Veba – Carriers

VEBA

ÖYKÜ
Dört kişi sahile gitmek üzere arabayla çölün içinden geçmektedir ama hiçbir şey göründüğü gibi değildir. Bu dört kişi yarıyıl tatiline gitmiyor. Dünyanın sonundan ve birbirlerinden kaçmaya çalışıyorlar.
Álex ve David Pastor’un VEBA filminde, insan soyunu tehdit eden virüs salgını karşısında hiç kimse güvende değil. Ölümcül virüsten kaçmayı kafasına koyan Danny (LOU TAYLOR PUCCI), kardeşi Brian (CHRIS PINE), kız arkadaşı Bobby (PIPER PERABO) ve Danny’in okuldan arkadaşı Kate (EMILY VANCAMP) Amerika Birleşik Devletleri’nin güneybatısı boyunca, güvenli bir yere ulaşmak için hızla yol alırlar. Çocukluğunda aklında kalan anılarına güvenen Danny, Meksika Körfezi’ndeki ıssız bir kumsalın gitmeyi deneyebilecekleri en iyi yer olduğuna grubu ikna etmiştir. Oraya ulaştıktan sonra, huzur içinde yaşayıp virüsün yok olmasını bekleyerek bu kıyametvari hastalıktan kurtulan kişiler olarak yeni bir hayata başlayabileceklerdir.
Yeni dünyalarının kuralları oldukça basit: Yan yollardan gitmek, her ne pahasına olursa olsun diğer insanlarla temastan kaçınmak. Ama dikkatsiz davranışları yolculuklarının uzamasına neden olmaya başlar; en az onlar kadar kendilerini korumaya çalışan, virüs bulaşmamış insanlarla veya umutsuzluk içinde yardım isteyen, virüs bulaşmış kişilerle karşılaştıkça, boş yollar ve kasabaların arasında çocukluk masumiyetleri yavaşça zayıflar.
Yolda geçirdikleri dört gün boyunca, bu dört kişilik grup hiçbir insanın yüzleşmek zorunda kalmaması gereken ahlaki kararlar vermek durumunda kalır. Karşılarındaki en büyük düşmanın insanlığı tehdit eden virüsün değil, iç dünyalarında su yüzüne çıkan karanlığın olduğunu keşfederler.
Paramount Vantage sunar; This is That ortaklığıyla bir Likely Story yapımı: TAŞIYCILAR, başrolde Lou Taylor Pucci, Chris Pine, Piper Perabo, Emily VanCamp ve Chris Meloni. Filmin senaristliğini ve yönetmenliğini Álex ve David Pastor üstlendi. Yapımcılar Anthony Bregman ve Ray Angelic. Görüntü Yönetmeni: Benoît Debie. Yapım Tasarımcısı: Clark Hunter. Kurgu: Craig McKay, A. C. E. Kostüm tasarımcısı: Jill Newell. Müzik: Peter Nashel ve Brick Garner. Müzik Süpervizörü: Tracy McKnight. Film içerdiği şiddet, rahatsız edici içeriği ve dil nedeniyle Amerika’da PG-13 sınıflandırmasına sokulmuştur.

VEBA HAKKINDA…

BİRİNCİ ADIM: VEBA’YI BEYAZ PERDEYE AKTARMA
VEBA’nın öyküsüne, İspanyol Álex ve David Pastor kardeşlerin kuş gribi hakkında medyada gördüğü haberler ilham verdi. Álex, “Kuş gribine, daha haberlere konu olmadan, henüz kimse haberdar değilken şahit olduk.” diyor. “Gerçekten ama gerçekten çok ürkütücü bir şeydi ama biz sadece kuş gribi hakkında bir film yapmak istemedik.”
Kuş gribi hakkında bir film yapmak yerine, MAD MAX ve KURDUN GÜNÜ gibi kıyamet filmlerinin hayranı olan Pastor kardeşler, farklı bir yaklaşım üzerinde karar kıldılar. “Bu filmler hep karakterin sürüklediği filmlerdir. Mesele felaketin kendisi değil, insanların bundan ne kadar etkilendiği ve bu olağandışı durumlarda nasıl davrandıkları olmalı aslında.”
David de aynı fikri paylaşıyor. “Salgının varlığı ve salgını insanlara anlatmak oldukça soyut bir şey. Aslında senaryoda hastalıktan hiç bahsedilmiyor,” bir arabanın radyosundan bu hastalık hakkında verilen kısa bilgiler sayılmazsa. “Burası etrafta hemen hemen hiç kimsenin bulunmadığı, hiçbir kanunun ve hiçbir ahlaki değerin olmadığı bir dünya.”
VEBA aslında öyle geleneksel korku veya tür filmi değil pek; yapımcı Ray Angelic’in deyişiyle, “ürkütücü unsurlar içeren, çarpıcı bir karakter incelemesi.” O yüzden bu filmin tür hayranlarına hitap etmeyeceğini söylemeye de gerek yok. “Korku filmlerini severiz,” diyor Álex. “Ama bu filmde, tür bağlamını karakterler ve başlarından geçenler hakkında bir öyküyü anlatmak için kullanıyoruz.”
Yapımcı Anthony Bregman ekliyor. “Bu filmin ürkütücü unsuru hastalık değil. Bu filmin ürkütücü unsuru insanlar ve baskı altında kalınca birbirlerine yaptıkları şeyler. İşte bu birçok filmin irdelemediği bir konu.”
İşte bu yaklaşım, bu filmin zeki tür hayranlarının ilgisini çekmesini uman yapımcıların çok hoşuna gitti. “Özünde, VEBA çok çarpıcı, etkileyici ve karakterlerin sürüklediği bir gerilim filmi,” diye açıklıyor Angelic. Filmde bu karakterlerin yaşadığı değişimi ve hayatta kalmak için temel içgüdülerine başvurmalarını gözler önüne seren bölümler elbette var. Yaşadıkları şeylerin bazıları çok ürkütücü. Filmde insanların başlarını çevirecekleri veya şok olacakları birkaç sahne var. Ama bir sokaktan aşağı doğru koşuşturan zombi sürüsü yok filmde. Öykü çok gerçekçi bir yaklaşımla anlatılıyor.”
İşte bu gerçeklik, VEBA izleyicisini koltuğuna yapıştıracak, filmdeki karakterlerle bağ kurmasını sağlayacaktır. “Bu öyküyü korkutucu yapan şey büyülü bir ev, şeytan veya cin çarpmış biri değil,” diyor Bregman. “Hepimizin hissedebileceği ve hepimizin gazetelerde okumuş olabileceği, çok gerçek bir durum. Bu türden bir durum bence her şeyden daha korkutucudur. Bu olay, yakın gelecekte gerçekten meydana gelebilecek bir olay, işte insanı gerçekten korkutan şey de bu.”

