Ayı Yogi – Yogi Bear

“Yogi Bear/Ayı Yogi”

21 Ocak 2011 de Türkçe Dublajlı ve 3 Boyutlu Olarak Sinemalarda.

3 boyutlu çekilen, gerçek oyuncularla bilgisayar animasyonunu bir araya getiren “Yogi Bear/Ayı Yogi” herkesin en sevdiği piknik sepeti hırsızı ayıyı yepyeni bir macerayla beyazperdeye taşıyor.
Yogi bugüne dek öfkeli piknikçilerin bir adım ilerisinde kalmak ve ezeli düşmanı Korucu Smith’i atlatmak için keskin zekâsına ve ayağı çabukluğuna güvendi hep. Ama o ve Bobo, Yogi’nin daha önce hiç karşılaşmadığı kadar kötü bir duruma düşmek üzere…
Jellystone Parkı satılıyor!
Belediye fonlarının kötü yönetilmesi sonucu ortaya çıkan açığı kapatmak ve seçim kampanyasını finanse etmek için, Belediye Başkanı Brown, parkı odunculara satmayı planlıyor. Aileler artık Jellystone’un hep sunduğu doğal güzelliklerin tadını çıkaramayacak—daha da kötüsü, Yogi, Bobo ve tüm dostları,sahip oldukları tek evden atılacaklar. Şimdiye kadar yaşamadığı kadar büyük bir zorlukla yüz yüze gelen Yogi, Bobo ile birlikte parkın sonsuza dek kapanmasını önlemek için Korucu Smith’le işbirlği yaparken, gerçekten de “ortalama bir ayıdan daha zeki” olduğunu kanıtlamak zorunda.
Filmin gerçek oyunculardan oluşan kadrosunun başında, doğa belgeseli yapımcısı Rachel Johnson rolünde Anna Faris; işine düşkün korucu Smith rolünde Tom Cavanagh; Smith’in aşırı heyecanlı yardımcısı, Korucu Jones rolünde T.J. Miller; gizli işler çeviren Belediye Başkanı Brown rolünde Andrew Daly ve Brown’ın Personel Şefi rolünde Nate Corddry yer alıyor.
“Yogi Bear/Ayı Yogi”nin yönetmeni Eric Brevig, yapımcıları ise Donald De Line ve Karen Rosenfelt. Filmin senaryosu, Hanna-Barbera Productions tarafından yaratılan karakterlerden hareketle Jeffrey Ventimilia & Joshua Sternin ve Brad Copeland tarafından yazıldı. Yürütücü yapımcılık görevini üstlenen isimler ise Andrew Haas, James Dyer ve Lee Berger.
Yaratıcı yapım ekibi, görüntü yönetmeni Peter James, prodüksiyon tasarımcısı David R. Sandefur, editör Kent Beyda, kıyafet tasarımcısı Liz McGregor ve kompozitör John Debney’den oluşuyor.
Türkiye’de Türkçe dublajlı olarak vizyona girecek filmin seslendirme kadrosunda yer alan isimler ise şöyle sıralanıyor:

Ayı Yogi :Itri Koşar
Bobo :Yekta Kopan
Korucu Smith :Ziya Kürküt
Belediye Başkanı Brown: Boğaçhan Sözmen
Rachel :Canan Kılıç
Korucu Jones: Beyti Engin
Personel Şefi :Sercan Gidişoğlu
Dublaj Yönetmeni: Ali Ekber Diribaş
Çeviri : Sibel Sel
Dublaj Stüdyosu : Melodika

Warner Bros. Pictures’ın sunduğu, Sunswept Entertainment/De Line Pictures Yapımı, Rhythm & Hues ortaklığında gerçekleştirilen “Yogi Bear/Ayı Yogi”nin dağıtımı, bir  Warner Bros. Entertainment Şirketi olan Warner Bros. Pictures tarafından gerçekleştirilecektir.

