Sihirli Dağ / Race To Witch Mountain

20 Mart’ta Türkiye Sinemaları’nda gösterilmeye başlanacak.
Açıklanamayan doğaüstü olaylarla ünlü Nevada çölünün ortasında gizli bir yer olduğu söylentisi uzun yıllardan beri dilden dile dolaşır. Çöldeki esrarengiz olayların merkezinin Sihirli Dağ olduğu iddiaları bir şehir efsanesidir.
Las Vegas’lı taksi şoförü Jack Bruno (Dwayne “The Rock” Johnson) otomobiline doğaüstü güçleri olan iki genç insan alınca bir anda kendisini açıklayamadığı olaylar zincirinin tam göbeğinde bulur.Güç birliği yapan Jack ve genç yolcuları, dünyayı kurtarmanın tek yolunun Sihirli Dağ’ın gizemini çözmekten geçtiğinin farkına varınca heyecan dolu bir macera başlayacaktır.
Walt Disney Pictures’ın sunduğu “Race to Witch Mountain – Sihirli Dağ”ın yönetmenliğini “The Game Plan-Oyun Bozan” ve “She’s the Man-Seksi Futbolcu”dan tanıdığımız Andy Fickman üstlendi. Senaryosunu, Alexander Key’in “Escape to Witch Mountain” adlı kitabını temel alarak Matt Lopez ile Mark Bomback yazdılar. 1975 yılında çekilen ve kısa sürede kült film haline gelen Walt Disney klasiği “Escape to Witch Mountain” ve 1978’deki devamı “Return from Witch Mountain”in çağdaş bir yeni çevrimi olan filmin yapımcılığını Andrew Gunn gerçekleştirdi.
Filmin baş karakteri taksi şoförü Jack Bruno’nun portresini çizen Dwayne “The Rock” Johnson’a etkileyici bir oyuncu kadrosu eşlik etti. “Bridge to Terabithia”dan tanıdığımız Anna Sophia Robb; “Night at the Museum” ve “Watchmen”de izlediğimiz Carla Gugino; “There Will Be Blood” ve “Munich” ile adını duyuran Ciaran Hinds’in yanısıra Alexander Ludwig, Tom Everett Scott, Christopher Marquette, Cheech Marin, Garry Marshall ve Billy Brown kamera karşısına geçtiler. Filmin kadrosunda ayrıca, 70’lerde çekilen iki “Witch Mountain” filminde uzaylı çocuklar Tia ve Tony’i oynayan Kim Richards ile Iake Eissinmann da konuk sanatçı olarak izleyici karşısına çıktı.
SİHİRLİ DAĞ’A DÖNÜŞ
1970’li yıllarda gösterime giren “Escape to Witch Mountain” ve “Return from Witch Mountain”in her ikisi de, izleyicinin kalbinde yer eden, bugün bile sevgiyle hatırlanan popüler bilimkurgu filmleri olmuştu. İki filmin ana karakterleri olan uzaylı çocuklar Tony ve Tia, o dönemin ikonlarına dönüşürken Sihirli Dağ’da yaşanan macera hiç unutulmadı. O günlerin küçük izleyicileri bugün büyüdü, çoluk çocuk sahibi oldu. Onlar da kendi çocuklarına televizyonda, video kasetlerde ve DVD’lerde “Sihirli Dağ” efsanesini seyrettirerek onların da bu klasikleşmiş filmleri tanımasını ve sevmesini sağladılar.
Gunn Films’in kurucusu olan yapımcı Andrew Gunn’u harekete geçiren etken de 1970’li yılların hiçbir zaman unutulmayan bu iki filmin popülaritesi oldu. Walt Disney Stüdyoları bünyesinde film çekmek için sözleşme imzalayan ünlü yapımcı, 2003 yılında çektiği “Freaky Friday-Çılgın Cuma” adlı komediyle ulaştığı başarının ardından yeni birşeyler yapmak istiyordu. “Escape to Witch Mountain-Kutsal Dağ”ın yepyeni versiyonunun soluk kesici görüntüler ve teknoloji harikası özel efektlerle donatılmış yüksek düzeyde aksiyon yüklü bir film olmasına kesin kararlıydı.
Öte yandan, Walt Disney Pictures için çektiği hit komedi filmi “The Game Plan-Oyun Bozan”ı yeni tamamlayan yönetmen Andy Fickman, Gunn’ın “Witch Mountain-Kutsal Dağ” projesi üzerinde çalıştığını haber almıştı. Bu projenin kendisini heyecanlandırdığını ifade eden Fickman, duygularını şu sözlerle dile getiriyor:
“Çocukken izlediğim ‘Escape to Witch Mountain’i çok sevmiştim. Favori filmlerimden birisi olmuştu. Böyle bir filmin yeniden çekilmesi haberi beni heyecanlandırdı. Ayrıca ‘The Game Plan-Oyun Bozan’ sonrasında da Walt Disney Şirketi’yle ile ilişkimi devam ettirme fırsatı karşıma çıkmıştı. ‘Race to Witch Mountain-Kutsal Dağ”ı günümüz izleyicisi için unutulmaz filmlerinden birisi yapmak istediğimi Walt Disney yetkililerine söyledim.”
Yönetmen Fickman’ın açıklanamayan olaylara duyduğu ilginin kökeni çocukluk dönemine kadar uzanır. Ünlü yönetmenin doğduğu New Mexico’daki Roswell kasabası yakınlarına o yıllarda bir UFO düştüğü söylentileri yayılmış; Amerikan hükümeti ve askeri yetkililerin bu olayı örtbas ettiği söylenmişti. Keyifle izlenecek yüksek oktanlı bir öykü anlatan “Race to Witch Mountain-Kutsal Dağ”ın odak noktasında iki farklı dünyanın karşılaşması şeklindeki Roswellvari bir temaya eşlik eden gizem boyutunun varlığının ünlü yönetmeni bu projeye çekmesi kaçınılmazdı.
Andy Fickman sözlerine şöyle devam ediyor: “Aslında sıradan insanların olağanüstü olaylarla karşılaşması boyutunu çok cazip buldum. Bu film herşeyden önce harika bir aksiyon macera öyküsüdür. Sıradan insanların kahramana dönüştüğü fantastik bir macera yaşanır ve  kahramanlarımız sadece tek dünyayı değil, iki dünyayı birden kurtarırlar.”
OYUNCU KADROSU
Taksi şoförü Jack Bruno rolünde Dwayne Johnson
Yönetmenlik için sözleşmeyi imzalayan Andy Fickman, filmin başrölünde “The Game Plan-Oyun Bozan”ın starı Dwayne Johnson’u görmek istiyordu. “The Game Plan”da sıcaklığını ve cazibesini sergileyen ünlü aktörün ilgisini çekebilmenin yolunun, filme daha fazla aksiyon sahnesi eklemekten geçtiğinin farkındaydı. Bu nedenle “Race to Witch Mountain-Kutsal Dağ”ın daha fazla aksiyon yüklü olması için ne gerekiyorsa yaptı.
Ancak sonradan görüldü ki, Dwayne Johnson da zaten 1970’lerin “Kutsal Dağ” filmlerinin fanatik bir hayranıydı. Bu yüzden ünlü aktörü projeye katılması için ikna etmek o kadar zor olmadı. 70’lerde çekilen filmleri çocukken izlediğini ve hayran kaldığını belirten aktör, “Race to Witch Mountain-Kutsal Dağ”da portresini çizdiği taksi şoförü Jack Bruno karakterini şu sözlerle tanımlıyor:
“1970’lerin “Kutsal Dağ” filmlerinde yer almayan taksi şoförü Jack Bruno karakteri, sonradan doğru yolu seçmiş eski bir dolandırıcıdır. Las Vegas’ta gece gündüz demeden çalışır. Kentin sokaklarını baştanboşa dolaşırken hayattan çok fazla beklentisi yoktur. Taksisine iki çocuğun binmesiyle birlikte herşey bir anda değişir. Siyah renkli arazi araçları tarafından takip edildiklerini fark eder. Ayrıca takip edenler arasında başka bir gezegenden gelen uzaylı avcılar da vardır. Farkına varmadığı şey ise, arabasına aldığı çocukların, hayatını sonsuza kadar değiştirecek çok özel çocuklar olduğudur.”
