Köpekleri sever misiniz? Peki onları korumak için neler yapabilirsiniz? Andi (Emma Roberts) ve küçük kardeşi Bruce (Jake T. Austin) bu uğurda boylarından büyük işlere kalkışacak kadar kararlı köpekseverler. Bulundukları eyaletin yasaları evde köpek beslenmesine izin vermiyor. Oysa Andi ve Bruce’un küçük bir sırrı var. Friday adlı, gizli gizli besledikleri, ancak artık gizleyemeyecekleri boyuta gelen sevimli bir köpek. Bir gün karşılarına çıkan terkedilmiş otel ise hem onlar hem de çevredeki tüm köpekler için eğlence ve macera anlamına geliyor.
Lois Duncan’ın çok sevilen çocuk kitabından uyarlanan Köpek Oteli, bir komedi filmi olduğu kadar, macera dozunu da yüksek tutuyor. Thor Freudenthal’ın yönettiği filmin yapımcılığını Lauren Shuler Donner, Jason Clark, Jonathan Gordon ve Ewan Leslie üstleniyor.
Yönetmen: Thor Freudenthal
Oyuncular: Emma Roberts, Jake T. Austin, Kyla Pratt, Don Cheadle, Lisa Kudrow, Kevin Dillon
Senaryo: Jeff Lowell, Robert Schooley, Mark McCorkle (Lois Duncan’ın kitabından)
Yapımcılar: Lauren Shuler Donner, Jason Clark, Jonathan Gordon, Ewan Leslie
Görüntü Yönetmeni: Michael Grady
Prodüksiyon Tasarımı: William Sandell
Kostüm Tasarımı: Beth Pasternak,
Kurgu: Sheldon Kahn
Özgün Müzik: John Debney
DreamWorks Pictures – Nickelodeon Movies
http://www.hotelfordogsmovie.com/
PRODÜKSİYON NOTLARI:
“Köpekleri korumak zorundaydık. Ne yapmamız gerekiyorsa tam olarak onu yaptık. Eğer yeniden yapmamız gerekseydi, kesinlikle aynısını yapardım.”
– Bruce (Jake T Austin)
Kararın verilmesinden sonra küçük Bruce’un mekanik dehası devreye girer. Gündelik eşyaları mekanik mucizelere dönüştürme görevini o alır. Ardından komşu çocukların da yardımıyla ıssız oteli büyüleyici bir köpek cennetine dönüştürmek için kolları sıvarlar. Burası sadece Friday için değil, bulabilecekleri her köpek için sıcacık bir yuva olacaktır.
Ancak otelden gelen sürekli köpek havlamalarının kuşku uyandırması ve köpek yakalayıcılarının dikkatini çekmesi üzerine, Andi ile Bruce, köpekleri oraya kimin yerleştirdiğinin anlaşılmasını önlemek için ellerindeki her imkana başvuracaklardır.
DreamWorks Pictures ve Nickelodeon Movies’in birlikte sunduğu “Hotel for Dogs”un yönetmenliğini Thor Freudenthal üstlendi. Senaryosunu, Lois Duncan’ın aynı adlı çocuk kitabından Jeff Lowell, Bob Schooley ve Mark McCorkle’ın yazdığı filmin yapımcılığını Lauren Shuler Donner, Jonathan Gordon, Ewan Leslie ve Jason Clark gerçekleştirdi. Başrollerinde Emma Roberts, Jake T. Austin, Kyla Pratt, Lisa Kudrow, Kevin Dillon ve Don Cheadle kamera karşısına geçti.
Lois Duncan’ın çok sevilen çocuk kitabından uyarlanan çağdaş bir kent masalı olan “Hotel for Dogs – Köpek Oteli”nin çıkış noktası böyledir. Tutkulu bir köpeksever ve aktivist olan film yapımcısı Lauren Shuler Donner, uyarlanan kitaptaki, ailenin önemine vurgu yapan güçlü mesajın farkındaydı. Her ne kadar sıradışı bir mesaja sahip olsa da, böyle bir kitabın büyük ekrana uygulanması gerektiğine inanıyordu.