www.ayiyogi.com

YAPIM HAKKINDA

Hayat bir Pikniktir…

Dünyanın dört bir yanındaki insanlar için Ayı Yogi adı, armut biçimli vücudu, havalı şapkası ve kravatıyla ortalama bir ayıdan daha zeki olduğuna inanan ve komiklikleriyle Jellystone Parkı’nın çizgi film dünyasının haritasında yer bulmasını sağlayan, boğazına düşkün, sevimli hırsızı akla getiriyor..
Yeni filminin “yıldızından” sevgiyle söz eden yönetmen Eric Brevig şunları söylüyor: “Yogi’yi hep sevdim. Her şeyi kendine göre yapıyor. İyi niyetli ama midesindeki gurultuyu ve masadaki turtayı hızla kaparsa kaçabileceğini söyleyen dürtüleri dinlemeden edemiyor. Koca bir çocuk gibi; bence hepimizin içindeki  bu yanı simgeliyor. Bir ayı olabilir ama aslında yaptıklarının büyük bölümü, insan doğasından kaynaklanıyor.”
Sevilen ayının en büyük beyazperde macerası olan “Yogi Bear/Ayı Yogi”nin yapımcılığını Karen Rosenfelt’le birlikte üstlenen Donald De Line, “İnsanlar Yogi’yi düşündüğünde gülümsüyor,” diyor. “Zamana meydan okuyan bir karakter. Onu düşündüğüm anda, sesi kulaklarımda yankılanıyor.”
“Orijinal çizgi film, çocuklar kadar büyüklerin de eğleneceği şekilde yazılmıştı; ben de bu geleneği anne babaların çocuklarıyla paylaşabileceği ve bir şeyler bulabileceği büyük, eğlenceli bir aile filmiyle sürdürdüğüm için mutluyum,” diye ekliyor Brevig.
“Yogi Bear/Ayı Yogi” klasik karakteri zamana meydan okumasını sağlayan özelliklerine -kişilikler, muzip mizah anlayışı ve Yogi’nin otoriteyle sürekli mücadele etmesi- sadık kalırken, modern bir ton ve öykü oluşturarak güncelliyor. “Bir zaman dilimini belirleyecek şeylerden kaçınmaya dikkat ettik,” diyor Brevig. “Giysiler ve arabalar modern ama Yogi’nin ileride eskiyecek herhangi bir elektronik cihaz kullandığını görmüyorsunuz. Bence Yogi’yle ilk kez karşılaşan çocuklar onu kamp alanındaki artıklardan uçak yapan muhteşem, çılgın bir ayı olarak görürken, başkaları ise tanıdıkları ve sevdikleri karakterlerle yeniden buluşmanın sevincini yaşayacak.”
Yogi ve Bobo, bu filmde tamamen bilgisayarla oluşturulmuş animasyon karakterleri olarak yer alıyor ve gerçek oyunculardan oluşan bir kadroyla etkileşime giriyor. Brevig, bunun amacını “Sıradan çizgi görüntüler yerine parlayan gözleri, ıslak burunları, sıcaklıkları ve detaylarıyla neredeyse oyuncular kadar gerçek görünen bir Yogi ve Bobo yaratmak” olarak açıklıyor. “Görüntü yönetmenimiz Peter James, onlarda da tüm gerçek oyuncularda kullandığı ışıklandırmayı kullandı. Onların yaşayan, nefes alan, eksiksiz birer varlık olmalarını istedim.”
Brevig’in “nihai sistem” olarak adlandırdığı yeni nesil stereo görüntü teknolojisi ile tamamen 3 boyutlu olarak çekilen “Yogi Bear/Ayı Yogi” bu bileşimi, yönetmenin deyimiyle “izleyicilerin daha önce görmediği bir şekilde” veriyor. “Bu düzeyde bir teknloji bir yıl önce yoktu. Yeni 3D kameralarla yakalayabildiğimiz çözünürlük, canlılık ve detay mükemmel. Bu kamera sistemini daha önce hiç gitmediği yerlere götürdük: ağaç tepelerine, köpüklü bir şekilde akan şelalelerin altına. Bir piknik sepetini kapmak için yaptığı derme çatma planörüyle dalışa geçen Yogi’nin bakış açısını yansıtmak ve herkesin buna ortak olmasını sağlamak için ormanın 60 metre yukarısından bir inşaat vinci geçirdik.