Dwayne Johnson, portresini çizdiği karakterin en beğendiği yönlerini şu sözlerle açıklıyor: “İnsanların kaderini hemen değiştirmek için fırsatlar sunan Las Vegas gibi bir şehirde mazideki günahlarının kefaretini ödeyen bir karakter olmasını sevdim. Artık hayat yolunun doğru tarafında tutunma mücadelesi vermektedir. Bu kentte kurduğu kişisel ilişkiler, A noktasından B noktasına giden müşterilerinden aldığı bahşişlerdir. Ancak olağanüstü yeteneklerle donatılmış çocukların taksisine binmesiyle birlikte gerçekten çok çok özel bir şey yapma fırsatına kavuşur. Bu da dünyayı kurtarma fırsatıdır.”
Dwayne Johnson sözlerini şöyle noktalıyor: “Walt Disney filmlerine ve kültürüne hayranım. Bu filmdeki yoğun eğlendirici boyuttan büyük heyecan duydum. Özellikle de ilk 10 – 15 dakikalık bölümü tam anlamıyla bir heyecan fırtınasıdır. Heyecan başladıktan sonra da bir daha asla durmaz. Ancak aksiyon boyutunun Walt Disney markasını Disney yapan yürek, aile, mizah ve büyü gibi niteliklerle birleştiğini görürüz.”
UZAYDAN GELEN KARDEŞLER
“Kutsal Dağ”ın taksi şoförü Jack Bruno’dan sonraki ana karakterleri, uzaydan belli bir amaçla gelmiş olan iki çocuktur. Ailelerinin dünyamızda bıraktığı bir cihazı bulmak zorundadırlar. Sadece kendi dünyalarını değil, bizim gezegenimizi de kurtaracak sırrı barındıran bu cihazı bulmak için çok ama çok sınırlı zamanları vardır.
Yönetmen Andy Fickman’ın bu konudaki yorumu şöyle: “Seth ile Sara, başka bir gezegenden belli bir misyonla gelmiş ziyaretçilerdir. Omuzlarında her iki dünyanın da ağırlığını taşırlar. Son derece güçlü paranormal becerilere sahiptirler.”
Yapımcı Andrew Gunn bunların neler olduğunu şu sözlerle açıklıyor: “Sara’da telekinezinin yanısıra telepati gücü vardır. Karşısındakinin beynini okuyabilir ve beyin gücüyle nesneleri hareket ettirebilir. Erkek kardeşi Seth ise, kendi bedeninin yoğunluğunu değiştirme yeteneğine sahiptir. İstediği zaman hayalete dönüşerek duvarlardan geçer. Bazen de metal kadar sert hale gelir. Üzerine ne atarsanız atın, ona zarar vermeyecektir. Kardeşlerin her ikisi de misyonlarına odaklı, yetenekli ve son derece güçlüdürler. Ancak çıta her ikisi için de çok yüksektir. Bu nedenle misyonlarını yerine getirirken Jack gibi bir insana güvenip güvenmeyeceklerine karar vermeleri biraz zaman alır.”
Sara rolünde AnnaSophia Robb
Orijinal filmdeki Tony ve Tia ikilisinin yerini alan Sara ve Seth karakterleri için bu rollerin ağırlığını taşıyabilecek düzeyde yetenekli iki genç oyuncuya ihtiyaç vardı. Andy Fickman aradığı Sara’yı, geçtiğimiz yıl oynadığı Walt Disney Pictures yapımı “Bridge to Terebithia”daki oyunuyla başarılı performans sergileyen, ayrıca “Charlie and the Chocolate Factory” ve “The Reaping” gibi filmlerde de izleyici karşısına çıkan AnnaSophia Robb’da buldu.
