Karanlık Gece – Black Night

Karanlık Gece – Black Night

Konu: İshak, küçük bir dağ kasabasından çıkmış gezgin bir müzisyendir. 7 yıl önce parçası olduğu bir linç olayı, ölmek üzere olan annesine veda etmek için kasabasına döndüğünde peşini bırakmaz. Çocukluk arkadaşları olan diğer beş faille ve onları destekleyen kasaba halkı ile yüzleşen İshak, üzerine çöken suçluluk duygusuyla mücadele eder. Ancak suç ne kadar büyükse, herkesin elinde kan olduğu için sessizlik o kadar güçlenir.

Yönetmen: Özcan Alper
Oyuncular: Berkay Ateş, Cem Yiğit Üzümoğlu, Taner Birsel, Pınar Deniz, Sibel Kekilli
Senaryo: Özcan Alper, Murat Uyurkulak
Görüntü Yönetmeni: Y. Roy İmer

Kurgu: Osman Bayraktaroğlu, Umut Sakallıoğlu
Sanat Yönetmeni: Elif Taşçıoğlu, Elif Öner
Müzik: Kemal Cansun Küçüktürk
Ülke: Türkiye, Fransa, Almanya
Tür: Dram

“Karanlık Gece – Black Night” yazısını okumaya devam et

Rüzgarın Hatıraları

Rüzgarın Hatıraları

Konu: 2. Dünya Savaşı’nın son günlerinde muhalif şair ve ressam Aram’ın, Türkiye’den kaçmak zorunda kalmasıyla birlikte, evrakları gelene dek SSCB – Gürcistan sınırındaki küçük bir dağ köyünde saklanmasıyla başlayan film, Aram’a yolculuğunda yardımcı olan Mikahil ve onun evinde kalan Meryem ile yeni gelişmelere gebedir. “Rüzgarın Hatıraları” yazısını okumaya devam et

Gelecek Uzun Sürer

GELECEK UZUN SÜRER

SİNOPSİS

İstanbul’da bir üniversitede müzik araştırmaları yapan Sumru (28), ağıt derlemeleri ile ilgili yaptığı tez çalışması için birkaç aylığına ülkenin güneydoğusuna yolculuğa çıkar. Kısa süreliğine çıktığı bu yolculuk, hayatının en uzun yolculuğuna dönüşür. Bu yolculukta Sumru’nun yolu Diyarbakır sokaklarında korsan DVD satan Ahmet, Diyarbakır’da tek başına kalmış yıkık dökük kilisenin bekçisi olan Antranik amca ve bölgede sürmekte olan ‘adı konulmamış savaşa’ tanıklık eden pek çok karakterle kesişir.

Sumru, üç ay boyunca kaldığı Diyarbakır’da peşinde olduğu ağıtların hikayelerini ararken kendi ertelediği acısıyla da yüzleşir. Diyarbakır’dan Hakkari’de bulunan boşaltılmış bir dağ köyüne doğru yola çıkarken bu tehlikeli yolculuğa anlam veremeyen Ahmet’in “Neden bu köy, orada ne var?” sorularını yanıtsız bırakır. “Gelecek Uzun Sürer” yazısını okumaya devam et

Kars Öyküleri

BEŞİBİRYERDE SİNEMA: Kars Öyküleri

Türkiye sinemasının genç kuşağının gözde yeteneklerinin imzalarını taşıyan değerli bir çalışma olan “Kars Öyküleri” 30 Eylül 2011 de gösterime giriyor. “Kars Öyküleri” komedi, dram, hiciv, trajedi ve politik sinema türlerinden öğeler içeren beş ayrı öykünün beş ayrı yönetmen tarafından sinemaya aktarıldığı bir Kars mozaiği.

“Sonbahar” filmi ile yurtiçinde ve yurtdışında büyük ilgi gören, birçok prestijli festivalden de ödülle dönen yönetmen-senarist Özcan Alper’den Kars’ın Digor ilçesinde, bir kışın ortasında, baharın ve sıcaklığın ilk habercisi gibi filizlenen bir gençlik aşkının hikâyesi: Moto Guzzi.

Zehra Derya Koç’tan, annesinin ölümüyle çocukluğunun geçtiği eve dönen Nazlı’nın, acıklı ve dokunaklı çocukluk anılarıyla yüzleşmesinin hikâyesi: Kül.

Ülkü Oktay’dan girişimci küçük bir kızın pek de istekli olmayan civciviyle birlikte Ankara’ya gitme planları: Zilo.

Ahu Öztürk’ten büyükannesinin cenazesi için köye gelen genç bir öğrencinin, ailesi ile ilgili daha önce hiç bilmediği bir sırrı keşfedişinin öyküsü: Açık Yara.

Emre Akay’dan,  “Sporcu” lakaplı ünlü bir çiftçinin, bu lakabı almasının absürt öyküsü: Küçük Bir Hakikat. “Kars Öyküleri” yazısını okumaya devam et

Sonbahar

Yusuf, 1992’de, 22 yaşında girdiği cezaevinden 12 yıl sonra çıkıp köyüne gelir. Aslında iki yıl daha yatması gerekirken geçirdiği ağır hastalık yüzünden çok azömrünün kaldığının anlaşılması üzerine serbest bırakılır. Yakalandığı verem hastalığı akciğerlerini iyice zayıflatmıştır. Bir de F Tipi hapishane sistemine karşı yapılan ölüm orucu eylemlerine katılması sağlığını iyice kötüleştirmiştir. Doktor durumunu kendisine açıklayıp yazdığı raporla bırakılmasını sağlar.

Yusuf’u, cezaevinden çıkıp geldiği köyünde (Çamlıhemşin-Fırtına vadisi) bir tek yaşlı hasta annesi beklemektedir. Babası kendisi cezaevindeyken ölmüştür… Ablası Meliha ise evlenmiştir. Annesi Rukiye Hanım (75) ağır hastadır ama tüm duaları oğlunu tekrar yanında görebilmek içindir, duaları sonunda kabul olmuştur. Artık tek düşüncesi huzur içinde ölmeden önce Yusuf’u evlendirmektir. Bu mesele için köyün önde gelen ihtiyarlarından Mustafa Amca (72) ile konuşur… Ama bilmemektedir ki zamanın akışı Yusuf için artık onunkiyle bir değildir. “Sonbahar” yazısını okumaya devam et