Arızalı çiftler
VINCE VAUGHN, komedi filmi “Arızalı Çiftler”de tümü yıldızlardan oluşan oyuncu kadrosunda başı çekiyor. Filmde Orta batılı dört çift, lüks bir cennet adaya hayatlarının gezisine çıkar. Çiftlerden biri evliliklerini kurtarmak için oraya giderken, diğer üç çift jet ski yapmak,spa’nın keyfini çıkarmak ve güneşte eğlenmek için yola çıkar. Ancak kısa sürede fark ederler ki, tatil köyünün sıradışı çiftler terapisine katılmak mecburidir. Bir anda, grup indirimi aldıkları tatilleri onlara pahalıya patlar.
Dave (Vince Vaughn) ve Ronnie (Malin Akerman) arkadaş grubunun sosyal merkez üssüdür. Yıllar içinde, kendilerini çocuklarına, arkadaşlarına ve işlerine adarlar.
Birlikte geçirdikleri mutlu sekiz yıldan sonra, Jason (Jason Bateman) ve Cynthia (Kristen Bell) yol ayrımına gelir. Bir zamanlar mutlu olan çift, boşanmayı düşündüklerini söylediklerinde yakın arkadaşlarını çok şaşırtırlar—Dave & Ronnie, Joey (Jon Favreau) & Lucy (Kristin Davis) ve Shane (Faizon Love) & yeni kız arkadaşı Trudy (yeni oyuncu Kali Hawk).
Jason ve Cynthia, yoğun çiftler terapisinde uzmanlaşmış Güney Pasifik’teki tropik ada cenneti Eden Resort’u keşfederler. Ancak oraya gidebilmelerinin tek yolu Eden Resort’un grup indirimli “Pelikan Paketi”dir. Herkes kazanacaktır. Onlar ihtiyaçları olan danışmanlığı alırken, arkadaşları da beyaz kumlu plajların tadını çıkarabilir, spa’da rahatlayabilir, jet skilere binebilir ve hoşça vakit geçirebilirler.
Kulağa çok hoş geldiğinden (ve hepsi Jason ve Cynthia’ya yardım etmek istediğinden), hep birlikte gitmemeleri için bir neden yoktur…tabii Dave ve Ronnie gitmeyi kabul ederse. Dört çift cennete doğru yola çıkmıştır ve tropiklerde oyun başlamıştır.
Ancak ufak bir bit yeniği vardır…
TÜM çiftlerin Eden Resort’un meşhur “Çiftler Dedikoducusu” Monsieur Marcel’in (Jean Reno) sıra dışı danışmanlık tekniklerine katılması gerektiğini keşfederler. Ya herkes katılacaktır ya hiç kimse kalmayacaktır. Ve eğer hiç kimse durumu olursa, hepsi eve geri gönderilecektir. Çiftler kısa sürede hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını öğrenir, özellikle de kendi ilişkilerinde. Ardından tüm çiftlerin gerçek hayatta karşılaştığı sorunlara komik ve içten bir bakış açısı bizleri bekliyor.
“Arızalı Çiftler” uzun zamandır yapımcı olan Peter Billingsley’nin ilk yönetmenliği. Senaryosu Jon Favreau ve Vince Vaughn & Dana Fox (“What Happens in Vegas,” “The Wedding Date”) tarafından yazıldı. Bu komedi filmi “The Break-Up” yapımcıları Vince Vaughn ve Scott Stuber’ı (“You, Me and Dupree,” “Role Models”) tekrar bir araya getirdi.
Billingsley film için çok yetenekli elemanlardan oluşan bir ekip kurdu; görüntü yönetmeni Eric Edwards (“The Break-Up,” “Knocked Up”), prodüksiyon tasarımcısı Shepherd Frankel (“Four Christmases,” “27 Dresses”), kurgucu Dan Lebental (“Iron Man” serileri, “The Break-Up”), görsel efekt süpervizörü Jamie Dixon (“Wanted,” “Tropic Thunder”) ve kostüm tasarımcısı Susan Matheson (“Talladega Nights: The Ballad of Ricky Bobby,” “Blue Crush”). Filmin müziğini iki kez Oscar kazanan A R Rahman (“Slumdog Millionaire,” “Elizabeth: The Golden Age”) besteledi ve müzik süpervizörü John O’Brien (“The Break-Up,” “Made”).
Filmin sorumlu yapımcıları Victoria Vaughn (“Wild West Comedy Show: 30 Days & 30 Nights,” “Hollywood to the Heartland,” “The Break-Up”) ve Guy Riedel (“Four Christmases,” “Wedding Crashers”).
PRODÜKSİYON HAKKINDA
Arızalı Çiftler Başlıyor
1996 yılında, Vince Vaughn ve Jon Favreau komedi filmi “Swingers”la Hollywood radarına yakalandılar. Favreau tarafından yazılan film, işsiz iki oyuncunun kadınları tavlamaya çalışmalarını ve Los Angeles’ta başarılı olmaya çalışmalarını anlatır. Film anında klasik oldu, iki oyuncunun kariyerini başlatırken farkında olmadan “Arızalı Çiftler”in başlangıcı olmuş oldu. 2007 yılında, çok sevilen ve sıkça alıntı yapılan film, Spike TV’nin Guys Choice Ödülleri’nde Guy Movie Hall of Fame Ödülü kazandı. Çekimlerin ardından Vaughn ve Favreau kutlama yapmak üzere The Dresden Room’u ziyaret etti. Orada, Vaughn “Arızalı Çiftler” fikrini Favreau’ya anlattı.
