Neşeli Ayaklar 2 – Happy Feet Two

NEŞELİ AYAKLAR 2
“HAPPY FEET 2”

20 Ocak’ta, 3D ve 2D seçeneğiyle, Türkçe Dublajlı Olarak Sinemalarda.

Akademi Ödülü® hit animasyon “Happy Feet/Neşeli Ayaklar”ın devam filmi, üstün 3D teknolojisi ile izleyicileri Antarktika’nın muhteşem manzarasına bir kez daha davet ediyor.
Step Dansı Ustası Mumble’ın bir derdi vardır; çünkü minik oğlu Erik, koreografi fobisine kapılmıştır. Dans etme konusunda isteksiz olan Erik evden kaçar ve Kudretli Sven’le tanışır. Kudretli Sven, uçabilen bir penguendir! Mumble’ın bu etkileyici yeni rol modeliyle rekabet etmesinin hiçbir yolu yoktur.
Ama dünya büyük güçler tarafından sarsıldığında, işler daha da kötüleşir.
Mumble, işleri yoluna koymak için penguen uluslarını ve –minicik deniz canlılarından devasa ayıbalıklarına kadar her türden muhteşem canlıyı bir araya getirdiğinde, Erik babasının ne kadar cesur ve dayanıklı olduğunu anlar.

“Happy Feet Two/Neşeli Ayaklar 2”nin yönetmenliğini, ilk “Happy Feet/Neşeli Ayaklar” filminin yaratıcısı olarak Oscar® Ödülü’ne layık görülen George Miller üstleniyor. Türkiye’de 3 boyutlu seçeneğiyle ve Türkçe dublajlı olarak vizyona girecek filmin seslendirme ekibinde yer alan isimler şöyle ; Erdoğan Sarp (Erik), Ali Gül (Lovelace), Özlem Altınok (Gloria), Emrah Özertem (Mumble), Talha Sayar (Seymour), Mazlum Kiper (Yellaleg), Ali Ekber Diribaş (Noah), Sungun Babacan (Ramon), Orhan Kemal Aydın (Bill), Sefa Zengin (Will), Murat Şenol (Raul), Nüvit Candemir (Memphis), Özgür Özdural (nestor), Güneş Berberoğlu (Carmen), Ali Düşenkalkar (Sven), Serra Savaşman (Boadicea).
George Miller, senaryoyu Gary Eck, Warren Coleman ve Paul Livingston’la birlikte yazdı. Miller ayrıca, filmin yapımcılığını Doug Mitchell ve Bill Miller’la birlikte üstlendi. Chris deFaria, Philip Hearnshaw, Graham Burke ve Bruce Berman, yürütücü yapımcı olarak görev alıyor. Filmin görüntü yönetmeni David Peers, canlandırma yönetmeni ise Rob Coleman. Filmin şarkılarını seslendiren isim P!nk; müzik ise John Powell’a ait.
Warner Bros. Pictures, Dr. D. Studios ile, Village Roadshow Pictures ortaklığında bir Kennedy Miller Mitchell yapımı olan George Miller filmi, “Happy Feet Two/Neşeli Ayaklar 2”yi sunar. Film 3D, ve 2D seçenekleri ile Türkçe dublajlı olarak gösterime girecek.
www.neseliayaklar2.com

YAPIM HAKKINDA
“Kim olduğunu ve nelere sahip olduğunu anlamak, hayatın bir parçası…”

~ “HAPPY FEET/NEŞELI AYAKLAR”IN MACERALARININ DEVAMI ~

2006 yılında gösterime giren bir film izleyicilere neşe vermekle kalmadı, ayaklarını yere vurup yüreklerindeki şarkıyı söylemelerini de sağladı.“Happy Feet/Neşeli Ayaklar” eleştirmenlerin ve her yaştan izleyicinin beğenisini kazanan, dünya çapında rağbet gören bir film oldu. Filmin kazandığı sayısız ödül arasında En İyi Canlandırma Film dalında Akademi Ödülü® de bulunuyordu. Yapım ayrıca çevre ve doğal hayatın korunması ile ilgili daha büyük çabaların harcanmasına önayak oldu. Film günlük konuşma diline de etki etti; “neşeli ayaklar” baş karakter Mumble’ın yeteneğine atıfta bulunarak step dansını ifade eden bir terim olarak kabul gördü.
George Miller, “Bu öyküleri genellikle çocuktaki yetişkin ve yetişkindeki çocuk için anlatıyorum. Bence ‘Happy Feet/Neşeli Ayaklar’ın bu kadar sevilmesinin nedenlerinden biri, kendine karşı dürüst olmak, cesur olmak; dünyaya ve kendine saygı göstermek gibi doğruluğu kanıtlanmış fikirleri işlemesiydi,” diye açıklıyor.
“Happy Feet Two/Neşeli Ayaklar 2”nin temelini oluşturan fikrin ortaya çıkışı, aslında Miller ve ekibinin ilk filme son rötuşları yaptığı döneme rastlıyor.
Miller, “Bir film üzerinde bu kadar uzun sure çalıştığınızda, karakterlere aşık oluyorsunuz. Ailenizin bir parçası oluveriyorlar,” diye devam ediyor. “Karakterleri düşünürken ortaya yeni öyküler çıkıveriyor; işte bu öyküler, ‘Happy Feet Two/Neşeli Ayaklar 2’ye gelmemizi sağladı. Bu karakterlerin dünyasına dönmek şaşırtıcı derecede kolay oldu; bir kez daha onlarla vakit geçirmek çok eğlenceliydi.”
Ama filmin yönetmenliğini, yapımcılığını ve Gary Eck, Warren Coleman ve Paul Livingston’la birlikte senaryo yazarlığını üstlenen Miller’ın niyeti Mumble, Gloria ve diğer penguenlerle birlikte Antarktika’ya dönmekten çok daha fazlasını yapmaktı. “Bence bir öykü anlatıcısının her filmden beklediği, izleyicinin bir şekilde özdeşleşebileceği bir deneyim yaşamasını, öyküde kendi hayatını görmesini sağlamaktır. Aile ve toplum hakkındaki bu yeni film, izleyiciye bu deneyimi penguenler aracılığıyla yapma fırsatı veriyor.”

