İhanet – Partir – Leaving

İHANET
(PARTIR – LEAVING)

“MUHTEŞEM BİR FİLM” – TELERAMA
“GÖRKEMLİ BİR AŞK HİKAYESİ” – LE JOURNAL DU DIMANCHE
“KRISTIN SCOTT THOMAS BÜYÜLÜYOR” – SCREEN DAILY
“DUYGU YÜKLÜ VE ETKİLEYİCİ BİR DRAMA” – LE PARISIEN
“KRISTIN SCOTT THOMAS’IN EN İYİ PERFORMANSI” – TELE OBS

Konu:
Suzanne kırklı yaşlarında, Güney Fransa’da yaşayan iki genç çocuk annesi bir doktor eşidir. Sürdürmekte olduğu burjuva hayatından sıkılan Suzanne, çocuklarını yetiştirmek için bırakmak zorunda kaldığı eski mesleği fizyoterapistliğe tekrar başlamaya karar verir. Kocası arka bahçelerine bir muayenehane açmasına izin verir. İnşaat işinin başındaki kişi ise daha önce hapse girmiş olan zor işlerin adamı Ivan’dır. Ivan ve Suzanne bir araya geldiklerinde aralarındaki çekim ani ve şiddetlidir. Suzanne herşeyden vazgeçip tutkularını doya doya yaşamaya karar verir. Aralarındaki çekim ve ihtiras tüm hızıyla sürüyorsa da, bu tutku engelleri aşmaya yetecek midir? “İhanet – Partir – Leaving” yazısını okumaya devam et

Misafir

ZERYEN FİLM SUNAR
MİSAFİR,20 MAYIS 2011’DE SİNEMALARDA

KONU
Gitmek ve kalmak arasında bir aşk hikayesi…
Oktay, uzun yıllardır yaşadığı Paris’ten memleketi Kütahya’ya geldiği ilk gece, bunca yıldır onu evinden uzakta tutan nedenlerle bir kez daha yüzleşir. Şehri yeniden terk etmek üzereyken tesadüf eseri kapısından içeri girdiği bir uzak akraba evinde Ayşe ile karşılaşır.
Ayşe, dört duvar arasından ibaret olan küçük dünyasına sığamayan, evliliğinde mutsuz, taşralı bir kadındır. Hayatını katlanılabilir kılan iki şey vardır: Oğlu Ahmet ve komşusu Makbule ile yaşadığı gizli ilişki… Ta ki, yıllar sonra Oktay’ı yeniden karşısında görene kadar…
Oktay ve Ayşe, gizli saklı yaşanan bu ilişkiyle, yıllar sonra yeniden mutluluğu bulurlar.
Mutluluğu sürdürmenin tek yolu ise, Ayşe’nin Oktay ile birlikte Paris’e gitmesidir.
Ayşe, ilk kez mutlu olmanın vaadiyle, hayat diye bildiği her şey arasında, bir tercih yapmak zorunda kalır. Ayşe’nin kararı, kendini hiçbir yerde evinde hissetmeyen Oktay’ın,kendi hayatındaki “misafir”liğinin sona erip ermeyeceğini de belirleyecektir. “Misafir” yazısını okumaya devam et

Beastly

BEASTLY, 19 MAYIS 2011 PERŞEMBE VİZYONDA

Güzel ve çirkin masalının günümüze uyarlanmış versiyonuyla, Beastly 19 Mayıs 2011 Perşembe günü vizyona girecek.

İnsanın içindeki gerçek güzelliği keşfetmek ve geçmişteki yanlışlarını görebilmeyi öğrenmek üzerine olan bu romantik gençlik filminin yönetmenliği ve senaryosu Phoebe In Wonderland filminin yönetmeni Daniel Barnz’a ait.  Başrollerini ise, Hollywood’un sevilen ikiz kardeşlerinden Mary Kate Olsen, High School Musical serisinin tanınan yüzü Vanessa Hudgens ve en son Ben Dört Numara filmindeki başrolüyle çıkış yapan Alex Pettyfer paylaşıyor.