“Aklımda bir arkadaş grubu vardı, evliler ve ilişkilerinde tipik sorunlar var, kimi diğerlerinden daha büyük,” dedi Vaughn. “İçlerinden biri, ‘Çiftler için her şeyin olduğu şu kutsal yeri buldum,’ der ve diğerlerini harekete geçirir. Arkadaşlarının da gitmesi gerekiyordur çünkü karısıyla oraya gidebilmelerinin tek yolu daha ucuz olan grup fiyatıdır. Diğer çiftler bunun harika bir tatil olacağını düşünürler ancak oraya gittiklerinde öğrenirler ki çiftler terapisinin her çalışmasına katılmaları gerekiyordur. Eğlence, ilişkilerinin mikroskop altına alınmasını görmekte.
“Günlük sorunları olan sıradan insanları almak ve onları sıradışı bir ortama koymak istedim,” diye devam eder Vaughn. “Hikaye, izleyicilerin kendilerini bir parça da olsa dört çiftten biriyle özdeşleştirmesini sağlamalıydı. Karşılaştıkları, üzerinde kafa yordukları durumlara ve engellere gülmeliydi izleyici. Senaryoda umut ve isteklerin gerçekleşmesini istedim. Her ne kadar zor da olsa, sevmek ve ilişki için çaba sark etmek, ilişkinin olmamasından daha iyidir.”
Favreau eski dostuyla işbirliği yapmaya açıktı. “Vince uzun süre sonra ilk kez tekrar birlikte çalışma fikriyle bana geldi,” dedi. “Ve bana “Arızalı Çiftler”i anlattığında, bu fikrin etkili olduğunu düşündüm.”
Vaughn bu filmde tekrar birlikte çalışmak için, 2006 yılında gişe hasılatı kıran anti-romantik komedi filmi “The Break-Up”ta birlikte çalıştığı yapımcı ortağı Scott Stuber’a da ulaştı. “Vince’le birlikte yapacağımız yeni fikirler üzerinde her zaman konuşuruz. Bana “Arızalı Çiftler” fikrini anlattığında, büyük bir komedi fikri altında ilişkileri keşfetmenin müthiş bir yolu olduğunu düşündüm,” dedi Stuber.
Favreau, Vaughn ve komedi yazarı arkadaşı Dana Fox’la birlikte senaryoyu yazmayı kabul edince, hikayeyi geliştirmeye başladılar. Tatil köyünde ilişkileri sınanan Orta batılı dört çift üstünde odaklandılar—görünüşte kusursuz çift Dave’le Ronnie, aşırı analitik Jason’la Cynthia, boşanmaya hazır Joey’yle Lucy ve yeni boşanan Shane’le 20 yaşındaki kız arkadaşı Trudy.
Favreau için filmin temel dayanağı kendini özdeşleştirebilmesiydi; Swingers’dan sonra en kişisel filmi olacaktı. “Başımdan evlilik geçti ve küçük çocuklarım var, içinde çok mizah var. Henüz keşfedemediğim bir şey.”
Stuber ekledi: “Senaryoda hoşuma giden şey, insan davranışları ve ilişkileri keşfediyor olması, içinde gerçek umut ve eğlence var. Bu filmi hepimizin arkadaş olduğu bir grupla yapmanın harika olacağını da biliyordum. Ortak anlayışları paylaştığınız insanlarla ne kadar film yaparsanız, bu deneyimi o kadar tekrarlamak istiyorsunuz.”
Vaughn’ın yönetmen arayışı, “Arızalı Çiftler”le ilk yönetmenliğini yapan Peter Billingsley’le başladı ve bitti. Billingsley yapımcı olarak tüm işlerinde başarılı olmuştu, Vaughn’la ortak yapımcılık yaptığı “Made,” “The Break-Up” ve “Four Christmases” ve Favreau’yla on “Made,” “Zathura,” “Iron Man” ve televizyon projesi “Dinner for Five” dahil. Bununla birlikte yönetmenlik arzusu, Noel klasiği olan “A Christmas Story”de hava tabancası meraklısı Ralphie rolünü oynamak için işe alındığında başlamıştı.
“”A Christmas Story”yi çekerken, yönetmen Bob Clark’la sette çok vakit geçirdim,” dedi Billingsley. “Yıllar içinde, onun tarzı ilgimi çekti ve film yapımcısı olmaya karar verdiğimi ona söylediğimde bana en iyi nasihati verdi. Şöyle dedi, ‘Kurgu odasına gir çünkü film yapmayı orada öğrenirsin.’ Böylece post prodüksiyonda olabildiğince fazla zaman geçirmeye çalıştım. Yönetmenlik kaderimde varsa, doğru proje bunu gerçekleştirecektir.”
Vaughn’ın Wild West Picture Show Productions şirketinin geçtiğimiz birkaç yıldır ortağı olarak Billingsley’nin Vaughn’la olan ilişkisi, seçimi kolaylaştırdı. “Vince’le benim harika bir iletişimimiz var, bunun nedeni uzun zamandır arkadaş ve işarkadaşı olmamız,” dedi iflm yapımcısı. “”Arızalı Çiftler” bizim dördüncü filmimiz. Daha önceki projelerimiz bu filmi yönetmeme hazırladı beni. Vince’in hikayeyi ve karakterleri nasıl geliştirmeyi sevdiğini biliyorum ve ikimiz de bu filmde neyi başarmak istediğimizi biliyorduk.”