“Bunun kolay olduğunu söylemeyeceğim,” diye ekliyor yönetmen. “36 kiloluk bir düzenek çünkü aslında iki kameradan oluşuyor—bir tane sağ, bir tane de sol. Kamera ekibi büyük ihtimalle ağrıyan sırtlarını tedavi etmeye çalışıyorlardır.”
De Line, “Teknik o kadar karmaşık ve rafine bir halmıştı ki “Bu öykünün sunduğu tüm görsel fırsatları—aksiyonu, komediyi, tüm derinliği ve devasa manzaralarıyla bu güzel ortamı—değerlendirelim ve bir adım daha yükseltelim’ diye düşündük. İnsanların gerçekten de Jellystone Parkı’nın içinde olduklarını hissetmelerini istedik,” diyor.
Son 20 yıldır sektörün en etkileyici sinemacılarıyla birlikte çalışan, başka ödüllerin yanı sıra “Total Recall/Gerçeğe Çağrı”daki çalışmasıyla Özel Başarı Oscar®ına layık görülen ve ilk uzun metrajlı yönetmenlik denemesini 2008 yapımı popüler aile macerası “Journey to the Center of the Earth 3D/Dünyanın Merkezine Yolculuk 3D” ile yapan Brevig için 3D teknolojisi ile çalışmak çocuk oyuncağı. Yine de, yönetmen “Teknolojinin  fazla öne çıkmasını istemiyoruz. Önemli olan, karakterleri gerçek ve çekici kılıp bir öykü anlatmak,” diyor.
Yogi ve Bobo için hiç bu kadar çok şeyin geleceği söz konusu olmamıştı. Bu, Yogi’nin son piknik sepeti soygunuyla Korucu Smith’in başını ağrıtmasından çok daha ötesini içeriyor. Bu kez söz konusu olan, parkın kaderi. Şehrin parasını çarçur eden kötü Belediye Başkanı Brown, mali yolsuzluklarını kapatıp vali koltuğuna oturmak için Jellystone Parkı’nın dolgun bir ücret karşılığında odunculara satmayı planlıyor. Bu, Yogi ile Bobo’nun “Mağara, Tatlı Mağara”sının kapanması, tüm hayvan arkadaşlarının ve elbette ki Korucu Smith’in oradan atılması ve yöredeki ailelerin parkın el değmemiş güzelliğinden mahrum kalması demek.
Bu, bir ayının iştahını kaybetmesi için yeterli bir neden… bir dakikalığına da olsa. İşin iyi yanı, Jellystone Parkı’nı kurtarmanın, Yogi’nin cesur yaratıcılığını, tarzını ve gözüpekliğini gösterecek ve kendini tanıtmasına olanak sağlayacak olması; ayrıca Bobo’nun kişiliğine has sevimliliği, iyi huyluluğu ve keskin gözlerini de vurgulaması. Bu zorlukla her zaman yaptıkları gibi birlikte, bir ekip olarak yüzleşecekler.
Görevleri o kadar önemli ki Yogi ve Bobo, kaçmak için ellerinden geleni yaptıkları tek kişiyle, Tom Cavanagh’ın canlandırdığı Korucu Smith’le güçlerini birleştirmek zorunda kalıyorlar. Ayrıca Anna Faris’in canlandırdığı yeni bir karakterin; Jellystone’a gelen ve parka, daha da ötesi Korucu Smith’e hayran kalan belgesel yapımcısı Rachel Johnson’ın yardımını alıyorlar. Bu sırada, Andrew Daly ile Nate Corddry’nin oynadığı Belediye Başkanı ve Personel Şefi sinsice planlarını yürütürken Smith’in yardımcısı, T.J. Miller’ın canlandırdığı Korucu Jones ise yardım etmekten çok ayakbağı oluyor.
“Yogi Bear/Ayı Yogi”nin senaryo yazarlarından biri ve uzun süredir hayranı olan Brad Copeland, “Yogi’nin en sevdiğim yanı, hem bedensel hem de şairane bir komedi anlayışına sahip olması, bu da onu kusursuz bir yıldız yapıyor,” diyor. “Bir ağaca çarparak da komik olabiliyor, espri yaparak da.”
“Yogi Bear/Ayı Yogi” filmi, ikisi için de bol bol fırsat sunuyor.