İKİNCİ ADIM: VEBA’NIN OYUNCU SEÇİMİ

VEBA, salgının etkilerinden kaçmaya çalışan, yol boyunca yaptıkları hayati seçimler masumiyetlerini kemiren ve birey olarak hayatta kalmaktansa grup olarak hayatta kalma ihtimallerini zayıflatan dört genç insanın etrafında döner.
Yapımcılar, hem filmin başında karakterlerin sahip olduğu daha masumane özellikleri, hem de filmin sonunda kendilerinin bile tanımayacağı insanlara nasıl dönüştüklerini yansıtabilecek genç oyuncular bulma konusunda şanslıydılar.
İki erkek kardeşin büyüğü olan Brian’ı Chris Pine canlandırıyor. Pine, J. J. Abrams’ın gişe filmi UZAY YOLU’nda Jame T. Kirk’ü canlandırması sayesinde insanlarca daha yeni tanınan bir sima oldu.
Grubun görünür lideri olan Brian, kardeşi Danny’le karşılaştırılacak olursa, aralarındaki farklılık her ne kadar çok daha fazla olsa da, “erkek gibi erkek”tir. Pine, canlandırdığı karakterden bahsederken, “Kardeşim altın çocuktu ve her şeyi vardı.” diyor. “Zeki olan oydu–annemler onu severdi. Brian onuncu sınıfta okulu bırakıp tuhaf işlerde çalışırken o gayet başarılıydı. Brian ailedeki mavi yakalı işçi sayılır. Öncelikle beyniyle düşünmeyen bir adam. Yumrukları ve ağzıyla düşünen biri. Gruptaki uyanık kişi olması gerektiğini hisseder ama fevri içgüdüleriyle başa çıkması gerekiyor.”
Brian’ın kardeşi Danny, abisine taban tabana zıt biri. Üniversite bursu alan ve önünde yaşayacağı uzun bir ömür bulunan on sekiz yaşındaki Danny, her geçen gün daha da çirkinleşen bir yolculukta üç yol arkadaşıyla yol aldıkça, bir anda sahip olduğu her şeyi arkasında bıraktığını anlar. Álex, “Bursu vardı, iyi bir hayata kavuşmak için büyük bir fırsatı vardı ama birden, elindeki her şey uçup gidiveriyor,” diye açıklıyor.
This is That şirketinin 2005 tarihli komedisi BAŞPARMAK’ta başrol oynayan Lou Taylor Pucci zaten Anthony Bregman’ın Danny’i oynayabilecek kişiler listesinde bulunuyordu. “Anthony muhteşem biri, bu yüzden ona güvendim,” diye açıklıyor genç oyuncu. “Senaryoyu okuyunca, bu karakteri oynamak istemedim. Ama karakteri daha iyi özümsedikçe, herhangi bir şekilde yaptığı ama aslında yapmak istemediği bir sürü şey olduğunu anlamaya başladım, ki bu da filmin gerçek konusu. Bunca şeyi hayatta kalmak için yapıyorlar.”
Pucci’nin çocuksu bakışları, canlandırdığı karakterleri derinden anlamayı güçleştiriyor. “Lou perdede öyle sessiz kalabilir,” diyor Chris Pine. “İşte bu öğretemeyeceğiniz bir yetenek, ona ne zaman bakacak olsanız, gözlerinde sessiz bir dalgınlık görürsünüz. Elinden gelen her şeyi yaptığını her zaman bilirsiniz.”
Brian kardeşinden ne kadar farklıysa, güzel oyuncu Piper Perabo’nun canlandırdığı kız arkadaşı Bobby’de neredeyse ruh ikizini bulur. “Sevgilisiyle arkadaş ilişkisine benzer bir ilişki yaşayan, dobra dobra konuşan, sert bir kız,” diye açıklıyor David Pastor.
