Vampir İmparatorluğu – Daybreakers

FİDA FİLM SUNAR
VAMPİR İMPARATORLUĞU
“DAYBREAKERS”

5 Mart’ta sinemalarda.

ÖZET: Lionsgate, gelecekte geçen bilimkurgu-gerilim filmi “VAMPİR İMPARATORLUĞU / DAYBREAKERS”da vampirleri yepyeni bir noktaya götürüyor: Sene 2019’dur. Gizemli bir salgın yeryüzünü kasıp kavurmuş, dünya nüfusunun çoğunluğunu vampire dönüştürmüştür. İnsan ırkı artık tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan ikinci sınıf bir türdür. Vampirler tarafından avlandıkları ve soyları tükenesiye dek çiftlik hayvanı gibi beslendikleri için gizlenmek zorundadırlar.

Şimdi her şey, insan kanıyla beslenmeyi reddeden vampir araştırmacı Edward Dalton’ın elindedir. Dalton vampirlerin açlığını gidererek kalan az sayıda insanın hayatını kurtaracak, kana alternatif bir maddeyi mükemmelleştirmeye çalışmaktadır. Ama zaman ve umut tükenmektedir ta ki Ed, kendisini sarsıcı bir tıbbi buluşa götüren sağ kalmış insan Audrey’yle karşılaşana dek. Bu sayede gerek insanların gerek vampirlerin, uğrunda ölecekleri bir bilgiyle donanan Ed’in insan ırkının kaderini belirleyecek savaşta kendi ırkına karşı mücadele vermesi gerekecektir.

Stilize, kışkırtıcı ve aksiyon yüklü bir yapım olan “VAMPİR İMPARATORLUĞU / DAYBREAKERS”ın başrolünde (2001’de “TRAINING DAY”de Yardımcı Oyuncu dalında; 2004’te “BEFORE SUNSET”te Uyarlama Senaryo dalında) iki kez Oscar® adayı olan Ethan Hawke’la birlikte Willem Dafoe ve Sam Neill yer alıyor. Filmin makyaj efektleri WETA Atölyesi tarafından yaratıldı. “VAMPİR İMPARATORLUĞU / DAYBREAKERS”ı Spierig kardeşler yazdı ve yönetti.

Lionsgate ve Screen Australia, Lionsgate ve Paradise Production’ın The Pacific Film, Television Commission ve Furst Films’le ortak yapımı olan Spierig kardeşler filmi  “VAMPİR İMPARATORLUĞU / DAYBREAKERS”ı sunar.