Yönetmen Fickman bu rol için neden AnnaSophia Robb’u tercih ettiğini şöyle açıklıyor: “Geçtiğimiz yıl ‘Bridge to Terabithia’ ile gönülleri fetheden AnnaSophia’yı düşündüm. Sara rolünün altından başarıyla kalkacağına inanıyordum. Dwayne’den sonra anlaşma yaptığımız ilk oyuncu AnnaSophia oldu.”
Colorado’lu 15 yaşında bir oyuncu olan AnnaSophia Robb ise, rolü konuşmak için Fickman’ın ofisine ilk girdiği andan itibaren Sara’yı oynamak istediğini belirterek şunları anlatıyor:
“Andy o günlerde ‘The Game Plan-Oyun Bozan’ı yeni bitirmişti. Ofisinin tüm duvarları, Dwayne ile Madison Pettis’in o filmle ilgili fotoğraflarıyla kaplıydı. İlk konuştuğumuzda elinde bitmiş bir senaryo olmadığı için bana gösteremedi. Buna rağmen o gün çok heyecanlandım. Zaman içerisinde senaryo şekillendi. Bir süre sonra ofisine yeniden gittiğimde duvarlarda Dwayne’in, uzaylıların, küçük UFO oyuncaklarının fotoğraflarının olduğunu gördüm. Bir de benim fotoğraflarım vardı! İşte o zaman benimle ilgilendiğini anladım. Herkesten önce değerlendirmeye alınmak benim için onurdu.”
Seth rolünde Alexander Ludwig
Gizemli Seth rolünde oynayacak genç oyuncuyu bulmak daha zor oldu. Bu rol için çok sayıda genç oyuncu değerlendirildiği halde hiçbirisi istenen niteliklere sahip değildi. Bunun üzerine Fickman’ın aklına 15 yaşındaki Kanadalı oyuncu Alexander Ludwig’in ismi geldi.
Kanada’ya bağlı Batı Vancouver’li olan Alexander Ludwig, bu rol için nasıl seçildiğini şu sözlerle anlatıyor: “Andy’nin bir önceki filmi ‘The Game Plan-Oyun Bozan’ın ilk gösterime girdiği hafta sonundaki rakibi başrolünde benim oynadığım ‘The Seeker: The Dark Is Rising’ adlı filmdi. Bu yüzden rakip filmin nasıl olduğunu görmek için seyretmeye gitmiş. O filmin çekimlerini Doğu Avrupa’da yapmıştık ve benim ilk başrolümdü. Sonra ‘Race to Witch Mountain-Kutsal Dağ’ için oyuncu belirleme zamanı geldiğinde beni hatırlamış. Prova için çağırdı. Ardından final provası için Dwayne ve AnnaSophia ile tanıştım. Aramızda hemen sıcak bir iletişim kuruldu.Provalar sırasında hepimiz son derece eğlendik.”
Seth karakterinde en hoşuna giden özelliğin “güvensizliği” olduğunu belirten Ludwig, karşılarına çıkan hiçbir insana, özellikle de Jack Bruno’ya güven duymadığını belirterek şöyle konuşuyor:
“Benim oynadığım Seth karakteri ve kızkardeşi Sara, buraya farklı bir gezegenden gelmişlerdir. Dünyada bulunma sebepleri, her iki dünyayı da yok olmaktan kurtarmaktır. Geldikleri gezegene tam zamanında geri dönmek için zamana karşı bir yarış içindedirler. Oynadığım karakter karşısındakine kolay güvenmez. İlginç bir karakter çizgisi vardır. Film ilerledikçe daha sevgi dolu ve şefkatli olur. Ancak çoğu zaman Jack Bruno karakteriyle zıtlaşır ve onunla çatışır. İkisi arasında yüksek düzeyde gerilim vardır.”