YOGI VE BOBO
Haydi yemek bulalım

Ayı Yogi ve Bobo, ilk kez 1958 yılında beyazcamda, Çocuk Programı dalında Emmy Ödülü alan ilk çizgi dizi olan, Hanna-Barbera’nın “The Huckleberry Hound Show”unun bir parçası olarak ortaya çıktı. İkilinin popülerliği, 1961 yılında kendilerine ait bir çizgi dizinin hazırlanmasını sağladı; bunu ülke çapında yayımlanan bir çizgi roman ve 1964 yılında çekilen ilk beyazperde macerası izledi. İlerleyen yıllarda, tasasız ayı ve iyi huylu ortağı sayısız dizide, özel programda, filmed ve DVD koleksiyonunda boy gösterdi.
Tüm bunlarda sabit kalan bir tema vardı: arkadaşlık. Ne olursa olsun; Yogi’nin yeni icadı, ikilinin bir korucu merkezinin çatısından içeri düşmelerine neden olsun ya da olmasın, tüm “Ayı Yogi” hikâyelerinin kalbinde, Yogi ile Bobo arasındaki samimiyet ve komik diyaloglar vardı. En yeni maceraları da farklı değil.
Brevig, “Aralarında, kendisini izlettirecek kadar güçlü bir dinamik var,” diyor. “Yogi daima Bobo’yu en yeni ve en büyük planının işe yarayacağına ikna ediyor. Bobo da daima dostunun yanında yer alan, sadık arkadaş. Genellikle, daha mantıklı bir yol önermeye –boşuna- çalışıyor ve işler kötüye gittiğinde en büyük talihsizlikler onun başına geliyor; ama yine de dostunu bırakmıyor.”
Pek çok dikkatli izleyicinin fark ettiği gibi, Ortalama ayıdan daha zeki olan asıl kişi, Bobo olabilir; ancak bu, ima etmeyi bile düşünmeyeceği bir nokta.
Brevig    “Bobo kesinlikle Yogi’nin vicdanı,” diye belirtiyor. Yogi’nin omzundaki iyilik meleği; daima ona neyin önemli olduğunu hatırlatıyor. Ama mantığın sesi iken bile, sesi genizden gelen, şirin, küçük bir ayı.”
“Yogi, heyecanı sayesinde her çılgınca fikrinin kulağa harika gelmesini sağlıyor ve ne kadar tehlikeli ya da düşüncesizce olursa olsun, Bobo daima ona uyuyor,” diyen Brevig gülerek bir örnek veriyor: “En sevdiğim sahnelerden biri, Yogi’nin bir yamaçta kendini bir teleferik hattına bağlıyor. Piknik sepetini doğru şekilde hedeflediğini sanıyor ama ne olacağını tahmin edersiniz herhalde…”    Ama Yogi, mühendislik konusundaki eksikliğini kişisel cazibesiyle telafi ediyor. Biraz kibirli, dürtülerine yenilen ve eli uzun bir ayı olsa da, aynı zamanda dürüst, iyi yürekli ve çok iyimser olduğu için onu seviyoruz.
“Yogi’nin cazibesi, temel görgüsünden kaynaklanıyor. Bir hırsız olabilir ama oldukça centilmen bir hırsız; bu nedenle de kimse, Korucu Smith bile ona gerçekten kızamıyor. Olumlu tavrı ve başarabileceğine olan inancı, bulaşıcı bir şey,” diyor “Yogi Bear/Ayı Yogi”nin senaryosuna ortağı Joshua Sternin ile birlikte emek veren Jeffrey Ventimilia.
Sternin “Ayrıca Yogi’nin sahip olduğu hafif yıkıcılık da yetişkinlerin ilgisini çekiyor,” diye ekliyor. “Hepimiz toplum kurallarıyla yaşamak zorundayız ama o, takdere değer bir özgürlük duygusu içinde. Kendi kurallarıyla yaşıyor, anlık hareket ediyor.”
Brevig, filmin canlı oyuncularla çekimi başlamadan önce animasyon sanatçılarına referans olması için ön ses kayıtları gerçekleştirdi. Bu sırada, Yeni Zelanda’daki Jellystone Parkı setinde gerçek oyuncular hayali Yogi ve Bobo’yla oynamaya başladılar.
“Oyuncularla etkileşim halinde olan, bilgisayarla oluşturulmuş büyük karakter söz konusu olduğunda, epey plan yapmanız gerekiyor; ama bir yandan da hızlı düşünebilmelisiniz,” diyor setteki görevleri arasında göz hizası referanslarının ve bilgisayar animasyonu karakterlerin yerine geçecek unsurların yönetilmesi olan, Rhythm & Hues animasyon süpervizörü Joe Ksander (“Night at the Museum/Müzede Bir Gece”). Ksander ve animasyon süpervizörü Alex Orrelle (“The Incredibles/İnanılmaz Aile”) Brevig ve Rhythm & Hues’un görsel efekt süpervizörü Betsy Paterson’la (“The Incredible Hulk”) 450 kişiye kadar çıkan bir ekibin parçası olarak işbirliği yaptılar ve Cinesync ve Skype programları yardımıyla Los Angeles ve Yeni Zelanda arasında koordinasyon sağladılar.
Çekim öncesi yapılan provalar, oyunculara animasyon ürünü rol arkadaşlarının herhangi bir anda ne yapacağı hakkında fikir verdi ve Brevig ile animasyon sanatçılarının hareketler ve tepkiler konusunda yeni fikirler bulmasını sağladı.. Orrelle, “İşbirliğinin hüküm sürdüğü bir ortamdı. Her yerden muhteşem bir fikir çıkıyordu ve Eric, herkesi dinleme konusunda oldukça esnekti,” diyor.
Sahneler çekilirken, bilgisayar animasyonu sanatçıları için rehber oluşturması adına görüntüye Yogi ve Bobo’nun her sahne için yönetmenin talimatlarından ve Yogi ile Bobo’nun o an hissedeceklerinden hareketle, basit çizgi versiyonları yerleştirildi.
Ksander, 3D teknolojisiyle çekim yapmayı “hile yapamazdık,” diye açıklıyor. “Ayıların sahnedeki yeri konusunda çok daha dikkatli olmamız gerekiyordu. Belli bir büyüklükte olmaları gerekiyorsa, sette de kamera ekibi ve oyuncularla birlikte çalışarak kimsenin göremediği ayıların doğru yerlerinde olduklarından emin olmalıydık.”
Prodüksiyon, Brevig’in Yeni Zelanda’da canlı sahne çekimlerini çekerken bir yandan da post prodüksiyon aşamasında bilgisayar animasyonunu ve efektleri denetleyeceği şekilde planlanmıştı. Yönetmen, bu süreci “tren gelirken rayları döşemek,” olarak tanımlıyor şaka yollu.