YAPIM HAKKINDA

Yazar-yönetmen kardeşler Peter ve Michael Spierig ilk zombi korku filmleri “UNDEAD”in başarısının ardından “VAMPİR İMPARATORLUĞU / DAYBREAKERS”la, vampir filmi türünü bilimkurguyla buluşturmaya karar verdiler. Ama Spierig kardeşler, Bram Stoker ya da Anne Rice’ın bilindik gotik öğelerine başvurmak yerine, vampirleri çok da uzak olmayan bir geleceğe taşıyıp, okul çocuklarından şirket CEO’larına kadar, herkesin kan emici olduğu bir dünya hayal ettiler. “’VAMPİR İMPARATORLUĞU / DAYBREAKERS’ yarın hepimiz vampir olsak nasıl uyum sağlardık durumunu sorguluyor. Tipik vampir filmlerinin sevdiğimiz unsurlarını bir kenara atmadan ya da onlara saygısızlık etmeden türün kurallarını eğip büküyor” diyor Michael Spierig.
Spierig kardeşlerin yaratıcılıkları ve muzip mizah anlayışları daha filmin açılış sahnesinde, vampirler karanlıkta işe giderken ve Starbucks önünde kan sırasına girmişken kendini tam anlamıyla gösteriyor. Peter Spierig bu konuda şunları söylüyor: “Bu vampirler mağaralar, şatolar ya da diğer geleneksel yeraltı oluşumlarına saklanmak yerine, yaşamdaki (ya da ölümdeki) yerlerini kabul edip banliyöye geri dönmüşler. Günlük, daha doğrusu gecelik hayatlarına vampirlere yönelik ufak tefek değişimlerle devam ediyorlar”.
Ama yiyecek zincirinin zirvesinde olmanın getirdiği tehlikeler de bulunmaktadır. Vampirlerin tek yiyecek kaynağı olan insanlar dünya nüfusunun sadece yüzde beşi kadarını oluşturmaktadır ve bu sayı hızla düşmektedir. Bir zamanlar bol olan kaynakların tükenme noktasına gelmesiyle yaşanan kitlesel panik mevcut küresel durumla da belirgin benzerlikler göstermekte. “’VAMPİR İMPARATORLUĞU / DAYBREAKERS’ 1950’lerde yapılan müthiş bilimkurgu filmlerini çok andırıyor” diyor yapımcı Chris Brown ve ekliyor: “Bu filmler o dönemde yaşanan siyasi olaylara, örneğin komünizme ya da nükleer bombaya yorum getiriyordu. Bu anlamda, “VAMPİR İMPARATORLUĞU / DAYBREAKERS”ın da aynı şeyi yapıyor olması heyecan verici. Türün meraklılarını memnun etmeye fazlasıyla yeterli ölçüde kan ve şiddet var ama filmin aynı zamanda bir mesajı da bulunuyor”.
Kendisi de vampir olan hematolog (kan hastalıkları uzmanı) Ed Dalton’ı canlandıran Ethan Hawke ise şunun altını çiziyor: “Eski türdeki filmlerde adeta punk-rock bir şey var. ‘VAMPİR İMPARATORLUĞU / DAYBREAKERS’da bunu hemen hissettim. Film boyunca süregiden bir tür derin karşı kültür unsuru var”.
Michael Spierig, “Bu türü seviyoruz; onunla büyüdük” diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Hatırlayabildiğimiz yaşlardan itibaren bilimkurgu-korku filmleri bizi büyüledi ve heyecanlandırdı. Bunun tek nedeni iyi korku filmlerinin insanda uyandırabildiği gerçek ürperti değil, aynı zamanda, en basit şekliyle, yaratıcılıkta sonsuz olanak sunmaları”.
“VAMPİR İMPARATORLUĞU / DAYBREAKERS”ın 16 sayfalık bir ön çalışmasını Lionsgate’e satan Michael ve Peter Spierig senaryoyu şirketle birlikte iki yılda geliştirdi. Yapımcı Chris Brown okuduğu ilk taslak karşısında hayrete düştüğünü belirtiyor ve şunları söylüyor: “Çok orijinal bir fikirdi. Vampir filmleri çok eğlencelidir, ama senaryoyu esas heyecan verici kılan şey çok yerleşik bir forma yeni bir bakış getirmesiydi”. Peter ve Michael Spierig kardeşler Brown’la tanışır tanışmaz ideal yapımcıyı bulduklarını anladılar. “Tüm çıkış noktalarımız aynıydı ve hepimiz aynı filmleri seyretmiştik” diyor Brown ve ekliyor: “Aslında sanırım ben onlardan bile fazla korku filmi izlemiş olabilirim! Üçümüz bilimkurgu türünün büyük hayranlarıyız. Dolayısıyla, ilk buluşmamızda adeta bu tür üzerine bir konferanstaymışız gibiydi!”.
Sıra Ed Dalton’ı canlandıracak oyuncuyu bulmaya geldiğinde, Spierig kardeşlerin hayalinde Ethan Hawke vardı çünkü senaryoyu onu düşünerek yazmışlardı. Michael Spierig bu konuda şunları söylüyor: “Aktör olarak Ethan’ın yaptığı seçimler hep çok hoşumuza gitmiştir. Çok ilginç filmler seçiyor. Zeki, kırılgan ve ilginç bir insan. Filmle ilgilenip ilgilenmeyeceğini bilmiyorduk ama başından beri istediğimiz kişi oydu”.
