İngiltere Benim – England is Mine

İNGİLTERE BENİM / ENGLAND IS MINE

Efsane müzisyen Morrissey’i daha yakından tanımak ister misiniz? Oscar ve Bafta adayı Mark Gill’in yönetmenliğini üstlendiği film, izleyiciyi müzik tarihinin çığır açan gruplarından The Smiths’in kurulmasına uzanan günlere götürüyor. 1970’lerde Manchester’da geçen hikaye, Morrissey’in yürüdüğü sokakları, ilham aldığı müzikleri, kitapları; dönemin atmosferini titiz bir şekilde perdeye yansıtıyor. Morrissey’i Dunkirk filmi ile yıldızı parlayan genç oyuncu Jack Lowden canlandırırken, yakın arkadaşı, punk sanatçı Linder Sterling rolünde ise Downtown Abbey ve Black Mirror dizilerinden tanıdığımız Jessica Brown Findlay karşımıza çıkıyor. Adını The Smiths’in klasik şarkılarından “Still ill”in sözlerinden alan film, rock müzik tarihinin en gizemli ve sıra dışı idollerinden birisinin, kendi sesini ve kimliğini buluşunun hikayesi. “İngiltere Benim – England is Mine” yazısını okumaya devam et

Adalet Peşinde – Law Abiding Citizen

“The Italian Job/İtalyan İşi”nin yönetmeni Gray, “Law Abiding Citizen/Adalet Peşinde”de ölümle sonuçlanan bir ev soygunu sonrasında sağ kalan kişinin sevdiklerinin intikamını almak için sınır tanımayışını işlerken, kör adaleti de sarsıcı bir şekilde mercek altına yatırıyor. Clyde Shelton (Gerard Butler) evine yapılan bir soygun girişimi sırasında eşini ve kızını kaybeden dürüst bir aile babasıdır. Katiller yakalandığında, davaya Philadelphia’da başarılı bir savcı olan Nick Rice (Jamie Foxx) atanır. Nick, zanlılardan birine, suç ortağının aleyhinde ifade vermesine karşılık hafif bir ceza önerir.

Aradan on yıl geçer. Hafif cezayla kurtulmuş olan katil ölü bulunur ve Clyde Shelton soğukkanlılıkla suçu işlediğini itiraf eder. Sonra Nick’e bir ültimatom verir: Nick kusurlu adalet sistemini düzeltmediği takdirde, Shelton’ın eşinin ve karısının cinayet davasında yer alan kilit isimler ölecektir.

Çok geçmeden, Shelton tehditlerini yerine getirmeye başlar ve hapisteki hücresinden ne öngörülmesi ne de önlenmesi mümkün olan görkemli ve acımasız bir dizi suikast organize eder. Philadelphia’nın önde gelen isimleri Shelton tarafından birer birer öldürülürken, yetkililer bu terör dalgasına son veremedikleri için şehirde korku hüküm sürmeye başlar. Cinayetleri durdurabilecek tek kişi Nick’tir. Bunu başarabilmek için de, en ufak bir yanlış adımın bile ölüm anlamına geldiği yırtıcı bir oyunda bu dahi psikopatı zekaca alt etmek zorundadır. Ailesi de Shelton’ın hedefi olan Nick, kendini ölümcül bir rakiple zamana karşı yarışır bulur, ama görünüşe göre rakibi her zaman bir adım öndedir. “Adalet Peşinde – Law Abiding Citizen” yazısını okumaya devam et