GÜLÜMSE VE DAYAN
Bay Korucu bundan hiç hoşlanmayacak …
Yogi durdurulamaz bir güçse, Korucu Smith de onun yolunda bulunan, hareket ettirilemez nesne olmalı. Tüm kuralları, düzenlemeleri ve LÜTFEN AYILARI BESLEMEYİN yazılı sayısız tabelasıyla Jellystone Parkı’nda kanun, Smith’ten sorulur. Yogi, yasak yiyeceklere ulaşmak için dahiyane yollar bulmaya çalışırken bir yandan da park ziyaretçilerinin koruyucusu olan ve yüz kızartıcı şekilde–örneğin ağzına burnuna vişneli pasta bulaşmış halde—suçüstü yakalandığında saygılı bir şekilde “Bay Korucu, Efem,” diye hitap ettiği bu adamı atlatmak zorunda.
“Yogi, korucunun başının belası. Smith ziyaretçileri parkta rahat ettirmeye çalışırken, Yogi onların yemeklerini çalmak için elinden geleni yapıyor.  Bitmeyen bir savaş bu,” diyor Brevig.
Tom Cavanagh, Smith’i “doğal güzellikleri, tüm bitki örtüsünü ve hayvanları seven, park için yaşayan biri,” olarak görüyor. “Park koruculuğu babadan oğula geçmiş; nesillerdir süregelen bir Korucu Smith olma durumu söz konusu, o yüzden işine çok bağlı.”
Yönetmen “Tom haline acıyacağınız iyi adamı canlandırmakta çok başarılı,” diyor. “Komik biri ama bir yandan da onu ciddiye almanız gerekiyor. Korucu Smith, izleyici için bir bağlantı noktası. Etrafındaki çılgın karakterlerle uğraşan, neredeyse normal bir karakter olarak, öyküde özdeşleşebileceğiniz tek kişi. Smith gibi Cavanagh da sürekli olarak hevesli, sıcakkanlı ve sempatik biri, Yogi kazayla kafasına bir kaya düşürdüğünde bile.”
Oyuncu, Smith’in Yogi ile olan ilişkisini “sürekli başı belaya giren ve işleri berbat eden ama yine de sevdiğiniz bir kardeş veya arkadaş sahibi olmak,” diye tanımlıyor. “Ortalığı ne kadar karıştırırsa karıştırsın, Korucu Smith’in Yogi’ye kızmaya yüreği elvermiyor. İşin gerçeği, Smith itiraf etmese de Yogi onu eğlendiriyor.”
Korucunun belki de en komik yanı, Yogi’nin bir gün sözünü dinleyeceğine, kamp alanlarına dadanmayı bırakacağına ve normal bir ayı gibi davranacağına olan inancı. O nedenle, parkın en büyük baş belasının, “Yogi Bear/Ayı Yogi”nin Jellystone’a kattığı yeni karakterlerden biri olan Rachel Johnson’ın hazırladığı belgeselin yıldızı olacağını öğrendiğinde pek de sevinmiyor. Smith, bu ayıya gereken en son şeyin ilgi olduğunu; ilgi odağı olmanın, Yogi’yi cesaretlendirmekten başka bir işe yaramayacağını hissediyor.
Ancak korucunun endişeleri, Rachel’ın üzerinde bıraktığı etkiyle kısa sürede silinip gidiyor. Rachel sadece güzel ve akıllı değil; rastlantıya bakın ki ilgi alanları da Smith’inkiyle aynı: korucunun tüm gününü alan bitki örtüsü ve hayvanlar alemi. Datura Stramonium’la Lygodium Palmatum arasındaki farkı bilen bir kadın…hem de bu kadar güzel! Tüm bunların bir araya gelme olasılığı nedir ki?
Parkı ziyaret eden belgeselci rolündeki Anna Faris, “Rachel hayvanlara tutkuyla bağlı,” diyor. “Belgesel çekmek için yaban hayatını tüm yönleriyle görmüş, şimdi de iki tane konuşan ayı olduğunu duyduğu için Jellystone Parkı’na gelmiş. Bu olanaksız değil de ender rastlanan bir şey olarak görülüyor. Konuşabilmeleri artık kimseyi o kadar şaşırtmıyor.”
