Bitik Şehir – Broken City

BİTİK ŞEHİR
RUSSELL CROWE MARK WAHLBERG CATHERINE ZETA-JONES TEK BİR DELİL SENİ YOK EDEBİLİR.

Sinopsis: New York Belediye Başkan’ı Nicholas Hostetler (Russell Crowe), eskiden polis olan işten çıkarılınca özel dedektif olarak çalışmaya başlayan Billy Taggart’ı (Mark Walhberg) sadakatsiz eşi Cathleen’i (Catherine Zeta-Jones) takip etmesi için tutar. Fakat Billy bunun yozlaşmayı, seksi ve cinayeti kapsayan bir komplo olduğunu çok geçmeden anlayacaktır. Araştırmalarını derinleştirirken hayatını tehlikeye sokan olaylarla karşılaşacak, işi ve ailesi için kötü sonuçlar doğurabilecek imkânsız tercihler yapmak zorunda kalacak.
Film Hakkında
Bitik bir şehirde haksızlık yaygındır, eski polis Billy Taggart (Mark Wahlberg) şehrin en güçlü karakteri Belediye Başkan’ı (Russell Crowe) tarafından kandırıldıktan sonra kefaretini ödemek ve öcünü almak istiyor. Billy’nin yorulmadan adalet arayışı sadece sokağa alışık biri tarafından yapılabilir ve onu durdurulamaz kılan da Belediye Başkan’ın en kötü kâbusu yapan da budur.
“Bitik Şehir”in ana kahramanı Billy Taggart, Mark Wahlberg’ün oynadığı en zengin karakterlerden biri. Oscar adaylığı olan oyuncu “Filmin senaryosu bana büyürken izlediğim zeki karakterlerin yönettiği gerilimleri hatırlattı.” diyor. “Bitik Şehir – Broken City” yazısını okumaya devam et

MAMA

Sinopsis: Beş yıl önce Victoria ve Lilly adlı kız kardeşler, şehrin banliyösündeki mahallelerinden iz bırakmadan kaybolur. Amcaları Lucas (Nikolaj Coster-Waldau) ve kız arkadaşı Annabel (Jessica Chastain) o günden bu yana onları deli gibi aramaya devam eder. Mucize eseri çocukları yıkık dökük bir kulübede bulurlar fakat çift bir süre sonra evlerine sadece küçük kızları mı misafir olarak aldıklarını merak etmeye başlar.

Annabel çocukları normal bir hayata alıştırmaya çalışırken, evlerinde bir kötülüğün var olduğundan  iyiden iyiye emin olmaya başlar. Kız kardeşler travmaya bağlı stres mi yaşamaktadır yoksa onları ziyarete gelen bir hayalet mi vardır? Kayıp kızlar bunca yıl tek başlarına nasıl hayatta kalmışlardır? Bu tedirgin edici soruların cevaplarını keşfederken, yeni anneleri yatma vakti geldiğinde duyduğu fısıltıların kaynağının ölümcül bir varlık olduğunu keşfeder. “MAMA” yazısını okumaya devam et

Entrika – Arbitrage

ENTRİKA / ARBITRAGE

SİNOPSİS: Entrika / Arbitrage başarılı yazar Nicholas Jarecki’nin ilk yönetmenlik denemesi. Bu film aşk, sadakat ve finans dünyasının karanlık dehlizleri hakkında gerilim dolu bir macera filmi. New York’un önemli yatırım bankacılarından biri olan Robert Miller (Richard Gere) altmışıncı yaş gününün arifesinde başarılı bir iş adamı ve aile reisi portresi çizmektedir. Hâlbuki köşkünün duvarları dışında, başı büyük beladadır,yaptığı yolsuzluklar ortaya çıkmadan borç batağındaki şirketini büyük bir bankaya satmaya çalışmaktadır. Bir yandan içinde bulunduğu bu durumu sadık karısı Ellen (Susan Sarandon) ve veliahttı olan zeki kızından (Brit Marling) saklamaya çalışırken, bir yandan da güzeller güzeli Fransız sevgilisi, sanat galerisi sahibi Julie Cote (Laetitia Casta) ile yaşadığı gizli ilişkiyi saklamaya çalışmaktadır. Tam sorunlu şirketini satmak üzereyken, beklenmedik bir olay yüzünden ailesi, imparatorluğu ve işlediği suç arasında sıkışıp kalır. Bu esnada geçmişten tanıdığı Jimmy Grant (Nate Parker) ona yardımcı olur. Yapılan bir hata New York polisi Michael Bryer’ın (Tim Roth) dikkatini çeker ve suçluları bulmak için her şeyi yapmaya hazırdır. Zaman daralırken Miller kendini içinden çıkılması zor bir ahlaki ikilemde bulur. Foyası ortaya çıkmadan içinden bulunduğu durumdan kurtulabilecek midir? “Entrika – Arbitrage” yazısını okumaya devam et

Yakın Tehdit – Trespass

YAKIN TEHDİT/TRESPASS

Kyle ve Sarah Miller her şeye sahiptiler; büyük bir ev, lüks arabalar ve mükemmel bir evlilik. Elmas simsarlığı yapan Kyle, bir iş gezisinden yeni dönmüştür ve genç kızları Avery bir partiye katılmak için evden kaçmaktadır. Bu sırada eve giren dört maskeli hırsız tarafından Kyle ve Sarah kendi evlerinde rehin alınırlar. Hırsızlar kasanın içindekileri istiyorlardır; para ve elmasları. Kyle kasayı açmamakta direnir ve Sarah’yı kurtarma umuduyla hırsızları oyalar. İlerleyen saatlerde, karı kocanın içinde bulunduğu karmaşık durum, dört hırsızın geçmişine dönüşlerle ortaya çıkan ihanet ve aldatmacalarla büyük bir çıkmaza girer. “Yakın Tehdit – Trespass” yazısını okumaya devam et

Kıyamet Günü – The Impossible

“KIYAMET GÜNÜ / THE IMPOSSIBLE”

26 Aralık 2004’te dünyanın en büyük tsunamisi Güneydoğu Asya kıyısını vurdu ve 300,000 insanın ölümüne sebep oldu. Her bir kayıp dünya üzerindeki sayısız ailenin yaşamını değiştir. Bu ailelerden birinin gerçek hikayesi
KIYAMET GÜNÜ / THE IMPOSSIBLE
Maria, Quique, Lucas, Tomas ve Simon’un gerçek hikayelerini anlatıyor.

“Tüm süreç olağanüstüydü.  Jota (yönetmen) şunu söylediği andan itibaren; ‘Senin hikayenle ilgili bir film yapmak istiyorum’, biz de şöyle dedik, ‘bu bizim hikayemiz değil, bir çok ama bir çok insanın hikayesi.’’ Fakat herkes bizim kadar şanslı değildi.”

– Maria Belon

Konu: 2004’te Hint Okyanusu’ndaki tsunamide hayatta kalmayı başaran bir ailenin güçlü hikayesi olan Kıyamet Günü (The Impossible)’ın başrollerindeNaomi Watts ve Ewan McGregor yer alıyor, yönetmen koltuğunda J.A. Bayona (THE ORPHANAGE) oturuyor.

Maria (Naomi Watts), Henry (Ewan McGregor) üç oğullarıyla beraber Tayland’a kış tatillerini tropikal bir cennette geçirme isteğiyle giderler. 26 Aralık sabahı, Noel kutlamalarının ertesi gübü, ailece havuz başında dinlenirlerken dünyanın merkezinden gelen korkunç bir gürültüyle irkilirler. Maria korkudan donakalmışken, otelin duvarları ardından kara bir su üzerine doğru yükselmektedir. “Kıyamet Günü – The Impossible” yazısını okumaya devam et