Miller, ilk filmin ruhuna sadık kalmak istediği yeni filme bir yandan da daha fazla fiziksel komedi ve aksiyon katmak istediğini söylüyor. “‘Happy Feet Two/Neşeli Ayaklar 2’ şarkılar, danslar ve Antarktika’nın güzel manzarasıyla dolu; ama en büyüğünden en miniğine her boyutta yeni karakterler var,” diyor. Aslında, filmin en minik iki karakteri, Bill ve Will adlı iki küçük deniz kabuklusu.
Yapımcı Bill Miller, “İzleyicileri ilk filmden tanıdıkları ve sevdikleri karakterlerle yeniden tanıştırmalıydık; ama bu karakterleri ve izleyiciyi farklı bir yere götürmemiz, müzik ve dansla çıtayı yükseltmemiz gerekiyordu.”
Öykünün açılışında, vokal bakımından özürlü ama koreografi açısından yetenekli bir penguen olan Mumble ve Gloria, birer ebeveyn olmuştur. Mumble’ın zor geçen ergenliği, ideal bir baba olmaya hazırlanmasına izin vermemiştir. İmparator Penguenlerin geri kalanı dansın tadını çıkarırken, Mumble’la Gloria’nın kabarık tüylü oğulları Erik dansla ilgilenmiyor görünmektedir. Ancak Mumble oğlunu müziğe ayak uydurması için teşvik ederken, Erik’in ayakları birbirine dolanır… ve tepe üstü kara çakılıp alay konusu olur. Erik utanç içinde bir köşeye saklanır; Mumble’ın, oğlunun kendine güvenini geri getirme çabaları işleri daha da kötüleştirir.
George Miller, gözlemlerini “Mumble artık bir baba; roller değişmiş,” diye anlatıyor. “Şimdi de onun oğlu, babasının istediği kalıba girmemekte direnen bir evlat! Oğluyla gerçekten yakınlık kurmak istiyor. Hepimiz birer ebeveyn olduğumuzda, kendi anne babal
arımızdan daha iyi olacağımızı düşünürüz. Tabii ki biz de genellikle aynı hataları yaparız; çünkü iyi bir ebeveyn olmayı anlatan bir el kitabı yok. Mumble’a olanları da bu gerçeğin ışığında anlattım.”
Yapımcı Doug Mitchell anlatıyor: “Filmin temalarından biri, tabii ki baba oğul ilişkisi. Mumble, tüm ebeveynler gibi çocuğuna karşılıksız sevgi ve destek vermek için çabalıyor, Erik’in iyiliğini istiyor ama oğlunu biraz serbest bırakması ve kendi kimliğini bulmasına izin vermesi gerekiyor.”
Ancak yapımcıların bununla yetinmesi düşünülemezdi. Mumble’ın sadece babalık yolunda ilerlemesi değil, penguenlerin doğaya karşı mücadele vermesini sağlayarak tüm İmparator Penguen topluluğunu kurtarması gerekmektedir. Buz tabakalarındaki şiddetli değişimler, İmparator Penguenlerin hayatını tehdit ederken, onları kurtarmak için küçüklü büyüklü tüm yaratıkları harekete geçirmek, Mumble’a düşer.

“İstiyorsan, iradeni kullanacaksın. İradeni kullanırsan, senin olur.
SvenTHINKTM.  Her hakkı saklıdır, telifi bana aittir.”

