Alem-i Cin 2

DECCAL’İN YÖNETMENİNDEN YENİ FİLM GELİYOR
ALEM-İ CİN 2 GELİYOR

Yönetmen koltuğuna korku sinemasının önemli isimlerinden, Deccal’in yaratıcısı Özgür Bakar’ın oturduğu Alem-i Cin 2, 3 Mayıs’ta vizyona giriyor. İlk filmde Cinler Alemi’ne hapsedilen Yeliz’den hiçbir iz bulamayan polis memuru Yakup, bu filmde suçlu gördüğü Salih hoca ve kendi oğlunun kabusları arasında çok zor bir karar vermek zorunda kalıyor. Yeni filmiyle ilgili açıklamalar yapan Özgür Bakar, “Ülkemizin coğrafi avantajlarından doğan, kültürümüze ait görsel ve mitolojik öğeleri kullanıp uluslararası bir film dili yakalamaya çalıştım. Sert bir coğrafyada sinema yapıyorum. Dolayısıyla dehşet verici olaylara karşı refleksleri zayıflamış bir toplumdayız. Bu yüzden görünen değil görünmeyen tehlikelerin yoğun olduğu bir film yaptım” dedi. Filmde Ali Kaan Serez, Bekir Behrem, Savaş Barutçu, Cihangir Köse gibi başarılı bir çok oyuncu rol alıyor.

“Alem-i Cin 2” yazısını okumaya devam et

Lanetli Gözyaşları – The Curse of La Llorona

LANETLİ GÖZYAŞLARI
“THE CURSE OF LA LLORONA”

YAPIM NOTLARI
New Line Cinema ve yapımcı James Wan’ın “Lanetli Gözyaşları”, sembolleşmiş Latin Amerika efsanesine, özgün bir korku filminde hayat veriyor ve ödüllü kısa film The Maiden’ın yenilikçi yönetmeni Michael Chaves’in de yönetmenliğini yaptığı ilk uzun metrajlı film oluyor.
1973 Los Angeles’ında geçen film, bir sosyal hizmet görevlisi ve dul bir bekâr anne olan ve kocasının kaybıyla başa çıkmaya çalışırken bir yandan da üstlendiği iki rolü dengelemeye çalışan Anna Tate-Garcia’nın (Linda Cardellini) hikâyesini anlatıyor.
İnançlı insanlarla dolu bir şehre hizmet eden kuşkucu biri olan Anna, işinde birçok hayali görüntü ve batıl inançlarla uğraşırken, genelde içindeki şeytanları buluyor. Patricia Alvarez’in (Patricia Velasquez) evine çağrılıp da iki oğlunu dolaba kilitlenmiş olarak bulduğunda, dehşete düşmüş annelerinin onları kilit altında tutmak için gösterdiği çaresiz çabayı tehlikeli bir istismar işareti olarak yorumlar.
Anna, Patricia’nın ihtiyacı olan yardımı almasını sağlamaya kararlı olsa da, ilk endişesi çocukların güvenliğidir. Ama karşı karşıya oldukları gerçek tehlikenin farkında olmadığı için Anna’nın, anneyi psikiyatri bölümüne yatırıp çocukları da koruma altına aldığında, neyi açığa çıkaracağından haberi yoktur – ya da yol açacağı yıkımdan.
Gecenin geç saatlerinde, iki oğlanın uyuduğu çocuk koruma evinin koridorlarında tüyler ürpertici bir çığlık yankılanır… Cesetleri daha sonra nehirden çıkarıldığında, çocukların mahvolmuş annesi bundan dolayı Anna’yı suçlar ve ona bir uyarıda bulunur: Artık onun çocukları La Llorona’nındır… ama sıradakiler Anna’nın çocukları olabilir.
Karanlık çöktüğünde ve çocukları ağlayan kadının meşum feryatlarını duyunca, Anna, Patricia’nın iddialarının gerçekleriyle yüzleşmek zorunda kalır: Bu efsanevi ruh, günümüz Los Angeles’ında çocukları avlama peşindedir ve kendi küçük çocukları da onun avıdır.
Gidecek kimsesi olmayan Anna, rahiplikten şifacılığa dönen ve hayatı boyunca bu savaşa hazırlanan Rafael Olvera’ya (Raymond Cruz) bel bağlar. Kuvvetli inancını ve ruhani totemlerini birleştiren Rafael, Anna ve çocuklarıyla birlik olur ve gece olup La Llorona öfkeli doğaüstü hiddetini saldığı zaman hazırlıklı olmak için önlemler alır ve silahlanırlar.
Yapımcılığını James Wan’ın (Aquaman), Gary Dauberman’ın (IT ve Annabelle serisinin senaristi) ve Emile Gladstone’un (Army of One) yaptığı “Lanetli Gözyaşları”nın yönetmeni Michael Chaves’in bu ilk uzun metrajlı filmi.
Filmin oyuncuları şöyle: Linda Cardellini (Oscar ödüllü Green Book, Netflix dizisi Bloodline) Raymond Cruz (Breaking Bad, Training Day) ve Patricia Velasquez (Arrested Development, The Mummy filmleri), ayrıca Marisol Ramirez (NCIS: Los Angeles), Sean Patrick Thomas (Barbershop filmleri, Halloween: Resurrection) Jaynee-Lynne Kinchen (Selfless) ve yeni oyuncu Roman Christou.
Filmi yazan Mikki Daughtry ve Tobias Iaconis (Five Feet Apart). Richard Brener, Dave Neustadter, Walter Hamada, Michelle Morissey ve Michael Clear başyapımcılar. Chaves’in yaratıcı kamera arkası ekibiyse şöyle: Görüntü yönetmeni Michael Burgess (Aquaman kamera operatörü), yapım tasarımcı Melanie Jones (Insidious: The Last Key) kurgucu Peter Gvozdas (The Purge) ve kostüm tasarımcı Megan Spatz (Slice). Filmin müzikleri Joseph Bishara’ya (Insidious filmleri) ait.
New Line Cinema’dan bir Atomic Monster/Emile Gladstone yapımı, Lanetli Gözyaşları. Film 2D, Dolby Cinema ve ScreenX formatlarında çıkacak. Filmin dağıtımcısı Warner Bros. Pictures.