Billingsley’nin yönetmen olarak dahil olmasıyla proje, Vaughn’ın Wild West Picture Show Productions ve Stuber’ın Stuber Pictures prodüksiyon işleriyle Universal Pictures’da başladı.
Turistler ve Gurular: Filmin Rol Dağılımı
Vince Vaughn, Jason Bateman, Jon Favreau ve Faizon Love senaryo yazılmadan önce bu filme dahil olmuşlardı, böylece senaristlerin çekimler başlamadan önce başrol oyuncularının seslerini bilme lüksü olmuştu. “Vince’le benim artık film yapma gücümüz olduğundan, erkek rollerini oynamasını istediği oyuncuları belirleyebilir ve elde edebilirdi,” dedi Favreau. “Bu harikaydı çünkü rolünü yazacağım kişinin sesini bilirsem, benim için çok daha kolay.”
Oyuncu kadrosu oluşturulurken yönetmen ve yapımcılar sadece komik oyuncular değil, dramatik geçişlerin de üstesinden gelebilecek oyuncular aradılar. “Dört çiftten üçü uzun yıllardır evliydi, dolayısıyla evlilikte çok rastlanan şu küçük ayrıntılar onlarda olmalıydı,” dedi Stuber. “Oyuncuların tümü oldukça sevimli ve doğal bir hazır cevap olmalıydı. Vince, Jon, Jason ve Faizon çok uzun zamandır arkadaştılar ancak Kristen, Malin ve Kali grupta yeniydiler. Dördü hemen kaynaştı ve eski arkadaşlarmış gibi oldular. İzleyicilerin çiftlerin her biriyle kendilerini özdeşleştireceğini biliyorum. Sorunların üstesinden gelmeleri ve evliliklerinin yürümesi için onları destekleyecekler.”
Vaughn Dave’in özdeşleştirilmesi çok kolay bir karakter olduğunu ve izleyicilerin ona hemen bağlanabileceğini düşündü. “Dave harika bir hayatı olan sıradan bir adam,” dedi Vaughn. “O harika bir baba ve eş fakat asla hayatını yavaşlatıp, önemini anlamıyor. Adaya gittiğinde, durup düşünmeye zorlandı: ‘Karımla benim sorunlarımız mı var…yoksa buradaki danışmanlar sınırlarını mı aştı?’”
Billingsley, kolayca basmakalıp bir karakter olabilecekken arkadaşının bunun üstünde çalışmasını takdir etti. Şöyle dedi: “Vince’in hikaye, karakter ve amaç anlayışı mükemmel. İnsanları bir ortama koyuyorsunuz ve neler olacağının ilginç bir yolunu buluyorsunuz. Bir karaktere bağlandığı zaman, kağıtta yazanı ifade etmenin daha keyifli yollarını bulur.”
Jason Bateman Jason rolünü üstlendi, PowerPoint sunumuyla arkadaşlarını Eden’a gitmeyi ikna eden aşırı analitik koca. “Jason’ın karakteri filmi başlatıyor,” diye açıklıyor Vaughn. “Onun ve karısının evliliklerinde sorunlar vardır ve çiftler cennetine gitmenin birlikte olma ya da boşanma kararlarına ışık tutacağını düşünürler. Sonuç olarak, çiftlerin tümünün gitmek için kendi nedenleri var.”
“Bir telefon geldi ve Vince Vaughn ve Jon Favreau’yla bir komedi filmi olduğunu öğrendim. Bora Bora’da geçiyordu ve karakterime gerçek adımı vermişlerdi. Daha iyisi olamazdı,” diye güler Bateman. “Karakteri benim mizah anlayışıma göre yazdılar: konuşma tarzıma, üslubuma göre. Aldığım paranın bir kısmını Universal’a geri vermem gerekecek. Dilerim oyunculuğumla bunu telafi edebilirim.”
Favreau’nun iki görevi vardı. Yazarlardan biriydi ve boşanmanın eşiğinde olan, mutsuz bir evlilik yaşayan Joey’i canlandırıyordu. “Kişisel tecrübelerim, Vince’in karakteri Dave’de şekilleniyor sanki. Diğerleri de ilişkilerin nasıl bozulabileceğine dair abartı örnekler ortaya koyuyor.” diye itirafta bulunuyor Favreau. “Joey, evliliğiniz için çaba sarf etmeyi bıraktığınızda ve her şeyin ölmesine rağmen 20 yıl boyunca evliliğe devam ettiğinizde yaşananların bir örneği.”
“Bence çok sayıda insan, Joey ve Lucy ile kendini özdeşleştirebilir. Çocukları üniversiteye gittiğinde, boş yuva sendromu yaşıyorlar.” diyor Stuber. “Kısa süre sonra ‘Biz hala bir çift miyiz? Aramızda bir bağ var mı?’ diye düşünüyorlar. Jon hem müthiş bir yazar ve hem de duyguları kolaylıkla verebilen iyi bir aktör. Vince ve oyuncularla arasındaki dostluğu, onların performans gücünü artırıyor.
