Phantom Thread

Phantom Thread

Özet: Ünlü terzi Reynolds Woodcock (Daniel Day-Lewis) ve kız kardeşi Cyril (Lesley Manville), 1950’lerde savaş sonrasındaki Londra’da, İngiliz modasının merkezinde, kraliyet ailesini, film yıldızlarını, mirasyedi kadınları, sosyeteyi, sosyetik kızları ve delikanlıları Woodcock Modaevi’nin farklı tarzıyla giydirmektedir. Woodcock’ın hayatına kadınlar girip çıkmakta ve müzmin bekara ilham verip refakat etmektedirler. Ta ki karşısına genç ve iradeli bir kadın olan Alma (Vicky Krieps) çıkana dek. Alma, kısa sürede hayatında ilham perisi ve sevgilisi olarak kalıcı bir yer edinir. Reynolds, kontrol altına alınıp planlandığında, özenle düzenlediği hayatının aşkla altüst olduğunu görür. Paul Thomas Anderson, son filmiyle hem yaratıcı yolculuğundaki bir sanatçıyı hem de dünyasının dönmesini sağlayan kadınları resmediyor. Phantom Thread, Paul Thomas Anderson’ın sekizinci filmi ve Daniel Day-Lewis ile birlikte ikinci çalışması. “Phantom Thread” yazısını okumaya devam et

Lincoln

LINCOLN

En iyi film ve en iyi yönetmen de dahil olmak üzere  toplam 12 dalda oscar adayı olan LINCOLN 08 ŞUBAT’TA SİNEMALARDA

Amerika Birleşik Devletleri’nin 16. Başkanı LINCOLN’ı Oscarlı oyuncu Daniel Day-Lewis’in canlandırdığı ve yönetmen koltuğunda Steven SPIELBERG’ün oturduğu film  En İyi Film ve En İyi Yönetmen de dahil olmak üzere 12 dalda Oscar® adaylığıyla yılın en gözde filmi oldu. Başkanın hayatının son bir yılına ışık tutan LINCOLN 8 Şubat’ta sinemalarda!

Konu: Savaş tüm ulusu ikiye ayırmıştır ve sert değişim rüzgarları esmektedir. Lincoln savaşı sona erdirmek, ülkeyi birleştirmek ve köleliğe son vermek için bir hareket planı tasarlar. Medeni cesareti ve başarmaya dair şiddetli azmi sayesinde, bu kritik zamanlardaki seçimleriyle gelecek nesillerin kaderini değiştirecektir.

Yönetmen: Steven Spielberg
Senaryo: Tony Kushner, Doris Kearns Goodwin (kitap)
Yapımcılar: Kathleen Kennedy, Steven Spielberg
Oyuncular: Daniel Day-Lewis, Sally Field, David Strathairn, Joseph Gordon-Levitt “Lincoln” yazısını okumaya devam et

NINE

Federico Fellini hayatının ve eserlerinin ana konusunun “Rüyalar tek gerçekliktir.” Cümlesinden ibaret olduğunu söyledi.

“Hiç kimse gerçek dünyayı algılayamıyor,” dedi. Herkes mahrem ve şahsi fantezilerini “gerçek” olarak adlandırıyor. Aradaki farksa benim bir fantezi dünyasında yaşadığımı biliyor olmam. Bu şekilde yaşamayı tercih ediyorum ve görüşümü kapatan her şeye kızıyorum.

“Filmlerim genelde rüyalarıma dayanır. Uyanınca, rüyalarımı ufak ve komik çizimler halinde kağıda geçiririm.”

“Benim için film yapmak, sevişmekle aynı şeydir. Kendimi en canlı hissettiğim zamanlar film yönettiğim zamanlardır. Yapmaya başlamadan önce olmasından her zaman korktuğum bir şey oldu bana ve korktuğum bu şey gerçek olunca, hayal edebileceğimden çok daha fena bir şekilde meydana geldi. En çok korktuğum şey başıma geldi: Yönetmenin tıkanması.”

“Yönetmenin tıkanması yazarın tıkanması gibi bir şeydir ama şahsi bir olay olmasından çok birçok kişiyi etkilemesi bakımından farklıdır. Filmimin ekibi bana ‘büyücü’ diyordu ama yapacağım film benden uzaklaşmış, benden kaçıp gitmişti. Filmi bırakmayı düşündüm ama benim büyücü olduğuma inanan onca insanı yüzüstü bırakamazdım. Yönetmenin tıkanması dediğimiz şeyi yaşayan bir yönetmen hakkında film yapmam gerektiği geldi aklıma.” “NINE” yazısını okumaya devam et