~ GERİ DÖNEN VE YENİ SÜRÜNÜN SESLERİ ~

George Miller, “Happy Feet Two/Neşeli Ayaklar 2”nin başlangıcını “Eğlence zamanı,” diye anlatıyor. “Her şeyin merkezinde Mumble ve Gloria var. Gloria şarkı söylüyor, Mumble dans ediyor; herkes ikisinin arasındaki ritim ve kimyadan etkilenmiş.”
Mumble, İmparator Penguen toplumunda saygı gören bir lider konumuna erişmiştir. Eşsiz yetenekleriyle pek çok kişinin kalbinde yer eden, step dansı ustası bir penguen’dir.
Yapımcılar; “Sslında, ilk filmdeki gibi şu anda dünyamızda meydana gelerek biricik hayvanları etkileyen değişikliklere işaret eden, çevreyle ilgili anafikirler var, George Miller da tıpkı ilk filmde olduğu gibi bu konuları ustaca işliyor. Bu tema filme sevgi ve kimlik gibi temalarla birlikte, organik bir şekilde eklenmiş. Özellikle genç yaştaki insanların böyle bir film izlemesi ve bizi tanımlayan en büyük şeyin, başkalarından farklı olan özelliklerimiz olduğunu görmeli. Başkalarından farklı olan niteliklerimiz utanılacak değil, kutlanacak şeyler.”
Mumble İmparator Penguenlerin rakipsiz step dansı şampiyonuysa, eşi Gloria tartışmasız assolistidir. Yapımcılar, bu güçlü ses için Alecia Moore’a, yani üç kez Grammy kazanmış plak sanatçısı P!nk’e teklif götürdü. Yönetmen Miller, “P!nk bu rol için doğmuştu ve harika bir iş çıkardı,” diyor. “İlk filmin açılış sahnesindeki şarkıyı o söylemişti ve projede tekrar yer almak istedi çünkü tutkulu bir hayvansever. Bu filmde, Gloria’yı seslendirmenin yanı sıra, Billy Mann’la birlikte “Bridge of Light” adlı harika ninniyi yazdı.”
Mumble’ın dostlarından biri daha devam filminde yer alıyor: Mumble’ın en iyi arkadaşı, İmparator Penguenlerin arasına katılmasının nedeni senyoritaları çekici bulması olan geveze Adelie pengueni Ramon. Ne yazık ki kızlar onu itici buluyor.
Ramon “Temelde aynı, iflah olmaz romantik. Piliçleri hâlâ seviyor ama hayalinin kuşunu henüz bulamamış. Hâlâ tüm kadınlara gönderilmiş bir lütuf olduğuna, onu fena halde istediklerine inanıyor. Adelie’ler çok ama çok maço; ufak tefek olmasına rağmen epey vahşi bir tip.”

Ne kadar maço olursa olsun, bir penguen karşı cins tarafından reddedilmeyi ancak belli bir oranda kaldırabilir. İmparator dişileriyle şansının olmadığını anlayan Ramon, Adelie Ülkesi’ne döner ve orada işlerin değişmiş olduğunu görür. Yeni Adelie Ülkesi pek çok farklı penguen türüyle doludur ve etraf renklenmiştir; karın içinden yeşillikler çıkmaktadır. Rockhopper cinsi bir penguen olan guru Lovelace de bu renkli ortama katılırcasına, gökkuşağı renklerinde bir kazak giymiştir.
Lovelace bir yağ birikintisinden kurtarıldı. Bir penguen, yağ birikintisinde canlılığını kaybeder; o nedenle, penguenlerin ‘yabancılar’ olarak söz ettiği insanlar tarafından temizlendi. Ama temizlendikten sonar, penguenler tüylerinin verdiği sıcaklığın bir kısmını kaybeder; o nedenle kurtarılmış penguenler için küçük kazaklar örülüyor. Penguenler kazaklarla yüzemiyor ama doğaya bırakılmak için hazır hale gelene dek onu üzerlerinden çıkarmıyorlar. Lovelace’inki çizgili; küçük, renkli bir Rasta penguene benziyor.
Her ne kadar Adelie Ülkesi’nde ilgi odağı Lovelace gibi görünse de, aslında assolistten çok uvertür durumundadır çünkü Adelie topluluğuna yeni bir yıldız gelmiştir. Lovelace artık bir bakıma Foghorn Leghorn/Barry White karışımı bir vaiz ve yeni bir çağa tanıklık ediyor. Devir, Sven Devri!
George Miller açıklıyor: “Lovelace yüksek bir buzdağının tepesini gösteriyor; orada, arkasında güneş ışığıyla, daha önce gördüklerimizin hiçbirine benzemeyen bir penguen duruyor. Devasa buzdan kulenin kenarına yürüyor ve kalabalık onu alkışlıyor. Penguen ‘Hop, hop yukarı!’ diye bağırdıktan sonar atlıyor… ve uçuyor! Dev bir kırmızı gagaya ve kafasının arkasında altın rengi tüylere sahip, uçan bir penguen. Muhteşem görünüyor.”