Eşinden ayrı yaşayan ve orta yaş bunalımı krizi geçiren Shane’i, Vaughn ve Favreau’yla arkadaş olan Faizon Love oynuyor. “Filmde oynamamı teklif ettiklerinde, bu bana bir okul projesi gibi geldi. Çünkü Jon, Vince, Peter ve ben uzun süredir arkadaşız.” dedi Love. “Shane pek iyi bir yerde değil ve 20 yaşında bir kız arkadaşı var. Kız arkadaşı kendisini yine genç hissettiriyor ve Shane boşanmak üzere olduğunu unutmaya çalışıyor.”
“Faizon ne yaparsa yapsın sizi kendine çeken insanlardan biri.” diyor Vaughn. “Onun karakteri çok komik, aynı zamanda sevimli çünkü onun yaşadıklarından etkileniyorsunuz. Faizon bu rol için mükemmeldi çünkü hem komik olan, hem de destekleyebileceğiniz birisi.”
Filmdeki başroller için Malin Akerman, Kristen Bell, Kristin Davis ve Kali Hawk gibi aktrisleri seçen yapımcılar, gerçek hayatta arkadaş olabilecek ve erkeklere karşı güçlü bir denge oluşturabilecek bir aktris kombinasyonu oluşturdu..
Dave’in eşi Ronnie rolünde İsviçreli aktris Malin Akerman var. Onu kısa süre önce sinemalarda gösterilen “Watchmen”deki Silk Spectre II olarak izlediniz. Çoğu sinema seyircisi ise Akerman’ı “The Heartbreak Kid” ve “Teklif” gibi filmlerdeki komedi rollerinden tanıyor. “Hikayede en çok sevdiğim şey, dört çiftin birbirinden çok farklı olması.” diye açıklıyor Akerman. “Ben iki yıl evli kaldım ve hikaye bana tandık geliyor. İlişkiyi sürdürmek zordur ve çok çaba ister. Bazen bir şeyleri o kadar ciddiye alırız ki, esas basit şeylerin önemli olduğunu gözden kaçırırız.”
Bu rol için Malin’in seçilmesiyle ilgili olarak Billingsley şu açıklamayı yaptı: “Ronnie ve Dave aslında bir nevi seyircinin gözü. Onlar bu çılgın dünyadaki aklı başında insanlarsa, ayaklarının yere basıyor olması gerekir. Malin’i “The Heartbreak Kid”de izledik ve onun çok komik olduğunu, Ronnie rolü için biçilmiş kaftan olduğunu düşündük. Malin’in o filmdekine benzer bir mizah sergilemesi gerekiyordu ve bunun için kendini rolüne adamak şarttı. Bunun Bunu bu kadar zarif, sevimli ve kararlı bir şekilde yapabilen birinin, çok yetenekli bir aktris olduğunu düşündük. Ayrıca Malin’in rahat olması, karakterine güven katması bizim açımızdan işi bitirdi.”
Jason’ın benzer ölçüde analitik eşi Cynthia için yapımcılar, 2008 yılının başarılı filmi Forgetting Sarah Marshall’ın yıldızı Kristen Bell’e teklif götürdü. “Cynthia birkaç nedenden ötürü çok önemliydi.” diye açıklıyor Billingsley. “Onun evliliğinde sadakat yok ancak o çok iyimser biri ve her şeyin bir yolunun, bir çözümünün olduğunu düşünüyor. Bu yolu izlerseniz, her zaman işler yolunda gider. Jason’ın eşi rolünde güzel ve muhteşem bir eşi canlandıracak birini istiyorduk. Kristen’da bu nitelikler vardı. Daha önce onunla tanışmamıştım ancak onunla genel toplantıda bir saat geçirdikten sonra, Cynthia’yı onun oynaması gerektiğine ikna olmuştuk.”
“Kendimi Cynthia’da ne ölçüde görebiliyorum bilemem fakat bu aslında çok kolay.” diyor Bell gülerek. “Belli bir programa bağlı, kararlı ve her şeye hakim biri olmayı isterdim. O soruna yoğunlaşıyor ve buna rağmen çözüm odaklı. Fakat insan her zaman böyle yaşayamaz ve bu yüzden kocası ile arasında sorunlar yaşanıyor.”
Joey’nin sadık olmayan eşi Lucy rolü için yapımcılar Sex and the City’nin yıldızı Kristin Davis’e teklifte bulundu. “Lucy benim için çok farklı bir rol.” dedi Davis. “Senaryoyu ilk okuduğumda bana tuhaf geldi ve ‘Gerçekten Lucy’yi oynamamı mı istiyorlar?’ diye düşündüm. Tanımlara tekrar tekrar baktım çünkü ben olması gereken tercih değildim. Bu yüzden eğlenceli ve heyecan verici ya. Bazen bir aktörü farklı şekilde görmek için başka aktörler gerekir.”
Yapımcılar çiftler hakkında bir film yapıp aldatma konusuna girmemenin saçma olacağını düşündü. Gözü dışarıda olan evli genç anne rolü için Billingsley ve yapımcılar Davis’in sadakatsiz bir karaktere inandırıcılık katacağını düşündü. “Vaughn’un deyişiyle “Kristin uzun zamandır komedi yapıyor. O çok komik ve zamanlaması harika. Ayrıca onun çok sevimli bir yanı var. Onu seçmemiz çok mantıklıydı çünkü seyircinin sempatik bulacağı birine ihtiyacımız vardı.”
