Malazgirt 1071: Bizans’ın Kıyameti

Malazgirt 1071: Bizans’ın Kıyameti

1000 yılın savaşına hazır mısınız?

Türklere Anadolu’yu vatan yapan 1071 Malazgirt savaşı tarihte ilk defa beyazperdeye taşınıyor. 2506 Sinema ve TRT ortak yapımı olan baş yapıt, Bilal Kalyoncu ve Özgür Bakar’ın yönetmenliğinde Cengiz Coşkun, Vildan Atasever, Haluk Piyes, Caner Kurtaran gibi usta oyuncuların varlığında hayat buldu. Çekimleri 7 hafta süren filmin, büyük bir çoğunluğu Konya’da resmedildi. CGV Mars Dağıtım aracılığı ile sinemaseverle buluşacak olan tarihi film, Türkiye’de alışılagelmiş tüm savaş filmleri algısını değiştirmeye geliyor.

Konu: Müslüman toplulukları Selçuklu bayrağı altında birleştirme hayali olan Sultan Alparslan, amcası Tuğrul Bey döneminde başlayan Anadolu’ya seferleri devam ettirmektedir. Bizans’da yaşanan iç karışıklıklar da Türklerin Anadolu’da hızlıca yol almasının önünü açmıştır. Bu duruma dur demek isteyen Romen Diyojen önce bir darbe girişimi ile yönetimi ele geçirmeye çalışmış ancak başarılı olamayarak idam mahkûmu haline gelmiştir. Kraliçe Ludika’nın bir gece yarısı operasyonu ile tahta çıkan Diyojen’in hedefinde, Türkleri Anadolu’dan atma düşüncesi vardır. İki ordu Malazgirt ovasında karşı karşıya gelecek ve Türklerin bu topraklarda bin yıl sürecek serüveni başlayacaktır.

“Malazgirt 1071: Bizans’ın Kıyameti” yazısını okumaya devam et

Ateş

ATEŞ
Haluk Piyes, yapımcılığını üstlendiği “Kanımdaki Barut” filminden sonra ikinci filmi “Ateş” ile seyirci karşısına çıkıyor.
İki yakın arkadaşın geçmişlerindeki bir hatanın bedelini sevdikleriyle ödemek zorunda kalmalarını ve mücadelelerini beyaz perdeye aktaran Piyes, ATEŞ, 15 Nisan’da vizyona giriyor.

Haluk Piyes’in başrolünü, yönetmenliği ve yapımcılığını üstlendiği “Ateş” filminde;  Büşra Ayaydın, Eren Hacısalihoğlu, Meltem Miraloğlu, Sacide Taşaner, Selahattin Taşdöğen, Muhammed Cangören, Özay Fecht, Hakan Eksen, Tamer Yiğit gibi başarılı oyuncular rol aldı. “Ateş” yazısını okumaya devam et

Bizim Hikâye

Bizim Hikâye

Sinopsis: İsmail; yazdığı bir kitaptan dolayı 12 Eylül 1980 döneminde cezaevine düşer. Karısı Nimet hamiledir ve iki çocuğuyla dışarda ve kimsesiz
kalmıştır. Üç sene sonra kocasının ölümü onu iyice yalnızlaştırır. Üç çocuğunu büyütür ve okutur. Avukat olan büyük oğlu Ahmet babasının haksız yere yattığını ve hiçbir suçu olmadığını söyleyerek dava açıp babasının günlüğünü alır ve iade-i itibar davası açar. Ahmet’in hayatını, yarınını
belirleyecek olan bu davadır. Artık günlük Ahmet’in elindedir. Babasının yaşadığı cezaevindeki üç seneyi onun gözünden yaşamaktadır.  Artık babası ona herkesten yakındır. Ahmet babasının hakkı için mücadele ederken bugünler bütün aile için yaralarını iyileştirme zamanıdır. “Bizim Hikâye” yazısını okumaya devam et

Kanımdaki Barut

Kanımdaki….

“ BARUT “

ŞİDDETE KARŞI
ŞİDDETLİ BİR SİNEMA

Türkiye’de her üç kadından biri şiddet görüyor. Peki, o annenin yetiştirdiği ve anadil olarak ‘şiddet’i öğrenen bir çocuk büyüdüğünde nasıl bir birey olacaktır? O toplum, nasıl bir toplum olacaktır?

Bu ülkede şiddet uygulanıyorsa, şiddet sıradanlaştırılıyorsa, üstü örtülmemeli, tam aksine şiddete dikkat çekilerek etkileri gösterilmelidir. Bu anlamda sinema, yarattığı kahramanlarla çok etkili bir araçtır.

Barut projesi, bu amaçla yapılan ve sanat camiasından destek gören bir projedir. Bir sinema filmi olmaktan öte bir sosyal sorumluluk projesidir. “Kanımdaki Barut” yazısını okumaya devam et