Pastor kardeşler Perabo’nun KAYIP VE ÇILGIN’da benzer özelliklere sahip bir kızı canlandırmasını izlemişti ve doğru oyuncuyu bulduklarını biliyorlardı. “Gerçekten sert, komik, çekinmez ve Katolik bir öğrenciyi canlandırdı,” diyor senarist/yönetmenler. “O filmi izledik ve aradığımız kişiye çok ama çok yakın özelliklerde biri olduğunu anladık,” diyor David. Perabo’nun kendisinin de bir bakıma Bobby gibi olması pek de kötü değil aslında. “Piper sert bir kız ve biraz erkeksi bir karakteri oynamaktan korkmuyor.”
Bu yolculukta Danny’in okulda bazen ders verdiği ve gizliden gizliye gönlünü kaptırdığı bir kız olan Kate de onlara eşlik eder. BROTHERS & SISTERS dizisinden Emily VanCamp’ın canlandırdığı Kate, kişiliği en çok değişen karakter gibi görünmektedir: Arka koltukta oturan utangaç kızken, yol arkadaşlarından birinin arkada bırakılmasını ısrarla isteyecek biri oluverir. “Yol arkadaşlarınınkinden daha zengin bir aileden, şehrin daha zengin bir kesiminden geliyor, o yüzden grubun diğer üyeleriyle kesinlikle uyuşmuyor,” diye ekliyor VanCamp. Bu insanlara nasıl katlanabileceğim konusunda en ufak bir fikrim bile yok; onlar gürültücü, kavgacı ve çekilmezler, bense oldukça sessiz, utangacım ve onları aslında hiç anlamıyorum.” Ama uyarıda bulunmaktan da geri kalmıyor: Kate, durumu kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmek için bu yabancılık hissini kullanmanın bir yolunu bulur. “Öne çıkıp neye ihtiyacı olduğunu söyleyebilecek kadar güçlü bir karakteri yok ama kendi çıkarı için ne olması gerektiğini çok iyi biliyor.”
“Başkalarının ona yardım etmesine alışkın ama birden herkesin kendine yardım edecek birilerini aradığını anlar, o yüzden onlardan birkaç adım daha önde bulunması gerekiyor. Hayatta kalması için ne gerekiyorsa yapacak kadar ileri gidecek biri olup çıkıyor,” diyor Álex Pastor.
VanCamp bu rolü önceki televizyon işinden ayrılmak için oldukça makul bir neden olarak gördü. “Daha önce hiç yapmadığım, farklı bir şey yapmak istedim gerçekten,” diye açıklıyor. “VEBA bu amacıma son derece uygundu çünkü uzun zamandır canlandırdığım karaktere bir yönden benzer bir karakteri canlandırıyorum ama bu karakterde beni aslında cezbeden bir dönüşüm söz konusu.”
Bütün çekimler boyunca her gün birlikte yaşayıp yemek yemenin yanında, New Mexico’da dış mekanlarda çalışmak oyuncuların yakınlaşmasını sağladı, ki bu perdeye de yansıdı. “Birbirimizle iyi anlaştık, yani dördümüz,” diyor Perabo. “Çok şanslıydık çünkü birlikte çok zaman geçirdik. Aynı yerlerde kaldık, beraber çok yemek yedik ve bence birbirini iyi tanımak işlerin daha kolay yürümesine katkıda bulunuyor.”
Virüs kapan küçük kızına bir çare bulmaya çalışan ama kendini bu dört yolcunun merhametine kalmış halde bulan bir babayı samimiyetle canlandıran, LAW & ORDER’da oynayan Chris Meloni de oyuncu kadrosunu mükemmelleştiriyor. “Bu karakter oldukça muhtaç bir durumda,” diye açıklıyor Bregman. “Dört yolcunun merhametine kalıyor ve Chris bunu gerçekten etkileyici bir şekilde canlandırıyor. Gücünden hiç bir şey kaybetmedi. Güçlüydü, sertti, etkileyiciydi ama salgın sonrasındaki yeni dünyanın kanunlarını anlıyordu.”