Kali Hawk, Shane’in 20 yaşındaki kız arkadaşı Trudy rolüyle ilk kez bir sinema filminde baş rol üstleniyor. “Trudy kafasına eseni yapıyor ve bunun için kimseden özür dilemiyor.” diyor Hawk. “Bu karaktere benzeyen bir arkadaşım var. Trudy’nin filmde söylediği pek çok şey, arkadaşımın gerçek hayatta yaptıklarına benziyor. Ben daha dikkatli biriyim, Trudy ise bir şeyi beğenmediyse pat diye söylüyor. Shane ve dostlarının arasına pek uymuyor fakat içlerinde henüz eğlenme yeteneğini kaybetmemiş olan tek kişi o.”
Yapımcılar, Trudy rolü için birçok oyuncuyla deneme yaptı ve Hawk’da karar kıldı. Stuber bu konuda şunları söylüyor, “Kali’nin önünde, Trudy rolü için seçilince zorlu bir görev vardı ve rahatlıkla üstesinden geldi. Zaman zaman küçük bir bakış ya da kafa hareketiyle hepimizi gülmekten kırıp geçiriyordu.”
Jason ve Cynthia, arkadaşlarını Eden’a gelmeye ikna edince, diğer çiftler jet ski ya da güzel kumsalda uzanıp yatmak gibi etkinliklerin, ancak sabahın altısında başlayan çiftler terapisi ve beceri geliştirme programların ardından tadına varabileceklerini öğreniyorlar. Çiftleri hizada tutmak, İngiliz komedyen Peter Serafinowicz’in canlandırdığı tatil belgesinin ev sahibi ve görev adamı Sctanley’nin (Stanley şeklinde okunuyor) görevidir. Sctanley son derece muhafazakar ve katıdır ve Dave’in tam zıttı bir karakterdir.
Eden Resort’u oluşturan bu renkli karakterlere, bir de Porto Riko doğumlu Carlos Ponce’un oynadığı yoga hocası Salvadore’u eklemek gerekir. İlginç fiziği ve uzun saçlarıyla Salvadore’nin teknikleri, ders verdiği çiftlerin sınırlarını zorlamaktadır.
Eden’daki tüm öğretiler, Jean Reno’nun canlandırdığı dünyaca ünlü çiftler gurusu Mösyo Marcel’in felsefesine dayanmaktadır. “Marcel’in dünyayla paylaşmak istediği bir mesaj varsa, o da hoşlandığınız insanların önünde çıplak kalmanızdır.” diyor ve gülüyor Reno. “Aklınızda çıplak olun, fiziksel olarak değil. Saklanmayın ve yalan söylemeyin. Acı verse de sevdiğiniz insanlara gerçeği söylemek her zaman daha iyidir.”
Dave ve Ronnie’nin oğulları rolünde, Changeling’den tanıdığımız Gattlin Griffith ve yeni bir isim olan Colin Baiocchi var. Sekiz yaşındaki Robert ve beş yaşındaki Kevin olarak unutulmaz bir oyunculuk sergiliyorlar.
Arızalı Çiftler’in yan rollerinde Why Did I Get Married?’den tanıdığımız Tasha Smith, Jennifer rolünde. Star Wars serisinden Temuera Morrison, Marcel’in arkadaşı Briggs’i oynuyor. Yeni bir isim olan Jonna Walsh, Lucy ve Joey’nin üniversiteye gitmek üzere olan kızları Lacey’i canlandırıyor. Break Up’dan John Michael Higgins ve Hangover’dan Ken Jeong da Eden Resort’un sıradışı terapistleri rolünde.
Oyuncu seçimlerinin ardından yapımcılar, dünyanın çiftler için en ideal sığınağı olacak Eden Resort için mükemmel mekanı aramaya başladı.
Arızalı Çiftler’in çekim mekanı olarak düşünülen birkaç tropik ada vardı. Bunlar arasında Hawaii, Karayipler, Meksika, Bahamalar ve Bali gibi mekanlar bulunuyordu. “Yapım tasarımcımız Spepherd Frankel’e sordum, ‘Bu filmi çekmek için dünyanın herhangi bir yerine gidebiliyor olsaydık, nereyi seçerdin?’” diye hatırlıyor Billingsley. “Dünyadaki tüm tropik yerlere bakmaya başladık.” Yapımcılar uzaklardaki Bora Bora adasının mavi sularını ve beyaz kumlu sahillerini görünce, Eden Resort için mükemmel mekanı bulduklarını anladılar.
Arızalı Çiftler, 1979’da destansı macera filmi Hurricane’den bu yana, Güney Pasifik’in bu kesiminde çekilen ilk film. Yapımcılar, Fransız Polinezyasındaki bu adada bir düzinenin üzerinde tatil beldesini araştırdı ve su üzerinde bungalovları ve rahatlama tesisleri olan mekanlar üzerinde yoğunlaştı. “Önemli olan tüm tatil beldesini kullanmamıza izin verecek bir yer bulmaktı.” diye açıklıyor Billingsley.
Adayı araştırdıktan sonra yapımcılar, St. Regis Bora Bora Tatil Köyü ile anlaştı. Burası filmdeki Eden Resort’a dönüşecekti. Bu tatil belgesi, Bora Bora’nın Motu Piti Aau bölgesinde yer alan beş yıldızlı bir otel. Son derece nezih olan bu belge, beyaz kumlar, güzel bir lagün ile çevrili ve arka planında da Otemanu dağı yer alıyor.