Brevig, “Anna’nın çalışmasını gördüğümüzde, harika bir komedi anlayışına sahip olduğunu ve bu uçuk karakter için kusursuz olacağını düşündük,” diyor. “Rachel, Yogi ile Bobo’yu ‘doğal ortamlarında’ görüntülemek istiyor; bu da komik sonuçlar doğuruyor çünkü mobilyalı ve televizyonlu bir mağarada yaşıyorlar.”
Rachel ve Smith’in, Kuzey Amerika Yaban Hayatı Rehberi‘nin okunmaktan yıpranmış nüshasından daha fazla ortak yöne sahip oldukları ortaya çıkıyor. Rachel’ın kariyeri büyük büyük oranda vahşi doğada geçtiğinden, insanların arkadaşlığına alışık olmaması, kendisine vurulan korucunun beceriksiz sohbet etme girişimlerine pek güzel uyuyor.
Faris, “İkisi de birer inek ama iyi anlamda,” diyor.
Rachel parkın tehlikede olduğunu öğrendiğinde, yardım etmeyi öneriyor. Smith’in alabileceği tüm yardıma ihtiyacı var; çünkü hevesli ve kendine aşırı güvenen yardımcısı, Korucu Jones, destek yerine köstek oluyor.
Jones rolündeki T.J. Miller, “Sorun şu ki değerini kanıtlamak için izci başarı rozetleri koleksiyonunu yanından ayırmayan yardımcı, her şeyde uzman olmaya çalışıyor. İlginç bir karakter çünkü şapşallığın ve güce ulaşma isteğinin bir bileşimi. Sözün kısası, Smith’in yerine geçmek istiyor ama buna hazır değil.”
Brevig “Bu zorlu bir rol; çünkü Jones, belediye başkanı tarafından kandırılıyor,” diyor. “T.J.’le karakterin tonunu kesin olarak belirlemek için çalıştık çünkü Jones’un kötü adam olmasını istemiyorduk. Sadece saf ve kolay kandırılan biri; belediye başkanı da bundan yararlanıyor. Böylece yanlış şeyler yapsa bile, Jones’un tarafını tutup doğru şeyi yapmasını istiyoruz.”
Belediye Başkanı Brown’ın kötü adamlığına doğal bir hava kazandıran oyuncu Andrew Daly şöyle açıklıyor: “Sadece işini yapıyor. Uzun mu uzun bir yapılacak işler listesi var, Jellystone Parkı’nı yok etmek de listedeki maddelerden biri sadece. Doğadan nefret ettiği ya da birinden intikam almak istediği için yapmıyor bunu; bunu yapmak işine geliyor, o kadar.”
“Andrew’nun performansında en sevdiğim şey, söylediği her şeyden, hele hele kötü bir şeyse, zevk alması. Gözünde öyle bir parıltı var ki,” diyor Brevig.    Jellystone’un heybetli ormanını bir kereste deposuna dönüştürmek isteyen belediye başkanının planını destekleyen Personel Şefi’ni Nate Cordry canlandırıyor. Daly, rolün sadece unvandan ibaret olmasını şöyle açıklıyor: “Belediye başkanı, adamın adını bilmiyor. Onu fotokopi makinesi gibi, ofis demirbaşı olarak görüyor. İnsan olarak hakkında en ufak bilgisi yok.”
Cordry “Planımız bu büyük, güzel parka girip tüm ağaçları kesmek; bu da piknikçiler ve konuşan ayılar için iyi bir şey değil,” diyor. “Ama Personel Şefi, belediye başkanının sağ kolu. Belediye başkanı habis bir plan yaptığında, gerçekleştirmek benim karakterime düşüyor.”
Brevig, belediye başkanı ile yardakçısını “ne kadar şapşal olduklarının farkında olmayan iki beceriksiz,” olarak tanımlıyor. Onları izlemenin en eğlenceli yanı, işlerinde çok iyi olmamaları. Evet, kötü adamlar ama kötü adamlıkta gerçekten çok kötüler.”

JELLYSTONE PARKI
Mağaram, Güzel Mağaram

Çekimler Yeni Zelanda’daki Auckland’in yaklaşık 36.000 dönümlük alanını kaplayan, dağ bisikletçilerinin rağbet ettiği Woodhill State Ormanı’nda, gerçek mekânlarda gerçekleştirildi.
“Özellikle bilgisayar animasyonu ürünü karakterlerin olduğu bir filmde, oyuncuların doğal bir ortamda olmaları benim için çok önemliydi,” diyor Brevig.  “Yeşil ekran kullanarak bol miktarda çekim yapabilirdik ama yaban hayatının ruhunu yakalamak istedik, bu nedenle havalı teknik ekipmanımızı gerçek doğal güzelliklerin olduğu yerlere götürüp orada çekim yaptık.”
De Line, “Prodüksiyon takvimimiz Kasım’da başlıyordu. Neyse ki bu, Yeni Zelanda’da ilkbahara denk geliyordu; böylece büyüleyici manzaralarla dolu lokasyonlar ve muhteşem bir havada çekim yaptık.
Bu, Woodhill’in Jellystone’a dönüştürülmesi için çalışma gerektirmediği anlamına gelmiyor. Brevig, “Orası bir çam ağacı tesisi; kerestelik çam yetiştirdikleri için, düzgün sıralar halinde, eşit uzaklıklarda dikilmiş çam ağaçları var,” diyor. Prodüksiyon tasarımcısı David R. Sandefur ve setteki bitki işlerinden sorumlu bölümün başındaki Russell Hoffman, yörede yetiştirilmiş ve Kaliforniya kızıl ağacına çok benzeyen olgun Japon kadife çamlarının yanında neredeyse 10.000 eğreltiotu, çimen ve yosun tabakaları, kamyon kamyon kaya ve kütük ile çam iğnesi yığınları yerleştirdi. Fideliklerden alınan yüzlerce saksı bitkisi, kozalaklı ağaçlarla harmanlanarak, yemyeşil bir ortam oluşturuldu.
Yoki’nin gülmekten kırıp geçirecek kadar yanlış planlanmış bir su kayağı ve havai fişek gösterisi sahnelediği göl çekimleri, ülkenin merkezi Kuzey Adası’nda Rotorua ve Taupo şehirleri arasında yer alan Whakamaru rezervinde yapıldı., Filmin finalini oluşturan ve Yogi’yi, Bobo’yu, Korucu Smith’i ve Rachel’i azgın sularla boğuşurken izleyeceğimiz rafting sahnesi için, Waikato Nehri’nin yakınlarında, nehirden sağladığı enerjiyle bölgenin elektrik ihtiyacını karşılayan yerel hidroelektrik santralini koordine ederek tehlikeli akıntılar oluşturuldu.  Aratiatia Barajı’nın kapıları iki saatlik aralıklarla açıldığında, yapımcılar hızla akan sudan yararlanarak raftlarını harekete geçirdi.
“Rafting sanhesinde dublör gerektiren sahnelerden bazılarını kendim çektim,” diyor Tom Cavanagh, sahte bir böbürlenmeyle.  “Cesur olduğumdan falan değil; bir noktada dublörleri taşıyan raft devrildi, biz de işi ele aldık. Akıllıca bir iş miydi? Hayır. Eğlenceli miydi. Evet… hem de kesinlikle korkutucu bir şekilde.”
Faris “Biraz deliceydi ama harikaydı. Azgın sularla boğuşmak çok güzeldi; çekimler sırasında en sevdiğim günleri geçirdim,” diye onaylıyor.
Sahne, bir mavi ekranın önünde tamamlandı. Görsel efek süpervizörü Betsy Paterson, “Nehrin bir dolu görüntüsü var ama daima ufak tefek parçalar ekleniyor. Sonra da Yogi’yi ve Bobo’yu eklememiz gerekti. Korkmuş ve canlarını kurtarmaya çalışıyor gibi görünmeleri gerekiyordu. Onları Korucu Smith’le Rachel’ın arasına yerleştirip eğlenceli şeyler yapmalarını sağladık.”
