Vahşet Partisi / All The Boys Love Mandy Lane

Teksas güzeli Mandy Lane lisenin prensesidir. Chloe ve Red, Mandy’yi Red’in aile çiftliğinde haftasonunu geçirmek üzere davet ederler. Mandy bunu arkadaşlıklarını ilerletecek bir fırsat olarak görür, erkekler ise onu elde etmek için can atmaktadır. Teksas yollarında ilerlerken, çocuklar yavaş yavaş Mandy’nin savunmasını kırmaya çalışırlar: Bir bira kamyonundan bir fıçı bira çalınır, hafif uyuşturucular gençlerin kanına karışmaya başlar. Mandy olup bitenleri hafif tebessümle izlemektedir; bu tutumu onları bütünüyle çarpar. Çiftliğe vardıklarında herkes Mandy’ye ilk defa sahip olan erkek ünvanını kapmak için binbir numaraya başvurur. Fakat gece ilerleyip alkol, uyuşturucular ve hormonlar da işin içine karıştıkça geri alınamayacak sözler ve hareketler bir bir dökülür. Reddettiği erkeklerden biri bunu iyice ciddiye alınca, tatlı Mandy kendini birden hayatı pahasına bir mücadelenin içinde bulur. Edebiyatmış, matematikmiş, bunları bir kenara atın. Lisede en önemli kozun itibarındır, tabii eğer hayatın tehlikede değilse… “Vahşet Partisi / All The Boys Love Mandy Lane” yazısını okumaya devam et

Kıymık / Splinter

BİR TOBY WILKINS FİLMİ
KIYMIK (SPLINTER)
Screamfest 2008 – Festival Trophy ödülleri;
En İyi Görsel Efekt, En İyi Makyaj, En İyi Müzik, En İyi Kurgu
En İyi Yönetmen, En İyi Film

Genç bir çift romantik bir haftasonu tatili için ormana kamp yapmaya gider fakat polisten kaçan bir tutuklu ve kız arkadaşı tarafından rehin alınmalarıyla tatil tam bir kabusa dönüşür.Şans eseri bir araya gelen bu iki çift, kimsenin uğramadığı ücra bir benzin istasyonunda hayal bile edemeyecekleri dehşet dolu anlar yaşayacaklardır.

Filmin Konusu: Gezmeyi seven Polly ve doktorasını bitirmeye hazırlanan kitap kurdu sevgilisi Seth o haftasonu uzun süredir planladıkları romantik yıldönümü kutlamasını yapmaya karar verirler.Seth herhangi bir yerdeki bayağı bir motelde yıldönümü seksiyle kutlama yapacaklarını düşünürken; Polly bir kamp gezisi yapmalarında ısrar eder ve onu yıldızların altında yıldönümü seksi vaadiyle kandırmayı başarır.Ancak kamp yerine gelişlerinin üzerinden birkaç dakika geçmiştir ki Seth çadırı yanlışlıkla kırar ve ikili kamptan vazgeçip yeniden motel aramaya başlar. “Kıymık / Splinter” yazısını okumaya devam et

Yengeç Oyunu

Türk halkının gönlünde sarsılmaz bir taht kuran “Selvi Boylum Al Yazmalım”ın senaristi, “Hazal”, “At”, “Murtaza”, “Su da Yanar”, “Bekçi”, “Balalayka” ve “Kalbin Zamanı” filmlerinin bol ödüllü yönetmeni ALİ ÖZGENTÜRK’ün yeni filmi; “YENGEÇ OYUNU” Nisan ayında Türkiye sinemalarında vizyona giriyor.
Filmin senaryosu Tarihçi Halil İnalcık’ın Sabancı Üniversitesi’nde öğrencileriyle birlikte yürüttüğü araştırmaların ardından kitaplaştırdığı, 15. ve 16. yüzyıllarda gerçekleşen Osmanlı mahkemelerinin kayıtlarından yola çıkılarak hazırlandı. “Yengeç Oyunu” filmi Avrupa Film Konseyi (EURIMAGES) ve TC Kültür ve Turizm Bakanlığı destekli. Ali Özgentürk’ün senaryo ve yönetmenliğin yanısıra yapımcılığını da üstlendiği filmin başrollerinde ise “Alacakaranlık”, “Yanık Koza” ve “Karagümrük Yanıyor” gibi TV dizilerinden, “O Şimdi Mahkum” ve “Semum” adlı sinema filmlerinden tanıdığımız Ayça İnci; Türk televizyonlarının en uzun süre yayında kalan dizisi “Bizimkiler”den tanıdığımız Ayşe Kökçü, “Kurşun Yarası”, “Kurtlar Vadisi” ve “Hacı” adlı TV dizilerinde rol alan Özcan Varaylı’nın yanısıra Eskişehir’li genç ve yetenekli tiyatro oyuncuları rol almakta. “Yengeç Oyunu” yazısını okumaya devam et

Oxford Cinayetleri / The Oxford Murders

Yönetmen: Álex De La Iglesia
Oyuncular: Elijah Wood, John Hurt, Leonor Watling, Anna Massey, Burn Gorman
Senaryo: Jorge Guerricaechevarría
Tür: Gerilim-Romantik-Suç
Süre: 107 dk.
Vizyon Tarihi: 27.03.2009
Firma: Tiglon
Özet: Oxford Üniversitesinde profesör olan Arthur Seldom okulda başlayan cinayet serisini önlemeye çalışır. Katil cinayetlerin ardında matematiksel semboller bırakmaktadır. Katili durdurmak isteyen profesörün en büyük yardımcısı eski öğrencilerinden Martin olur.

Hayat Var

Hayat (14), babası ve yatalak dedesi ile birlikte, nefes kesici güzellikteki İstanbul Boğazı’na açılan bir dere ağzına kurulmuş, derme çatma ahşap bir evde yaşamaktadır. Boğaz güzel olduğu kadar da karanlık ve tehlikelidir. Babası ailenin hayatta kalmasını sağlamak için küçük teknesiyle bu sularda balıkçılık yaparken, bir taraftan da birtakım yasadışı işlere girip çıkar. Hayat bu zorlu, sert ve acımasız dünyada doğmuştur ama yaşama sıkı sıkıya sarılır. Dünyadaki adaletsizliklere karşı cesaretini, dayanıklılığını ve umudunu yitirmez.
Hayat Var Yönetmen Görüşü
Benim için bu projenin en heyecan verici özelliği, filmin İstanbul’a ilk kez denizden yaklaşma ve suların üzerinde bir İstanbul oluşturma isteği.
İstanbul Boğazı’nda ne zaman bir kayıkta yalnız kalmayı düşünsem,kıyılardan 12 milyon kişinin bana baktığını, aynı kayıkta ne zaman yalnız kalmak istemesem, orada olduklarını bildiğim 12 milyon kişinin bana arkalarını döndüğünü hissederim.
İstanbul bütün büyük şehirler gibi sert bir şehirdir.Hele denizden bakıldığında insanı çepeçevre tahakkümü altına alabilen, güzelliğiyle sarhoş edip düşürdüğü melankoliden, zalim bir kayıtsızlıkla tekme tokat fırlatıp atabilen, gaddar bir şehirdir.
Film kendisine denizden bakılan böyle bir İstanbul oluşturmak istiyor. “Hayat Var” yazısını okumaya devam et