ÜÇÜNCÜ ADIM: VEBA’NIN ÇEKİLMESİ

Pastor kardeşler için özünde gerçekçi bir öyküyü perdeye taşımak, izleyicilerde en büyük ürpertileri yaratmak adına olayı mümkün olduğunca gerçekçi bir şekilde yansıtmak anlamına geliyordu. “Salgından ziyade insanlara ve salgına verdikleri tepkilere odaklandığımız için, yansıttığımız dünya gerçek bir ortamda aktarıldığı zaman daha da korkutucu ve ürkütücü oluyor,” diyor David Pastor.
Pastor kardeşler öykülerini anlatmak için New Mexico ve Texas’ı seçtiler. “New Mexico’nun güzel tarafı birbirine oldukça yakın mesafelerde, özellikleri bakımından bir sürü farklı arazilerin bulunması,” diye açıklıyor Anthony Bregman. “Tepeciklerle dolu bir bölgede, düz bir bölgede, tamamen çorak bir yerde veya çiçeklerle dolu bir yerde çekim yapabildik, hem de buraların hepsi Albuquerque’de kaldığımız yere aşağı yukarı bir saat uzaklıktaydı. Bu film bir yol filmi olduğu için bu çok önemli bir şey çünkü uzun bir mesafe kat etmişsiniz hissine kapılıyorsunuz, ki Joshua Tree veya Palm Springs yakınlarında çekim yaparken böyle bir hisse ister istemez kapılmazsınız çünkü orada çöl, çöl ve yine çöl vardır.”
Filmin çoğu çölde geçtiği halde, yapım ekibi bölgenin eşsiz iklimiyle ilgili ilginç bir tecrübe yaşadı. “New Mexico tarihinde görülen en yağmurlu yaz aylarında çekim yaptığımız ortaya çıktı,” diyor Bregman. Çölün kimi kısımları aslında çiçeklerle doluydu, çöl bitkileri çölün tuhaf ve ıssız fonunda kendilerini ön plana çıkarıyordu. “Bu durumun öyküye katkısı ilgi çekici çünkü bir tarafta bu gerçek güzellikler varken öbür tarafta da aynı yerde meydana gelen korkunç şeyler var. Birbirini öldüren ve ölen insanlar var. İnsanlık için umut giderek azalıyor ama dünya dönmeye devam ediyor. İnsanlar olmasa bile dünyada güzellikler olacaktır.”
“Pastor kardeşlerin ‘çirkin güzellik’ veya ‘güzel çirkinlik’ dedikleri şey filmin görüntülerinin içinde bulunmalıydı,” diyor Ray Angelic. Tıpkı “Filmin görüntülerinin öyküyle doğal olarak uyması, kesinlikle çok gerçekçi olması önemliydi; pis veya havalıdan ziyade gerçekçi ama güzel olmalıydı,” diyen görüntü yönetmeni Benoît Debie’nin muhteşem bir şekilde açıkladığı gibi. “İnanılmaz bir iş başardı, muhteşem, doğal bir ışıklandırma yarattı. Filmimizde hiçbir yerde elektrik olmadığı unutulmamalıdır. Bu durum onun işini oldukça zorlaştırdı. Bütün iç çekimler ve dış gece çekimleri. Bunları nasıl ışıklandırdın?” Görüntüler gerçekçi olmalıydı ama gerçekçi bu durumda siyah ve karanlık demek. “Benoît, filmin üsluplu ama oldukça gerçekçi görünmesini sağlayarak büyük bir iş başardı, ki bu üstesinden gelmesi oldukça zor bir şeydi.”
Virüs kapan insanların dış görünüşleri usta ellere, özel efekt makyajının ustaları Todd McIntosh ve Stephan Dupuis’ye bırakıldı. McIntosh büyük İspanyol gribi dahil olmak üzere birçok grip türü üzerine kitap inceledi. “Görünüşte, hastalık deri renginin o kadar koyu bir mavi-mor renge dönüşmesine neden oluyordu ki bir türü diğerinden ayırt edemezdiniz. İşte hastalığın evrelerine bu noktadan başladık,” diye açıklıyor McIntosh.
Hastalığın farklı evrelerinin yansıtılması gerekiyordu. “Çok ilginç bir şey, hastalık yayıldıkça insanlar hastalığı kapıyor ama ölmüyordu. Sonra hastalık ikinci evresine geçince; insanlar o kadar hasta oluyordu ki hastalık kendi kendini tüketene kadar sokakta yürürken ölebilirdiniz. Bir otobüse bindiğinizde yanınızdaki insan ölebiliyordu. O kadar hızlı ve beklenmedikti, o yüzden hastalığın her bir evresi için farklı görünüşler tasarladık, bu sayede hastalığın ilerleyişini takip edebilirsiniz.”
Birkaç test çekiminin ardından, McIntosh makyajı düzeltme sürecinin sonucunda donuk bir ifade ortaya çıktığını ve bunun da filmin amacına hizmet etmediğini belirtiyor. Yaratılmak istenen etkiyi daha da geliştirmek için ardından protezler geliştirildi. “En sonunda göz kapaklarını şişmiş, gözleri kanlanmış ve dudakları şişmiş gibi gösteren birtakım protez yapmakta bulduk çareyi,” diye devam ediyor McIntosh. “Biz bu hastalığı geçirdik, o yüzden tasarladığımız şey bu gerçek şeye yönelik kendi versiyonumuz sayılır.”
Pastor kardeşlerin uyguladıkları onca şeyin etkisi, özellikle de yapım sürecince gerçekçilikten vazgeçmemeleri meyvesini fazlasıyla verdi: Yerel halkı bile bir şeylerin ters gittiğine inandıracak kadar aldatabildi. “Üstünde ‘BURADA HALA İNSAN VAR’ yazan kutularla dolu bir sokakta çekim yapıyorduk ve bütün sokak kuşatma altındaydı. Haberlerde ‘Neler oluyor? Ne yapmalıyız?’ diye soran insanlar vardı,’ diyor Angelic. “‘Aman Tanrım, çocukları eve kapatalım mı?’ Bu olayın gerçekten meydana gelebileceğini düşünüyorlardı, ki bu yapımcı olarak benim için çılgınca gelebilir ama muhteşem bir şey.” Şüphesiz ki, izleyiciler de işte bununla aynı tecrübeyi yaşayacaklardır.