Lovelace ve Sven, bir bilimsel araştırma gemisindeki ‘yabancılar’ tarafından kurtarıldıklarında bir araya gelir. Sven aniden ve beklenmedik bir şekilde kendisini kurtaranlardan kaçınca, Lovelace onu yepyeni Adelie Ülkesi’ne götürür. Orada, SvenTHINKTM olarak bilinen, Sven’in kendini geliştirmeye olan inancı gökyüzünü fethetmesini sağlar. Uçan bir penguen olarak görülmesi, onun mucizevi yolundan gitmek isteyen kitlelerin hayranlığını kazanmasını sağlar. Kudretli Scen, Adelie cinsi penguenlerin ve orada toplanan tüm türlerin –Chinstrap, Magellanic, Rockhopper ve Fairy- kalplerinde ve zihinlerinde yer etmiştir.
Sven’in egzotik aksanı, diğer penguenlere bilinmeyen diyarlardan geldiğini ifade etmektedir.
Belki de şüphecilikten .çok kıskançlık duyan Ramon, başlangıçta inanmayan biridir. Ancak SvenTHINK Ramon’u ideal eşiyle tanıştırınca durum değişir: Carmen adında, bir caliente alfa-Adelie chica.  Heykel gibi bir vücuda sahip bir Adelie güzeli olan Carmen’in taliplerinin ardı arkası kesilmemektedir; bu nedenle, aşk sarhoşu olan Ramon’un girişimlerini çabucak geri çevirir.
Ramon Adelie Ülkesi’ne döndüğünde yalnız değildir. İstemeden yanında getirdiği üçlünün koruyucusu haline gelmiştir. Bu üçlünün arasında Mumble ve Gloria’nın oğlu Erik de vardır. Dans etmeyi başaramadığı için utanç duyan küçük Erik, en iyi arkadaşları Atticus ve Boadicea’yla Ramon “amcasının” peşinden gider. Üçlünün Bo diye çağrılan son üyesi, cimnastik yeteneğine sahip genç bir penguendir ve İmparator Ülkesi’nin ilk okul öğretmeni Bayan Viola’nın kızıdır.
Rap yapmak kadar yemek yemeyi de seven Atticus, utangaç arkadaşı Erik’ten daha girişkendir. Miller anlatıyor: “Erik nadiren konuşuyor; o yüzden en iyi arkadaşları, Atticus ve Bo konuşmanın çoğunu onun yerine yapıyorlar.”
Annesi Bayan Viola gibi Bo da tirol tarzında şarkı söylemektedir ama aynı zamanda parkur ve serbest koşu konularında çok yeteneklidir. Kar kütlelerini ve tümsekleri kullanarak buzlu Antarktika arazisi üzerinde hızlı bir şekilde hareket etmektedir.
Miller, Erik ve Bo adlı yavru penguenler için aynı derecede genç oyuncular seçerek gerçekçilik elde etmeyi amaçladı. Kayıt seanslarının eğlenceli ve verimli geçmesini isteyen George Miller ve kasting uzmanı Kristy Carlson mikrofon başında çocuklarla yakından ilgilenerek genç yeteneklerin performansını şekillendirdiler.
*********************************************************************
“Will.  Biz Kerevitiz.  Aynı görüneceğiz tabii.”
“Ben değilim, Bill, dünyada benden sadece bir tane var. Ben kerevinyonda birim.”

~KÜÇÜK KEREVİTTE DEV YIRTICILARA: TÜR ZENGİNLİĞİ ~

Filmin en büyük maceralarından biri, en küçük karakterler tarafından yaşanıyor. George Miller, “bu, Will ve Bill adlı iki küçük kerevitin macerası,” diyor. “Dalgalarla hareket eden milyarlarca kerevitin oluşturduğu koca bir biyokütlede yaşıyorlar… besin zincirinin en altında onlar var. Zincirin üst basamaklarındaki tüm hayvanlar onlara muhtaç. Bu ayırt edilmeyecek milyarlarca kabukludab biri olna Will etrafındaki herkesten farklı olduğunu hissettiğine karar veriyor ve sürünün dışına çıkıyor. Will besin zincirinde daha yukarı çıkmak istiyor. Diğer yandan Bill, korkuyor. Kalıp tam da diğerleri gibi davranmak istiyor.”
Senaryo yazarı Gary Eck konuyu daha da açıyor: “Filmde Will’in ve Erik’in öyküleri arasında pek çok paralellik var. İkisi de bir yolculuğa çıkıyorlar. Sven sayesinde, Erik uçabileceğini öğreniyor. Will ise içinde bulunduğu ortamdan kurtulma hırsı nedeniyle, bir yırtıcı olmak istiyor. İkisi de epey hezeyan içinde ve öykünün sonuna kadar gerçeğin farkına varamıyorlar. Aralarında miller olsa da –biri okyanusun içinde, diğeri buzun üzerinde yaşıyor—öyküleri birbirine benziyor.”
Öykü, kerevitlerde kusursuz bir şekilde daha büyük bir şeye ilerliyor. Kaçakların—Erik, Bo ve Atticus—peşinden Adelie Ülkesi’ne gelen Mumble, onları eve geri götürmeye hazırlanırken, İmparator Penguenler Bryan adında devasa bir ayıbalığıyla karşılaşır, Bryan, nam-ı diğer Sahilin Efendisi. Miller bu sahneyi, ormanda bir kütüğün üzerinden geçmek isteyen ama yolu Küçük John tarafından kesilen Robin Hood’un öyküsüne benzetiyor. Burada penguenler hassas bir buz köprüsünden geçmeye çalışırken, Bryan “Sahilin Efendisi kimse için geri adım atmaz,” der. Bu koca yaratığın inatçılığının nedeninin, kısmen devasa cüssesinin arkasında gizlenmiş olan iki yavrusunu koruma isteği olduğu anlaşılır. İki baba da yavrularına göz kulak olmaktadır. Bu karşılaşma, ikisinin de beklemediği, uzun vadeli ve bir başka eski masalı andıran sonuçlar doğuracaktır: Ezop’un “Fare ile Aslan” öyküsü.
Çevrede hesaba katılması gereken başka yırtıcılar da vardır; bunlardan biri de, Sahilin Efendisi’ni kurtarmak için bir plan hazırlayan Mumble’ın peşinden gelen korkutucu bir pars foku da vardır. Ayrıca fırsatını buldukları anda başıboş bırakılmış yavru penguenlerin üzerine amansızca hücüm eden iri, kahverengi Skua kuşlarından oluşan bir sürü de mevcuttur.
Senaryo yazarlarından Warren Coleman, “Yazarlar için, süreç ‘Happy Feet/Neşeli Ayaklar’da yaşadığımıza çok benziyordu,” diyor. Herkesin özgürce ve coşkuyla fikir alış verişinde bulunduğu bir süreçti. Diyalog taslağı çıkarıp provalar yapıyor ve en işe yarayanını seçiyorduk. Senaryo sayfaları kayıt stüdyolarına gittiğinde, replikler zaten yazarların ve oyuncuların ağzındaydı; oyuncular seslerini hazırlamıştı.”
“Dans Edelim, Haykıralım!”