Hawke, ilk başta bir tür projesine sıcak bakmadığını ama senaryodaki girift temaların kendisine bir anda çok cazip geldiğini itiraf ediyor: “Senaryodan hoşlanmaya hiç niyetim yoktu. On sayfa şans tanımaya karar verdim. Ama daha beşinci sayfaya geldiğimde filmde yer almayı kabul etmiştim” diyen aktör, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Hikayenin tamamen özgün ve çok eğlenceli olduğunu hemen anlamıştım. Filmin benim gibi bilimkurgu-korku filmlerinden hoşlanmamaya kararlı insanların hoşuna gitmesini umuyorum. Bu türü zaten seven kişiler ise filmimize gerçekten bayılacaklar”.
“VAMPİR İMPARATORLUĞU / DAYBREAKERS”ın sıradışı kahramanı Ed Dalton, insan gıda kaynaklarının tükenmesiyle vampirler açlıktan kırılmaya başlamadan önce insan kanı yerine geçecek bir besin icat etmekle sorumlu bir vampir hematologdur. Türünün çoğu bireyinin aksine, Dalton içinde bulunduğu vampir olma durumu hakkında ahlaki bir çatışma yaşamaktadır. Fazlasıyla muhtaç olmasına rağmen insan kanı içmeyi reddederek, ikinci sınıf bir beslenme sunan hayvan kanı içtiği için yavaş yavaş zayıf düşmektedir. “Bence Peter ve Michael size Ed’in yolculuğunun bir Zümrüdü Anka hikayesi olduğunu söyleyeceklerdir. Ölüyor ve küllerinden tekrar doğuyor. Bu film yürüyen bir ölü olmaktan canlı ve diri bir insana dönüşmenin nasıl bir şey olduğunu konu alıyor ki bence bu hepimiz için geçerli bir benzetme” diyor Hawke.
Peter ve Michael Spierig sette Hawke’ın sürece yaptığı her katkıdan büyük memnuniyet duyduklarını belirtiyorlar. Peter bunu şöyle ifade ediyor: “Ethan öylece gelip repliklerini söylemekle kalmıyordu. Çok zekice fikirler ortaya koydu. O bir oyuncu olmanın yanı sıra bir yazar ve yönetmen de olduğu için hikaye ve karakterin ne demek olduğunu çok iyi anlıyor”.
Hawke ise “VAMPİR İMPARATORLUĞU / DAYBREAKERS”ın aynı anda iki yönetmenle çalışma konusundaki ilk deneyimi olduğunu ve bu süreci beklenmedik şekilde keyifli bulduğunu dile getiriyor: “İki yönetmen olduğunda birinin gerçekten yönetmen diğerinin ise daha çok yazar olması gerektiğini düşünmüşümdür hep. Fakat hem Peter hem Michael gerçekten yönetmen. İlk gün ikisinden biri geldi ve bana, ‘Biliyor musun şu kulağına dokunuşun çok hoşuma gitti’ dedi. Ama sonra öbürü gelip, ‘Kulağına dokunma!’ dedi. Bunu sıcak karşıladım çünkü doğru ya da yanlış yol diye bir şey olmadığını, sadece tercihlerin söz konusu olduğunu anlamamı sağladı. Bu anlayış bir tür özgürlüğü de beraberinde getirdi”.
Hawke projeye dahil olduktan sonra, Spierig kardeşler Elvis karakterini canlandırması için, üstlendiği farklı karakterlerden ötürü uzun zamandır hayranı oldukları Willem Dafoe’ya teklif götürdüler. “Her zaman karaktere ve ne yaptığına bakar, sonra kendime bunun oyuncu olarak yaşamak istediğim bir macera olup olmadığını sorarım” diyen Dafoe, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bazen belli bir türe ait olan böyle filmlerde, yapımcılar oyunculardan çok özel efektlerle ilgili oluyorlar. Fakat Spierig kardeşler çok kişisel sinemacılar. İlk filmlerini kredi kartlarına sonuna kadar yüklenerek, arka bahçelerinde, ellerinden geldiği şekilde yapmışlardı. Bu ikili kariyer peşinde değil. Sinema yapmayı çok seviyorlar ve bildikleri en iyi dil bu”.
Sam Neill daha önce hiç vampir rolü üstlenmemiş olmasına rağmen, insanları sırf kanları için besleyen bir şirketin yozlaşmış başkanı Bromley rolünü canlandırma fırsatını kaçırmadı. Neill bu konuda şunları söylüyor: “Beni gerçekten güldüren ve senaryonun kalanını okumak istememi sağlayan şey, bir sürü vampirin bir bardak kan için Starbucks sırasına girmiş olmasıydı. Saçmalık derecesinde hoş bir evren gibi göründü bana. Rolüm beni fazlasıyla eğlendirdi”.
