Acı Bir Hayat Öyküsü – Precious

Acı Bir Hayat Öyküsü
(Precious)

Her yıl, Oscar ödüllerine giden süreçte,Oscar kazanacak adayların en önemli habercisi olarak addedilen Golden Globe (Altın Küre) 2010 ödülleri Los Angeles’ın ünlü Beverley Hills Oteli’nde düzenlenen bir törenle sahiplerini buldu.
Aileiçi şiddet ve tecavüz konusunu işleyen Precious, filmindeki rolü ile Monique Altın Küre’de En İyi Yardımcı Kadın Ödülü’nü aldı

Altın Küre 2010’da ”En İyi Drama”, ”En İyi Kadın Oyuncu” ve ”En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu” dallarında aday gösterilen Precious filminde 16 yaşındaki kızına zulüm eden anne rolü ile  “En İyi Yardımcı Kadın  Oyuncu“ ödülünü Monique aldı .
Sapphire’in “Push” isimli romanından sinemaya uyarlanan filmin yapımcılığını dünyaca ünlü show sanatçısı Oprah Winfrey yaptı. rfilm tarafından getirilen ve Mart ayında vizyona girecek olan  Precious (Acı Bir Hayat Öyküsü) hepimize çok yakın duran ama kendi aramızda bile konuşmak istemediğimiz konulardan bahsediyor. Aile içi şiddet, tecavüz, dışlanmışlık ve sefalet. Film bunları tüm acımasızlığı ile masaya yatırıyor ve bize olayları 16 yaşında bir genç kız üzerinden anlatıyor. “Acı Bir Hayat Öyküsü – Precious” yazısını okumaya devam et

Parlak Yıldız – Bright Star

Parlak Yıldız
(Bright Star)

Film Hakkında:

Altın Palmiye sahibi tek kadın yönetmen olarak anılan Oscarlı yönetmen Jane Campion’ın yeni filmi BRIGHT STAR, yönetmenin en iyi filmi olmaya da aday gösteriliyor. 25 yıllık hayatına 3 şiir kitabı sığdırmayı başarmış olan ve veremden ölen ünlü İngiliz şair John Keats’in yaşamının son yıllarını ve bu esnada moda öğrencisi Fanny Brawne’la yaşadığı aşkı anlatan film 2009 Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye adayı oldu.

Konu:

Muhteşem doğa manzaralarıyla bezeli bu romantik film, 1818 yılında, Londra’nın hemen dışında geçiyor. Henüz 23 yaşındaki şair Keats, genç komşuları, moda öğrencisi Fanny Brawne’la gözlerden ırak bir ilişkiye girer. Birbirlerine bağlılıkları güçlenir, aşkları alevlenirken bazı engelleri aşmaları gerekir: Fanny’nin annesi, Keats’in en yakın arkadaşı Brown ve genç şairin amansız hastalığı… “Parlak Yıldız – Bright Star” yazısını okumaya devam et

Zindan Adası – Shutter Island

“SHUTTER  ISLAND-ZİNDAN ADASI”
12 MART’TA TÜRKİYE SİNEMALARINDA

“Düşünceyle gerçeklik
Devinimle Eylem arasına
Düşer Gölge” – T.S. Eliot, “The Hollow Men”

Oscar ödüllü yönetmen Martin Scorsese, Dennis Lehane’nin çok satan gerilim romanından uyarlanan Shutter Island-Zindan Adası’nı sunar.Zindan Adası, suç işlemiş akıl hastalarının tedavi edildiği bir hastahanenin bulunduğu, kale gibi korunan bir adada geçen ve filmi izleyecek olanların hiçbir zaman unutamayacakları bir gizem ve psikolojik gerilim öyküsüdür.

Yıl 1954, Soğuk Savaş zirve noktasında, adli polis Teddy Daniels (üç kez Oscar adayı Leonardo DiCaprio) ve yeni ortağı Chuck Aule (Mark Ruffalo) çok sayıda cinayet işlemiş zeki bir kadın katilin kaçmanın imkansız olduğu Aschecliffe Hastahanesi’ndeki son derece güvenlikli bir odadan esrarengiz bir biçimde kayboluşunu araştırmak üzere Zindan Adası’na çağrılırlar. Bu uzak, fırtınaların dövdüğü adada araştırma yapan psikiyatrlar ve tehlikeli psikopat hastalar bulunmaktadır.Bu ürkütücü ortamda hiçbir şey göründüğü gibi değildir.  “Zindan Adası – Shutter Island” yazısını okumaya devam et

Anadolu’nun Kayıp Şarkıları

ANADOLUNUN KAYIP ŞARKILARI 12 Mart’ta sinemalarda.

