Şarkı Söyleyen Kadınlar

İstanbul’un adalarından birinde muhtemel bir deprem nedeniyle adayı boşaltma kararı alınmıştır. İnsanlar akın akın oradan ayrılırlar ancak küçük bir kesim bu karara uymayarak kalmakta ayak direr. Etrafta kıyamet arifesini andıran bir atmosfer hüküm sürerken geride kalanlar için hayat koşulları günden güne zorlaşacaktır.
Film, yaşamları farklı engellerle sıkıştırılmış bir grup kadının, inanç, cesaret ve enerji ile hayatın farklı boyutlarına yaptıkları heyecan verici insani serüvenlerine eşlik ediyor. Trajedilerini, isyan ve hayat şarkılarıyla dönüştüren bu kadınlar, bir türlü çıkamadığı çocukluğuyla erkekliğinde boğulan Adem’i elinden tutmalarıyla, insan olmanın eşsizliğini tattırıyorlar. “Şarkı Söyleyen Kadınlar” yazısını okumaya devam et

Saroyan Ülkesi – Saroyanland

SAROYAN ÜLKESİ \ SAROYANLAND

Yazar William Saroyan sürgün bir Ermeni ailenin çocuğu olarak 1908’de ABD’de doğar. Kendisini her zaman Ermeni, Amerikalı ve Bitlistsi (Ermenice: Bitlisli) olarak tanımladı. 1964’te uzun bir Anadolu yolculuğuna çıkar. ‘Saroyan Ulkesi’, gerek yol arkadaşlarının tanıklıklıkları gerekse Saroyan’ın kendi anıları ve hikâyeleri aracılığıyla yazarın öfkesini, tutkusunu, özlemini, empati yetisini ve insan sevgisini sergilemektedir. Dolayısıyla filmin senaryosu söyleşilerden, Saroyan’ın öykü canlandırmalarından ve yazardan yapılan alıntılardan oluşmakta ve  bütünüyle bir kolaj olarak kurgulanan Saroyan’ın kendi sözlerine dayanmaktadır. 49 yıl sonra Saroyan’ın yolculuğunun izinde, atalarının peşinden giden bir adamın kendisini keşfedişine tanıklık edecegiz. Dünya promiyerini 32. Istanbul Film Festivalinde gerçekleştiren Saroyan Ülkesi, 10. Yerevan Altın Kayısı, 66. Locarno Film Festivali ve 21. Hamburg Film festivaliyle başladığı yolculuğa yurtiçi ve yurtdışında hala devam ediyor. “Saroyan Ülkesi – Saroyanland” yazısını okumaya devam et

Takip: İstanbul – Taken 2

TWENTIETH CENTURY FOX Sunar
TAKİP: İSTANBUL

Emekli CIA ajanı Bryan Mills ve karısı, Mills’İn kendi kıznı kurtarmak için öldürdüğü katilin babası tarafından İstanbul’da rehin alınırlar. Bryan ailesini kurtarmak için İstanbul’da yüksek aksiyonlu bir kovalamacaya girer ve ajanlık günlerinden kalma tüm gizli yeteneğini kullanır.

Başarılı yapımcı Luc Besson (TAKİP İSTANBUL’un ortak senaristi ve  yapımcısı), diğer senarist Robert Mark Kamen (Besson ile beraber iki filme de imzasını atan) ve yönetmen Olivier Megaton (Columbiana, Transporter 3) ile  TAKEN 2 (TAKİP:İSTANBUL) 2008 yılında vizyona giren ilk Taken’ın gişede gösterdiğ $224 milyon dolarlık hasılat başarsını yakalayacak gibi duruyor. İzleyicinin Bryan Mills olarak tanıyıp sevdiği Neeson, CIA’den emekli olmasının ardından tekrar aynı testlerden geçmek durumunda kalacak, fazlacı korumacı bir baba olarak karşımıza çıkıyor. Taken’da Bryan’ın kızının Paris’te kaçırılmasıyla gösterdiği cesaret her ebeveynin anlayacağı cinstendi.

“Kim olduğunu bilmiyorum. Ne istediğini de. Fidye peşindeysen bil ki hiç param yok.Ama sahip olduğum ve kimsede göremeyeceğin güçlerim var; uzun kariyerim boyunca edindiğim yeteneklerim. Senin gibi insanların kabusu olmamı sağlayan hünerlerim var. Kızımı şimdi serbest bırakırsan, herşey burada sona erer. Seni takip etmem, peşine düşmem. Ama bırakmazsan, seni ararım, bulurum ve seni öldürürüm.” “Takip: İstanbul – Taken 2” yazısını okumaya devam et