Yasak Bölge 9 – District 9

YASAK BÖLGE 9

Yirmi yıldan uzun bir süre önce, uzaylılar dünyayla ilk kez temasa geçti. İnsanoğlu düşmanca bir saldırı veya oldukça ileri düzeyde bir teknoloji bekliyordu onlardan. Fakat hiçbiri gerçekleşmez. Aksine, uzaylılar kendi gezegenlerinden kaçarak dünyaya sığınmışlardır. Bütün dünya devletleri bu konuda ne yapılacağı hakkında tartışadursun, uzaylılar Güney Afrika’nın  bölge 9 adı verilen bir yerine geçici olarak yerleştirilir.

Ama uzaylı olayına gösterilen sabır artık tükenmiştir. Uzaylıların kaldığı bölgedeki güvenliği sağlama işi Multi-National United (MNU) adında, uzaylıların huzur ve mutluluğu konusu hiç umurunda olmayan, özel bir şirkete devredilmiştir. Şirket uzaylıların güçlü silahlarını çalıştırabilirse akıl almaz kazançlar elde edecektir. Ama bu noktaya kadar bunu başaramamıştır, silahların faaliyete geçirilebilmesi için uzaylı DNA’sı gerekmektedir.

MNU’nun uzaylıları yeni bir kampa nakletmekten sorumlu saha ajanları sayesinde onları Yasak Bölge 9’dan tahliye etmeye başlamasıyla birlikte uzaylılar ile insanlar arasındaki gerilim doruğa ulaşır. MNU saha görevlilerinden biri olan Wikus van der Merwe (Sharlto Copley) uzaylılardan kendi DNA’sını değiştirmeye başlayan bir virüs kapar. Çok geçmeden Wikus dünyanın en çok aranılan ve istenilen, aynı zamanda en değerli adamı haline gelir – uzaylı teknolojisinin sırlarını çözmenin anahtarı onda gizlidir. Dışlanan ve arkadaşsız kalan Wikus’un saklanabileceği tek bir yer kalmıştır: Yasak Bölge 9.

TriStar Pictures ve Block/Hanson işbirliğiyle Peter Jackson sunar; bir Wingnut Films yapımı; bir Neill Blomkamp filmi: Yasak Bölge 9. Yönetmen: Neill Blomkamp. Senaryo: Neill Blomkamp ve Teri Tatchell. Yapımcı: Peter Jackson ve Carolynne Cunningham. Ortak Yapımcı: Philippa Boyens. Başyapımcılar: Bill Block ve Ken Kamins. Ortak Başyapımcılar: Paul Hanson ve Eliot Ferwerda. Görüntü Yönetmeni: Trent Opaloch. Yapım Tasarımcısı: Philip Ivey. Kurgu: Julian Clarke. Müzik: Clinton Shorter. Müzik Süpervizörü: Michelle Belcher.

YAPIM HAKKINDA KISA BİLGİLER

Blomkamp’ın ilk uzun filminin danışmanlığını üstlenen yapımcı Peter Jackson, “Neill Blomkamp akıl almaz derecede heyecan verici, genç bir yönetmen,” diyor. “Biz şu meşhur video oyunundan esinlenerek Halo’yu yapmayı düşünüyorduk. Bu proje hayat bulmadı ama Neill’le çalışmak o kadar hoşumuza gitti ki önümüze Yasak Bölge 9’u koyunca sunduğu fikri uzun metraja dönüştürmenin iyi ve zevkli olacağına kanaat getirdik.”

Blomkamp, Yasak Bölge 9 ’da özgün bir bakış ve eşsiz bir öykü anlatma yöntemi barındıran bir filmi, büyük bir maharetle ortaya koymaktadır. Görsel efekt uzmanlığı ve müzik klipi ile reklam filmi yönetmenliği alanlarında çekirdekten yetişen Blomkamp, yönetmen koltuğuna oturduğu ilk uzun metraj filmini sunar: Klasik bilim kurgu filmlerinin yanında gençliğindeki Johannesburg’dan (Blomkamp Kanada’ya taşınmasının öncesinde burada doğmuş ve büyümüştür) ilham alan bir film. Bu esinin meyvesi, yeni ve ürkütücü bir bakış açısıyla çığır açan bir film.

