Soğuk Savaş – Cold War

SOĞUK SAVAŞ – COLD WAR

SİNOPSİS
IDA ile EN İYİ YABANCI FİLM OSCAR® Ödülü kazanan Pawel Pawlikowski’nin Cannes Film Festivali’nden EN İYİ YÖNETMEN ÖDÜLÜ ile ayrılan filmi SOĞUK SAVAŞ’ta Zula ve Wiktor savaştan harabe halinde çıkan Polonya’da karşılaşır. Farklı geçmişlere ve karakterlere sahip olan kahramanlarımız birbiriyle asla anlaşamayacak tiplerdir; ama kader yollarını ayrılmayacak şekilde birbirine bağlamıştır. 50’li yılların Polonya, Berlin, Yugoslavya ve Paris’inin soğuk savaş atmosferini kendine fon edinen SOĞUK SAVAŞ; politik görüş, kişilik özellikleri ve kaderin cilveleriyle savrulan bir çiftin, imkânsız zamanlarda geçen imkânsız aşk hikâyesi.

WIKTOR VE ZULA
SOĞUK SAVAŞ, Pawel Pawlikowski’nin, filmde baş karakterlere isim babalığı yapan anne ve babasına adanmıştır.
Gerçek Wiktor ve Zula, 1989’da Berlin Duvar’ı çökmeden hemen önce öldü. Birlikteliklerinde kah ayrılıp kah bir araya gelen, Demir Perde’nin iki yanında birbirlerini kimi zaman kovalayan, kimi zaman cezalandıran çift 40 yılı devirmişti. “İkisi de güçlü ve harika insanlardı ama bir çift olarak sonu gelmeyen bir felaket gibiydiler,” diyor Pawlikowski.
Kurmaca karakterlerle, esinlenilen çift arasında birçok farklılık olsa da Pawlikowski on yılı aşkın bir süredir ailesinin hikâyesini anlatmanın yollarını arıyordu. Gelgitler ve yurtsuzlukla dolu bu hikâyeyi nasıl bir yapıya oturtabilirdi? Bu kadar uzun süreye yayılan anlatı hakkında ne yapabilirdi? “Hayatlarında dramatik çatı kurulacak bariz bir öge yoktu,” diyor yönetmen ve ekliyor, “Anne babamla çok yakın olmamıza rağmen -tek çocuklarıydım- ölümlerinden sonra onlar hakkında ne kadar çok düşündüysem, onları anlamam o kadar zorlaştı.” Yönetmen bahsettiği bu zorluğa rağmen, o ilişkinin gizemini kavrayabilme çabasını sürdürdü. “Uzun bir ömrüm oldu ve çok şey yaşadım ama ailemin hikâyesi diğerlerini gölgede bırakıyor. Karşılaştığım insanlar içinde dramatik yapı kurabileceğim en ilginç karakterler kendi anne babamdı.”
Sonunda filmi yazabilmek için, hikâyenin ailesi hakkında olmamasına karar verdi. Birkaç genel özellik ekledi, “şiddetli geçimsizlik, birlikte olamama ve ayrıldıklarında birbirlerinin hasretini çekme, sürgün yaşantısının ve farklı bir kültürde kendi olabilmenin zorlukları, totaliter bir rejimde hayatını sürdürmenin, aksi yöndeki tüm tahriklere rağmen kibar davranışlardan ödün vermemenin zorluğu.” Sonuç, Pawlikowski’nin deyişiyle “ailesinin karmaşık ve altüst olmuş aşkından” esinlenen etkileyici ve coşkulu bir hikâye oldu.
Kurmaca Wiktor ve Zuma için Pawlikowski birçok hikâyeden etkilendi.
Annesinin aksine -17 yaşında baleden kaçsa da geleneksel orta sınıf bir aileden geliyor- Zula, kasvetli bir kasabanın yanlış tarafına aittir. Onu yoksulluktan kurtaracağını düşündüğü folklor ekibine katılabilmek için köylüymüş gibi davranır. Filmde, istismarcı babasını öldürmekten hapis yattığı iması var. “Benim annemle karıştırdı. Ben de ona farkı göstermek için bıçak kullandım,” diyor Wiktor’a. Dans edip şarkı söylüyor. Ekibin içinde bir yıldıza dönüştüğünde gidebileceği en uç noktaya geldiğini anlıyor. “Zula’nın komünizm ile bir sorunu yok,” diyor Pawlikowski. “Batı’ya kaçmak gibi bir arzusu yok.”
Diğer yandan Wiktor, daha sofistike ve eğitimli bir dünyadan gelen yetenekli bir müzisyen. “Serinkanlı ve dengeli biri. Şehirli entelektüellerden biri. Etrafı yüksek kültürle çevrili ve Zula’nın enerjisine ihtiyacı var,” diyor Pawlikowski. Savaştan önce Nadia Boulanger’ın yönetiminde müzik eğitimi almak için Paris’e gitmeyi hayal ediyordu. Ama Alman İşgali sırasında kendini tıpkı Polonyalı büyük besteciler Lutoslawski ve Panufnik gibi, geçimini kazanmak için Varşova kafelerinde gizli gizli piyano çalarken buldu. Klasik bir eğitimden geçip, yetenekli bir piyanist olması Wiktor’un büyük bir besteci olmasına yetmedi. Hem zaten asıl tutkusu cazdı.
Geçmişinin ipuçları müziklerde yatıyor. Wiktor’un piyano çalıp Zula’nın şarkı söylediği sahnede çalan parça George Gershwin’in Pogy ve Bess operasından “I Loves You Porgy”. Bu, dikkatli izleyicilerin kaçırmayacağı bir sinyal: Wiktor, daha önce Batı’ya gitmişti. “Savaştan sonra Polonya’da Stalin rejiminin ortaya çıkışıyla ne yapacağını bilemiyor,” diyor Pawlikowski. Stalinistler cazı ve “formalist” modern klasik müziği yasaklamıştı. Pawlikowski’nin kafasında Wiktor, Polonya halk müziğiyle asla ilgilenmiyor ama Irena ve onun folklor ekibi projesiyle karşılaştığında bunun, boşluğa düşmüş bir adama fayda dokunacağını fark ediyor. Ekip, rejimin politik amaçlarına alet edilmeye başlandığında ve devlet tarafından gözetlendiğini keşfettiğinde kaçma arzusu körükleniyor. Polonya’da müziğinin özgür olmayacağını hatta herhangi bir özgürlüğe sahip olmayacağını biliyor. Batı’ya kaçmak tek çözüm oluyor.

PAWEL PAWLIKOWSKI’NİN FİLMOGRAFİSİ

2018 SOĞUK SAVAŞ
2013 IDA

2011 GİZEMLİ KADIN
2004 AŞK YAZIM
2000 LAST RESORT
1998 THE STRINGER

FİLMİN KÜNYESİ
Yönetmen: Pawel Pawlikowski
Yapımcılar: Ewa Puszczynska, Tanya Seghatchian
Senaryo: Pawel Pawlikowski, Janusz Glowacki, Piotr Borkowski
Görüntü Yönetmeni: Lukasz Zal
Kurgu: Jaroslaw Kaminski
Müzik: Marcin Masecki
Oyuncular: Joanna Kulig, Tomasz Kot, Borys Szyc, Agata Kulesza
Süre: 88 dakika
Yapım Yılı: 2018
Ülke: Polonya / Fransa / İngiltere