~ MÜZİK VE HAREKETLERLE TEMPOYU BELİRLEMEK ~

İlk “Happy Feet/Neşeli Ayaklar”da olduğu gibi, performanslar baştan ayağa sergilendi. Film yine günümüzün en iyi dans yeteneklerinden bazılarını bünyesinde barındırıyor. Bu yeteneklerin başında, Miller’ın “dünyanın en iyi step dansçısı” olarak nitelendirdiği Savion Glover var. Glover, Mumble’a özgü hareketleri vermek için projeye dahil oldu. Filmde yer alan koreograf Wade Robson, enerjik açılış gösterisini oluşturmak için tarzları ve bir sürü step dansçısını bir araya getirdi. Dein Perry, dünya çapında beğeni kazanan sahne gösterisi “Tap Dogs”da popular hale getirdiği ritmik step hareketlerini farklı türde hayvanların ayaklarına uyarladı; Kate Wormald ise ilk filmde üstlendiği görevi sürdürüp genişleterek ana dramatik ve dans motion capture performansçılığının yanında bu kez koreografi ve performans bütünlüğünü sağladı.
Miller, “İlk filmde, insanların koltuklarında dans edebileceklerini hissetmelerini istemiştim. Şimdi, insanların sinemadan dansın etmenin ne olduğuna dair yoğun bir hisle—diğer insanlarla; arkadaşlarınız, aileniz, içinde yaşadığınız toplumla bağlantı kurmanın ne olduğu üzerine düşünerek çıkmalarını istiyorum. Öykü ilerledikçe, amaç birliği oldukça belirgin hale geliyor ve sonunda görkemli bir şekilde işleniyor.”
Bilgisayar sanatçılarından oluşan bir ordu, motion-capture setinde sergilenen koreografiyi animasyona çevirmek için çalıştı. Canlandırma yönetmeni Rob Coleman açıklıyor: “Koreografiyi modifiye etmemiz gerekiyor çünkü penguenlerin bacakları çok kısa, dansçılarsa normal insan bacaklarına sahip; dizler sorun yaratıyor. O nedenle bir penguenin hareket aralığı bir insanınkinden çok daha dar. Harika ekibimiz, hareketleri penguen hareketlerine dönüştürdü.”
Step dansı ustası Savion Glover, penguen meselelerini canlandırma sanatçılarına bıraktığını söylüyor. “Bu kadar ilerlemiş bir teknolojiyle, penguen hareketlerini gerçekleştirmek teknik kafalara kalıyor. Ben bir penguen gibi hareket etmeye çalışmak yerine, sadece rahatlayıp kendim oldum. Bu adamlar canlandırma teknikleri üzerinde çalışmaya devam ettiler. Bunu görmek inanılmaz bir şey. Yıllar önce, ‘Happy Feet/Neşeli Ayaklar’ın setine ilk geldiğimde, hareketlerimin bir miktar kısıtlandığını hissetmiştim. Bu kez, böyle bir şey konusunda uyarılmadım. İşin teknik kısmına çok emek harcadılar ve ortaya muhteşem bir sonuç çıktı.”
Sadece canlandırma sanatı değil, televizyondaki dans yarışmaları sayesinde dünyanın dört bir yanındaki izleyicilerin dans bilgisi de gelişme göstermişti. George Miller şöyle diyor: “Bu programlar sayesinde, izleyiciler dans, farklı tarzlar ve sentezler konusunda oldukça detaylı bilgi sahibi oldu.Biz de filme bunları kattık. Artık sadece eski usul şeyler—dans eden penguenlerle temel, şirin hareketler—yok. İzleyicilerin artık bunlardan etkileneceğini sanmıyorum. Gerçektten çıtayı yükseltiyoruz.”
Yapımcı dansın izleyiciye ‘vay canına’ dedirtmesi için o kadar ısrarlıydı ki canlandırma sanatçıları mevcut penguen düzeneği ve hareketli iskeletler üzerinde oynamalar yaparak her bir canlandırma yaratığın hareket tarzını ve aralığını belirlediler.
Bu ayarlara rağmen, Dein Perry başlangıçta bu endüstriyel dans yaklaşımının penguenlere uyarlanıp uyarlanmayacağı konusunda şüpheliydi. “Yer çok sert vurmayı seviyoruz. Ama sıçramaların ağırlığına ve bacağınızı ne kadar kaldırdığınıza dikkat etmelisiniz; çünkü penguenlerde, bacaklar karında kayboluyor.”
Açılış sahnesinin koregorafı Wade Robson, canlandıram sanatçılarıyla işbirliği yaparak özenle hazırladığı hareketlerin çeviride kaybolmayacağından emin oldu. Robson şöyle anlatıyor: “Tek sorun penguenlerin bacaklarının kısa olması değil; omuzları da yok. Benim yaptığım hareketlerin büyük bölümü bu aralıkta gerçekleşiyor. O nedenle inandırıcılık düzeyini koruyarak, omuz üstüne getirildiklerinde yüzgeçlerin tepe noktasını biraz kaldırdık. Canlandırma sanatçılarıyla bir süre düşünüp taşındık ve hip-hop’u temel olan bu tip bir dans için yeni penguen düzenekleri oluşturduk. Ritmik, seri, oyunbaz, hareketli ve akıcı—bir bakıma James Brown kalıbından çıkma.”