Jellystone’un ilginç noktalarından ikisi olan, ayıların mağarası ve korucu istasyonunun hazırlanması, tam Sandefur’a göre bir işti. “Çizgi film çok stilize ve gerçeküstü bir havaya sahipti. Manzaralar bir bakıma soyuttu, renk paleti ise her yere saçılmış gibiydi. Herhangi bir şekilde gerçeği andırmıyordu. Burada, ayılar canlı karakterlerle birlikte var olmalılar; ancak onların ortamındayken, örneğin mağaradayken, çizgi filmdeki ayrıntılara saygı duruşunda bulunmak istedik. O nedenle iki unsuru bir araya getirmek gerçekten zorlu bir işti,” diye açıklıyor.
Her Yogi hayranının bildiği gibi, sevimli ayının Bobo’yla paylaştığı evi bu kadar özel kılan şey, Yogi’nin parkta bulduğu –ve yürüttüğü- nesneleri yaratıcı bir şekilde yeniden değerlendirerek yaptığı eşsiz değişiklikler. Sandefur, ayıların inini, “teorik olarak kampçılardan, karavanlardan ve park personelinden yürütmüş olabileceği sıradan nesnelerden yaptığı inanılmaz eşyalar,” olarak tanımlıyor. “Fantastik bir yöne sahip olmasını istedim ama abartıp anlamsız şeyler koyamazdım.”
Sandefur, Yogi’nin pasta teslim mancınığı ya da Sepet Kapan 2000 adlı; pedalla çalışan; çadır bezinden kanatlara, kano küreklerinden pervaneye ve kırmızı arabadan iniş takımlarına sahip planör gibi sıra dışı icatlarını geliştirmeleri için Rube Goldberg tasarım okulunu görevlendirdi. Brevig, “David bu cihazları bir araya getirmek konusunda bir dahiydi; gerçekten çalışıyor görünüyorlar… çalışmadıkları anlaşılana kadar. Yogi’nin icatlarında ger zaman sorun yaşabnıyor. Bu icatları tasarlamadığı için etraflıca düşünmediği için, bir şeyler ters gidiyor.”
Tanıdık gelen bir başka nokta, 200 yaşında bir bina görünümüne sahip ahşap kulübe olan korucu istasyonu, sıfırdan inşa edildi. “Gören herkes onu satın almak istedi,” diyen Cavanagh, kendisinin de bu alıcılar arasında olduğunu söylüyor. Çekimler tamamlandığında, kulübe, civardaki Rotorua’da turistler için bir demiryolu işleten bir şirket tarafından satın alındı.
Kıyafet tasarımcısı Liz McGregor da, Sandefur’un tasarım parametreleriyle uyumlu bir şekilde açık açık nostalji kokmayan ama belli bir döneme ait olmayan bir görünüm hedefledi. “Çizgi dizideki Korucu Smith’in o barız görünümüyle Ulusal Park Hizmetleri’nin (NPS) gerçek üniforması arasında karar vermeye çalışıyordum; sonunda ikisini birleştirdim,” diyor. “Tüm işaretler, NPS rozetlerinden hareketle tasarlandı ama ‘Jellystone’ yazacak şekilde değiştirildi.
“Yogi Bear/Ayı Yogi”nin hazırlıkları sırasında Kaliforniya’daki Yosemite Ulusal Parkı’nı ziyaret eden Brevig, “Jellystone, dünya üzerindeki bu yerlerin ve sundukları şeylerin idealleştirilmiş bir versiyonu,” diyor. “Bizim parkımızla ilgili en ilginç şeylerden biri, zamanın sanki durmuş olması; filmde de bunu yansıtmaya çalıştık. Açılış karesinden itibaren, izleyiciler Yogi’nin dünyasında, iki ayının korumak için ellerinden geleni yaptıkları, hayal edebileceğiniz en güzel park olan Jellystone Parkı’nda olduklarını hissetmeli.
Brevig, sözlerini “Filmi izleyen herkesin, küçüklüklerinde çizgi filmi izlerken hissettiklerini hatırlayacaklarını ve bu hissi çocuklarıyla paylaşacaklarını umuyorum,” diye tamamlıyor.

Bir yanıt yazın