Yönetmenliğini Murat Düzgünoğlu’ nun yaptığı, senaryosu Ender Özkahraman’a ait olan ve Türkiye’deki ilk gösteriminin yapıldığı Bursa Film Festivali’nde “Jüri Özel Ödülü”ne layık görülüp,. 16. Adana Film Festivalinde Umud Vaad eden Kadın Oyuncu Ödülü (Asiye Dinçsoy) elde eden “HAYATIN TUZU” Doğu Anadolu’nun en güzel şehri Bitlis de geçiyor. Bitlis, Doğu Anadolu’da tarihi mekanları ve tütünüyle meşhur küçük bir şehirdir… Medine, biri camide imam, biri sigara fabrikasında işçi ve diğeri dershane öğrencisi üç yetişkin çocuğuyla birlikte yaşayan ve onların derdini çekmekten yorulan yaşlı bir kadındır. İstanbul’da korsan cd işi yapan dördüncü çocuğun hiç hesapta olmayan dönüşüyle birlikte, sorunlar iyice ortaya çıkar ve daha can yakıcı bir hal alır. Bu uzak ve boğucu şehirde; tepelerde dolaşan yaralı inekten, camideki imama kadar herkesin gururla ilgili bir sorunu vardır.Ender Özkahraman’ın senaryosunu yazdığı,LEVENT ÜLGEN,EROL DEMİRÖZ,GÜZİN ÇORAĞAN,GÖRKEM ARSLAN’ın rol aldı. “Hayatın Tuzu” yazısını okumaya devam et
Dram
Günışığı Temizleme Şirketi / Sunshine Cleaning
Oscar adayı “Little Miss Sunshine”ın yapımcılarından, yeni neslin iki genç yıldızı Amy Adams (Enchanted,Catch Me If You Can) ve Emily Blunt’ı (Devil Wears Praad), oscar ödüllü Alan Arkin ile bir araya getiren sıcak, dokunaklı ve eğlenceli bir aile hikayesi.
Konu:
Geçimlerini suç mahallerini temizleyerek sağlamaya karar veren iki kız kardeş, acemiliklerinden dolayı işleri önce yüzlerine bulaştırsalar da bu alanda kendilerine bir isimi yapmayı başarırlar. Ancak hayatlarındaki ve kendi aralarındaki sorunlar, geçmişlerinden gelen bir olayın yankılarıyla birleşince “Günışığı Temizlik Şirketi”nin geleceği tehlikeye düşer. Acaba verdiği hiçbir sözü yerine getiremeyen babalarının yardımıyla bu tuhaf aile her şeyin üstesinden gelebilecek midir? “Günışığı Temizleme Şirketi / Sunshine Cleaning” yazısını okumaya devam et
“SOYSUZLAR ÇETESİ-INGLORIOUS BASTERDS”
21 Ağustos’ta Sinemalarda
Soysuzlar Çetesi, Fransa’nın Alman orduları tarafından işgalinde yaşanan gerçek olayları sinema perdesine taşıyor.
Shosanna Dreyfus (Melanie Laurent), Fransa’nın Alman orduları tarafından işgalinin ilk yılında ailesinin Nazi albay Hans Landa (Christoph Waltz) tarafından katledilişine tanık olur. Katliamdan kılpayı kaçmayı başaran Shosanna, Paris’e yerleşir ve sinema salonu işletmecisi sıfatıyla yeni bir kimlik edinir.