Koreograf Kate Wormald anlatıyor: “Açılıştaki dans sahnesi zamanımızın özelliklerini taşıyor. Müzik seçimlerine baktığınızda, yapabildiğimiz kadar hareketli hale getirmeye çalıştığımızı görebilirsiniz. Adelie Ülkesi’ndeki sahnede koreografi biraz daha karakterden geliyor. Neredeyse her bir yaratığın birlikte dans ettiği muazzam step dansı gösterisini içeren finalde ise ağır, sert bir yere vurma unsure hakim.”
Büyük finaldeki hareketler ayaklarla sınırlı değildi. “Kâğıt üzerine geçirdiğimizde, bunu yapamayacağımızı düşünerek biraz endişelenmiştim,” diyor Miller “Set hareket ediyor… buz hareket ediyor …kar hareket ediyor; ve tabii ki tüm karakterler hareket ediyor. Çok dinamik—en miniğinden en kocamanına bir sürü farklı büyüklükte karakter var. Çok özel bir şey yaratmak için bir fırsat bulduk; ortaya çıkan sonuç beni gerçekten çok heyecanlandırdı,” diyor yönetmen coşkuyla.
Böyle büyük bir işin altından kalkmak, birkaç yıl önce bile mümkün değildi; ancak canlandırma teknolojisindeki sıçramalar, olasılıkları büyük ölçüde genişletti. Yardımcı yönetmen ve dijital görüntü yönetmeni David Peers, “Filmde, ilk filmde yapmamızın imkânsız olduğu şeyleri yapıyoruz,” diyor. “On binlerce karakter içeren devasa dans sahneleri var—onlarla etkileşim halinde çalıştık, sette koreografinin işlemesi ve müziğin zamanlaması için ayarlamalar yaptık, bazı karakterlerin konumlarını değiştirdik—hepsini gerçek zamanlı olarak yaptık.”
Peki bu binlerce karakter ne eşliğinde dans ediyor? Yapımcı Bill Miller, “Filmde yer alacak şarkıları seçerken, pek çok seçeneği eledik ve daima öyküyü ilerletecek parçalar aradık. Sonuçta elimizde operadan baladlara, rap ve R&B klasiklerine farklı türlerden ilginç bir seçki oluştu. Bu şarkılardaki unsurları kullanarak öykümünü anlatabileceğimizi hissettik.”
George Miller şunları ekliyor: “Müzikal anlamda, filmin felsefesi klasik şarkıları ve klasik tarzları alıp onları günümüz formalarında yorumlamak. Herkes tarzları bir şekilde bir araya getiriyor. Opera, tirol, rap ve hip-hop ritimleri, dans müziği, çağdaş pop; hepsini bir araya getirdik.”
Miller, “Happy Feet Two/Neşeli Ayaklar 2”nin müzikal yapısını oluşturması için bir kez daha besteci John Powell’a gitti. “John’la, oyuncularla çalıştığım gibi çalışıyorum. O, oturup ‘Ah, buna biraz daha şundan eklemek gerekiyor,’ diyebileceğim biri. Besteleri benim önümde, neredeyse mükemmel bir şekilde oluşturuyor, ayarlıyor ve çalışıyor.”
Besteci, süreci anlatıyor: “Şarkıları anlamamızın nedeni, onları defalarca duymuş olmamız. Kulağımıza yerleşiyorlar ve hayatımız boyunca aynı biçimde ve aynı yapıda tekrar tekrar çalınıyorlar. O nedenle ne hissetmemiz gerektiğini biliyoruz; ama onlarla tuhaf bir şey yaparsanız herkes bunda bir terslik olduğunu anlıyor. O yüzden bilinen şarkıları düzenlerken dikkatli olmanız gerekiyor. Bazen risk alıp bu şarkıları George’a ve filme yarayacak hale getirmeyi deniyorum. Ama sonuçta, şarkılara daima saygı gösteriyoruz ve azıcık oynayıp ihtiyaç duyduğumuz şekle getirebileceklerimizi seçiyoruz.”
Koreograf Robson açıklıyor: “Açılışı birliğe dair bir kutlamayla yapmak ve Mumble sayesinde penguenlerin yaşam tarzı haline gelen bu dev dans ve müzik partisinde karakterleri bir kez daha tanıtmak istedik.”
Açılış sahnesinde yer alan düzenlemelerden bazıları Rhythm Nation” ile “Shake Your Body (Down to the Ground)”, “Mama Said Knock You Out,” “SexyBack,” “Ain’t Nobody (Does It Better)” ve “Do Your Thing.”  Miller ve Powell’ın hazine sandığında yer alan diğer müzikal mücevherler arasında 80’li yılların parçaları, rock klasikleri, dans parçaları, klasik western dizisi “Rawhide”ın tema müziği ve Puccini’nin Tosca operasonda yer alan “E Lucevan Le Stelle”den uyarlanmış, yürek dağlayan bir arya var.
Penguenlerin ve diğer Antarktika yaratıklarının çok kültürlü birlikteliğinin ve işbirliğinin yansıtılması adına, melodilerin orkestrasyonunda yeknesaklıktan kaçınıldı. Ritimler dünyanın dört bir yanından müzikal tatlarla süslendi; ancak, diyor Powell, “dinleyicinin çok ayırt edebileceği kadar değil; ana fikir, hepsini bir araya getirmekti.”