“St. Regis görsel açıdan muhteşem bir yer ve yollar ile arabaların olmadığı tek başına bir ada.” diyor yönetmen. “Oraya ancak tekneyle ulaşmak mümkün ve su üstündeki bungalovlar müthiş. Bu bungalovlar son derece geniş, bu yüzden içeride çekim yapma imkanımız oldu. Ayrıca harika bir lagünleri var ve arka planda da Bora Bora dağları. Düşündüğümüz yoga sınıfı için bu harika bir dekordu. Tüm tatil beldesini bizim için kapattılar ve bu sayede tüm tesisi kullanabildik.
Her ne kadar ada son derece güzel görsel planlar sunsa da, beraberinde büyük zorluklar getirdi. “Yapım öncesi üstesinden gelinmesi gereken büyük lojistik sorunlar vardı.” diyor Billingsley. “Victoria Vaughn, Guy Riedel ve Udi Nedivi, Fransız Polinezyası’nın başkanıyla buluştular ve yapmak istediklerimizi anlattılar. O ve hükümet bize kabul edilebilir bir ortam sağladı. Lojistik olarak nelerle karşı karşıya geldiğimizi kimse tam olarak anlayamadı bence. Ancak kararlı bir grupla çalışıyorsanız, müthiş şeyler başarabilirsiniz.”
Bora Bora’da nadiren çekim yapıldığı için ekibin tüm donanımları gemi ya da uçakla getirmesi gerekti. Ekip 5-6 metre uzunluğunda kargo konteynırları getirtti ve birkaç tane 13 metrelik kargo konteynırını da ekipmanla doldurdu. Ayrıca uçakla birkaç tonluk malzeme ve yaklaşık 120 ekip ve oyuncuyu getirtti.
“Bir komedi filmine göre lojistik ve çekim sorunları çok karmaşıktı. Yapım ekibimiz ve ekibimiz harika bir iş çıkardı.” diyor Stuber. “Her şeyi iki hafta içinde hallettiler, yani normalden daha kısa bir sürede. Kameraları, objektifleri, filmi ve gerekli olan her şeyi vaktinde getirttiler. Getirilen her şeyi kullandık.”
4 Ekim 2008’de St. Regis tatil belgesinin karşılama iskelesinde çekim başladı. Bu sahnede dört çiftin Eden’a tekneyle gelişi görülüyordu. “Bora Bora’daki ilk çekim gününde, oyuncuların Eden iskelesine gelişini çektik.” diyor Billingsley. “Mekan o kadar güzeldi ki, sanki platoda yapay olarak hazırlanmış ve su bile boyanmış gibiydi. Su turkuvaz rengindeydi. İnsanlar bunları bizim hazırladığımızı düşünebilir ancak hepsi yüzde yüz gerçek.
Çıplak Bağlar
Oyuncuların arasındaki rahatlık seviyesi, adaya gelmelerinden sonra çetin bir sınavdan geçti. İlk çekilen sahnelerden biri de, çiftlerin Eden’daki ilişki gurusu Mösyö Marcel ile tanışmaları. Bu sahnede Marcel çiftleri karşı karşıya sıralıyor ve külotlarına varana kadar soyunmalarını istiyor.
“Marcel açısından bu egzersiz, insanların önünde kendi vücudunuzun farkına varmayı amaçlıyor. Ancak o zaman iyi bir ilişkiye başlayabilirsiniz çünkü bir şey saklamıyorsunuzdur.” diye açıklıyor Reno. “Arkasına saklanacak pahalı giysileriniz, arabalarınız ya da eviniz yoktur.
“En yakın arkadaşlarınız ve kocalarıyla orada durup soyunmak çok tuhaf.” diyor Malin Akerman. “Üstelik bir de ortada teşvik edici şeyler söyleyen, mayo giymiş bir ilişki gurusu varken. Aklınızdan geçen tek şey ‘Kim bu adam ve niye onun dediklerini yapıyorum?’ oluyor.”
“Çok komik ve kalkanların indirildiği bir sahne.” diyor Jason Bateman. “Grup olarak yapmamız gereken ilk egzersizlerden biriydi ve sadece karakterlerimiz için değil, aktörler açısından da rahatsızlık vericiydi. Vince, Jon, Faizon ve ben dahil, hiçbirimiz dergi kapaklarını süsleyen tipler değiliz. Fakat bu bir komedi ve güldürmek için her şeyi yaparız. Senaristler senaryoyu yazdıkları sırada Faizon’a kızmış olmalılar çünkü Faizon’ın karakterinin külotunu da çıkarması gerekiyordu.”
Bir başka zorlu sahne, çiftlerin Eden’ın uzman hocası Salvadore’den yoga dersleri aldıkları sahne. Bu fikir Vaughn’un Los Angeles’ta bir yoga sınıfında yaşadıklarından çıkma. “Bir kız arkadaşım beni yoga dersine götürmüştü ve ders boyunca kendime hep ‘Bu gerçek mi?’ deyip duruyordum. Kimse ders veren kişiye aldırmıyor görünüyordu fakat adam resmen kızlara sürtünüyordu. Çok tuhaftı. Kendimi Alacakaranlık Kuşağı’nda gibi hissettim ve bunun filmde komik duracağını düşündüm. Ruhsal dinginlik dünyasına adım atmış olan herkes, ucube yogacı deneyimini yaşamıştır.”