Öte yandan Avrupa’nın başka bir yerinde Teğmen Aldo Raine (Brad Pitt), Naziler’e yönelik intikam eylemlerini organize etmek için Yahudi kökenli Amerikalı bir grup askeri bir araya getirmiştir. Daha sonra düşmanlar tarafından “soysuzlar” olarak bilinen ve Üçüncü Reich’ın liderlerini devirme misyonu yüklenen Raine’in grubuna gizli ajanlık da yapan Alman kadın sanatçı Bridget von Hammersmark da katılır. Shosanna’nın kendi intikam planını devreye sokmasıyla birlikte hepsinin kaderleri aynı noktada kesişecektir. ““SOYSUZLAR ÇETESİ-INGLORIOUS BASTERDS”” yazısını okumaya devam et
O’HORTEN
Konu:
Trenin mühendisi kendisini almaksızın istasyonu terk ettiği an, mühendis Odd Horten (Bard Owe), önünde uzanan geleceğin basılı zaman çizelgeleri ve iyi bilinen istasyonlar olmaksızın geçecek bir yolculuk olduğunu anlamıştır. O’Horten dakik bir demiryolu ağının bir parçası olarak yolculuk ettiği 40 yılın ardından emekli olmaya mecbur edilmiştir ve platform onun için artık güven dolu bir yer değildir. Düzenli ve yalnız varoluşu yerini olasılık dışı serüvenlerle ve şaşkınlık verici ikilemlerle dolu bir geleceğe bırakmak üzeredir: Horten uçakla seyahat edebilecek midir? Ödüllü teknesini eninde sonunda satacak mıdır? Peki nasıl kendisini bir çift yüksek topuklu kadın ayakkabısının içinde bulmuştur? Ya direksiyonda gözleri bağlı bir adamla yaptığı kabus gibi yolculuktan kurtulabilecek midir? Yaşlanmakta eğlenceli bir taraf olduğu test edilip onaylanmıştır ve gülümseyerek, yaşamı kendine özgü görkemiyle kucaklamayı başarmamız için ille de yaşlı Norveçliler olmamıza gerek yoktur. İnsanlık haline mükemmelce eğri bir açıdan bakan Bent Hammer bize sıcaklığın, bir doz melankolinin ve evrensel cazibenin sarmaladığı absürd bir manzara sunuyor… “O’HORTEN” yazısını okumaya devam et
KIZ KARDEŞİMİN HİKAYESİ / “MY SISTER’S KEEPER”
Sara ve Brian Fitzgerald çiftinin genç oğulları ve iki yaşındaki kızları Kate’le sürdürdükleri hayat, Kate’in lösemi hastası olduğunu öğrendiklerinde sonsuza kadar değişir. Ebeveynlerin tek umudu, Kate’in hayatını kurtarmak için bir çocuk daha doğurmaktır. Bazıları için, böylesi bir genetik mühendislik ahlaki sorular doğururken, Fitzgerald çifti, özellikle Sara için Kate’i hayatta tutmak için ne gerekiyorsa yapmaktan başka çare yoktur. Ve gereken şeyin adı, Anna’dır.
Kate (Sofia Vassilieva) ve Anna (Abigail Breslin) pek çok kız kardeşten daha güçlü bir bağı paylaşmaktadırlar: Kate daha büyük olsa da kız kardeşine gereksinim duymaktadır—aslında, hayatı Anna’ya bağlıdır.
Genç hayatları boyunca, kız kardeşlerin katlanmak zorunda kaldığı çeşitli tıbbi işlemler, birbirine sıkı sıkıya bağlı ailenin normal yaşamının bir parçasıdır. Kızına bakmak için avukatlık kariyerinden vazgeçmiş sevecen bir eş ve anne olan Sara (Cameron Diaz), bazen Kate’i kurtarmak için dönüştüğü sabit fikirli hastabakıcı kimliğinin içinde kaybolmaktadır. Güçlü, destekleyici kocası Brian (Jason Patric) karısının gücü ve kararlılığıyla güçsüz ve pasif bir duruma düşmektedir. Tek oğulları Jesse (Evan Ellingson), Kate ve Anna’nın ilgi odağı olmasıyla neredeyse unutulmuştur. “KIZ KARDEŞİMİN HİKAYESİ / “MY SISTER’S KEEPER”” yazısını okumaya devam et