Bir film düşünün rüya gibi bir yolculuk yapıyorsunuz. Uygarlığın beşiği olduğu halde dünyanın unutmuş olduğu yerlere gidiyor, bugüne kadar duymadığınız ezgiler dinliyorsunuz…
Uzak değil bu yerler, eskiler “Anadolu” demiş buraya: “Güneşin yükseldiği yer…”
Yabancı değil bu insanlar, bizleriz…
Peki ya birbirimizi dinlemeye hazır mıyız?

Antik kültürleri, imparatorlukları, mitolojileri ve yaşanmış görkemiyle dünyada eşi benzeri olmayan Anadolu’nun 10 bin yılı aşan bir geçmişten kalma egzotik mekanları ve insanları arasında yaşanan bir müzikal yolculuk.
Anadolu’nun Kayıp Şarkıları, bir müzikal-belgesel olarak belki de türünün ilk örneği: Anadolu halkının kendi mekanında ve provasız kaydedilen otantik performansları, 20 benzersiz şarkı halinde yeniden düzenlenirken bazıları ise orijinal halinde bırakıldı.
Bu yolculuk, müzik ve kültürün nasıl olup da hayat, coğrafya ve çalışma ortamından türediğini gözler önüne sererken, Anadolu’nun zengin kültürleri de müzik, dans ve ritüeller temelinde keşfediliyor. Bu insanları saran ve yaşam biçimlerini etkileyen büyüleyici çevre de filmin şiirsel anlatımına katkıda bulunuyor. “Anadolu’nun Kayıp Şarkıları” yazısını okumaya devam et

Yüreğine Sor

YüREĞİNE SOR
12 MART 2010

İki genç insan, Esma ile Mustafa, birbirini sevmiştir.Ancak Mustafa gizli Hıristiyan’dır. Esma dahil herkes onu Müslüman sanmaktadır.

SİNOPSİS
Engeli de kendi kadar büyük bir aşk hikâyesi…
Farklı inançlar saf bir aşka engel olabilir mi?
Yer: Doğu Karadeniz
Zaman: 19. yüzyılın sonları

İki genç insan, Esma ile Mustafa, birbirini sevmiştir. Gelecek; ancak birlikte olduklarında anlamlıdır onlar için. Yoksa hayatın bir değeri yoktur. Ne var ki,
bu aşkın döneme ve yöreye özgü bir engeli bulunmaktadır: Mustafa gizli Hıristiyan’dır. Esma dahil herkes onu Müslüman sanmaktadır.

Öbür yandan Osmanlı, yaptığı yasal düzenlemelerle Hıristiyan tebaayı Müslümanlarla eşit duruma getirmiştir. Kilise, gizli Hıristiyanların artık dinlerini açıklamasını istemektedir. Bu zor bir durumdur Mustafa için; kilise ile aşkı arasında kalmıştır. Çünkü Hıristiyan olduğu bilinirse hayatında Esma olamayacaktır. Müslüman bir kızın bir Hıristiyan erkekle evlenmesi ne toplumsal, ne de yasal olarak mümkündür. Mustafa, Esma’yı alıp götürecek ve açıklayacaktır durumunu. Esma’nın bunu mesele etmeyeceğinden emindir.

İki sevgili kaçmaya hazırlanmaktadır ki, dedesi ölüyor Mustafa’nın.“Hacı Süleyman” babası gibi ve babasının babası gibi Müslüman mezarlığına gömülecektir. Cemaat namaza durmuştur ki, Mustafa’nın babaannesi bomba gibi düşüyor ortalarına. “Durun!” diyor. “Kocam, Yuhannes adıyla vaftiz edilmiştir, Hıristiyan’dır.” “Yüreğine Sor” yazısını okumaya devam et