Ponce açısından yapım öncesi provalar son derece yararlı oldu. Yakınlaşma yaşanan bu sahnelerden önce kostümlü bir prova yapılmasından dolayı çok minnettar olduğunu dile getiriyor. Oyuncu, aralarında buzun önceden kırılmasından dolayı memnun. Böylece Billingsley kaydı durdurduğunda, diğer aktörler ‘Sen ne yaptığını sanıyordun orada?’ demeyecekti.
Suda Çekim
Bora Bora’da çekim yapmanın sayısız zorluğundan biri, her gün oyuncuları, ekibi ve ekipmanları setten çıkartmaktı. Etrafı sularla çevrili adada yol ya da araba olmadığı için tek ulaşım yolu tekneler ve mavnalardı. Deniz sahneleri koordinatörü Dan Malone’un yönetimi altındaki ekip insanları ve teçhizatı, havaalanı, limanlar ve dört farklı otelden günlük olarak taşıyıp durdu.
“Bora Bora’da her şey su üzerinde yapılır.” dedi Malone. “Jeneratörlerimizle St. Regis’e elektrik vermemiz gerekiyordu ve jeneratörler mavnalar üzerindeydi. Tüm çekim ekibini büyük teknelerle taşıdık. Adaların etrafında çok sığ sular var ve sahile kadar yanaşıp eşyaları indirerek güne başlıyor ve sonra her şeyi yeniden yüklüyorduk.”
Ekip açısından bir diğer zorluk, güzel sularda yapılan çekimlerdi. Sahnelerden birinde aktörlerin köpekbalığı ve vatos dolu sulara girmeleri gerekiyordu. “Tekneyle 10 dakika uzaklıktaki bir bölgeyi seçtik, orada su yaklaşık 6 metre derinliğindeydi ve 15 tekne ve mavnadan oluşan bir filoyla oraya gittik.” diye hatırlıyor Malone. “Vinçli bir mavna ve su altı dalış destek ekibimiz vardı. Oyuncular çekim aralarında hep sudaydı ve muhteşemdi.
Vaughn açısından bu yaratıkların yanında rol yapmak yeni bir deneyimdi. “Gerçekten de suya girip köpekbalıklarıyla yüzdüm ancak Ortabatı’da büyümüş biri olarak bir göl benim için daha rahat bir mekan. Okyanus mistik bir yer ve ben oraya ait değilim. Köpekbalıklarının olduğu okyanusa dalmak beni gerdi ancak bir kez suya girince bunu yaptığıma memnun oldum.”
Sette doğaçlama, kendinizi nasıl hissettiriyor?
Aktörler doğaçlama yapma konusunda istekli olsa da, bu her zaman göründüğü kadar kolay değildir. “Doğaçlama hep yanlış kullanılan bir kelime. Sanki bir aktör diğerinin üstüne çıkmaya çalışıyormuş gibi.” diyor Billingsley. “Bu sadece bir sahnedeki amacınızı gerçekleştirmenin farklı bir yoludur. Yönetmen olarak çok erken “kestik” dememe disiplinine sahip olmalısınız çünkü o anda bir şey gelişir ve çok güzel bir şey ortaya çıkabilir. Eric ve ben harika şeyleri yakalamak adına birden çok kamera kullandık. O noktada bizim görevimiz çenemizi tutmak ve bir şeylerin oluşumunu izlemek.
Vaughn buna katılıyor “İnsanlara oynama ve keşfetme özgürlüğü tanıdığınızda, her şey daha doğal geliyor. Her şeyin sette doğaçlama olduğunu hisseden insanlarla müthiş keyif almışımdır. Gerçekte bu bir devam eden süreçtir, çoğu önceden yazılıdır ama. Sonra müthiş bir şey bulduğumuzu hissederiz ve araya birkaç şey katarız. Herkes katkıda bulunur ve çekim öncesinde fikirler ortaya koyar.”
Ekip bu tür bir komedi tarzını bağrına bastı, özellikle de Vaughn’un The Break Up’dan zıt karakteri olan John Michael Higgins. Malin Akerman ile terapi sahnesinin çekimlerinde, iki erkek de gülmemek için kendilerini zor tuttu. “Vince ve ben nadiren gülme krizine gireriz.” diye anlatıyor Higgins. “Bu sahnede birbirimizin yüzüne bakamıyorduk, baktığımız anda patlatıyorduk kahkahayı. Mahvolmuştuk.”
Her ne kadar Billingsley ilk kez sinema filmi yönetiyor olsa da, oyuncular ve ekip, doğaçlamaya deneyimli bir sinemacı gibi yaklaştığını hissetti. “Her gün Peter sete, ne yapmak istediğini bilerek gelirdi.” diyor Stuber. “Bunun bir komedi olmasından dolayı bir şeylerin değişebileceğini de biliyordu. Aktörler senaryo dışına çıkabilirdi ve buna izin vermekten çekinmedi. Aktörler ona güvendi. Bir sorun olduğunda, bir yapımcı gibi düşünebilen Billingsley istediği sahneyi elde etmenin yolunu biliyordu.”
“Yapımcı olarak bölüm şefleri ve ekibin % 80’iyle birlikte çalıştım. Onlar ilk filmim için seve seve geldiler.” diyor Billingsley. “Bana biraz destek oldular. Ben ortamı gevşek tuttum, ayrıca hızlı çalışmayı severim. Komedide hız olması gerekir. İnsanlara komik olun diyorsanız, sette her zaman bu hızlı hareketliliği yaşatmalısınız.”