Bromley’nin insan olan kızı Alison’ı yeni oyunculardan İsabel Lucas canlandırdı. Avustralyalı seyircilerin “Home and Away” adlı diziden tanıdığı genç aktris için Peter Spierig şunları söylüyor: “Michael da ben de İsabel’in dizisini hiç izlememiştik. Ama seçmelerden sonra onun diğer adayları geride bıraktığı çok açıktı. Rolüne dürüst ve kırılgan bir hava kattı”. Lucas’ın canlandırdığı karakter, on yıldan fazla bir süredir, insan isyankarlarla  birlikte saklanmıştır ve nihayet vampir babasıyla tüyler ürpertici bir şekilde tekrar yüz yüze gelir. “İsabel’in Sam’le çalışmasını izlemek bir zevkti” diyor Michael Spierig ve ekliyor: “İsabel’in gerçekten kendine özgü bir duruşu vardı. Karakterinin izlediği yol ve yapması gereken seçimler düşünülecek olursa, onun role kendini bütünüyle verdiği bir gerçek”.
Avustralyalı oyuncular Claudia Karvan ve Michael Dorman başrol kadrosunu tamamlayan isimlerdi. “Claudia, Avustralya’da büyük bir televizyon yıldızı ama ülkesinin dışında pek tanınmıyor” diyen Brown, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Bence büyük bir keşif olacak. Filme çok büyük deneyim kattı ve Ethan ile Willem arasında harika bir denge oluşturdu. Michael ise çok heyecan verici bir genç yetenek. Ethan’ın erkek kardeşini oynayacak birini ararken seçmelere katıldı ve ayaklarımızı yerden kesti. Muhteşemdi”.
Yönetmenler ilk başta Ethan Hawke, Willem Dafoe ve Sam Neill kadar deneyimli oyuncularla çalışma düşüncesini ürkütücü bulduklarını ama korkularının hızla kaybolduğunu söylüyorlar. Michael Spierig gülerek, “İlk beş dakika falan dehşet vericiydi” diyor ve ekliyor: “Fakat programın gerisinde bütçenin de üstünde olduğunuzu fark ettiğinizde işe devam etmekten başka şansınız olmuyor. Tüm oyuncularımız son derece ayakları yere basan insanlardı. Bu da işimizi kolaylaştırdı. Hepsi çalışmaya hazır biçimde geldiler”.
Spierig kardeşlerin titiz hazırlığı da 2007 yılında Queensland-Avustralya’da olabildiğince pürüzsüz şekilde başlayan yapıma büyük fayda sağladı. “Filmin nasıl görünmesi gerektiğine dair vizyonları, neye ulaşmak istediklerine dair düşünceleri onlarla ilk konuşmamdan itibaren hiç değişmedi” diyen Brown, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Çekmek istedikleri sekansın tamamını animasyon olarak hazırlıyorlardı; filmin her karesini hikaye tahtasında aktardılar ve kendi özel efektlerini yaptılar. Üstelik bu, işin sadece teknik kısmı. Bunun haricinde senaryoyu yazdılar. Dolayısıyla karakterlere ilişkin eşsiz bir kavrayışları vardı ve düşüncelerini her zaman olağanüstü net bir şekilde aktardılar”.
Tasarımcı George Liddle “VAMPİR İMPARATORLUĞU / DAYBREAKERS”ın hem yapım hem de kostüm tasarımcılığını üstlendi. Bu sayede film için kesintisiz bir estetik yaratma olanağı buldu. Liddle kendisinin de yönetmenin de bilinçli olarak vampir hikayelerindeki gotik stilden kaçındıklarını şu sözlerle belirtiyor: “Kendimizinkine benzeyen, sadece, geleceğe ait bazı unsurlar taşıyan bir dünya yaratmak istedik. Çıkış noktaları bulmak için beraberce kitaplara ve fotoğraflara bakmaya çok zaman ayırdık. Bizim vampir dünyamız griler, siyahlar ve beyazlardan oluşan çok soğuk bir dünya ki kıyafetler de bunu yansıtıyor. Gri ve siyah bloklar ve beyaz flüoresan ışığı kullandığımız setlerimiz oldukça çağdaş ve tutarlı. Öte yandan insanların sığınak olarak kullandıkları dünya ise çok daha sıcak tonlar barındırıyor”.
Görüntü yönetmeni Ben Nott da Liddle’la yakın bir şekilde çalışarak setlerin çoğunu içten ışıklandırdı ki dış ışık kaynaklarına hemen hemen hiç ihtiyaç duyulmasın. Nott bu konuda şunları söylüyor: “Her kameraman tasarımcıyla bir ilişki oluşturur ve bu ilişki filmin sonucu için çok önemlidir. George’un işleri her zaman müthiştir. Onunla çalışma fırsatı yakaladığım için çok memnunum”.