DÖRDÜNCÜ ADIM: BİRİ YAPMAK ZORUNDA: AHLAKLI BİR HAYATI ARKADA BIRAKMAK

Filmin başından itibaren, Pastor kardeşler VEBA’nın yalnızca insanlığı kasıp kavuran bir salgının verdiği dehşete değil, insanların bu durumda hayatta kalmak adına ahlaki değerlerini altüst etmeye zorlayacak seçimlerle yüzleştiklerinde nasıl davranacakları konusuna odaklanması için kılı kırk yardı. “Bu filmi yönetmeye başladıkları andan itibaren,” diyor Anthony Bregman, “filmde gerçekten insan unsurunu vurguladıkları çok açıktı. Ürpertiler ve korkular oldukça insani bir öyküden çıkacaktı.”
VEBA’daki dünya, her ne kadar o şekilde başlamasa da, bir güvensizlik ve paranoya dünyası. “Filmde dört karakter: iki kardeş, büyüğünün sevgilisi ve küçüğünün vurgun olduğu diğer kız var,” diyor David Pastor, “bu dört kişi salgından kaçmak üzere bir arabaya biner. Kaçmaya çalışırken hayatta kalmak adına kimilerinin ahlak dışı kararlar diyebileceği türden, zor kararlar almak durumunda kalırlar. İşte bu onların insanlığını kemirmeye başlar ve hayatta kalma mücadelelerinde insanlıklarını yavaşça kaybederler.”
Dört yol arkadaşı Turtle Beach’teki saklanma yerlerine kolay bir yolculuk yapmayı beklerken, dört gün boyunca kendi hayal güçlerine bile meydan okuyan ve içlerinde kalan insanlık duygularını alıp götürebilecek kararlar almaya zorlayan durumlarla karşılaşır.
Film birçok rahatsız edici sahneyle dolu, diyor Bregman, ama kanın fışkırdığı veya birinin kafasından yılan çıktığı türden rahatsız edici anlar değil. Bunlar ‘bir insan bunu yapardı’ türünden rahatsız edici sahneler. Bu, insanların neler yapabileceklerinin farkına varılması ve kabul edilmesidir. Filmin en karanlık tarafı da işte bu: İnsanlar başlangıçta iyi olabilir, tıpkı senin ve benim gibi ama sonra, filmin ilerleyen sahnelerinde, hırs yüzünden, hainlik yüzünden veya bu tür bir şey yüzünden değil, sadece salgın sonrası bir dünyanın gerçekleriyle yüzleşerek, olacaklarını asla düşünmedikleri insan olmaya mecbur kalıyorlar. İşte bu bizim için çok ürkütücü çünkü biz de öyle olacağımızı düşünmeyiz ama aslına bakacak olursanız onlar da düşünmemişlerdi.”
Bu öykünün zamanlaması gayet iyi, diye belirtiyor David Pastor. “İlle de salgın yüzünden değil, tıpkı Katrina Kasırgası esnasında New Orleans’ta meydana geldiği gibi, kaos ve kanunsuzluğun hakim olduğu herhangi bir durumda ahlaki tepkimizin ne olacağını göstermesi nedeniyle. İşler çığırından çıkar ve bazen en kötü muameleyi insanlardan görürsünüz.”
“VEBA ders veren bir öykü ama bir salgına karşı hazırlanırken neler yapmamız gerektiği konusunda değil, böyle bir şey meydana gelirse nasıl davranmamız gerektiği konusunda.”
“Korkutucu ama yürekli bir film,” diye ekliyor kardeşi Álex, “bu her ne kadar kara bir yürek olsa da.”

OYUNCULAR HAKKINDA

LOU TAYLOR PUCCI (Danny) 2009 yılında VEBA’nın yanında merakla beklenen başka iki bağımsız filmde de başrolü paylaşmaktadır. 24 Temmuz’da galası yapılan THE ANSWER MAN’de münzevi bir yazarın (Jeff Daniels) hayatını ebediyen değiştiren, sorunlu bir genci oynamaktadır. Lauren Graham, Kate Dennings ve Olivia Thirlby de Magnolia Pictures’ın gösterime soktuğu filmde başrolü paylaşmaktadır. Will Canon’un UNTITLED ROSLYN PROJECT’inde gözden düşmüş bir dernek üyesini canlandırmaktadır.
Pucci, Mike Mills’in BAŞPARMAK’ı 2005 yılında Sundance Film Festivali’nde ilk kez gösterildiği zaman kendi nesli içinde en çok umut vaat eden oyunculardan biri olarak dikkatleri üzerine çekti. Komik ve gerçekçi ergenlik öyküsünde, Pucci Tilda Swinton, Vincent D’Onofrio, Keanu Reeves ve Vince Vaughn karşısında, istemeden başparmağını emen 17 yaşındaki Justin Cobb rolünde başrolü paylaştı. Gösterdiği performansla, Pucci hem oyunculuğuyla Sundance Jüri Özel Ödülüne, hem de Berlin Film Festivali’nde En İyi Erkek Oyuncu Ödülüne layık görüldü.
Bu seneki Sundance festivalinde, Pucci kısa film jürisinde yer alırken, daha önce bahsi geçen THE ANSWER MAN (daha önce ARLEN FABER ismi verilmişti) ve John Krasinski’nin BRIEF INTERVIEWS WITH HIDEOUS MEN filmleri yarışma bölümünde gösterildi. 2009 Sundance festivali ayrıca Gregor Jordan’ın günümüze uyarladığı THE INFORMERS’ın prömiyerine ev sahipliği yaptı.
Pucci uzun metrajdaki çıkışını, Rebecca Miller’ın PERSONAL VELOCITY (2002) filmindeki Fairuza Balk’ın canlandırdığı karakterin feci halde dövdüğü Kevin karakteriyle gerçekleşti. Bunun yanında Fred Schepisi’nin EMPIRE FALLS’unda Paul Newman ve Ed Harris’le birlikte; Richard Linklater’ın HAMBURGER CUMHURİYETİ’inde; Richard Kelly’in KIYAMET ÖYKÜLERİ’inde, THE GO-GETTER’da, THE CHUMBSCRUBBER’da ve EXPLICIT ILLS’te de rol almıştır.
Pucci ayrıca LAW & ORDER: CRIMINAL INTENT’in bir bölümünde BAŞPARMAK’taki başrol arkadaşı Vincent D’Onofrio’yla birlikte; yönetmen Samuel Bayer için de Gren Day’in “Jesus of Suburbia” kliğinde oynamıştır.
Pucci orta New Jersey’de büyüdü ve on yaşında halk tiyatrosunun elemelerine katılması için teyzesi ona rüşvet olarak harçlık verene kadar oyunculuğa pek ilgi duymuyordu. İki yıl sonra, Broadway’deki sahne gösterisi THE SOUND OF MUSIC’te Friedrich rolünde sahnede boy gösterdi.