“Bu filmin en komik tarafı, herkesin yaşadığı sıradan durumları alıp eğlenceli bir ortama, sıradışı durumlara taşımamız ve bunu komedi tarzıyla yapmamız.” diye ekliyor Vaughn. “Filmde umut ve iyimserlik var ancak çok da önem verilmiyor. Elini taşın altına sokuyor, eğlendiriyor ve her zaman kibar bir tutum sergilemiyor.”
Polinezya Tarzı: Komedi Tasarımı
Yapım tasarımcısı Shepherd Frankel, harika bir mekan olan St. Regis’i, Eden Resort’a dönüştürmek için gerekli olan setleri hazırlamakla görevlendirilmişti. Yıllardır Bora Bora’da bir film çekilmemiş olmasına rağmen, yerli halk çekimlere büyük destek oldu. Eden’ın odak noktalarından biri halk merkezi oldu, filmde burası terapi seanslarının mekanı olarak kullanılıyor.
“Bora Bora’da çekim yapmaya karar verdiğimizde, arka planda dağı, mavi suları, yeşil bitki örtüsünü, beyaz kumları gösteren setler kurmaya karar verdik.” diyor Frankel. “Halk merkezi, Eden’ın merkezi konumunda ve çiftler oraya terapi için gidiyor. St. Regis’e ilk geldiğimizde, en iyi manzaraya sahip olan bir yer arıyorduk. Tesislerde öyle bir yer bulamadık ancak yakınlarda buna benzer, siyah kumlu, birkaç palmiye ağacının olduğu bir yer bulduk. Bora Bora dağına çok hakim bir manzarası vardı. Halk merkezi için yapıyı buraya kurduk ve kumsal için beyaz kum getirdik.
20’ye 10 metrelik merkezin tasarımı kağıt üzerinde harika görünüyordu ancak Billingsley, Vaughn ve Stuber bu kadar kısa sürede buranın yapılıp yapılmayacağını merak etti. Yönetmen buldukları çözümü şu şekilde anlatıyor: “Shepherd, yerel el işçiliği ve Polinezya’da bulunan malzemelerle gerçekleştirilecek bir tasarım hazırladı. Çatı, bizim ekibimizin kısa sürede yapamayacağı bir şeydi ancak Polinezyalılar bir hafta içinde yaptılar. Her şeyi nasıl inşa ettiklerini görmek muhteşemdi. Batılı ekiple birlikte çalışıp beton sütunlar yaptılar ve ışık ile ilgili bazı yapılara da yardım ettiler.”
Frankel’in yerel mimariyi kullanması, ışıklandırmaya yardımcı oldu. “St Regis ile halk merkezinin arasında bir görsel bağ kurmak için yapının arkasında mercan duvarları oluşturduk.” diyor tasarımcı. “Duvarlar dışarıdan ışıklandırma yaptığımızda yansıtıcı yüzey görevi gördü. Merkezdeki totem direklerinin çifte görevi var. Eden’daki programın ikonografisini taşıyorlar : toprak, ateş, hava, su, erkek ve kadın. Ayrıca totem direklerinin üzerinde ipek vardı. Aktörlerimiz açıktayken tüm gün boyunca güneşin altında kavrulmuyordu. İpek sayesinde ışığı kontrol edebiliyorduk.”
En büyük zorluklardan biri, ekibin Universal’daki 12. platoya dönüşüydü. Orada filmin en büyük setini, Eden Doğu’yu yaratmaları gerekiyordu. Sette çok sayıda kabana çadırı, meşaleler, müzik grubu, büyük bir havuz ve havuz barı, interaktif ışıklı bir dans pisti oluşturmaları gerekiyordu.
Bu sahnenin mantığını açıklayan Billingsley şunları söyledi “300 figüranı Bora Bora’ya götürmek mantıklı değildi. Tüm film Eden Doğu’da buluşuyor, buranın müthiş görünmesi gerektiğini biliyorduk. Aynı zamanda, seti küçültme imkanına ihtiyaç duyuyorduk. Böylece her çiftin duygusal anında sesleri azaltabilecektik.”
Yönetmen devam ediyor: “Eden Doğu sahnelerini Los Angeles’ta Ocak ayında çektik. Isıtmalı havuzu olan bir malikane kullansaydık, sabah dörtte yaptığımız çekimlerde havuzdan buhar yükselirdi ve tuhaf görünürdü. Bu yüzden Shepherd sette bir şeyler hazırladı. Böylece tüm gün çekim yapabildik ve koşulları kontrol edebildiğimiz bir ortamda, buharsız sıcak suyla çalıştık.”
Yapım tasarımcısı, bunun en büyük zorluk olduğunu kabul ediyor. Frankel bu konuda şunları söylüyor: “Yerden yukarda su dolu bir şey yaptığınızda, en büyük zorluk su sızıntısını önlemektir. Işıklandırma yapılmadan önce havuz yapıldı ve ekipmanlar yerlerine yerleştirildi. Evinizde bir havuz kazdığınızı, 20 gün boyunca 100 insanın üzerine ağır donanımlar yerleştirdiğini, sürekli vidaların düştüğünü düşünün. Ekip, havuzun güvenli olması gerektiğini biliyordu. Bir kez havuzu doldurunca sızıntı başlarsa devamı gelirdi.” Frankel ve ekibi, bu zorluğun üstesinden geldi ve filmin final sahneleri için harika bir set oluşturdular.
Resimler: