”
Yeni macera üç kahramanımızı bilmedikleri alanlarda, çetin rakiplerle karşı karşı getirse de, Bateman, Charlie Day ve Jason Sudeikis’in ilk filmde rollerine kattıkları müthiş kimya, çılgın enerji ve her şeyi riske atma hevesi aynı kalıyor.
“Bazen, büyük kahkahaları yaratanlar küçük şeylerdir” diyen Day, şöyle devam ediyor: “Mesela bir eve zorla girmek, ya da bir evden zorla çıkmak, veya kahramanlarımızın yapma kapasiteleri olmayan şeylerin altından nasıl kalkacaklarını bulmaya çalışarak arabada oturmak gibi. Bence işin büyüsü burada.”
Sudeikis ise şunları söylüyor: “Birbirimizi hâlâ şaşırtabiliyoruz. Charlie, Jason ve ben çok girdi çıktısı olan, kendi kendini yöneten bir tür birim gibiyiz. Müthiş bazı oyuncu kadrolarıyla çalışmış olduğum için çok şanslıyım; ve bu kadro da en iyilerinden biriydi.”
Sudeikis’le geçen yılın hit komedisi “We’re the Millers”da birlikte çalışmış olan yönetmen ve ortak yazar Sean Anders, “İstim üstündeyiz” dedikten sonra, şöyle devam ediyor: “Çekimlerden önceki 1-2 ay senaryo üzerinde çalışmaya çok zaman ayırdık; ayrıca, günü geldiğinde, sahne hakkında konuşup farklı fikirler ürettik. Senaryodaki şekliyle 1-2 kayıt aldıktan sonra, sahneyi oyuncuların akışına bırakıp, çıldırmalarına izin verdik; işte en komik anlardan bazıları böyle zamanlarda ortaya çıktı. Bazen işim havai fişeklerin patlamasını izlemek ve en iyi malzemeleri seçip çıkarmaktı çünkü onlardan çok fazla vardı.”
Bu kadar komedi yeteneğine sahip bir oyuncu kadrosu olunca, işbirliği ve doğaçlama, sadece Bateman, Day ve Sudeikis arasında değil, tüm kadroda bolca görüldü. Geri dönen yıldızlardan Jennifer Aniston seks düşkünü dişçi rolünü bir üst seviyeye taşıdı; ve Jamie Foxx da serbest suç danışmanı ve dünyanın en kötü arabulucusu Dean “MF” Jones rolünde daha da büyüdü; Rex Hanson rolündeki Chris Pine tatlı dilli birinden, önce oyuncu, sonra da tamamen dengesiz birine dönüştü. Hatta korkutucu ve soğuk kötü adam Bert Hanson rolündeki Christoph Waltz bile rol arkadaşlarına ayak uydurdu.
Anders devam filminin ne sunmasını istediği konusunda netti. Bu konuda şunları söylüyor: “Aklımızdaki düşünce bunun kendine ait bir hikaye olması gerektiğiydi; üç yeni patron ve onları üç farklı öldürme yöntemi değil. İstediğimiz şey, hepimizin sevdiği ve bu çok komik adamları akıllarına bile gelmeyecek umutsuz ortamlara sürükleyerek, onların yepyeni bir macera yaşamalarını ve umutsuzca çözümler üretmelerini sağlamaktı.”
“Çoğu insan gibi, ilk filmde bayıldığım şey, sadece konsept değil, olağanüstü komik etkileşimdi” diyor yapımcı Chris Bender ve ekliyor: “Bu etkileşim, kahramanların bir sonra ne yapacaklarını görmeyi arzu etmeme neden oldu. Öylesine muhteşem karakterler ki onları bir başka imkansız durumun içine sokmak, dizginlerini bırakmak ve neler olacağını görmek istedik.”
Bu kez, vicdansız bir yatırımcı tarafından icatları ve ceplerindeki son kuruşa kadar tüm paralarını çalınan kahramanlarımızın yeni yeni kurdukları girişimcilik hayalleri yıkılır. Üstelik, aldıkları muazzam miktardaki kredi düşünülünce, muhtemelen hayatları boyunca kazanacakları her kuruşu da kaybetmiş olurlar.