Okulun şımarık, popüler prensi konumunda olan 17 yaşındaki Kyle’ın son hedefi, hakkında büyücü dedikoduları dönen, sıra dışı ve tuhaf sınıf arkadaşı olan Kendra’yı küçük düşürmektir. Kendra, Kyle’ın bu acımasız tutumundan hiç etkilenmese de, ona bir ders vermeye karar verir ve onu, iç dünyası kadar çirkin ve itici bir varlığa dönüştürür. Eğer Kyle, bir yıl içerisinde gerçekten onu sevebilecek birini bulamazsa lanet, ömür boyu sürecektir… “Beastly” yazısını okumaya devam et

Hayali Aşklar – Les Amours Imaginaires – Heartbeats

HAYALİ AŞKLAR (Les Amours Imaginaires / Heartbeats)

Sen çok canlar yakarsın!”

“Dünyadaki tek gerçek, aşkın mantıksızlığıdır” – Alfred De Musset

Aşk mı? Dostluk mu?
Henüz 19 yaşında yazdığı, yönettiği ve başrolünde oynadığı ANNEMİ ÖLDÜRDÜM’le galasının gerçekleştirildiği Cannes Film Festivali dahil dünya çapında 30’u aşkın ödül kazanan Kanada sinemasının harika çocuğu Xavier Dolan şimdi de aşk üzerine kışkırtıcı, duygusal ve bir o kadar da eğlenceli gözlemleriyle geri dönüyor.
Dolan’ın yine yazıp yönettiği ve başrolünde oynadığı HAYALİ AŞKLAR herşeyden önce aşık olmak, hatta belki de aşktan önce delice arzulamak üzerine bir çalışma…

Filmin Konusu

Yakın arkadaş olan Francis (Xavier Dolan) ve Marie (Monia Chokri) bir yemekte taşradan şehre yeni taşınmış olan yakışıklı ve gizemli Nicolas’la (ANNEMİ ÖLDÜRDÜM’den de hatırlayacağımız Niels Schneider) tanışırlar. Buluşmalar birbirini takip eder ve Nicolas’ın her seferinde yolladığı farklı işaretler Francis ve Marie’nin kafasını karıştırmaktan ziyade; saplantılı hayallerini daha da güçlendirir. İki yakın dost, bu arzu nesnesinin peşinde dibe doğru sürüklendikçe aralarındaki bağları da acı verici bir şekilde koparmaya başlar.
HAYALİ AŞKLAR tıpkı herhangi bir klasik aşk öyküsü gibi tanışmayla başlayıp gözyaşlarıyla sona eren sürece genç ve dinamik bir gözle bakıyor. Bu sırada tutku, beklenti, keder, küçük düşme ve en sonunda yalnızlık gibi bir dizi bilindik entrikayı da bu sıradışı üçlüye uyarlıyor. “Hayali Aşklar – Les Amours Imaginaires – Heartbeats” yazısını okumaya devam et

Beni Asla Bırakma – Never Let Me Go

“NEVER LET ME GO / BENİ ASLA BIRAKMA”

28 Gün Sonra, Gün Işığı, Kumsal (The Beach) ve Halo’nun senaryo yazarı Alex Garland tarafından, Japon asıllı ünlü İngiliz yazar  Kazuo Ishiguro’nun  romanından sinemaya uyarlanan ve  “One Hour Photo” ile beğeni kazanan yönetmen Mark Romanek tarafından çekilen “NEVER LET ME GO / BENİ ASLA BIRAKMA” geçtiğimiz günlerde İstanbul Film Festivali’nde beğeniyle izlendi ve 29 Nisan 2011 de vizyona giriyor. Başrollerinde Oscar adayı Carrey Mulligan (An Education), Oscar adayı Keira Knightley (Pride&Prejudice) ve Altın Küre adayı Andrew Garfield’ın (The Social Network) yer aldığı film, son dönemlerin en başarılı roman uyarlamalarından biri olarak karşımıza çıkıyor.

Time dergisi tarafından İngilizce yazılmış en iyi 100 roman listesine alınan kitap, “Beni Asla Bırakma” ismiyle Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlanmış ve geçtiğimiz aylarda 5.baskısına ulaşmıştı.

Konu:

Ruth, Kathy ve Tommy çocukluklarını neredeyse cennetten çıkma bir İngiliz yatılı okulunda geçirir. Erişkinliğe adım attıklarında ise aralarındaki güçlü sevgiyi sindirmeye çalışırken bir yandan da onlardan gizlenen, kabullenmesi güç bir gerçeğe ve korkunç kaderlerine hazırlanmaları gerekmektedir. “Beni Asla Bırakma – Never Let Me Go” yazısını okumaya devam et