13. Gün / Friday the 13th

Korku filmi klasiği “Friday, the 13th-13.Gün”ün sinema seyircilerinin olağanüstü ilgi gösterdiği yepyeni versiyonunda Kristal Gölü’ne hoşgeldiniz.
Kayıp kızkardeşini aramak için efsanevi Kristal Gölü ormanlarının yolunu tutan Clay Miller (Jared Padalecki), yosun kaplı ağaçların arkasındaki eski ve çürümüş kulübe kalıntıları arasında araştırmaya girişir. Polisin ve yöre halkının uyarılarına kulak tıkayarak kayıp kızkardeşi Whitney’i (Amanda Righetti) aramayı sürdüren Clay, o bölgeye heyecanlı bir hafta sonu tatili için gelen üniversiteli gençler arasındaki Jenna adlı bir genç kızın (Danielle Panabaker) yardımını alır.
Ancak orada hiç hesaba katmadıkları büyük bir tehlikeyle karşılaşmak üzeredirler. Farkında olmadan film tarihinde yaratılmış en korkunç canavarlardan birisinin; ustura keskinliğindeki büyük bıçağıyla Kristal Gölü’nü mesken tutan ünlü katil Jason Voorhees’in yaşam alanına girmişlerdir.
Paramount Pictures ve New Line Cinema’nın sunduğu “Friday, the 13th-13. Gün”ün yönetmenliğini Marcus Nispel üstlendi. Senaryosunu Damian Shannon ile Mark Swift’in birlikte yazdığı filmin yapımcılığını bugüne kadar “The Texas Chainsaw Massacre”, “The Amityville Horror” gibi korku klasiklerine ortak imza atmış olan Michael Bay, Andrew Form ve Brad Fuller üçlüsü ile orijinal “Friday the 13th-13. Gün”ün yapımcı yönetmeni Sean Cunningham gerçekleştirdi. “13. Gün / Friday the 13th” yazısını okumaya devam et

Başka Semtin Çocukları

İstanbul  “varoşlarında” bir kenar mahalle…
Bu mahallede yaşayan yirmili yaşlarında iki delikanlı, birbirine çok yakın iki arkadaş…
Her ikisinin de hayalleri var.,Şehre bir kenarından tutunarak yaşadıkları bu   “sefil” mahalleden kurtulmak, bu “çöplükten” onları çıkartacak bir  yol  arıyorlar…
Veysel çok uzaklara, denizlerin ötesindeki ülkelere gitmek, aşık olduğu kızla orada özgürce birlikte olmak istiyor.
İsmail çok para kazanıp, saygı duyulan ve korkulan biri olmanın peşinde… İşte o zaman  istediği her şeye sahip olacağına inanıyor, ona küçümseyerek bakan, sarı saçlarını insafsızca savurup her seferinde aklını alan mahallenin en havalı kızına bile…
Her ikisi de küçük bir tekstil atölyesinde çalışıyorlar. Oradan kazandıklarıyla hayal ettikleri şeylere ulaşmaları çok zor görünüyor.
Hayattan bekledikleri şeylerle var oldukları gerçeklik arasındaki gerilimi bütün “şiddetiyle” yaşıyorlar.
Mahallede üst üste cereyan eden olayların vuku bulduğu hayli hareketli bir günün sonunda Veysel’in cesedi bir uğursuz köşede, çöplerin içinde bulunuyor. Kimin öldürdüğü belli değil…
Veysel’in abisi Semih askerden  döndüğü gün kardeşinin cenazesini kaldırılıyor.  Semih bu cinayeti çözmek, kardeşinin katilinin bulmak zorundadır.
Semih askerden bir ay erken terhis edilmiştir, güneydoğudaki operasyonlarda “kahramanlık” göstermiş olması sebebiyle…
Her türden sıcak çatışmanın, kan ve gözyaşının içinden  çıkıp gelmiş  olan Semih kendi  travmalarıyla baş etmeye çalışırken sivil hayata uyum sağlamakta zorluklar yaşamaktadır… “Başka Semtin Çocukları” yazısını okumaya devam et

Parti Tırtılları / Sunshine Barry and The Disco Worms

80’lerin meşhur disco müzikleri YMCA, YES SIR I CAN BOOGIE, I WILL SURVIVE, LOVE TO LOVE YOU BABY gibi hit şarkılarla bezenmiş; çocuklara olduğu kadar büyüklere de hitap eden mükemmel bir animasyon “PARTİ TIRTILLARI – SUNSHINE BARRY and THE DISCO WORMS”…
23 Nisan 2009 da vizyona giriyor

Eğlence, renk cümbüşü ve en önemlisi, eşi benzeri olmayan disko müziği! Bu fıkır fıkır, heyecanlı bilgisayar animasyonunda, Solucan Barry o bildik disko ritmini canlandırıyor. Sıkıcı bir hayatı vardır, ta ki bir gün babası ona eski bir plak hediye edene dek. Mükemmel dans eden Barry, senede bir düzenlenen şarkı yarışmasına katılmak için bir grup kurmaya karar verir. Ancak hayat, tempo tutmak kadar kolay değildir. Barry ve arkadaşları bir gün, yem niyetine topraktaki yuvalarından koparılıp alınıverirler. “Parti Tırtılları / Sunshine Barry and The Disco Worms” yazısını okumaya devam et