Normalden bir diğer sapma da Nott ile yönetmenlerin filmi Genesis sistemi kullanarak dijital olarak çekmeye karar vererek yaptıkları estetik tercihti. “Dijital çekimlerin kendilerine özgü net ve steril bir görünümleri olduğunu hissettik ki vampir dünyası için bu çok işe yaradı” diyen Nott, şöyle devam ediyor: “Sigara ve içki içtikleri, hiçbir şeyi umursamadıkları hedonistik bir dünyada yaşıyorlar. İşte bu yüzden onların dünyasının renklerden yoksun olmasını istedik. Soğuk ve tek renkli bir palet seçtik”.
Özel makyaj efektleri tasarımcısı Steve Boyle yapımda en kapsamlı görevlerden birini üstlendi: Çok sayıda vampirin yanı sıra, başka vampirlerin kanından beslenerek yarasa benzeri yaratıklara dönüşen “düşmüş”leri yaratmak da onun işiydi. Boyle,  “Peter ve Michael izlediğim tüm vampir filmlerini düşünmemi ve sonra her şeyi unutmamı istediler! Arzu ettikleri şey bu yaratıkların insani yanına odaklanmaktı. Biz, düşmüşleri, tıpkı uyuşturucu bağımlıları gibi, umutsuz derecede hasta insanlar olarak düşündük. Kendi kanlarını da içtikleri için kollarında ısırık izleri var. Bunlar kanatlı yaratıklar ve sırtları da girintili çıkıntılı” diyor.
Düşmüşleri yaratmak için, Boyle köpük kauçuk ve silikon kullanarak bedenin tamamını kaplayan bir protez tasarladı. Bu protezi oyuncunun vücuduna uygulamak yaklaşık on bir saat sürdü. Boyle bu işlemi şöyle açıklıyor: “Oyuncumuzun tamamen çıplak vaziyette makara düzeneğine bağlanması gerekti. Kostüm bunun ardından vücuduna yapıştırıldı. Fermuar kullanılmadı. Sonra da kanatlar, kontak lensler ve dişler takıldı. Vücudunda yapıştırıcı sürülmeyen tek yer topukları ve kulaklarının içiydi. Çok muazzam ama çok da etkili bir süreçti. En büyük zorluk her şeyi zamanında yetiştirmekti”.
Boyle ayrıca 250 çiftten fazla diş ve kontak lens tasarladı. “Oyuncu seçimleri yapıldıktan sonra oyuncuların gözlerinde prova yaptık. Hepsine üç farklı evre için lens hazırladım: Sağlıklı vampir evresi, hasta vampir evresi ve düşmüşlük evresi. İşte bu son evrede gözlerini gerçekten kan bürümüş oluyordu” diyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor: “Sağlıklı vampir dişlerinin belli belirsiz olmasına karar verdik. Hasta vampirlerin dişleri biraz daha sivriydi ve daha saldırgan duruyordu. Son olarak da, düşmüşler için hazırladığımız kemirgenlerinkine benzeyen tüyler ürpertici dişler vardı”.
Boyle yönetmenler Peter ve Michael’ın olağanüstü işbirlikçi olduğunu ve kendisine  yaratıcılık konusunda muazzam bir destek verdiklerini söylüyor: “Ne zaman makyaj efekti sağlasam iyi bir şekilde, olması gerektiği biçimde görüntüleneceğini biliyordum. Peter ve Michael süreci, ne kadar uzun sürmesi gerektiğini, neyi gizleyip neyi gizleyemeyeceğinizi gerçekten anlıyorlar”.
Böylece ortaya başka hiçbir vampir filmine benzemeyen bir yapım çıktı. Kendilerini işlerine vakfeden oyuncu kadrosu ve çekim ekibinin yetenekleri sayesinde “VAMPİR İMPARATORLUĞU / DAYBREAKERS”, sürekli evrimleşen ve çok sevilen bir sinema türünün yaratıcı sınırlarını genişletmeyi başarıyor. Peter Spierig sonsöz olarak şunu söylüyor: “Gerçekten de hayal ettiğimiz dünyayı yaratma fırsatı bulduğumuz için kendimizi çok talihli hissediyoruz. Türün meraklılarının bir vampir filminden bekleyeceği her şeyi vermek ama bunu daha önce hiç görmedikleri bir şekilde yapmak üzere yola çıktık ve bence bunu kesinlikle başardık

www.daybreakersmovie.com

OYUNCULAR

Ethan Hawke    Edward Dalton
Willem Dafoe    Lionel ‘Elvis’ Cormac
Claudia Karvan    Audrey Bennett
Michael Dorman    Frankie Dalton
Vince Colosimo    Christopher Caruso
Isabel Lucas    Alison Bromley
VE
Sam Neill    Charles Bromley

YAPIMCILAR

Yazan ve Yöneten: Spierig kardeşler
Yapımcılar: Sean Furst
Bryan Furst
Yapımcılar: Chris Brown
Yönetici Yapımcılar: Jason Constantine
Peter Block
Ortak Yapımcı: Todd Fellman
Görüntü Yönetmeni: Ben Nott ACS
Kurgu: Matt Villa
Yapım ve Kostüm Tasarımı: George Liddle
Müzik: Christopher Gordon
Görsel Efektler    Postmodern Sydney
Kanuka Stüdyoları ve
Spierig kardeşler
Özel Makyaj Efektleri: Steve Boyle
Kast Yönetmeni: Nikki Barrett

Bir yanıt yazın