AnnaSophia Robb da şunları ekliyor: “Portresini çizdiğim Sara karakterinin insanların beynini okumak gibi olağanüstü bir yeteneği vardır. Telepatik ve telekinetik özellikleri olan bir kızdır. Nesneleri beyniyle hareket ettirme yeteneğine sahiptir. Böylesine büyüleyici yetenekleri olan bir kızı oynamak harikaydı. Ayrıca filmde karşımdaki daha ağzını bile açmadan beyninden geçen düşünceleri söyleyebiliyorum. Bu da benim rolüme komedi boyutu getirdi. Alex’in oynadığı Seth ve ben, bir ekibiz. Birlikte çalışmadığımız takdirde misyonumuzu tamamlayamayız. Benim karakterim insanlara özen gösteriyor ve Jack Bruno gibi yeni birisini sevmeyi, güvenmeyi öğreniyor. Benim canlandırdığım karakter için bir insanı sevmek  yepyeni bir deneyimdir.”
Astrofizikçi Alex Friedman rolünde Carla Gugino
Seth ve Sara gibi ana rolleri yerli yerine oturtan Fickman ile Gunn, filmin diğer kısımlarına odaklandılar. Konsantre olmaları gereken ilk önemli karakter, Jack Bruno ile tanıştığı sırada bir UFO konferansında sunum yapmakta olan güzel ve akıllı astrofizikçi Dr. Alex Friedman karakteriydi.
Bu rolde Carla Gugino’nun oynamasına karar veren yapımcı Andrew Gunn, bu tercihinin gerekçesini şu sözlerle açıklıyor: “Carla Gugino rolü üstlenmeyi kabul ettiği için çok şanslıyız. Portresini çizdiği karaktere çok benzer bir kadındır. Akıllı, güzel ve esprilidir. Oynadığı karakter sağlamlık gerektiriyordu ve bu özellik onda vardı. Carla ile Dwayne’i beraber olarak çektiğimiz ilk sahneden itibaren ikisi arasında gerçek ve sağlam bir bağlılık oluştuğunu hemen gördüğümüzü söyleyebilirim.”
Bu karakteri oluştururken UFO camiası içerisindeki gerçek bilim tutkunlarının aynası olmadığını istediğini belirten Andy Fickman, bu konudaki yaklaşımını şu sözlerle özetliyor:
“Dr. Alex Friedman karakteri, günümüzde UFO camiasında faaliyet gösteren gerçek UFO uzmanlarının karışımı gibidir. Gerekli araştırmaları yaparak bu insanların kendi faaliyet alanına getirdiği bilgi ve bilim birikimini bu karakterin bünyesinde birleştirmek istedik. Sert mizaçlı Jack Bruno karakteri için hoş bir tezat oluştururken Seth ve Sara için de adeta anne gibi bir rehberlik sağladı.”
Yönetmen Andy Fickman’la ilk tanıştığı andan itibaren yeni “Witch Mountain-Kutsal Dağ”ın bir parçası olmaya karar verdiğini belirten Carla Gugino, bu heyecanının nedenini şu sözlerle açıklıyor:
“1970’lerin “Kutsal Dağ” filmlerinin her ikisinin de zaten hayranıydım. Ancak Andy ile tanışınca son derece yaratıcı bir insan olduğunun farkına vardım. UFO kültürü ve paranormal olaylar konusunda donanımlıydı. Bu sayede oynadığım karakteri oluştururken güçlü bir çıkış noktası elde ettim. Ayrıca gözden düşmüş bir astrofizikçi ile eski dolandırıcı taksi şoförünün bir araya getirilmesi sonucunda harika komedi boyutu oluşurken dünyamızı iki farklı perspektiften keşfetme fırsatı bulduk.”
Entelektüel bir bilim kadınını oynarken klişelerden uzak kalmak istediğini söyleyen Carla Gugino sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu filmde portresini çizdiğim astrofizikçi Alex karakteri Las Vegas’taki UFO toplantısında konuşma yapmak için Harvard ve Stanford’da ders vermeyi bırakmıştır. Ayrılma kararının sebebi, UFO’lar konusundaki bilgi ve bulgulara yürekten inanıyor olmasıdır. Bilim camiasından dışlanmasına yol açsa bile başka gezegenlerde hayat olduğuna inanmaktadır.”