Dilber’in Sekiz Günü

Doğu’nun kıraç topraklarında fakir bir köyde annesi, babası ve kardeşleriyle yaşayan Dilber, çocukluk aşkı Ali ile evlenme hayalleri kurmaktadır. Ali ile birbirlerine aşıktırlar ama Ali’nin Babası, oğlunu bir başka kızla evlendirmek için arkadaşına söz vermiştir. Bu söz her n’olursa olsun tutulmalıdır. Ali, çaresiz babasının verdiği söz nedeniyle çocukluk aşkı Dilber’e bir başkasıyla evleneceğini söyler. Dilber bunu kabullenemez. Eline aldığı orakla Ali’nin evini basar. Ali’nin babası ürkmüştür Dilber’in bu deli halinden. Dilber’in peşinden avluda kendi ailesi ve köy haklıda toplanmıştır. Ali’nin babası durumu Dilber’e de izah etmeye çalışır. Dilber, ikna olmasa da orda kararını verir. Kendisini isteyen ilk adamla evlenecektir. Evin ahırına kendini kapatır. Babası, annesi, kardeşleri bu kararından vazgeçmesi için çok uğraşır ama başaramazlar. Dilber, kararlıdır…
Köye bir topal ağır aksak yürüyerek yaklaşır.. Duymuştur bu köyde bir kız vardır kendini isteyen ilk adamla evlenecektir. Mehmet’tir adı. Kasabada ki okulda hademelik yapmaktadır. Babadan kalma küçük bir evi, küçük de bir bostanı vardır. Şimdiye kadar kaç kez evlenmeye niyetlendiyse de, topal diye kimse kızını vermemiştir. Artık, o kadar çok geri çevrilmiştir kimse Mehmet’le kız istemeye bile gitmemektedir. Bu kez Mehmet kendisi isteyecektir kızı. Ayağını sürüye sürüye köye gelir. Dilber’in evini bulur ve kızı ister. Tüm aile şaşkındır ama Dilber’in inadı devam etmektedir. Dilber’in ailesi çaresiz kızlarını Mehmet’e verir. Mehmet’le birlikte dönüş yolunda artık iki kişidirler. Bir de Dilber’in çeyizinin bulunduğu bavul vardır yanlarında. Mehmet, Dilber’i kasabaya evine getirir. “Dilber’in Sekiz Günü” yazısını okumaya devam et

Dost Kazığı / How to Lose Friends & Alienate People

How To Lose Friends & Alienate People –DOST KAZIĞI ümit vaad eden bir gazeteci olan Sidney Young’ın NewYork’un en prestijli dergilerinden biri olan Sharp’a gelişiyle nasıl sevilmeyen ve istenmeyen adama dönüştüğünü anlatan bir komedi … Manhattan  insanları tarafından etrafı çevrilen ve çevreye uygun olmayan kaba davranışları, garip şakaları ve peşini bırakmayan talihsizliklerle düştüğü komik durumlar Young’ın hayatının kadınına rastlamasıyla daha da içinden çıkılmaz bir hal alacaktır.

Sidney; ün ,şöhret, gösteriş ve cazibeyi hem çok seven hem de nefret eden saf, mahcup bir adamdır. Dergisi Post Modern Review medya yıldızlarına ve trendlerine hayranlar kazandırmaktadır. Sidney tamamen karşıt muhafazakar NewYork dergisi Sharps’dan iş teklifi alınca şok olur. Böylece başarının kapısını aralamıştır. Hem yapıcı, hem de baştan çıkarıcı iş arkadaşları ve kendi saflığı yada Sidney kontrolden çıkmış bir eleman haline gelmiştir.

Toby Young’ın  Vanity Fair’deki kendi kariyerini anlattığı uluslararası çok satan hikayesinden uyarlanan filmin yönetmeni Oscar Ödülü’ne aday gösterilen yönetmen Robert Weide. Yönetmeni daha önceki  Curb Your Enthusiasm ve Lenny Bruce : Swear To Tell The Trurth filmlerinden hatırlayacağız.

Filmin yapımcılığını Stephen Woolley ve Elizabeth Karlsen, senaristliğini ise Peter Straughan üstleniyorlar.

Filmin başrolünü üstelenen Simon Pegg TV’de ve özellikle Channel 4’da rol aldığı Spaced dizisinde canlandırdığı karakter ile Peter Sellers Komedi Ödülü’ne hak kazandı. Oyuncu bu rolle BAFTA ödüllerine ve Uluslararası Emmy Ödüllerine  de aday gösterildi. “Dost Kazığı / How to Lose Friends & Alienate People” yazısını okumaya devam et