En başından itibaren, Blomkamp Yasak Bölge 9’un alışılmadık olması ve film yapım üslupları arasındaki çizgileri bulanıklaştırması niyetini taşıyordu. “Aslında, film kurmaca olduğu gayet açık olan öykümüzden bir tür aşırı-gerçek bir havaya ve şekle kayıveriyor,” diye açıklıyor Blomkamp. Çarpıcı sahneler, belgeseli çağrıştıran görüntüler, Güney Afrika Televizyon Kurumu’ndan alınan gerçek haber görüntüleri – “Hepsi aynı hikayenin parçaları,’ diye ekliyor Blomkamp. “Bu film, filmi çağrıştıran bir şey ile tuhaf bir şekilde gerçek gibi gelen bir şey arasında gidip geliyor.”

“Yasak Bölge 9 alternatif bir tarihte geçmektedir,” diyor Jackson. “Yirmi yıldan uzun bir süre önce bir milyondan fazla uzaylının harap bir uzaygemisiyle dünyaya geldiğini hayal edin. Onlar iyi niyetliler – bundan daha da önemlisi, çaresizler. Kendi kendilerine beslenemiyorlar bile ve herhangi bir şey yapmaya karşı hiçbir arzuları yok. Onca yer arasında Johannesburg’a geliyorlar ve hükümet onlarla ne yapacağını bilemiyor. Yani uzaylılar kendilerini Soweto’ya çok benzer bir ilçede buluyor. Ve yirmi yıldan uzun bir süre, insanlar uzaylı sorununu çözmeye çalışıyor.”

Blomkamp, filmin kablolu televizyon kanallarının, internetin ve başka haber kaynaklarının bize sağladığı 24 saatlik haber sunumunu taklit ettiğini belirtiyor. “Eskiden insanlar bir gazete haberine ulaşırdı. Ama şimdi her yerde görsel haberler var ve biz de buna alıştık,” diyor Blomkamp. Ayrıca realite televizyonlarının çıkmasının gerçeklik ile eğlence arasındaki çizgiyi daha da bulanıklaştırdığına dikkat çekiyor.

Yasak Bölge 9’un kökleri, Blomkamp’ın birkaç yıl önce Johannesburg’da bir gecekondu bölgesinde çektiği, Alive in Jo’burg isimli, düşük bütçeli bir kısa ve kurmaca belgesele dayanmaktadır. Kısa filmde, Blomkamp Afrika’nın en dinamik şehirlerinden biri olan Johannesburg’un harmanlanmış kültürüne galaksilerarası uzaylıları sokmaya çalışır.

Bu kısa filmde Blomkamp bir kamera ekibiyle sokaklara dalar ve gerçek insanların tepkilerini kameraya kaydetmeye çalışır. Çok geçmeden, Blomkamp beklenmedik bir anda şehrin kapısına dayanan galaksilerarası mülteciler fikrinin, Johannesburg sakinleri arasında egemen olan, komşu ülkelerden gelen yasadışı yabancıların şehre akın etmesi karşısında oluşan gerçek fikir ayrılığı ve uyuşmazlık ile yabancı düşmanlığı olgularıyla örtüştüğünü keşfetmiştir. Kameraya kaydettiği dürüstçe tepkiler kısa filme canlılık kattı ve gerçeklik ile kurmaca arasındaki çizgiyi bulanıklaştırdı. Uzun lafın kısası, Blomkamp şunu dile getiriyor: “Görüştüğümüz insanları kandırmaya ve aldatmaya kasten uğraşmıyordum. Ben sadece en yalın haliyle gerçek ve samimi yanıtları elde etmeye çalışıyordum. Aslında filmimde yasadışı yabancılar değil de bir grup galaksilerarası yabancı (yani uzaylı) olmasının dışında hiçbir fark yok.”