“Yakın durun.  Isının.”
“Haydi millet…sarılın.”

~ 3D CANLANDIRMA: KARAKTERLER VE ÇEVRELERI~

George Miller vurguluyor: “İlk ‘Happy Feet/Neşeli Ayaklar’ın bu kadar beğenilmesinin ardındaki en büyük nedenlerden biri de görünüşüyle farklı olduğunu belli etmesiydi. Mümkün olduğunca ve o zamanın teknolojisinin izin verdiğince fotoğraf gerçekçiliğini yakalamayı amaçladık. Her şeyde Antarktika’nın doğal tarihini: penguenlerin davranışların, buz formasyonlarını, rüzgârın ve bulutların oluşma şeklini temel aldık. Kendine has bir gerçekçiliği vardı. Ama aynı zamanda Antarktika’nın güzelliği de rol oynuyordu. Sadece kar ve buz gibi görünse de, inanılmaz bir zenginlik var—buzdağlarının oluşması, suyun şekli, loş gün ışığının renkleri, gece gökyüzünde görünen güzel tan kızıllığı.”
Yapımcı Bill Miller şunları söylüyor: “İlk filmde öğrendiğimiz pek çok tekniği, çekirdek ekiple birlikte çalışarak daha da rafine hale getirdik. ‘Happy Feet Two/Neşeli Ayaklar 2’yi yeni ve gelişmiş zirvelere götürdük ve fotoğraf gerçekçiliği düzeyini arttırdık.”
Yardımcı yönetmen/görüntü yönetmeni Peers şöyle diyor: “Bir sinema deneyimi olarak bu film, İmparator Ülkesi’nin yanında daha önce görmediğimiz pek çok şaşırtıcı ortamda geçiyor. Bu bir aşk hikâyesinin, bir serüven ve bir felaket filminin karışımı… hem de şarkılar ve danslarla. Efsanevi bir film.”
Canlandırma yönetmeni Coleman da bunun, teknolojiden çok canlandırma sanatçılarının evrimiyle ilgili olduğunu düşünüyor. “Evet, beş yıl öncesine göre çok büyük bir gelişme var. Yazılım daha iyi hale gelmiş; ama zihinler de öyle. Bu işi yapan insanlar harika teknikler ve araçlarla geliyor. Render’lama, tüy ve kürk, gözler, kar gibi öğelere bakınca gelişmeyi görebiliyorsunuz. Bu, Araştırma Geliştirme, yazılım ve IT bölümlerinde çalışanlar sayesinde oldu. İlk günlerde bizi dinlediler ve onlara ihtiyaçlarımızı belirttik. Örneğin, bir inceleme aracıyla ekibimin canlandırma kurgusunu kamera, ışık ve efekt eklenmiş bir halde gördüm. Her gün George’la çalışırken bunu kullandım; bu film için özel olarak hazırlanmış, harika bir entegrasyon teknolojisinin ürünüydü.”
Ortamın gerçekçiliği çok önemli olduğundan, bu iş için özel olarak kurulmuş ekipler, Antarktika kıtasının belli yönlerinin görünüşünü oluşturmakla görevlendirildi. Bu sanatçılar, kar ve buzun davranışı gibi şeyleri araştırarak birer uzman haline geldiler ve bu bilgileri yüzey ve ışıklandırma tekniklerine çevirdiler. George Miller, “Karın davranış şekli, rüzgârın kara etkisi, suyun hareketi, gökyüzünün aydınlanması gibi şeyler arka planda yer alan önemsiz unsurlar gibi görünüyor belki ama bunların doğada nasıl gerçekleştiğini özenle araştırdık. Çok şey öğrendik.”
Yapımcı Doug Mitchell, Antarktika’ya yapılan bu ziyaretin üç boyutlu olduğunu söylüyor. “Görüntü kalitesi bu kez çok daha iyi; bunun en büyük nedeni de 3D teknolojisi. Şimdi, teknoloji ve ekip o kadar başarılı bir iş çıkardı ki bu dünyanın bir parçası olmadan edemiyorsunuz. Büyüleyici bir şey.”
Stereo süpervizörü Jason Fairley’e göre, hakim bir görüş vardı: “Başlangıçta, çalışmamız için önümüze hedefler kondu. Ama George’la çalışırken en önemli şey, öykünün kendisi. Bu nedenle bu projede 3D’nin kullanımıyla ilgili en önemli şey, öyküyü geliştirmesi ve ilerletmesiydi. 3D’nin asla dikkati dağıtmamalı ve izleyicinin olanları anlamasına yardımcı olmalı. Yüzlerce insan filmi olabildiğince duygusal, ilginç, heyecan verici ve izleyiciyi saran bir yapım haline getirmek için çalışt; o nedenle stereoskopik boyut, bu güzel öyküye tanık olan izleyicilerin yaşadığı deneyimi güçlendirmek için kullanıldı.”
