Labirent: XpanD 3 Boyutlu

GAREZ
FİLMİNİN YÖNETMENİNDEN

LABİRENT 3D
Senritsu Meikyu 3D

KORKU SİNEMASININ MERKEZİ JAPONYA’DA BİR İLK
Korku sineması denince akla ilk gelen ülke olan Japonya, LABİRENT 3D ile kendi adına bir ilke imza attı ve ülkenin animasyon olmayan ilk 3D filmi, dünya çapında görücüye çıktı. Haklı bir üne sahip Japon korku filmlerinin altın çocuğu, ünlü Garez ve Juon serilerinin yaratıcısı Takashi Shimizu, bu sefer üç boyutlu olarak sinemaya dönüyor.

Filmde olaylar yıllar önce esrarengiz bir lunaparkta ortadan kaybolan arkadaşları Yuki’nin yağmurlu bir gecede geri dönmesiyle, kendilerini bir hesaplaşma içinde bulan bir grup arkadaşın öyküsü anlatılıyor.

Film, alışılmış korku klişelerine başvurmak yerine izleyicilerin zihinlerine nüfuz etmeyi yeğliyor. “Labirent: XpanD 3 Boyutlu” yazısını okumaya devam et

“Başlangıç/Inception”

ŞLANGIÇ
“INCEPTION”

Ünlü yönetmen Christopher Nolan, orjinal bir  bilimkurgu aksiyon olan ve yeryüzünün heryerinde ve rüyaların mahrem ve sonsuz dünyasında gezinen “Başlangıç/Inception” filminde uluslararası bir oyuncu kadrosunu yönetiyor.
Dom Cobb (Leonardo DiCaprio) çok yetenekli bir hırsızdır. Uzmanlık alanı, zihnin en savunmasız olduğu rüya görme anında, bilinçaltının derinliklerindeki değerli sırları çekip çıkarmak ve onları çalmaktır. Cobb’un bu ender mahareti, onu kurumsal casusluğun tehlikeli yeni dünyasında aranan bir oyuncu yapmıştır. Ancak, aynı zamanda bu durum onu uluslararası bir kaçak yapmış ve sevdiği herşeye malolmuştur. Cobb’a içinde bulunduğu durumdan kurtulmasını sağlayacak bir fırsat sunulur. Ona hayatını geri verebilecek son bir iş; tabi eğer imkansız “başlangıç”ı tamamlayabilirse. Mükemmel soygun yerine, Cobb ve takımındaki profesyoneller bu sefer tam tersini yapmak zorundadır; görevleri bir fikri çalmak değil onu yerleştirmektir. Eğer başarırlarsa, mükemmel suç bu olacaktır. ““Başlangıç/Inception”” yazısını okumaya devam et

Selvi Boylum Al Yazmalım

32 YIL SONRA
“SELVİ BOYLUM AL YAZMALIM”
14 MAYIS 2010’DA
YENİDEN SİNEMALARDA!

Türk Sinema tarihinin gelmiş geçmiş en güzel aşk filmi,
duygu ve dokusunu kaybetmeden, restore edilmiş haliyle yeniden izleyicilerle buluşuyor.

Türk Sineması’nın büyük ustası Atıf Yılmaz’ın Cengiz Aymatov’un aynı adlı yapıtından sinemaya uyarladığı “Selvi Boylum, Al Yazmalım” ; bir köylü kızıyla, yöredeki baraj yapımında kum taşıyan bir kamyon şoförü arasındaki hüzün ve acılarla örülmüş bir sevda öyküsüdür. “Selvi Boylum Al Yazmalım” yazısını okumaya devam et

Hayata Çalım At

“LOOKING FOR ERIC/HAYATA ÇALIM AT”
Ken Loach büyük beğeni toplayan yeni filmi “Looking For Eric” ile 14 Mayıs’ta yeniden karşımızda. Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülü için yarışan film, efsanevi Fransız oyuncu Eric Cantona’yı hayallerinde gören Manchester’lı postacı Eric’i anlatıyor.

Konu:
Her ne kadar futbol delisi bir postacıyı anlatsa da, bu film pekâlâ bir Ken Loach filmi. Daha önceki bazı filmlerinde futbol sahneleri kullanan ve gerçek bir futbol hastası olan yönetmen Ken Loach, komedi ve dram öğelerini içeren bu filminde, Manchester United’ın 1997’de futbolu bırakan Fransız forveti Eric Cantona’yı hayallerinde gören Manchester’lı postacı Eric’i anlatıyor. Postacı Eric, karısı onu terk ettikten sonra haşarı üvey oğullarıyla başa çıkamayan, panik atak krizleri geçiren, üstüne üstlük otuz yıldır sevdiği Lily’ye bile açılamayan çaresiz bir adamdır. İşte böyle anlarda, sarıldığı özel bir arkadaşı vardır: Her akşam ona görünen ve trompet çalan futbol dehası, filozof Eric Cantona… “Hayata Çalım At” yazısını okumaya devam et

Sex and the City 2

“Sex and the City 2”

Eğlence, moda, arkadaşlık; hepsi ve daha fazlası “Sex and the City 2” ile geri dönüyor. Bu devam filminde Carrie (Sarah Jessica Parker), Samantha (Kim Cattrall), Charlotte (Kristin Davis) ve Miranda (Cynthia Nixon), büyük elmadan bir ısırık daha alırken, parıltılı hayatlarına ve aşklarına devam ediyorlar.
Nikah masasında “evet” dedikten sonra neler olur? Dört arkadaşın hayatı her zaman diledikleri gibidir ama hayat sürprizleri de barındırmasaydı “Sex and the City” de olmazdı…bu sefer kızlarımız New York’tan, dünyanın en lüks ve egzotik yerlerinden birine, partinin hiç sona ermediği, her köşesinde gizemler barındıran, büyüleyici bir maceraya doğru savrulurlar. Bu gezi, dört arkadaşın evlilik, annelik ve benzer durumların hayatlarına kattığı (ve çoğu zaman savaşmak zorunda kaldıkları) geleneksel rollerinden kaçmak için çok doğru bir zamanda çıkagelir. “Sex and the City 2” yazısını okumaya devam et