Çünkü Yasak Bölge 9 Güney Afrika’da geçiyor, kimileri filmin ülkenin son yıllarda yüzleştiği birçok soruna bir gönderme olduğunu ileri sürebilir. Filmin yapımcıları, filmi geçtiği mekandan koparmak imkansız olduğu halde doğrudan bir göndermede bulunmanın niyetlerinde olmadığını dile getiriyor. Başkahraman Wikus’u canlandıran Sharlto Copley, “Güney Afrika’da dünyanın başka yerlerindeki insanların genelde örtbas ettiği konuları ele alıyoruz,” diyor.

Başlangıç noktası olarak kısa filmin tematik ve görsel içeriğine dayanan ve senaryoyu birlikte yazan Teri Tatchell ile Blomkamp, Wikus karakterini ete kemiğe büründürdüler ve iki temel uzaylı karakteri yarattılar: Christopher Johnson ve oğlu Küçük C. J. (Senaristler, insanların uzaylıları gezegenimize kabul ederken yapacakları yeniden ad takma işini hayal ederek uzaylılara insan isimleri vermiştir.). Karakterlerin hepsinin, özellikle uzaylıların bile inandırıcı ve tanınabilir, yani insanca olması senaristler için çok önemliydi. Tanıdıkları veya aşina oldukları kişilerden yola çıkan senaristler, birçok insanın bir harmanı olan karakterler yarattı.

Blomkamp’ın çocukluk arkadaşı ve birlikte çalıştığı Sharlto Copley, insan olmayanları Yasak Bölge 9’dan çıkarmakla ve 10. Bölge’deki toplama kampına nakletmekle sorumlu MNU yetkilisi Wikus van der Merwe rolünü canlandırmaktadır. Copley kısa film Alive in Jo’burg’un yapımında da paya sahipti.

12 yıldan uzun bir süredir Blomkamp’ı tanıyan Copley, “Neill bilim kurguya çok duygusal bir yaklaşım yolu bulmuş,’ diyor. “Bu tür aşırı nesnel, hatta soğuk ve duygusuz olabilir. Ama Neill’in ellerinde oldukça derinden etkileyici bir havaya bürünüyor. Öykünün belirli bir mesajı veya büyük bir ahlaki dersi yok – açığa çıkan duyguların kaynaşma noktası sadece.”

Copley, Blomkamp’la çalışmaya devam edeceği için heyecanlandığını dile getiriyor. “Güney Afrika’da çok ufak bir sinema endüstrisi var,’ diyor. “O yüzden, filmde çalışmak isteyen başka biriyle karşılaşsanız bile uyuşabileceğiniz veya yaratıcı görüşünüzü anlayan biri olmuyor ister istemez. O yüzden Neill ne yapmaya çalıştığını her zaman anladığım insanlardan biri olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum ve o da bende bir şeyler gördü.”

“Az miktardaki bir yetki Wikus’a yetiyor – Wikus, elindeki yetkiyi bürokratik yoldan kullanmayı seven, sıradan biri,” diyor Copley. “İşte bu yüzden MNU onu terfi ediyor – işleri düzenli, uygun bir şekilde yapacak bir adam istiyorlar.”

“Wikus çok kötü bir gün geçiriyor,” diyor Peter Jackson. “DNA’sını değiştiren, gizemli bir hastalık kapmasının yanında, uzaylıların silahlarının sırrını çözmenin anahtarı haline gelmesi daha da kötü bir şey. Wikus bir anda gezegendeki en önemli insan oluyor.”

David James, MNU amirleri Wikus’un – ölü veya diri – getirilmesini emredince bir tür ödül avcısı haline gelen bir MNU güvenlik yetkilisi olan Koobus’ı canlandırmaktadır. “Koobus, MNU’nun karanlık tarafını temsil ediyor,” diyor James. “Bir şeyleri yasal yollardan halletmek istiyorsanız Wikus’a, bir işi yasal olmasa da yaptırmak istiyorsanız Koobus’a başvurursunuz. MNU’daki herkes Koobus’ın bulaşılacak biri olmadığını bilmektedir.”

“Oyuncu seçimlerinde Koobus karakterine kattığım psikopat havası Neill’in hoşuna gitti sanırım,” diyor James. “Çevresindeki herkese büyük bir inandırıcılıkla yalan söyleyebilmektedir – onun kendine ait bir gündemi vardır. Oynadığım karakterin herhangi bir durumda ne yapacağına dair şüpheye düştüğüm anda bu noktayı aklıma getirdim.”

Bu karaktere ilişkin başka bir zarif ipucunu çoğu Amerikalının aklı almayabilir ama Güney Afrikalıların bileceği türden bir bayağılığı desteklemektedir. “Wikus Afrikaner’dir (bir Güney Afrika’ya yerleşen Avrupalıların bu ülkede doğan ve büyüyen çocukları için kullanılan bir terim), bu da Güney Afrika’da kimileri tarafından bir tür cehalet işareti olarak algılanır,” diyor James. “Koobus’ı askerlik görevini ülke dışında yapmış bir İngiliz olarak canlandırmaya karar verdim. Daha en başta, hem de her yönüyle, Koobus kendini Wikus’tan üstün görmektedir.”

Alive in Jo’burg’da Blomkamp’ın prodüksiyon amiri olarak görev alan Jason Cope, insan olmayan Christopher Johnson’ı canlandırmaktadır. “Aslına bakacak olursanız yaklaşık on tane değişik karakteri canlandırıyorum,” diyor Cope. “Her gün uyandıktan sonra ‘Bugün hangi yaratık olacağım?’ demek gibi bir şeydi sanki. Rolü ben alınca annem çok heyecanlandı. ‘Peki ne yapıyorsun?’ diye sordu. Ben de, ‘Kasabalardaki bir grup galaksilerarası yaratığı oynuyorum,’ dedim. Dediğim şeyi anlamakta çok zorlandı.”

“Neill, insan olmayan karakterlerden ne istediğine dair oldukça açık bir fikre sahipti,’ diye ekliyor Cope. “Prova sürecinde neyden hoşlandığını anladık ama bunun yanında bana fazlasıyla ama belirli sınırlarda son bulan özgürlük de tanıdı. Bir hayvan veya böcek gibi oynamayacaktım ama kesinlikle insan gibi de oynamıyorum.”

“Jason birlikte oynamak için mükemmel bir oyuncu,” diyor Copley. “Bence onlar filmdeki en iyi sahnelerden birkaçıydı.”

FİLMİN GÖRÜNTÜ ESTETİĞİ HAKKINDA KISA BİLGİLER

En başından itibaren, Blomkamp Yasak Bölge 9’un kendine özgü olmasına – kendinden önce gelen bilim kurgu filmlerinden ilham alan ama eşsiz bir bakış açısına ve çığır açıcı bir yönteme sahip bir film olmasına – niyet etmiştir.

Yasak Bölge 9, en çarpıcı ve etkileyici yönüyle filmin sonlarına doğru izleyicileri neyin gerçek neyin tamamen hayal ürünü olduğunu merak etmeye sürükleyen çekim üslubuyla kuralları çiğniyor. Blomkamp’ın uzun süredir arkadaşı olan görüntü yönetmeni Trent Opaloch yönetmenin sinemaseverlere sunmaya niyetlendiği yolculuğa yönelik içgüdüsel anlayışı paylaşmıştır. “Trent bu aşırı-gerçek, yüksek tempolu durumda mükemmel bir seçim,” diyor Blomkamp. “Güzel bir resmi yaparak çok zaman geçirmedik – yalnızca düzeni kurduk ve saf, gerçek bir hissi kameraya kaydettik.”

Blomkamp, öyküsünü anlatmak için üç farklı unsur kullanıyor. Birincisi, doğal olarak, Wikus’un öyküsünü anlatan çarpıcı sahneler. El kameraları ve başka tekniklerle, Blomkamp ve Opaloch saf, sert, gerçekçi ve özgün görünen görüntüler elde etmeye çalıştı. Örneğin, Opaloch her sete düzinelerce mini-kameralar kurdu, bu kameralar aksiyonun yanında film çekim sürecini de kaydetti. Filmin yapımcıları ayrıca MNU için Wikus rolündeki Copley’in doğrudan kameraya konuştuğu bir “şirket tanıtım filmi” de çekti. “İlk denememiz bu oldu,” diyor Copley. “Filme başka bir boyut ekliyor, karakterin “kamera karşısında” ve “kamera görüş alanı dışında” nasıl olduğunu gösteriyor – kendini etkileyici, biraz da fiyakalı göstermeye çalışıyor. Karakter hakkında kimsenin izlemediğini sandığı andan bir şeyler vermek, seyircinin güveninin kazanılmasını sağlıyor, gördüğünüz şeye inanıveriyorsunuz.”

İkinci unsur kurmaca belgeseli çağrıştıran görüntüler. Film yapımcıları birinci çekim biriminden bağımsız çalıştı ve filmde sunulan durum karşısında istenilen, hazırlıksız tepkileri elde etmek amacıyla kimi oyuncu kimi sıradan insan olan düzinelerce kişiyle röportaj yaptı.

Üçüncü unsur Güney Afrika Televizyon Kurumu, Reuters ve başka haber ajanslarından elde edilen, gerçek ve mevcut görüntü kayıtları. Bunlar, Blomkamp’ın yarattığı dünyayı ete kemiğe bürümeye katkıda bulunması için kullanılan, çoğunlukla arşiv haber görüntüleriydi. “Bir sürü film kullandıkları bazı görüntülerin, ünlü bir sunucuyu veya ufak bir CNN haber parçasını gördüğünüz görüntülerin mevcut görüntüler olduğunu iddia edecektir, o yüzden benim yaptığım nadir bir şey değil,” diye açıklıyor Blomkamp. “Aradaki tek fark bu filmde bu görüntülerin oldukça fazla yer tutması.”

JOHANNESBURG’DA DIŞ MEKANLARDA FİLM ÇEKİMİ

“Neill Blomkamp Güney Afrikalı olduğu için, bu öyküye eşsiz bir bakış açısı katıyor,” diyor Peter Jackson.

Filmin yapımcıları Yasak Bölge 9’u Güney Afrika’daki Johannesburg’da çekme niyetindeydi hep. Bu öykü herhangi bir gelişmekte olan ülkedeki herhangi bir büyük şehirde de rahatlıkla çekilebilecekken, Blomkamp’ın hem aşina olduğu hem de ilham aldığı, eşsiz Afrika tadına sadece Johannesburg sahiptir. “Sanırım Johannesburg’daki şeyin bir kopyasını başka bir yerde yapmak inanılmaz derecede zor olurdu,” diyor Blomkamp. “Burası çok fazla görsel ayrıntı barındırıyor, toz, dikenli teller veya yabani otlar… görsel bakımdan inanılmaz derecede zengin. Filmin işe yaraması için bu gerçeklik düzeyine, bu kirlilik ve hakikat düzeyine gerek duyarsınız sanırım.”

Aslında, Sharlto Copley’e göre, yönetmenin kasabalar içinde çekim yapmaya gerek olup olmadığını kısa bir süre de olsa merak etmiştir. Birçok sahnede yer alacak olan ve kısa filmi yapan Copley bu fikri onaylamamış. “Evet, dedim. Kesinlikle. Çok yorucu ve zahmetli olacaktı ama yapmak zorundaydık. Sahneleri stüdyoda inşa edemezdik. Dışarıda, gerçek mekandaysanız bütün duygular ön plana çıkıyor.”

Blomkamp Vancouver’a taşındığından beri suç oranlarında görülen artış şehri büyük çapta değiştirmiş ama Blomkamp bu değişimleri ilginç bulmuş, öyküye katmıştır. “Etrafı çevrili halklar, dikenli teller, elektrikli çitler, kapalı devre televizyon kameraları ve özel güvenlik şirketlerinin yeri olmuş burası,” diyor Blomkamp. “Değişiklikler Johannesburg’u en çirkin şehir yapmış olabilir ama ben bu halini görsel açıdan uyarıcı buluyorum ve kesinlikle seviyorum.”

Blomkamp Yasak bölge 9 için şehre yönelik haşin, sert, bir tür kıyametimsi görüntü hayal etmiştir. Özgün Güney Afrika unsurlarını korurken, kasvetli ve insafsızcasına gri bir yer niteliği taşıyan, kurmaca bir Johannesburg yaratmak için gerekli çalışmalarda ve zahmette bulundu.

Filmin yapımcıları bu amaca ulaşabilmek için filmi yağmursuz kış aylarında çektiler. Yaz aylarında bu bölge canlı, yeşil ve güzel ama Yasak Bölge 9’da o kadar değil. “Kışın çekim yaptık çünkü filmdeki şehrin kavrulmuş toprak, metruk bir yer gibi görünmesini istedim,” yorumunda bulunuyor Blomkamp. “Karakışta çekim yaparken, nereye bakarsanız bakın, ufku benek benek lekeleyen ateşler, küller ve kirlilik vardı, benim istediğim tam da buydu işte.”

Filmin yapımcıları Soweto’nun eteklerinde yer alan Tshiawelo’daki mükemmel dış mekanı bulma konusunda şanslı çıktılar. “Buradaki insanlar, katı atıkların doldurulmasıyla oluşturulan bir arazi üzerindeki gecekondularda yaşamışlar; çekimler başlamak üzereyken yerel yetkililer aşağı yukarı 20 kilometre ötedeki devlet destekli evlere taşıyorlardı onları ve gecekonduları yıkıyorlardı. Yapımcılar yıkılmamış gecekonduları satın aldı, bölgenin etrafını çitle çevirdi ve içinde çekimin yapılabileceği, denetim altında tutulabilecek bir ortam yarattı. “Tshiawelo olayında turnayı resmen gözünden vurduk,” diyor Blomkamp. Bu yer aklımdaki yerle tamamen aynı görünüşe sahipti.”

Yapım tasarımcısı Philip Ivey’ye göreyse, Tshiawelo ve gecekondular işe başlamak için sağlam bir temel oluşturmuştu. “Her şey, çöp ve hurda demir bile parmağımızın ucundaydı,” diyor Ivey. “Yaptığımız tek şey yıkılan gecekondulardan kalan malzemeleri almak ve bunları kullanarak gecekonduları yeniden inşa etmekti. Bu durum alacağımız yeni malzemeleri eskitmekten kurtardı bizi, çok daha gerçekçi ve özgün bir görünüm kattı ve bize çok zaman kazandırdı.” Ivey, birkaç yıl önce Oscar® ödüllü Tsotsi’de yapım tasarımcısı sıfatıyla aynı bölgede çalışan sanat yönetmeni Emelia Weawind’i de film ekibine kattı. “Emelia muhteşem biri, insanlara saygı ve sevgi gösteriyor, onlar da bu verdiklerini fazlasıyla geri veriyor ona.”

“Bir Güney Afrikalı olarak kasabalara gittiğinizde birçok duygu yaşarsınız ve birçok duyguya şahit olursunuz,” diyor Sharlto Copley. “Filminiz için buranın bir set olduğu aklınızdan çıkmaz ama bu gecekondularda yaşayan gerçek insanlar var. Soweto’da çalışırken, burada yaşayan insanlar sizi görmekten memnun olurlar çünkü film çekerken bir miktar para kazandırırsınız bu bölgeye.”

Ivey’nin film tasarımı esasında gerçek dünya ama aynı zamanda insanların olağan, iç dünyaları ile insan olmayanların (uzaylıların) gerçeküstü, destansı, fazlasıyla tasarlanmış bilim kurgu dünyası arasındaki tezada dayanmaktadır. “Bu iki unsur filmde sürekli çatışma halinde ve filmimiz tamamen bunun hakkında,” diyor Blomkamp. “İnşa ettiğimiz, kurduğumuz her şey aynı düşünce şeklinden kaynaklandı.”

Obesandjo’nun sığınağı İnsanların sıradan dünyası ile insan olmayanların tuhaf dünyası arasında bir yerdedir. Bu karakter, insan olmayanların kaçak malları elde edebileceği tek bağlantısı olan, Nijeryalı bir yeraltı kralıdır adeta ama hiçbir şekilde hayırseverlin anlamında değil. Obesandjo’nun evi birçok farklı Afrika etkisini yansıtan, kendine özgü bir üsluba sahiptir. Ivey ve Weavind burada insanı hem büyüleyen ve cezbeden, hem de insanda kötü bir şeyler olacağı hissini uyandıran, çok boyutlu ve katmanlı bir set yarattı. “Bu yerin birçok kullanım amacı var,” diye açıklıyor Weavind. “Burası hem bar, hem çalıntı arabaların sökülüp parçalarının satıldığı bir yer, hem motorlu araç yedek parçaları bayisi, hem silah dükkanı, hem de bir lokman hekimin (sangoma) ayinler düzenlediği, geleneksel ilaç (muti) dükkanıdır. Bu yeri nereye baksanız dikkatinizi çekecek hayvan kemikleri, içinde ölü yaratıkların bulunduğu kavanozlardan tutun da mühimmat kutularına varana kadar çeşitli şeyler barındıracak şekilde tasarladık ve donattık.”

Ivey, Soweto’nun haşin ve tozlu ortamının uzağında birtakım stüdyo setleri inşa etti. Ivey’nin en çok beğendiklerinden biri MNU merkezinin kalbinin derinliklerinde bulunan, gizli MNU laboratuvarı. Muhtemel mekanlardan biri olan bir hastane işi olmayınca, yapımcılar laboratuvarı sıfırdan inşa etmeye karar verdi. “Bodrum katı hissi uyandıran, ağır ve basık bir mimariyi tercih ettik,” diyor Ivey. “Kapalı alan korkusu uyandırmasını, Wikus’un üstüne üstüne geliyormuş gibi bir hava yaratmasını istedik. Kesinlikle tehditkar bir ortam olmalıydı. Soğukluk ve donukluk hissi yaratmak amacıyla her yerini floresan lambalarla donattık ve duvarları hiç kimsenin mizacına hitap etmeyen yeşil renge boyadık.”

WETA’nın set efektleri şefi Joe Duckley, uzaylılar filmin başlamasından 20 yıldan uzun bir süre önce dünyaya geldiği için, bu durumun uzaylıların teknolojisinin en az o kadar eski olması gerekliliğe işaret ettiğine dikkat çekiyor. “En zor işlerden biri ikna edici bir hava yaratmak için her şeyi eskitmekti,” diyor Duckley. “Bir tepkimeye neden olan gomalak sisi ile su bileşiğini kullandık; çiçeklenmeye neden oluyor ve pütürlü, paslı, eski görünümü veriyor güzelce.”

UZAYLILAR VE GÖRSEL EFEKTLER HAKKINDA KISA BİLGİLER

Blomkamp için Yasak Bölge 9’un en cazip yönlerinden biri dünya dışındaki yaşama ilişkin kendi görüşünü perdeye yansıtma fırsatıydı.

“Uzaylıları tasarlarken, Neill hiç de kolaya kaçmadı,” diyor yönetmenin senaryoyu birlikte yazdığı Teri Tatchell. “Sevimli değiller, şirin değiller ve yüreğimize işlemiyorlar. Korkutucu, sert, savaşçı görünümlü uzaylılar yapmak istedi, ki çok daha zor bir şeydir bu.”

“Böyle bir şekil ve görüntünün aklıma nereden geldiğinden tam olarak emin değilim ama bu filmde görmek istediğim uzaylı daha çok böceğe benzer bir şeydi,” diye açılıyor Blomkamp.

