Limonata

Limonata

Konu: Suat, Makedonya’da yaşayan eski bir tır şoförüdür, hasta yatağında ölmeyi beklemektedir. Ölmeden önce oğlu Sakip’ten son bir isteği vardır; yıllar önce İstanbul’da imam nikahıyla evlendiği bir hanımdan olan oğlunu bulup, yanına getirmesidir.

Bebekken terk ettiği oğlunu son bir kez görüp, hellallik alarak ruhunu teslim etmek istemektedir. Sakip, bir kardeşi olduğunu öğrendiğinde, onu bulmak için, Makedonya’dan İstanbul’a doğru babasının emektar arabasıyla yola çıkar. “Limonata” yazısını okumaya devam et

İtirazım Var: Bayılırım Belaya

Onur Ünlü’den ‘İtirazım Var’
Senaryosu Onur Ünlü’ye ait olan film dedektif gibi bir cinayetin izini süren imamın hikayesi.

U10 Film‘in yapımcısı olduğu İtirazım V ar 18 Nisan’da bütün Türkiye’de vizyona giriyor .
Serkan Keskin’in başrolünde olduğu İtirazım V ar’ın diğer oyuncuları ise Hazal Kaya, Büşra Pekin, Öner Erkan, Osman Sonant, Serdar Orçin, Umut Kurt, Özgür Çevik, Sırrı Süreyya Önder, Mustafa Kırantepe, Erkan Kolçak Köstencil, Boglarka Csösz, Tansu Biçer, Turgay Erman, Ahmet Kaynak ve Güler Ökten.
Onur Ünlü’nün yazıp yönettiği İtirazım Var’ın konusu şöyle; Selman Bulut’un imamı olduğu camide bir cinayet işlenir. İmam Selman Bulut, polisin pek de ilgilenmediği cinayeti çözmek için kolları sıvar . Ancak imamın yöntemleri de kendisi kadar sıra dışıdır… “İtirazım Var: Bayılırım Belaya” yazısını okumaya devam et

Yabancı

Sinopsis: Özgür, devrimci mücadele sonrası, 80 darbesiyle, Fransa’ya iltica etmiş bir anne babanın kızıdır. Paris’te doğup büyümüş ve Türkiye’yi hiç görmemiştir. Annesi o çok küçükken ölmüş; Özgür babasıyla büyümüştür. Özgür hayatla bağları oldukça kopuk, bütün dünyaya, aşka, aileye, kavramlara, aidiyete kısaca her şeye ama en çok da kendine “yabancı” genç bir kadındır.

Hikaye Paris’te Özgür’ün, babası Hüseyin’in ölüm haberini almasıyla başlar. Babasının ölümüne “verilmesi uygun” tepkilerin hiç birini vermez. Ancak onun evinde bulduğu vasiyet niteliğindeki bir mektup Özgür’ü çok etkiler ve genç kadın babasının son arzusunu yerine getirmek üzere onu İstanbul’a gömmeye karar verir. Babasının cenazesini alarak İstanbul’a gelir. Ancak babası Türk vatandaşı değildir.

İstanbul’da, babasını defnedebilmesi için ölü gömme belgesinin, bu belge için de onun T.C. nüfus kağıdının gerektiğini öğrenir. Ancak babasının nüfus cüzdanı yoktur. Böylece Özgür zorlu bir mücadelenin içine girer. “Yabancı” yazısını okumaya devam et

Pus

Pus

Berlin Film Festivali’nde yenilikçi sinemanın sergilendiği Forum Bölümü’ne seçilen film PUS’un yönetmenliği ve senaryosu “Hiçbiryerde”nin yönetmeni Tayfun Pirselimoğlu’na ait. Başrollerini Ruhi Sarı, Nurcan Ülger ve Mehmet Avcı’nın üstlendiği Pus, İstanbul’un varoşlarında, Altınşehir’de geçen karanlık bir hikayeyi
anlatıyor. Kaçak DVD işinde çalışan, huzursuz bir gencin eline tesadüfen geçen bir resim ve tabancayla sürüklendiği tuhaf bir olayı anlatan filmin senaryosu da Pirselimoğlu’na ait.

Konu:

Bir korsan dvd atölyesinde çalışan Reşat takıntılı ruh haline sahip bir gençtir. Altınşehir’de sefil bir binada hastalıktan muzdarip yaşlı annesiyle yaşamaktadır. Tuhaf bir kimliktir Reşat; insanlarla ilişki kurmakta güçlük çekmektedir; birlikte çalıştığı gençlerle bile sıkıntılı bir ilişkisi vardır. Evinin olduğu binada Reşat’ın ilgi duyduğu ama açılmaya asla cesaret bulamadığı bir kız yaşamaktadır. Onunla ara sıra karşılaşır ama gizli tuttuğu duygularını iletmeye hiçbir zaman teşebbüs edemez. Sıkıntılı ve sıkıcı hayatının yeknesaklığını bozan, neredeyse bir takıntı izlenimi bırakan ufak tefek hırsızlıkları vardır Reşat’ın. “Pus” yazısını okumaya devam et

Sonbahar

Yusuf, 1992’de, 22 yaşında girdiği cezaevinden 12 yıl sonra çıkıp köyüne gelir. Aslında iki yıl daha yatması gerekirken geçirdiği ağır hastalık yüzünden çok azömrünün kaldığının anlaşılması üzerine serbest bırakılır. Yakalandığı verem hastalığı akciğerlerini iyice zayıflatmıştır. Bir de F Tipi hapishane sistemine karşı yapılan ölüm orucu eylemlerine katılması sağlığını iyice kötüleştirmiştir. Doktor durumunu kendisine açıklayıp yazdığı raporla bırakılmasını sağlar.

Yusuf’u, cezaevinden çıkıp geldiği köyünde (Çamlıhemşin-Fırtına vadisi) bir tek yaşlı hasta annesi beklemektedir. Babası kendisi cezaevindeyken ölmüştür… Ablası Meliha ise evlenmiştir. Annesi Rukiye Hanım (75) ağır hastadır ama tüm duaları oğlunu tekrar yanında görebilmek içindir, duaları sonunda kabul olmuştur. Artık tek düşüncesi huzur içinde ölmeden önce Yusuf’u evlendirmektir. Bu mesele için köyün önde gelen ihtiyarlarından Mustafa Amca (72) ile konuşur… Ama bilmemektedir ki zamanın akışı Yusuf için artık onunkiyle bir değildir. “Sonbahar” yazısını okumaya devam et