3D aracı, farklı türdeki yaratıkların yürüyüşü, yüzüşü, dans edişi ve/veya süzülüşü söz konusu olduğunda da epey işe yaradı. Miller anlatıyor: “Güzel, inanılmaz şekilde parıldayan bir denizanası ailesinin olduğu bir sahne vardı; hareket ettiklerinde, sanki tuhaf, dünya dışı bir dans sergiliyorlar. Sarkıtlardan damlayan su, güzel turkuvaz ve mavi renklerde; kar elmas gibi parıldıyor. Bu filmde çok güzel şeyler var. Ayrıca küçük, tüylü penguenlerimiz de var. İzleyicilerin ellerini uzattıklarında penguenlerin kürklerine dokunabileceklerini hissetmelerini istedim.
Canlandırma sanatçıları bu kez diyaloglarda yüzlerin, gözlerin ve ağızların daha ifadeli olması için çalıştı. Yeni karakterlerden bazılarında, farklı hareket ettirme türleri denendi. Erik, Bo ve Atticus gibi yavru hayvanların düzeneğinde birtakım zorluklar ortaya çıktı; özellikle bodur görünümü, boyunsuz ve bacaksız, Atticus’un filmde sergileyeceği karmaşık ayak ve dans numaralarının gerçekleştirmesi için düzenekte değişiklikler yapılması gerekti. Düzenek iyileştirilerek genç penguenin şeklini korurken inandırıcı hareketlere de olanak tanıdı.
Yönetmen Miller, ekiplerini siyah ve beyaz penguen denizinde önemli karakterlerin seçilebilmesini sağlamakla görevlendirdi. Hareket tarzındaki küçük değişiklikler ve belirgin fiziksel özellikler, tamamen ayrı kişilikler yaratılmasını sağladı. Tüm bunlar yetişkin penguenlere de uygulandı: Kalçalarını kırıta kırıta, işveli bir şekilde yürüyen Carmen’in, binlerce Adelie dişisi arasında bile gözden kaçması çok zor.
Bazı karakterlerdeki insansı etkiler de perdede yerini buldu. Ses kaydı seanslarının canlandırma sanatçıları tarafından “ruh makaraları” olarak adlandırılan ve performans ruhunu yakalayan görüntüleri, canlandırma konusundaki bazı seçimlerde belirleyici rol oynadı; oyuncunun kendine has hareketleri ve yüz ifadeleri, canlandırma karakterin performansında yer aldı. Benzer şekilde, Lovelace’in kahramanca gitar çalar gibi yaptığı sahneler için canlandırma sanatçıları ünlü rock yıldızlarının görüntülerinden ve ağır guitarist pozlarından ilham aldılar.
Ama penguenler, ayıbalıkları ve kriller “Happy Feet Two/Neşeli Ayaklar 2”de yalnız yolculuk etmiyor. Kalabalık yönetmeni Greg van Borssum, “Kalabalık ekibi, 600’den fazla sahnede 16 milyonun üzerinde karakter animasyonu hazırladı,” diyor. “Bu hesaba göre her bir kalabalık sanatçısı filmdeki yaklaşık 950.000 oyuncudan sorumluydu. Neredeyse Avustralya’nın Tasmanya eyaletinin nüfusunun iki katı. Çok dramatik bir anı içeren bir sahne bütür penguen kalabalığının dikkatini çekebilir. Ön planda gerçekleşen hareketten uzaklaştığınızda, ve uzak arka plana baktığınızda, daha genel bir İmparator veya Adelie cinsi penguen davranışı görüyorsunuz. Böylece, bu öykünün, daha büyük bir topluluğun parçası olduğunu biliyorsunuz.”
Kriller de canlandırma sanatçılarının üstesinden gelmeleri gerken zorluklara neden oldu. Bu zorlukların tek nedeni sayıları değildi—tam olarak 603.000 adet. Her bir kahraman için 13 kol ve bacak setini denetleyen hassas controller içeren düzenekler hazırlandı. Krillerin doğadaki hareketlerini içeren görüntüler bir kez daha canlandırma ekibine bilgi verdi.
Devasa ve minicik dünyaların bir araya glemesi, canlandırma sanatçılarının yaratıcı bir şekilde yaklaşması gereken bir başka konuydu. Rob Coleman anlatıyor: “Krillerin pars fokunun sırtında gittiği sahnenin karmaşık olacağını daha storyboard’u gördüğümde anlamıştım; çünkü makrodan mikroya gidiyor ve suyun içinde de dışında da geçiyordu. Bu sahnenin hazırlanması, karmaşıklığı nedeniyle bir yıldan fazla sürdü.”
Mumble’ın Antarktika’daki dünyasına yapılan ikinci ziyaret, bu el değmemiş kıtayı evi bilen pek çok farklı türü bir araya getiriyor. George Miller, farklılıklarımıza rağmen bir araya geldiğimizde, dünyadaki karmaşanın üstesinden gelebileceğimizi göstermek istediklerini söylüyor. “Farklılıklarımızı kabul edip onları benimseyerek dünyayı değiştirebiliriz ve bir araya gelirsek, her şeyi yapabiliriz,” diyor usta sinemacı. “Ama aynı zamanda, hepimiz kendine has nitelikleri ve yetenekleri olan bireyleriz. Önemli olan, bu yeteneklerle ne yaptığımız.”

Bir yanıt yazın