Elbette, bir iş anlaşmasında kısa çubuğu çeken herkes kayıplarını telafi etmek için kendisini dolandıran sahtekarın oğlunu kaçırmaz, ama Nick, Dale ve Kurt’ü böylesine eğlenceli kılan şey çemberin dışında düşünmeleri. Önceki cinayet girişimleri, dönüp bakınca, pek de parlak sonuçlanmamıştı; fakat, Dale’in ortaya attığı ve Kurt’ün de yürekten katıldığı gibi, belki de bu onların kalemi değildi. Adam kaçırma… işte bu yetenekli oldukları bir alan olabilir. Üstüne üstlük, kimsenin canı yanmaz.
Fakat kurban olarak seçtikleri kişi dizginleri ele alınca işler karmaşık hâle gelmeye başlar.
“Horrible Bosses 2/Patrondan Kurtulma Sanatı 2”nin senaryosunu Anders’le birlikte yazarak bu potansiyel konuyu işleme üzerinde çalışan yapımcı John Morris şunları söylüyor: “Onların bir kaçırma planı yapıp, sonra vazgeçmeleri, ama kurbanlarının onları planı devam ettirmeye zorlaması fikrine bayıldık. Üstelik bu durum, suç işlemekle işleri olmadığı çok açık olan üç kahramanımızı ne yapmaları gerektiğini çözmek için izledikleri tüm filmlere başvurmaya yöneltiyor.” Bir yandan da, “Bununla da dalga geçtik; hani hepimiz şu filmleri izler ve suçluların yaptığı hatalar üzerine yorumlar getiririz ya; sanki kendimiz çok daha iyisini yapabilirmişiz gibi.”
Yapımcı John Rickard, “Horrible Bosses 2/Patrondan Kurtulma Sanatı 2”nın yapımcıları Brett Ratner ve Jay Stern’le birlikte, “Horrible Bosses/Patrondan Kurtulma Sanatı”nın gururlu kadrosundan. Meslektaşları gibi, Rickard da, o ilk filmin kara mizahını, suçluluk yaratan zevkini ve çılgınca kargaşasını yakalayan yepyeni bir şey aradığını belirtiyor; ve Anders ile Morris için şunları söylüyor: “Yeni hikayeyi asıl ortaya çıkaranlar ve üç kahramanımızın başını belaya sokmanın yollarını bulanlar onlar. Harika bir iş çıkardılar. Hepimiz bu filme kendi kimliğini kazandırırken, kahramanlarımızın yeniden boylarından büyük işlere kalkıştığından emin olmak için çabaladık.”
“İkinci film, sinemaseverlerin ilk filmde bayıldığı her şeyi getiriyor ve gerek karakterlerle, gerek konsept ve gerek sudan çıkmış balık komedisiyle çok daha ileri taşıyor” diyen Brett Ratner, şöyle devam ediyor: “Bu projede yapımcı olmak bana çok büyük keyif verdi çünkü ayrı ayrı tanıdığım bu oyuncuların grup olarak karakterlerine ne kadar çok şey kattığını izleme fırsatı buldum. Yadsınamaz bir kimyaya sahipler. Ve buna tanıklık etmek çok eğlenceli.”
İflah olmaz iyimserlikleri ve birbirlerine hiç bitmeyen destekleri bir yana, Nick, Dale ve Kurt’ü yeniden birlikte görmenin en çarpıcı yanı, deneyimlerinden pek ders almamış ya da sorun çözme yeteneklerini gözden geçirmemiş olmalarıdır.
Anders şakayla şunları söylüyor: “Pek çok devam filminde görülen şey, karakterlerin bir tür dönüşüm geçirerek, belli yapıda bir insan olarak başlayıp, sonunda daha aydınlanmış insanlar olduklarıdır. Fakat ‘Horrible Bosses/Patrondan Kurtulma Sanatı’nın müthiş yürek ısıtıcı olması gerekmiyordu; bu o tür bir parti değildi. Dolayısıyla, filmin içine dalıp, onu komik ve çılgın yapma, bu adamlara müthiş hayat dersleri vermek zorunda olmama rahatlığına sahiptik. Aslında, sanırım şunu söylemek güvenli: İkinci filmin sonunda, hâlâ bir şey öğrenmiş değiller.”

Bir yanıt yazın