CHRIS PINE (Brian) Hollywood’un en çekici erkek oyuncularından biri olarak beyaz perdede ilk defa boy gösterdi. Pine en son J. J. Abrams’ın UZAY YOLU’unda başrol oynadı ve senarist/yönetmen Randall Miller’ın PARİS YARGISI’nda Alan Rickman, Danny DeVito ve Emmy Rossum’la birlikte başrolü paylaştı. Pine yakınlarda senarist/yönetmen Ryan Craig’in SMALL TOWN SATURDAY NIGHT  filminde bir rol üstlendi.
Pine, Working Title Films ve Universal Pictures yapımı olan, Joe Carnahan’ın başrolsüz ve etkileyici TEHLİKELİ ASLAR dramında oynayan yıldızlardan biri oldu. Pine bu filmde kiralık katil olan üç kardeşten kurulu bir çetenin lideri olan Darwin Tremor karakterini canlandırdı. Bunun yanında, Eddie Kaye Thomas ve Jane Seymour’la birlikte BLIND GUY DRIVING filminde; Fox/New Regency yapımı romantik komedi ŞANSA BAK’ta Donald Petrie yönetmenliğinde Lindsay Lohan’la birlikte oynadı.
Pine sahnedeyse Geffen Playhouse’da sunulan Neil LaBute oyunu FAT PIG’deki performansının yanında, Broadway dışında sunulan tek kişilik gösteri THE ATHIEST’teki oyunculuğuyla da övgü dolu eleştiriler aldı. Pine Chris Noth’un karşısında, FARRAGUT isimli dramdaki başrolüyle Geffen Playhouse’a geri dönecek.
Pine, Berkeley, California Üniversitesi’nden İngiliz Dili ve Edebiyatı alanında lisans derecesi aldı ve Amerikan Konservatuar Tiyatrosu’nda ve Büyük Britanya’daki Leeds Üniversitesi’nde oyunculuk öğrenimi gördü. Oynadığı çok sayıdaki sahne eseri arasında OUT TOWN, AMERICAN BUFFALO, NO EXIT, WAITING FOR GODOT ve ORESTES bulunmaktadır.
Pine’ın anne babası ikisi de oyuncu olan Gwynne Gilford ve Robert Pine’dır. Müteveffa büyükannesi Anne Gwynne 1930’larda ve 40’larda sinema oyunculuğu yapmıştı.

PIPER PERABO (Bobby) günümüzün en yetenekli ve en üretken kadın oyuncularından biridir. Sahnedeki çıkışı kısa zaman önce Neil LaBute’nin tartışmalara yol açan, Terry Kinney’in yönettiği oyunu REASONS TO BE PRETTY’le gerçekleşti. Alison Pill, Thomas Sadoski ve Pablo Schreiber’la birlikte oyunda rol alan yıldızlardan biri oldu.
Tiyatro sahnelerinde yeni olsa da, beyaz perdeye yabancı değil Perabo. 2007’de Hugh Jackman ve Christian Bale’le birlikte Christopher Nolan’ın PRESTİJ filminde; Diane Keaton ve Lauren Graham’la birlikte BEN SANA SÖYLEMİŞTİM filminde; Guy Pearce ve Adam Scott’la birlikte Mark Fergus’un yönettiği İLK KAR filminde boy gösterdi.
Perabo ayrıca John Glenn’in ürkütücü gerilim filmi THE HEAVEN PROJECT’te Paul Walker’la birlikte, Disney’in SOUTH OF THE BORDER filminde Jaime Lee Curtis’le birlikte oynadı.
Rol aldığı başka filmlerin arasında Adam Shankman’ın yönettiği, Seteve Martin ile Bonnie Hunt’ın büyük kızı rolünü tekrar canlandırdığı SÜRÜSÜNE BEREKET 2; Lena Headey ve Matthew Goode’yle birlikte oynadığı IMAGINE ME & YOU; ve James Marsden ile Dennis Hopper’ın da oynadığı başrolsüz suç dramı SUÇ MAHALLESİ bulunmaktadır.
Perabo’nun çıkış yakaladığı uzun filmi, senaristlerinden biri Danny Hoch olan komedi filmi WHITEBOYZ oldu. Ayrıca ÇITIR KIZLAR’da da başrolü paylaştı.
Perabo New York’ta yaşamaktadır.