Hayvan Mezarlığı – Pet Sematary

Özet: Stephen King’in yeni ufuklar açan korku romanı Hayvan Mezarlığı’ndan uyarlanan film, karısı Rachel (Amy Seimetz) ve iki küçük çocuğuyla birlikte Boston’dan kırsal Maine’e taşınan ve sonrasında ailesiyle evinin yakınındaki ormanın derinliklerinde gizemli bir mezarlığı keşfeden Dr. Louis Creed’in (Jason Clarke) hikayesini konu alıyor. Louis, yaşadığı bir trajediden sonra garip komşusu Jud Crandall’a (John Lithgow) gider ve korkunç sonuçlara yol açacak bilinmez bir kötülüğü serbest bırakarak tehlikeli bir zincir reaksiyonu başlatır.

Yönetmen Kevin Kölsch ve Dennis Widmyer
Oyuncular: Jason Clarke, Amy Seimetz ve John Lithgow
İdari Yapımcı Mark Moran
Yapımcılar Lorenzo di Bonaventura, Steven Schneider, Mark Vahradian

“Hayvan Mezarlığı – Pet Sematary” yazısını okumaya devam et

Biz – Us

Oscar® ödüllü, vizyoner yönetmen Jordan Peele, Kapan filmindeki ilk yönetmenlik denemesiyle modern kültüre şok dalgaları göndererek kışkırtıcı, sosyal bilinci yüksek korku filmleri için yeni bir standart belirledi. Şimdi ise yazdığı, yönettiği ve yapımını gerçekleştirdiği bir başka orijinal kabusla geri dönüyor.
Günümüzde, Kuzey Kaliforniya sahilinde geçen BİZ filmi bir Monkeypaw Productions yapımı. Oscar® ödüllü Luipita Nyong’o, kocası Gabe (Black Panther’de Winston Duke) ve iki çocukları (Shahadi Wright Joseph, Evan Alex) ile birlikte sakin bir yaz tatili için sahil kıyısındaki çocukluk evine dönen Adelaide Wilson rolünde.
Geçmişten gelen, açıklanamayan ve çözülmeyen bir travma tarafından ele geçirilen ve ürkütücü bir dizi tesadüf yaşayan Adelaide, ailesinin başına kötü bir şey geleceğinden giderek daha emin olmaya başladıkça paranoyasının da tırmandığını farkeder.

“Biz – Us” yazısını okumaya devam et

Kadavra – The Possession Of Hannah Grace

Kadavra – “The Possesion of Hannah Grace”15 Mart’ta Sinemalarda.

Ölmüşseniz ölmüşsünüzdür. Ya da bazen, ölüm yalnızca bir başlangıçtır.

Sarsıcı bir şeytan çıkarma ayini kontrolden çıkar ve genç bir kızın hayatına mâl olur. Aylar sonra, eski polis Megan Reed (Shay Mitchell) ortağının ölümüne engele olmayı başaramayıp üzüntüsünü uyuşturucu ve alkolle gidermeyi denedikten sonra, nihayet hayatını toparlama çabası içine girmiştir. Megan bağımlılıklarından kurtulduğu Boston Hastanesi’nde morg görevlisi olarak çalışmaya başlar. Mağarayı andıran tesiste nöbet tutarken, burasının olağanüstü yalnızlığında beklenmedik bir huzur bulmaktadır.

Fakat bir gece, feci şekilde deforme olmuş bir kadavrayı teslim almasının ardından, bir takım şeyler değişmeye başlar. Korkunç durumdaki kadavrayla birlikte bodrum katın koridorlarına kilitli olan Megan, artık dehşet verici görüntüler deneyimlemektedir. Kendi akıl sağlığını sorgulayan genç kadın, kadavranın acımasız bir şeytani güç tarafından ele geçirilmiş olduğunu düşünmeye başlar. Megan bu şeytani varlığın hayata dönüp yeniden öldürmeye istekli olduğundan korkar.

“Kadavra – The Possession Of Hannah Grace” yazısını okumaya devam et