Asabi mizaçlı UFO uzmanı Dr. Donald Harlan rolü için film yapımcılarının aklında tek bir aktörün ismi vardı: Garry Marshall…
Yapımcı Andrew Gunn bu tercihin gerekçesini şu sözlerle açıklıyor: “Garry bu karakterin portresini çizerken bunu Alex’in bir antitezi şeklinde yaptı. Ancak bu karakter, kahramanlarımızın Sihirli Dağ’daki gizli hükümet tesisine alınmasında çok önemli bir rol oynar. Bugüne kadar tanıştığım en komik adam olan Garry, filmdeki eksantrik Dr. Harlan karakterine eğlenceli boyutlar getirdi.”
GÜÇLÜ HASIMLAR YARATMAK…
Film yapımcılarının önem verdiği bir başka konu da, filmin kahramanlarının karizmasına uygun güçlü hasımlar yaratmak oldu. Orijinal filmlerde bu rolleri Ray Milland, Donald Pleasance, Christopher Lee ve Bette Davis gibi ünlü oyuncular oynamıştı. “Race to Witch Mountain-Kutsal Dağ”da ise, hükümetin UFO baş müfettişi Henry Burke rolünde İrlandalı aktör Ciaran Hinds kamera karşısına geçti.
Geçtiğimiz yıl “There Will Be Blood” adlı filmde başarılı performansına tanık olduğumuz Ciaran Hinds, portresini çizdiği karakterin tüm hayatını dünya dışından gelmesi muhtemel varlıkları ele geçirmeye adamış bir adam olduğunu belirterek şu sözlerle tanımlıyor:
“Sihirli Dağ’da faaliyet gösteren çok gizli bir organizasyonun parçasıdır. Bu organizasyonun tek amacı, uzaylı işgaline karşı çalışmalar yapmaktır. Uzayda ne olduğunu bilmezler ama herhangi bir varlık gelirse onu ele geçirmeye kararlıdırlar. Uzun zamandır bu organizasyonun başındadır ve sonunda o yaratıkları ele geçirme fırsatı karşısına çıkmıştır. Böylece gerçekten tehdit olup olmadıklarını anlayabilecektir.”
Yapımcı Andrew Gunn’un bu konudaki yorumu ise şöyle: “Sihirli Dağ’daki mağaraların diplerinde gizlenmiş olan Seth ve Sara’nın uzay gemisini bulunca Burke’un hayali gerçek olur. Öncelikli amacı, bu uzay gemisi ve uzaylı gençlerden birşeyler öğrenmek ve onları hükümetin çıkarları doğrultusunda kullanmaktır. Bu çocuklar, Burke ve ekibi için deney kobayından başka bir şey değildir.”
FİLMİN ÇEKİM SÜRECİ
Oyuncu kadrosunun oluşturulmasıyla birlikte artık herkes filmin çekimlerine hazırdı. Film yapımcıları, çekimlerin çoğunu lojistik nedenlerle Kaliforniya’da yapmaya kararlıydılar. Ancak Nevada eyaletinde bulunan Las Vegas’ta da iki haftalık mekan çekimi planlandı.
Yönetmen Andy Fickman ve prodüksiyon tasarımcısı David J. Bomba, mekan çekimlerinin yanısıra Walt Disney Stüdyolarında dev setler kurmayı kararlaştırdılar. Filmin kostüm tasarımlarını Genevieve Tyrrell üstlenirken birbirinden görkemli aksiyon sahnelerinin sorumluluğunu da “Örümcek Adam 3-Spider-Man 3”ten tanıdığımız dublör koordinatörü Scott Rogers aldı.
“Race to Witch Mountain-Kutsal Dağ” için yepyeni bir düşman yaratıldı. Seth ile Sara’nın gezegeninden gelen bir avcı robot olan Siphon’un görevi, çocukları her ne pahasına olursa olsun durdurmaktı. Bu yeni düşmanın yaratılması görevini, kısa adı ADI olan Amalgamated Dynamics Incorporated adlı özel efekt üretim şirketinin ortakları Alec Gillis ile Tom Woodruff Jr üstlendi.
ADI şirketi bünyesinde bugüne kadar birbirinden unutulmaz beyazperde yaratıkları hazırlanmıştı. Bunlar arasında “Jumanji”deki orman yaratıkları ile “Alien vs. Predator”deki başka dünyadan gelen varlıklar başı çekiyordu. Film yapımcıları Siphon isimli robotun gösterişli bir düşman olmasını istiyordu. Yaratılan Canavar bugüne kadar “The Scorpion King” ve “The Rundown” gibi filmlerde akrobatik hareketlerdeki ustalığını ve yeteneğini kanıtlayan Dwayne Johnson gibi bir aksiyon aktörünün fiziksel gücüyle başa çıkacak yapıda olmalıydı.
Dwayne Johnson’un Siphon ile ilgili yorumu şöyle: “Siphon’un gerçek bir canavar olması gerektiği konusunda hepimiz aynı fikirdeydik. Bilgisayarda üretilmiş bir efekt gibi olmamalıydı.
Bu nedenle dünya dışı varlık yaratma konusunda harika işler çıkartmış olan ADI’ye gittik. Gerçek görünümlü bir avcı robot üreterek kusursuz iş çıkarttılar. Bir aktör olarak, neyle dövüştüğümü görerek dövüşmeyi önemli bulurum. Yeşil ekrandaki birtakım referans noktalarına bakarak dövüşmekten hoşlanmam. Siphon adlı bu robotun düzeneğinde çok sayıda silah bulunması hoşuma gitti. Böylece portresini çizdiğim Jack Bruno karakteri için kaydadeğer bir düşman haline geldi.”
PRODÜKSİYON TASARIMLARINDA BİLİMKURGU FAKTÖRÜ
Prodüksiyon tasarımcısı David J. Bomba, uzaydan gelen iki çocuğun bindiği uzay gemisini hazırlarken ne gibi bir yaklaşım uyguladığını şu sözlerle açıklıyor:
“Uzay gemisine özgün bir görünüm vermek istedim. Ancak bunu yaparken halkın uzay araçları konusundaki algılamasından fazla uzak kalmamaya özen gösterdim. Bu araçların uçan tabak şeklinde bir görüntüsü olduğu düşünülür. Bu nedenle dünyamıza inen uzay aracına uçan tabak görünümü verirken bunun yepyeni bir varyasyonunu geliştirmek istedik. Yönetmenimiz Andy belirli ışık şablonları ve hareketleri istiyordu. Uzay gemisinin içerisinde tanıdık elektronik aygıtlardan uzak durmaya çalıştık. Bu araçları süper beyinlerin kullandığını düşünerek herşeyi buna göre düzenledik. Siphon’un gemisi için de bir savaşçının uzay gemisini temsil edecek şekilde köşeli tasarımlar kullandık.”
Sanat departmanını zorlayan bir başka set, uzaylıların yeraltı laboratuvarı oldu. Burasının özelliği, Seth ile Sara’nın anne-babasının yıllar önce kullandığı futuristik bir Cennet Bahçesi gibi olmasıydı. Kendi gezegenleri global ısınmaya maruz kaldığı için burada bitki türlerini yetiştirmenin yepyeni yollarını bulmaya çalışıyorlardı. Laboratuvara giriş ancak gizli tüneller aracılığıyla olabiliyordu. İlk giriş yeri ise hiç akla gelmeyecek bir yerde; artık terk edilmiş bir çöl kabininin mutfağındaki eski bir buzdolabının açık kapısından gerçekleşiyordu.
