Bisikletli Çocuk – Le Gamin au Velo – Kid With A Bike

THE KID WITH A BIKE – BİSİKLETLİ ÇOCUK

Konu:
Dardenne kardeşlerin son filmi iyimser olduğu kadar gerçekçi bir masal gibi… Babası artık onu istemediğini söyleyince 11 yaşındaki Cyril, yetimhanede bir başına kalıverir. Öfkesi ve umutsuzluğu artınca tesadüfen tanıştığı mahalle kuaförü Samantha’dan koruyucu annesi olmasını ister. Banliyöde aile yaşamına alışmaya çalışırken, Cyril’in başı, genç bir torbacı yüzünden derde girer. Kötü arkadaşlar ve ilgisiz bir babayla büyümek Cyril’in hayatını rayına sokmasını zorlaştıracaktır. Screen dergisine göre çocukluk hakkında yapılmış en iyi filmlerden biri olan Bisikletli Çocuk, Cannes’da Büyük Ödülü Nuri Bilge Ceylan’ın filmi Bir Zamanlar Anadolu’da ile paylaştı. “Bisikletli Çocuk – Le Gamin au Velo – Kid With A Bike” yazısını okumaya devam et

Mikrofon – Microphone

“MİKROFON / MICROPHONE” 16 Aralık’ta sinemalarda

“SESİNİ DUYUR, BAHAR GELSİN”

Yönetmen Abdallah’ın ilk çalışması Heliopolis’in ardından çektiği, tamamı Canon 7D ile çekilmiş ilk uzun metrajlı film olan “Mikrofon”, İstanbul Film Festivali’nde Altın Lale Ödülü’ne layık görülmüş ve gösterildiği festivallerde izleyicinin de beğenisini kazanmıştı.

Mısır’ın çok kültürlü liman kenti İskenderiye’nin altını üstüne getiren müzikal bir yolculuk olan film, konusu kadar müzikleri de dikkat çekiyor ve yaklaşmakta olan bir halk hareketinin ayak seslerine de yer veriyor, “Mikrofon – Microphone” yazısını okumaya devam et

Aşk ve Devrim

90’lı YILLAR GENÇLİĞİ BEYAZPERDEDE

Aşk ve Devrim, insan denen varlığın aidiyet duygusunu; toprağa kök salma ihtiyacını en yakıcı biçimde hissettiği gençlik yıllarını merkezine alan bir hikâyedir. Mevcut kimliklerin yetmediği ve her türden yoksunluğun, açlığın (düşünsel, cinsel, ruhsal, siyasal vb.) insan varoluşunu kemirdiği dönemlerdir bunlar. Filme ruhunu veren bu gençlik duygusunun çekirdeği ise Aşk ve Devrim ütopyasını hayata geçirmek için çıkılan yolculuktur.
1990’ların büyük karmaşasında kendine bir yol çizmeye çalışan üniversite öğrencisi Kemal de işte bu iki ütopya arasında gidip gelmektedir. Siyasal idealleri ve duygusal beklentileri arasında sıkışıp kalan Kemal platonik bir aşkla bağlı olduğu Leyla’dan bu beklentilerine cevap alamadığı gibi, en yakın arkadaşının ölümüyle de  kendini bambaşka bir siyasi atmosferin içinde bulur. Kemal artık illegal bir devrimcidir. Yeraltının romantik ama bir o kadar da tehlikeli iklimi, Kemal’in “aşk ve devrim” arasında kurmaya çalıştığı dengeyi bozmuştur. Kemal’in “devrim  treni” makas değiştirirken, “aşk”la arasındaki mesafe açılmaya başlamıştır. “Aşk ve Devrim” yazısını okumaya devam et