16 Haziran 1961.
Devlet Başkanı Cemal Gürsel tümüyle yerli üretim bir otomobil yapılmasını emreder ve görevin TCDD işletmesine verildiği bildirilir. O gün orada bulunan 23 mühendis bu emri “Türk insanının makûs talihine karşı bir meydan okuma” olarak algılarlar. En küçük bir tereddüt ya da endişe sergilenmeksizin derhal işe başlanır.Çalışma mekanı olarak Devlet Demiryolları’nın Eskişehir’deki Cer Atölyesi seçilir.
Zaman müthiş dardır. Ekibin Cumhuriyet Bayramı’ na kadar yalnızca 130 günü vardır. Türkiye’nin ilk yerli otomobili olacak eserin adı da konmuştur:
“Devrim”.
“Devrim Arabaları” azmin ve birbirine inanan insanların neleri başarabileceğini gösteren, bu topraklarda yaşanmış bir başarı öyküsüdür… Hikaye, bu aracı üretme görevini üstlenmiş 23 mühendisin kariyerlerini ve aile hayatlarını riske atarak girdikleri bu üretim macerasında zamanla, yoklukla, politikayla, karşılarına çıkan
sayısız engelle mücadelelerini anlatır.
Aslında anlatılan bir inanç ve azim öyküsüdür.
“Devrim Arabaları” Türk mühendisinin ve işçisinin, 20 sene öncesine kadar toplu iğne dahi üretemeyen bir ülkede kalkıştıkları bu meydan okumayı, bugün her şeye kolayca sahip olan nesillere, idealist zihniyeti ve zaferi de aktararak yaşattıkları bir
birlik ve başarı öyküsüdür. “Devrim Arabaları” yazısını okumaya devam et

X-MEN BAŞLANGIÇ: WOLVERINE filminde, bu mutant yaratığın aslında kim olduğu, kişiliğinin oluşumunda etken olan olayları ve onun gücünü yenmeye çalışan karşı güçlerin aslında kim olduklarına tanık olacak bir yolculuğua çıkıyoruz. Wolverine’i yaratan hikayenin temellerine ve onu diğer güçlü mutantların karşısına çıkaracak güce nasıl sahip olduğunu görüyoruz. Yer yer karanlık, yer yer komedi öğeleri de içeren, özünde dramatik, aksiyon ve sürpriz dolu filmi izlerken Logan/Wolverine’in demirden bıçağına nasıl kavuştuğuna ve nasıl olup da üzüntü dolu bir hayata sürüklendiğine de tanık oluyoruz.
JONAS BROTHERS 3 BOYUTLU KONSER DENEYİMİ PRODÜKSİYON NOTLARI
Fiona ve Dom, huzurlu bir taşra kasabasında öğretmenlik yapmaktadır. Latin dansına olduğu kadar birbirlerine de âşıktırlar. Hatta birçok dans yarışmasından ödül kazanmışlardır. Bir gece yine böyle bir yarışmadan eve dönerken, intihar etmek için kendini yolun ortasına atan birine çarpmamak için direksiyonu kırıp duvara toslamalarıyla hayatları altüst olur.
1970’lerin başında, Fransa’dayız. Birkaç ay önce kaybolan 10 yaşındaki küçük kız Lucie yolda başıboş dolaşırken bulunuyor. Vücuduna şiddet uygulanmış fakat hiçbir cinsel taciz izi yok ve kaçırılma nedenleri bir türlü açıklanamıyor. Şokta, kelimelerini kaybetmiş Lucie, bir hastaneye kaldırılıyor ve orada kendi yaşında Anna adında bir kızla arkadaş oluyor. 15 sene sonra… Sıradan bir ailenin kapısı çalar. Evin babası kapıyı açar ve elinde av tüfeğiyle bekleyen Lucie’yi karşısında bulur. İşkencecisini bulduğuna ikna olan Lucie tetiği çeker..