Televizyon ve sinema eserlerinde etkileyici performanslar sergileyen EMILY VANCAMP (Kate) Hollywood’un en çok aranan genç yeteneklerinden biri olarak sinema dünyasına girdi.
VanCamp şu anda ABC’nin çok sevilen dram dizisi BROTHERS & SISTERS’da Sally Field, Rachel Griffiths, Rob Lowe ve Calista Flockhart’la birlikte oynamaktadır. Şu anda üçüncü sezonu gösterilen dizi Walker ailesinin yetişkin kardeşlerinin birbirine bağlı hayatları etrafında döner. VanCamp aile reisi William Walker’ın metresi Holly Herper’ın (Patricia Wettig) kızı Rebecca Harper’ı canlandırmaktadır. Bu karakterin Walker ailesiyle yakın bağları ve Justin Walker’la (Dave Annable) bir başlayıp bir biten ilişkisi vardır. Dizinin dördüncü sezonunun yapım süreci bu yaz başlıyor.
VanCamp yakında gösterime girecek olan bağımsız film NORMAN’da Richard Jenkins ve Adam Goldberg’le birlikte beyaz perdede izlenebilecek.
VanCamp ilk defa Warner Bros.’un eleştirel övgü toplayan dramı EVERWOOD’da Treat Williams ve Gregory Smith karşısında oynadığı rolle izleyicilerin beğenisini kazandı. Kısa sürede Ephram’ın (Gregory Smith) kalbini çalan, duyarlı güzel Amy Abbott’u canlandırdı. Sergilediği performans Gençlerin Seçimi Ödüllerinde (Teen Choice Awards) arka arkaya üç yıl En İyi Kadın Televizyon Oyuncusu adaylığı getirdi ona.
Rol aldığı son filmlerin arasında, Naomi Watts ve Simon Baker’la başrolü paylaştığı HALKA 2; Sundance Film Festivali’nde en çok beğeni toplayan KAYIP VE ÇILGIN; Sharon Stone’la birlikte oynadığı SADAKAT; Melissa Leo, Michael Angarano ve Brendan Gleeson’la birlikte oynadığı BLACK IRISH filmleri bulunmaktadır. VanCamp ayrıca mini dizi JACKIE O: A LIFE STORY’deki genç Jacqueline’i canlandırdı ve Warner Bros. Dizisi GLORY DAYS’de sürekli oyuncuydu.
Ontario’daki Port Perry’de dünyaya gelen ve büyüyen VanCamp, üç yaşından beri dansçı olarak gösterilerde oynamıştır. VanCamp 12 yaşında saygın bir okul olan L’Ecole Superieure de Danse de Quebec’e, Les Grands Ballet Canadiens’in resmi eğitim programına katıldı. VanCamp şu anda Los Angeles’ta yaşamaktadır.

YAPIMCILAR HAKKINDA

ÁLEX PASTOR (Yönetmen/Senarist) Barselona’da dünyaya geldi ve 2003 yılında senaristlik üzerine öğrenim gördüğü ESCAC’tan (Katalonya Sinema Okulu) mezun oldu. Bunun yanında Havana’nın meşhur film okulu EICTV’deki senaryo atölyelerini de başarıyla tamamladı.
Tez filmi olan THE NATURAL ROUTE yönetmen koltuğuna geçtiği ilk kısa filmiydi. 2004 yılında Barselona’da ilk kez gösterildi ve bütün dünyada birçok film festivalinde gösterildi; Sundance’teki En İyi Uluslararası Kısa Film Ödülü ve İspanyol Akademi Ödüllerinde elde ettiği adaylık dahil olmak üzere 80’in üzerinde ödül kazandı.
2006’da ikinci kısa filmi PEACEMAKER’ın prömiyeri Almería Kısa Film Festivalinde (İspanya) açılış töreninde yapıldı.
Kardeşi David’le birlikte yazdığı ve yönettiği VEBA, ilk uzun metrajı ve ilk Amerikan filmi çıkışı.

DAVID PASTOR (Yönetmen/Senarist) İspanya, Barselona’da 1978 senesinde dünyaya geldi. Üniversiteden mezun olmasının ardından, 2000 senesinde James Schamus, Tom Kalin ve James V. Hart gibi sinemacılarla birlikte çalıştığı Columbia Üniversitesi Lisansüstü sinema programına katılmak üzere New York’a taşındı.
Kısa filmi MOVIE (THEATER) HERO “Coca Cola Serinleten Sinemacılar Ödülü” kazandı ve 2002 Noel zamanında tüm ülkede 20.000’den fazla salonda gösterildi (bu rakam ulaşabileceği en büyük dağıtım rakamıdır muhtemelen).
Columbia Üniversitesi’nden mezun olmasının ardından, New York ve Miami’de de ofisleri bulunan bir İspanyol şirket olan Plural Entertainment’ta Yaratıcı Departman Müdürü olarak birkaç yıl çalıştı. Plural’da çalışırken, Birleşik Devletler tarihinde, televizyonun en çok izlendiği saatlerde gösterilen ve İspanyolca çekilen ilk dizi olan Univision şirketinin dramı AL FILO DE LA LEY’in yaratıcılarından birisi oldu.
Kardeşi Álex’le birlikte yazıp yönettiği VEBA uzun metraj çıkış filmidir.