Bu yaratıkların ete kemiğe büründürülmesi, Blomkamp’ın yanında WETA atölyesinden tasarımcıların sağladığı bilgi ve görüşlerin dahil edildiği, sistematik bir süreçti. “Ana fikir, bir kabuklununkine benzer bir böcek kabuğuna (dış iskeletine) sahip olmalarıydı,” diyor set efektleri şefi Joe Dunckley. “Sert kabuk bölgeleri arasında, yengece veya kerevite benzeyen, adaleli, esnek eklemleri var. Son derece iğrenç ve mide bulandırıcı olmaları amaçlandı. Bir tür reçine salgılıyorlar, o yüzden onlara aşırı derecede diri ve canlı görünüşü kazandırmak için çeşitli şekiller kullandık.”

Uzaylılar fiziksel tasarımları bakımından görsel efektler ile doğal efektlerin bir harmanıdır – aksi takdirde ince bellerini ve keskin açılı alt uzuvlarını canlandırmak zor olurdu. “Küçük C. J. filmde tamamen görsel efekt ürünü olacak ama görsel efektlerde referans olarak kullanılması amacıyla silikondan, gerçekçi bir kukla yaptık,” diye açıklıyor Dunckley. Blomkamp uzaylıları yaratırken görsel efekt ile protez bileşimini kullanmayı yeğledi çünkü protezler çekim yaparken iyi bir referans noktası temin ederken, tasarım unsurlarının çoğunun yanında hareket de görsel efektlerle daha iyi gerçekleştiriliyor. “Bu yaratıkların aşırı derecede ince belleri var ve gerçekte, fiziksel olarak yaratılmaları çok zor.”

Uzaylıların cephaneliğindeki en gelişmiş mühimmat, uzaylıların içeriden kontrol ettikleri, onların bedenlerine tutunan, özünde canlı bir giysi olan, teknoloji ve organik bileşimi bir zırhtır. “Zırh Wikus’u uzaylı olarak teşhis eder ve beyninin içine işler,” diyor Blomkamp. “O yüzden, dış taraf metalik olsa bile, kurşunlar vücudundan sektiği zaman zırh onun beynine bir tür acı dönütü gönderir. Acı hissi doğrudan beynine gider.”

Aksiyon sahnesi koordinatörü Grant Hulley’e göre, zırh onun aksiyon sahnelerine yaklaşımına yönelik bir değişimi temsil etmiştir. Hulley ve ekibi filmin büyük kısmında aksiyon sahnelerini orta seviyede tutmaya çalıştı – “Örneğin, biri makineli tüfekle vurulmuştu, onu duvarın içinden uçarak geçirtmedik,” diyor Hulley. “Ama zırh saldırınca, her şey darmaduman oluyor. Zırhın kullanılacağı, borudan bir rampa yaptık çünkü zırh yapım sonrasında özel efektlerle yaratılacaktı. 300 metrelik bir yokuş inşa ettik ve saatte yaklaşık 80 kilometrelik bir hızla rampaya çıktık, bu da aracı 270 derecelik bir meyille havaya doğru fırlattı. Dürüst olmak gerekirse, daha önce herhangi bir aracı bu kadar yükseğe hiç uçurmamıştım o yüzden işin nasıl gideceğinden tam olarak emin değildim.” Hulley, aksiyon sahnelerinin beklentileri aştığını belirtmekten büyük bir memnuniyet duymuştur.

FİLMİN KÜNYESİ

Orijinal adı: District 9
Türkçe adı: Yasak Bölge 9
Süre:  112 dakika
Yapımcı: Peter Jackson,
Yönetmen: Neill Blomkamp
Senaryo: Neill Blomkamp, Terri Tatchell
Oyuncular: Sharlto Copley, David James, Jason Cope, Vanessa Haywood
Gösterim Tarihi: 06 Kasım 2009
Dağıtım: Medyavizyon Film
İthalat: r Film

Resimler:

Bir yanıt yazın