Prodüksiyon tasarımcısı David J. Bomba, yeraltındaki gizli laboratuvarın görünümüyle ilgili olarak şu bilgileri veriyor: “Yeraltı laboratuvarının özelliği, iki çocuğun anne-babasının dünyamızdaki hayatın sırları üzerinde çalışmak amacıyla yarattığı bir deney ortamı olmasıdır. Kendi gezegenleri artık verimsiz ve yaşanmaz hale geldiği için bitkisel hayatı yeniden canlandırmak için keşifler yapmak zorundadırlar. Laboratuvar denince akla genellikle deney tüpleri ve benzeri cihazlar gelir. Biz burasının daha organik görünümlü olmasını istedik. Sahiplerinin uzaylı olması ve farklı yöntemler kullanması nedeniyle titreşimli dev tohumlar yarattık. Buradaki ana fikir, yeni hayatın temellerini yeniden yaratmak için dört elementi –su, hava, toprak ve ateş- kullanıyor olmalarıydı. Bu elementlerin hepsi, adeta soluk alır gibi titreşen bitki tohumlarına benzeyen balon tipindeki mekanizmalarda depolanıyordu.”
Film yapımcılarını bekleyen bir başka zorluk, her yıl Las Vegas’ta düzenlenen rengarenk görünümlü UFO toplantısıyla ilgili seti tasarlamaktı. UFO toplantısıyla ilgili çekimler, gerçek Las Vegas yerine Kaliforniya’nın Pomona bölgesinde filme çekildi. Ancak otantizm arayan Andy Fickman, salonun büyük bölümüne UFO araştırmaları dünyasının ünlü isimlerini davet etti.
Ayrıca Las Vegas’taki Planet Hollywood Resort & Casino ile özel işbirliği yapıldı. Las Vegas’a giderek iki hafta kalan çekim ekipleri orada gerçek kumar oyuncularını görüntülediler. Filmin tasarım ekipleri, kumarhanenin iç mekanlarında set parçaları ve video ekranları aracılığıyla birtakım süslemeler yaptılar. Ancak izleyicinin ekranda göreceklerinin büyük bölümü Las Vegas’ın gerçek görüntüleri oldu.
Daha sonra Kaliforniya’ya bağlı Saugus’a geri dönen tasarımcı Bomba, Sihirli Dağ’daki gizli hükümet tesisiyle ilgili setleri hazırlamaya başladı. Burası sadece uzaydan gelen iki çocuğa ev sahipliği yapan bir sığınak olmakla kalmayıp ele geçirilen uzay gemileri için de sığınak işlevi görecekti.
Yönetmen Andy Fickman’ın bu konudaki yorumu şöyle: “Sihirli Dağ’ın nasıl olması gerektiğiyle ilgili olarak geniş kapsamlı araştırma yaptık. Ülkemizin en iyi korunan mekanlarından birisi kabul edilen Cheyenne Dağı’ndaki NORAD tesislerini bile ziyaret etme fırsatı elde ettik. Yeraltı tesisleriyle ilgili setlerimizi hazırlarken UFO kültürünün kaynağı olan Area 51 adlı Nevada üssünün gizemini ve aurasını yansıtacak şekilde tasarladık.”
“Sihirli Dağ”daki set çalışmalarının büyük kısmı Saugus’taki bir cam fabrikasında hayata geçirilirken cadde düzeyinin altındaki tünellerle ilgili çekimler Walt Disney Stüdyolarında gerçekleştirildi.
Yönetmen: Andy Fickman
Oyuncular: Dwayne “The Rock” Johnson, AnnaSophia Robb, Alexander Ludwig, Carla Gugino
Ciaran Hinds, Tom Everett Scott, Garry Marshall
Senaryo: Matt Lopez, Mark Bomback
Yapımcı: Andrew Gunn
Görüntü Yönetmeni: Greg Gardiner, Prodüksiyon Tasarımı: David J. Bomba
Kostüm Tasarımı: Genevieve Tyrrell, Kurgu: David Rennie
Sanat Yönetimi: John R. Jensen, Özgün Müzik: Trevor Rabin
Walt Disney Pictures

Resimler:

Bir yanıt yazın