Taş

TAŞ
Ailede bir kişi eksik. Nerede olduğu meçhulken ve aradan çok uzun yıllar da geçmişken, birdenbire çıkıp gelen bir yabancının O olduğuna inanmak belki de en olası durumdur.
Selim, Memur’dan kaçarken yaralı olarak bir eve sığınır. Bu evde yaşayan ailenin oğulları 20 yıldır kayıptır. Emete, evlerine gelen bu yabancının oğlu olduğuna inanır ve bakımını üstlenir. Kocası Ekber ve kızı Suna ise ona inanıp inanmamak arasında gidip gelirler. Selim’in kendi geçmişini hatırlamıyor olması da kimin neye neden inandığını yeniden sorgulamasına neden olacaktır. “Taş” yazısını okumaya devam et

Dolanma

UMUTSUZLUK, İKTİDAR VE AŞK
DOLANMA

Kemal ve Cemal, Batı Karadeniz’deki bir köyün dışında, babadan kalma evde yaşayan mevsimlik orman işçisi iki kardeştir. Kadro alamamaları onları belirsiz bir geleceğe sürüklemektedir. Yeni bir yaşam kurma umuduyla Kemal’in peşine takılıp gelen Nalân kısa sürede evi sahiplenir.
Nalân’ın varlığı, annelerinin ölümüyle sarsılan Cemal’e huzur verirken Kemal’in kaygılarını artırır. “Dolanma” yazısını okumaya devam et

Kocan Kadar Konuş

“Kocan Varsa Varsın Yoksa Geçmiş Olsun!”

Otuz yaşına gelmiş ve şimdiye kadar karşı cins ile sağlıklı bir ilişki kuramamış olan Efsun’un (Ezgi Mola) yıllar sonra lise aşkıyla karşılaşmasını ve aile üyelerinin verdiği direktiflerle onu evlenmeye ikna etme çabası sırasında başına gelen olayları konu alan filmde Ezgi Mola ve Murat Yıldırım, Ebru Cündübeyoğlu şarkı söylerken dans ediyor.
Şebnem Burcuoğlu’nun son dönemin çok satan aynı isimli kitabından uyarlanan “Kocan Kadar Konuş” tipik bir Türk ailesinin ve  Türk kızının en eğlenceli macerasını Kıvanç Baruönü yönetmenliğinde beyazperdeye taşıyor. “Kocan Kadar Konuş” yazısını okumaya devam et

Yurt

Yurt

Karamsar ve nevrotik mizaçlı bir mimar olan Doğan İstanbul yakınlarında arkadaşlarıyla kamp yaparken hastalanır. Danıştığı doktoru kendisine seyahat önerir. Sıla özlemiyle çocukluğunun geçtiği fakat uzun yıllardır göremediği memleketine tatile gider. Modern tekno-liberal zihniyet her yeri eşbiçimli hale dönüştürmüş, yeryüzüne yaptığı düşmanlıklar en ücra köşelere kadar sızmıştır. Doğan, zamanın bitip tükenmek bilmediği, dış dünyayı yalnızca kişiliğinin bir uzantısı gibi gördüğü sükûnet halindeki yurdunu boşuna arayacaktır.

Senaryo ve Yönetmen: Muzaffer Özdemir
Oyuncular: Kanbolat Görkem Arslan, Muhammet Uzuner, Pınar Ünsal, Saygın Soysal
Yapımcı: Tutya Film
Uygulayıcı Yapımcı: Sadık İncesu
Görüntü Yönetmeni: İlker Berke “Yurt” yazısını okumaya devam et

Görünmeyen

GÖRÜNMEYEN

Recep ve nişanlısı Ebru’nun, Recep’in doğduğu köye yaptıkları yolculuğun hikayesi kısaca şöyle: İki genç yola çıktıklarında tek bildikleri, evlilik kararlarını paylaşacakları ufak bir aile ziyaretine gittikleridir. Birbirlerine duydukları sevgiyle gözlerine “görünmeyen” bütün farklılıkları günyüzüne çıkaracak bu yolculuk, ikisini de biraz tedirgin ederken tarih ve kader, onlara beklediklerinin çok ötesinde bir sürpriz hazırlamıştır. 1936’da Ebru ve Recep’in ailelerinin aynı topraklar üzerinde karşılaştığı, dedelerinin o dönemin önemli bir misafirinin ziyaretine eşlik ettiği ortaya çıkar. O misafir, dönemin en parlak klasik müzik bestecilerinden Bela Bartok’tur. Paris’teki bir davette bir Türk kadınının mırıldandığı ezgiyi işittikten sonra Türk müziğini araştırmak, ezgiler ve türküler derlemek üzere binlerce kilometre katederek Adana’ya gelmiştir. Tek kaygısı sanat olan Bartok’un “görünmeyen” bir amacı olup olmadığını takibe alan devlet, peşine Ebru’nun büyükbabası Erol Soykan’ı takmıştır. Bartok’a, araştırma gezisinde Recep’in büyükbabası Ekrem Kıraç da eşlik etmiştir. Tıpkı Erol gibi Ekrem’in de bu ziyarete eşlik etmenin ötesinde ‘görünmeyen’ bir amacı vardır. “Görünmeyen” yazısını okumaya devam et