ANTHONY BREGMAN (Yapımcı) New York City’de bulunan yapım şirketi Likely Story’i 2006 sonbaharında kurdu. Bregman o zamandan beri yapımcılığını üstlendiği filmler içinde Charlie Kaufman’ın yazıp yönettiği ve Philip Seymour Hoffman, Samantha Morton, Michelle Williams ve Catherine Keener’ın oynadığı ve Sony Pictures Classics’in 2008 sonbaharında gösterime soktuğu NEW YORK YANILSAMALARI; Nicole Holofcener’in yazıp yönettiği, Catherine Keener, Rebeacca Hall, Amanda Peet ve Oliver Platt’in oynadığı, Sony Pictures Classics tarafından 2009’da gösterime sokulacak olan PLEASE GIVE; Bob Pulcini ile Shari Springer tarafından yazılan ve yönetilen, Kevin Kline, Paul Dano, John C. Reilly ve Katie Holmes’un oynadığı, kısa süre önce çekimleri tamamlanan THE EXTRA MAN; Alex Rivera tarafından yazılan ve yönetilen, 2008 Sundance ve Berlin Film Festivallerinde ödüller kazanan ve Maya Releasing tarafından 2009 ilkbaharında dağıtılan SLEEP DEALER bulunmaktadır.
Bregman’ın daha önce yaptığı işler arasında Holofcener’in yönettiği, Jennifer Aniston, Catherine Keener, Frances McDormand ve Joan Cusack’ın oynadığı BENİM ZENGİN DOSTLARIM; Jim Carrey, Kate Winslet ve Kirsten Dunst’ın oynadığı, Charlie Kaufman tarafından yazılan ve Michel Gondry tarafından yönetilen, Oscar ödüllü SİL BAŞTAN; BAŞPARMAK; THE EX; LOVELY & AMAZING; İÇGÜDÜ; THE TAO OF STEVE; LUMINOUS MOTION; ve dünyanın ilk dijital filmi olan LOVE GOD bulunmaktadır. Bregman SAVAGE AİLESİ ile TRICK filmlerinin yürütücü yapımcılığını üstlendi; BUZ FIRTINASI, THE BROTHERS MCMULLEN, THE MYTH OF FINGERPRINTS ile ROY COHN/JACK SMITH filmlerinin ortak yapımcılığını üstlendi.
Likely Story’in öncesinde, Bregman dört yıl boyunca This is That şirketinde ortaktı ve aralarında AŞK VE YAŞAM, EAT DRINK MAN WOMAN, WALKING AND TALKING, WHAT HAPPENED WAS…, DÜĞÜN YEMEĞİ ve SAFE gibi filmlerin bulunduğu otuzdan fazla filmde yapım ve yapım sonrası sürecini denetlediği Good Machine’de yapım departmanı müdürü olarak 10 yıl çalıştı.
Bregman Columbia Üniversitesi’nin Sinema Enstitüsünde yapımcılık üzerine ders vermektedir ve kar amacı gütmeyen bir sivil toplum kuruluşu olan IFP (Bağımsız Uzun Film Projesi) yönetim kurulu üyesidir.

RAY ANGELIC (Yapımcı) on ikiden filmin yapımcılığını veya yürütücü yapımcılığını üstlenmiştir. En son filmi olan AŞK ATEŞİ ödüllü senarist Guillermo Arriaga’nın yönetmenlik çıkışıdır. AŞK ATEŞİ’nde başrolü Charlize Theron ve Kim Basinger paylaşmaktadır. Angelic ayrıca Oscar ödüllü senarist Charlie Kaufman’ın yönetmenlik çıkışı olan, Philip Seymour Hoffman, Diane Weist, Catherine Keener ve Samantha Morton’un oynadığı NEW YORK YANILSAMALARI’nın da yürütücü yapımcılığını üstlendi. Bu film Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye’ye aday gösterildi ve Sony Pictures Classics tarafından geçen sonbahar gösterime sokuldu.
Angelic başrolde Zach Braff ve Jason Bateman’ın oynadığı romantik komedi THE EX’in; başrolde Jennifer Aniston, Catherine Keener, Joan Cusack ve Frances McDormand’ın oynadığı, çok başarılı sanat filmi BENİM ZENGİN DOSTLARIM’ın; Luke ve Andrew Wilson’ın yönettiği, Luke Wilson, Eva Mendez, Owen Wilson ve Will Farrell’ın oynadığı BİR DALVERE ÖYKÜSÜ’nün yürütücü yapımcılığını üstlendi. Angelic’in yürütücü yapımcılığını üstlendiği diğer filmler arasında Jane Campion’un yönettiği, başrolde Meg Ryan’ın oynadığı TUTKU ESİRLERİ ve Laurence Fishburne’ün yönetip başrolünde oynadığı ONCE IN THE LIFE bulunmaktadır.
Angelic yapımcılık kariyerine, Bob Gosse’un yönettiği, başrollerde Courtney Love ve Lili Taylor’ın oynadığı, Sundance Film Festivali’nde prömiyeri yapılan JULIE JOHNSON filmiyle başladı.

BENOÎT DEBIE (Görüntü Yönetmeni) Gaspar Noe’nin yönettiği, 2003’te Sundance Film Festivali’nde ve Cannes’da gösterilen, tartışmalara yol açan DÖNÜŞ YOK filminde çalıştı. Debie, Noe’yle kısa süre önce yeni filmi ENTER THE VOID üzerinde birlikte çalıştı.
Çalıştığı başka eserler arasında Dario Argento’nun REST; 2004’te Stockholm Film Festivali’nde En İyi Görüntü ödülü kazanan, Lucile Hadzihalilovic’in yönettiği MASUMİYET; 2004’te Cannes ve Toronto Film Festivallerinde gösterilen, Fabrice Du Welz’in yönettiği CALVAIRE/THE ORDEAL; Albert Dupontel’in komedi filmi ÇILGIN POLİS; 2006’da Cannes’da ‘Director’s Fortnight’ bölümünde gösterilen, Julia Loktev’in Hindistan filmi GÜNDÜZ GECE GÜNDÜZ GECE; George Ratliff’in yönettiği, Debie’nin 2007’de Sundance Film Festivali’nde En İyi Görüntü ödülünü kazandığı JOSHUA; ve daha yakın bir zamanda çekilen, Yvan Attal ve Shekhar Kapur’un SENİ SEVİYORUM NEW YORK içindeki kısa filmleri bulunmaktadır.

FİLMİN KÜNYESİ
Orijinal adı: Carriers
Türkçe adı: Veba
Yapımcı: Anthony Bregman ve Ray Angelic
Yönetmen: Alex and David Pastor
Oyuncular: Chris Pine, Lou Taylor Pucci, Emily Van Camp

Resimler:

Bir yanıt yazın