Kitapta en çok dikkatini çeken olgunun mizah ve macera fırsatları olduğunu söyleyen yapımcı Donner, kitapla ilgili düşüncelerini şu sözlerle dile getiriyor:
“Bence ‘Hotel for Dogs’ bir komedi olduğu ölçüde bir macera yapıtıdır. Andi ile Bruce, kendi köpekleri Friday’i saklamanın bir çaresini bulmak zorunda kalırlar. Zaman içerisinde semtteki tüm sokak köpeklerine yardım ederler. Kurtardıkları köpek sayısı çoğaldıkça bu işin tehlikesi de artar. Köpeklerin mutlu ve sakin yaşamasını sağlayabilmek için Bruce artık yeni yeni keşiflerde bulunmak zorundadır.”
Yapımcı Donner sözlerine şöyle devam ediyor: “Komedi boyutu, köpeklerin kişilikleri ve karşılıklı etkileşiminden kaynaklanır. Köpeklerin kimisi önüne gelen herşeyi çiğnemekten hoşlanır. Kimisi pencereden dışarıyı göremezse ulumaya başlar. Filmin süregelen espri boyutunda bunlar vardır. Köpeklerle çalışmanın sette birtakım küçük kazalara yol açacağını sezinleşmiştim. Bu düşüncemde haklı çıktım. Açıkçası köpeklerin hepsi çok zekiydi ve takdiri hak ediyorlardı.
Lauren Shuler Doner sözlerini şöyle noktalıyor: “Sözlerimden anlaşılacağı gibi ben tam bir köpekseverimdir. Kocamla birlikte köpekleri kurtarmayı görev edindik. Şu anda üç köpeğim var. Bu nedenle filmin öyküsü bende derin etkiler bıraktı. Ayrıca çocukları da bir o kadar severim. Bu çocuklar sürekli birlikte hareket ettikleri için yaşadıkları semtte küçük çaplı kargaşaya yol açarlar. Bu köpekler hayatlarına girinceye kadar başka insanlarla iletişim kurmaya korkmaktadırlar. Köpekleri kurtarmak için sisteme karşı mücadele etmeye başlayınca kendilerini de kurtarmak zorunda kalacaklardır. Filmde çok önemli bir sahne vardır. Andi kardeşine Friday için gerçek bir aile bulmak zorunda olduklarını söyleyince kardeşi gerçek ailenin kendileri olduğunda ısrar eder. Zaman içinde tüm köpekleri evlat edinirler ve Bruce’un bahsettiği gerçek aileyi oluştururlar. Sonuçta aile, bulduğunuz yerdedir. Aile denilen kavram, kendinize yakın hissettiğiniz insanların birleşimidir.”
Bu filmle ilk yönetmenlik sınavını veren Thor Freudenthal, filmin “ait olma duygusunun önemi” şeklindeki temasını cazip bulduğunu belirterek şöyle konuşuyor:
“Filmde çocuklarla köpekler arasında ilginç bir paralellik vardır. İlk uzun metrajlı filmimde çocuklar ve hayvanları yönetmenin benim için bir risk olduğunun farkında olduğum halde, anlatılan öykünün önemini kavradığım için bu çok zor işi üstlenmeye değer buldum.”
YAŞLI BİR KÖPEK DE EĞİTİLEBİLİR
Mark Forbes ve eğitmenler ekibi, çekimlerin başlamasından 16 hafta öncesinden itibaren “kahraman” köpekleri sıkı bir eğitime tabi tuttular. Sokaklardan yeni kurtarıldığı için daha önceden hiç eğitim almamış olan köpeklere dört hafta süreli özel eğitim uygulandı.
Bu eğitimin birinci aşamasında köpeklere “otur” ve “yat” gibi temel komutlar öğretildi. İkinci aşamada ise, uzağa fırlatılan bir nesneyi alıp getirme, pati sallama gibi daha seçkin komutlar üzerinde odaklanıldı. Böylece her köpekten belli bir performans çıkartma anlamında davranışsal gelişimler sağlandı.
Yapımcılardan Jason Clark’ın bu konudaki gözlemleri şöyle: “Sırt üstü yatıp patilerini havaya kaldıran bir köpek mutlu olduğunu göstermeye çalışır. Kahkaha atar gibi bir hali vardır. Buna karşılık köpeklerin üzüntülü olduğunu gösteren bazı beden dilleri de sözkonusudur. Örneğin kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştıran veya kulaklarını aşağıya sarkıtan bir köpeğin üzüntülü olduğunu anlarız. Eğitimin ikinci aşamasında bu davranışları belirlemeye ve karakter oluşturacak şekilde belirlemeye çalıştık.”
Köpeklere verilen eğitimin son aşamasında ise, hayvanların kamuya açık yerlerde eğitime tabi tutulması ve komutların sağlamasının yapılması vardı. Hayvan eğitmeni Mark Forbes, üçüncü ve son aşamanın detaylarını şu sözlerle anlatıyor:
“Eğitimin bu aşamasında köpekleri alışveriş merkezlerine, parklara ve kamuya açık diğer yerlere götürdük. Onları film seti atmosferine önceden alıştırmanın başka çaresi yoktu. Sonuçta eğittiğimiz köpeklerin her ortamda ve her mekanda emir almaya alışmasını ve emirlere riayet etmesini istiyorduk. Onları götürdüğümüz son mekan ise, film setinin kendisi oldu.”
Forbes ve ekibi, temel eğitimin tamamlanmasının ardından her bir köpeğe belirli aksiyonlar yüklenmesi konusuna odaklandı. Forbes bu aşamayı şu sözlerle yorumluyor:
“Bir köpeğin nasıl davranması gerekiyorsa onu yapması için belli bir organizasyon kurmamız gerekliydi. Elimizdeki senaryoyu alıp onu köpek diline çevirdik. Sonra da köpekleri nasıl davranmaları gerektiği konusunda eğitmeye giriştik. Her sahnenin kaç aşamada çekileceği önceden titizlikle belirlendi. Her sahneyi tek günde bitirmek zorundaydık. Çünkü her çekim öncesinde köpeklere hatırlatmalar yaptığımız halde ertesi gün geldiğinde hiçbirisini hatırlamıyorlardı.”
Köpeklere verilen eğitimin önemli bir parçası da, onları insan rol arkadaşlarıyla tanıştırmaktı. İnsan ve hayvan aktörler arasındaki uyum ancak böyle sağlanabilirdi. Yapımcı Clark bu aşamayı şöyle anlatıyor:
“Aktörlere ve köpeklere belirli bir ilişki geliştirme fırsatı vermeyi amaçladık. Bu köpekler o çocukların gerçek köpeği gibi olmalıydılar. Kameranın çalışması durduktan sonra bile çocukların köpeklerle oynadıklarını ve onları çok sevdiklerini görünce amacımıza ulaştığımızı anladık. Hepsi gerçek bir aile gibi oldukları için bu yakın ilişkiyi filmin her karesinde rahatlıkla görebileceksiniz.”
Daha önce dört ayaklı rol arkadaşlarıyla hiç ekran deneyimi yaşamamış olan Emma Roberts, bu filmde oynamış olmanın farklı deneyim getirdiğini belirterek duygularını şöyle anlatıyor:
“Köpeklerle çalışmanın kesinlikle büyük sabır istediğini gördüm. Çünkü ben sahneyi doğru yapmış olsam bile, köpek doğru yapamadıysa o çekim tekrarlanıyordu. Bazen de köpek o sahneyi mükemmel yapıyor, ben başaramıyordum. Kimi zaman kızdığım anlar da oldu ama onların birer köpek olduğunu, istediğiniz herşeyi her an yapamayacaklarını kendi kendime hatırlatmak zorunda kaldım.”
Resimler: