Yeşil Bölge – Green Zone

Oscar ödüllü Matt Damon (Bourne filmleri, Yenilmez, The Informant) ve uluslararası düzeyde tanınan yönetmen Paul Greengrass (Medusa Darbesi, Son Ültimatom, Uçuş 93) tüyleri diken diken eden en yeni gerilim filmleri Yeşil Bölge için tekrar bir araya geldiler. Filmde, bir asker savaşa girmiş, istikrarsız bir ülkede meydana gelen komployu ortaya çıkarmak için elinden geleni yapacak.

Fakat savaşçının tek bir seçeneği var: gizli gerçeği bulmak için saklandığı yerden çıkmak.

Yıl 2003 ve Amerikan Ordusu’ndan Birinci Sınıf Astsubay Roy Miller (Damon) ve denetçilerden oluşan ekibi, komutanları tarafından Irak çölünde saklandığına inanılan silahları bulmaları için görevlendirilir. Tuzaklarla dolu bir alandan diğerine doğru hızla hareket eden adamlar ölümcül kimyasal maddeler ararken, görevlerinin amacını alt üst eden ayrıntılı bir örtbas etme girişimiyle karşılaşırlar.

Birbiriyle kesişen amaçlara sahip casusların arasında kalan Miller, ya yolsuzluk yapan bir rejimi temize çıkaracak ya da istikrarsız bir bölgede savaşı kızıştıracak olan cevapları ararken yabancı topraklardaki gizli ve yanlış bilgilerin içinde avlanmak zorundadır.

Working Title’dan Tim Bevan ve Eric Fellner (A Serious Man, Uçuş 93), Lloyd Levin (Watchmen, Uçuş 93) ve Greengrass’ın yapımcılığını üstlendiği Yeşil Bölge’nin senaryosu Akademi Ödülü sahibi Brian Helgeland (Los Angeles Sırları, Gizemli Nehir) tarafından yazıldı.

Bu güncel gerilim filminde Damon’a katılan yıldızlar: Savunma Bakanlığı Haber Alma ajanı Clark Poundstone rolündeki Greg Kinnear (Flash of Genius, Baby Mama); CIA istasyon şefi Martin Brown rolündeki Brendan Gleeson (In Bruges, BBC’nin Into the Storm); Wall Street Journal’da çalışan gazeteci Lawrie Dayne rolünde Amy Ryan (Sahtekar, Kızımı Kurtarın); Miller’ın çevirmeni olan Irak vatandaşı Freddy rolünde Khalid Abdalla (Uçurtma Avcısı, Uçuş 93); ve hem Miller’ın görevini hem de kendisini yok edebilecek olan Özel Kuvvetler görevlisi Yarbay Briggs rolünde Jason Isaacs (Harry Potter filmleri, Kara Şahin Düştü).

Greengrass, Yeşil Bölge filmi için önceki projelerinde beraber çalıştığı başarılı set ekibini yeniden bir araya getirdi. Yapım ekibinde görüntü yönetmeni Barry Ackroyd (Ölümcül Tuzak, Uçuş 93); yapım sorumlusu Dominic Watkins (Medusa Darbesi, Uçuş 93); Oscar sahibi editör Christopher Rouse (Son Ültimatom, Uçuş 93); besteci John Powell (Son Ültimatom, Medusa Darbesi); ve görsel efektler sorumlusu Peter Chiang (Son Ültimatom, Uçuş 93) bulunuyor. Bu anahtar ekibe Sammy Sheldon (Hellboy II: Altın Ordu, Yıldız Tozu) da kostüm tasarımcısı olarak katılıyor.

Filmin sorumlu yapımcıları Working Title’dan Debra Hayward ve Liza Chasin (Devlet Oyunları, Frost/Nixon).

YAPIM HAKKINDA

Görev Başlıyor:

Yeşil Bölge’ye Yeşil Işık

Yönetmen/yapımcı Paul Greengrass kendini Yeşil Bölge dünyasına atmadan önce sonraki filminin insanların yakasına yapışacak türden yüksek riskli ve bir savaş alanının özgün detaylarıyla bezenmiş bir gerilim olmasını istediğini biliyordu. Filmin yapımcısı “Bu, Irak’taki savaş hakkında bir film değil” diye vurguluyor. “Irak’ta geçen bir gerilim filmi ve bu çok farklı bir önerme. Deneyimlerimden öğrendiğime göre, gerilim filmleri en çok ahlaki ikilemlerin güçlü bir şekilde yaşandığı, uçlardaki çevrelerde en iyi hallerinde oluyor.”

Greengrass geçtiğimiz on yıl içinde nabız yükselten macera-gerilim filmleri sayesinde ün kazandı. Yönettiği son iki Bourne filmi çok az görülen bir başarıya sahip: dünya çapında eleştirmenleri ve film izleyicilerini etkilemek. Ama kendisi sarsıcı ve titiz bir şekilde araştırılmış olan dram filmleriyle de eşit derecede  iyi tanınır.

Greengrass, 11 Eylül’de terörist hava korsanlarına karşı direnen cesur yolcu ve mürettebatının hikâyesini anlattığı Uçuş 93’le izleyicileri kendi hayatlarını gözden geçirmeye iten güçlü bir dramatik gerilim filmi yaratmıştı. Olumlu eleştirilere 2007’de en iyi yönetmen dalında Akademi Ödülü adaylığı, Amerikan Senaryo Yazarları Birliği’nin En İyi Özgün Senaryo ödülüne adaylık ve BAFTA’nın David Lean Yönetmenlik Ödülü de dahildi. Aynı şekilde 2002’de yaptığı ve Kuzey İrlanda’daki 13 insan hakları savunucusunun acımasızca katledilmesini betimleyen Kanlı Pazar filmiyle Berlin ve Sundance film festivallerinde büyük ödülleri almıştı.

Birçok sinemasever, Greengrass’ın meslek hayatına Britanya’daki ITV için küresel çatışmalarla ilgili haberler yaparak başladığını bilmeyebilir. Bu 10 yıllık sürede savaşta yerle bir olmuş ülkelere gitti ve çok güçlü hikâyeler anlattı. Odağını hayal ürünü dramatik alana kaydırdıktan sonra da kendini güncel toplumsal olayları ele alan filmler yaparken buldu. Bir belgeselcinin sıkı disiplinini, bir dramatik filmler yapımcısının yapısal ve konusal anlayışıyla birleştirerek giriştiği projelerin etkisini arttırdı. Yapımcı Lloyd Levin şöyle açıklıyor: “Paul’de bir hikâyenin en çarpıcı yanlarına hayat verme konusunda çok keskin bir sezgi var. Gerçeklerin elinden gelen en dramatik halini yaratıyor.”

Greengrass, gişe rekorları kıran ve Matt Damon’ın hafıza kaybına uğramış süper ajan Jason Bourne rolünde oynadığı iki filminin arasında Uçuş 93’ün senaryosunu yazdı, yönetti ve yapımcılığını üstlendi. Ekibin uğraşlarının karşılığını fazlasıyla aldığı, yürek hoplatan Uçuş 93 filmi Greengrass’ı ve yapımcı arkadaşları Tim Bevan, Eric Fellner ve Lloyd Levin’ı beraber bir başka proje geliştirmek için yüreklendirdi. Bevan, “Bu sefer daha büyük bir film yapmaya karar verdik, ama perde arkası yine gerçek olacaktı. Çıkış noktamız buydu.” diye konuşmuştu.

Greengrass’ın ilk seçimi, Son Ültimatom’da beraber çalıştığı senarist Brian Gelgeland olmuştu. Birlikte fikir alışverişi yapmaya başladılar ve zaman içinde başarısız olmuş bir kitle imha silahları avını konu alan bir gerilim filmi geliştirdiler. Hikâye ortaya çıkmaya başladıkça kitle imha silahları avında bulunmuş anahtar kişilerin, örneğin, Irak’ta görev yapan iki düzine Amerikan askeri, ilk elden deneyim sahibi yarım düzine kıdemli CIA görevlisi ve Irak’ta en çok aranan birkaç kişiyi yakalayan seçkin CIA milislerinin lideri gibi Irak’taki drama aktif bir şekilde katılmış olan kişilerin katılımını aramaya başladılar.

Greengrass daha sonra Washington Post’un eski Bağdat büro şefi Rajiv Chandrasekaran’ın silah teftişi ile ilgili işleyişleri Bağdat’tan ilk elden anlatan, Overseas Press Club kitap ödülünü, Ron Ridenhour Ödülü’nü, Britanya’nın Samuel Johnson Ödülü’nü kazanan ve Ulusal Kitap Ödülleri’nde finale kalan “Imperial Life in the Emerald City: İnside Iraq’s Green Zone” (Zümrüt Şehrindeki İmparatorluk Yaşamı: Irak’ın Yeşil Bölgesi) isimli çok satan romanını okudu. Yazarın ilgi çeken bu kitabı  Yeşil Bölge’nin gerçek üstü dünyasına açılan bir pencere haline geldi.

Levin yaratıcılık sürecini şöyle özetliyor: “İşleyişe ivme kazandıran Paul ve Brian’ın işbirliği oldu. Kitle imha silahı arayan birinin ana karakter olmasını istiyorlardı. Ama Paul ‘İmparatorluk Yaşamı’nı okuyunca çok etkilendi ve bu kitap onun için Yeşil Bölge bulmacasının bir bölümünü çözdü.”

Proje geliştikçe Greengras da hem kendisi, hem de sık kullandığı yıldızın duyarlı olduğu noktaların mükemmel bir karışımı olacağı anladı. Greengrass: “Matt ve ben Son Ültimatom’u bitirdikten sonra yeni projemiz üzerinde konuşmaya başladık. O sırada dünyadaki en tehlikeli yerin Bağdat olduğu açıktı. Aynı şekilde bizim için ön plandaki sorun da orada özgün ve inandırıcı bir gerilim filmi yapıp yapamayacağımız sorusuydu.

“Macera filmleri seyircilerin anlayacağı bir dildedir,” diyor Greengrass. “İnsanlar sinemaya, onları sadece sinemanın götürebileceği yerlere gitmek için gelirler. Bunlar hayal ürünü harika yerler ya da televizyon haberlerinde gördüğümüz merak uyandırıcı gerçek yaşam çevreleri olabilir. Sinema sizleri haber programlarının yapamayacağı bir şekilde oraya götürür.

“Matt ve benim için öncelikli soru ‘Aynı şekilde merak uyandırıcı, hareket dolu, heyecanlı, gizemli ve Bourne filmlerindeki gibi konunun içine ayrıcılıklı bir şekilde bakmamızı ve bunu işgalden hemen sonraki çaresizlik dolu haftalarda Bağdat’ın şehir merkezindeki olağanüstü ortamda çekmemizi sağlayacak bir film yapabilir miyiz?’ İnanıyorum ki izleyiciler ‘Evet, yapabilirler’ diyecek.”

Greengrass Yeşil Bölge için tarihi olayların güncel dönemine dayanan dramatik bir hikâyenin örülmesi amacıyla Helgeland’la çalıştı. Amaçları: İzleyicileri Irak’ın egzotik çöllerine götürmek ve onlara Roy Miller’ın Humvee’sinin ön koltuğundan bir bakış açısı sunmaktı. Bu manzaraya A.B.D. destekli geçici hükümetin ülkeyi yeniden bir araya getirmek için çalışacağı Cumhuriyet Sarayı’nın ele geçirilmiş odaları ve askerlerin Irak’ın “En Çok Arananları” diye tanımladığı kişileri avladığı karanlık sokaklar da dâhil.

Helgeland Irak’a silahları bulup hayatları kurtarmak amacıyla gelen kitle imha silahları avcısını betimlediği bir senaryo hayal etti. Görevine ve ekibine sadık biri olan Miller kitle imha silahlarını yapmaktan sorumlu ve kullanma potansiyeline sahip kişileri aramaya başlar. Son oyunu nedir? Onları yakalamak ve adaletin yerini bulmasını sağlamak. Miller kod adı Magellan olan bir bilgi kaynağı savaştan önce Amerikalı yetkililerle görüşmüş ve silahların kesinlikle var olduğu bilgisini vermişti. Hüseyin bunları kendi halkının ve işgalcilerin üzerine atmaya hazırdı. Bununla beraber Miller’ın öğrendikleri hiç de mantıklı değildi.

Senarist, kahramanın silahların bulunduğu muhtemel konumların listesinin arkasındaki bilgileri sorgulamaya başladığı bir hikâye geliştirmiş; Birinci Sınıf Astsubay gittiği bütün mekânlardan eli boş döner. Miller resmi kanallardan hiçbir yanıt alamaz, ama deneyimli bir CIA görevlisiyle kayıt dışı konuşmaları, Iraklı bir sivil ve bir gazeteci onu güvenilmez bilgi kaynağı Magellan’a yönlendirir ve birbiriyle kesişen amaçlara sahip sivil Savunma Bakanlığı’nın haber alma sorumlusu ile Özel Kuvvetler’den bir subayın ve eskiden söz sahibi olan karanlık bir grup Iraklının arasındaki çekişmenin ortasına düşmesine neden olur.

Oyuncuların Seçilmesi

Macera-Gerilim Kastı

Matt Damon İkinci çalışmalarının ana fotoğraf çekimlerinin bitmesinden kısa bir süre sonra, Medusa Darbesi ve Son Ültimatom filmlerindeki yönetmeniyle üçüncü bir projeye girmeyi kabul etti. “Paul ile çalışmak canlandırıcı bir süreç. Çünkü kamera için gerçekleri yakalama konusunda ısrarcı,” diyor Damon. “Diğer çalışmalarına bakınca şaşırtıcı değil. Kanlı Pazar’ın bir ânı bile tasarlanmış ya da kişisel amaçlara bağlı değildir. Uçuş 93, karakterler durumları hakkındaki gerçeği anladıkça büyük bir gerilimle yüklenir. Paul izleyicilerin bu gerçeği ve gerilimi karakterlerle birlikte hissetmesini ister.”

Eski arkadaşıyla bir kere daha çalışma fırsatı Damon’ın Yeşil Bölge’de oynamayı kabul etmesinin  tek nedeni değildi. Şöyle açıklıyor: “Takdir ettiğim bir kişi olan ve filmlerini gerçekten beğendiğim Paul ile çalışmanın ötesinde Irak ve Afganistan’dan yeni dönen askerlerle çalışma fırsatı da benim için önemliydi. Filmin kastını gerçekleştiren asıl onlardı. Özgün olduğunu hissettikleri bir çevre oluşturdular. Böyle dikkatli ve daha önce bu durumlarda bulunmuş kişilerin yanında olmak bir aktör için paha biçilmez bir şeydir.”

Damon, Birinci Sınıf Astsubay Roy Miller rolünde 1990 Körfez Savaşı’nda görev yapmış ve şimdi de çok farklılaşan Irak’ta çalışan profesyonel bir askeri betimliyor. Miller, MET D (Mobile Exploitation Team Delta-Motorize Keşif Takımı Delta) adı verilen bir grup hevesli kitle imha silahı avcısını yönetmek için 2003 yılında bölgeye döner. Askerlerinin bir tek amacı var: Bilinen kitle imha silahı mıntıkalarından oluşan uzun listeyi temizlemek.

Roy Miller, aynı Jason Bourne gibi bulunduğu belirsiz durumun içindeki gerçekleri öğrenmek ister. Damon oynadığı karakterin motivasyonunu şöyle yorumluyor: “Miller neler olduğunu anlamayı ve bu durumun kökenine inmeyi saplantı haline getiriyor. Kendini Bağdat’taki CIA istasyon şefinin altında çalışmak için yeniden tayin ettiriyor ve silahların nerede olduğunu öğrenmek için onunla çalışmaya başlıyor… Tabii bu silahlar gerçekten varsa.”

Greengrass, “Miller tam bir hareket adamı ve sürekli olarak silahları bulamamak yüzünden yaşadığı hüsran büyüyor. Sonra aniden biri ona bir şey yapma fırsatını veriyor. O da bu fırsatı yakalıyor çünkü girdiği işi bitirmek istiyor,” diye ekliyor.

Yönetmen Londra’nın Waterloo İstasyonu’nda neredeyse metro vagonlarıyla ezip geçti aktörün Tanca’nın Medina bölgesindeki çatılar üzerinde koşturmak için üçüncü filmlerinde de ona güvenmeyi seçmesi yüzünden mutluydu.

Greengrass, “Matt bu filmi büyük bir performansla götürüyor,” dedi. “İnsanlar onu böyle rollerde görmek istiyor. Dünyanın en iyi fiziksel aktörlerinden biri o. Eğer Matt’i büyük bir macera-gerilim filmine koyarsanız hemen dikkat çeker, çünkü onun bulunduğu durumun altındaki gerçeği ortaya çıkarma kararlılığını ve cesaretini göstermek için heyecan verici yerlere gideceğini bilirsiniz. Koşacak, zıplayacak, kovalayacak, dövüşecek ve Matt Damon’ın yaptığını görmek istediğiniz her şeyi yapacak. Ama bunları kaliteli ve saygın bir şekilde yapacak ve çok güzel bir hikâyeyi anlatacak.”

Miller’ın düşmanı rolündeki Savunma Bakanlığı Haber Alma ajanı Clark Poundstone rolünde Greg Kinnear yer alıyor. Aktör Greengrass’ın oyuncuları durumsal doğaçlamada özgür bıraktığı benzersiz çekim tarzına hızla uyum sağlamış ve Kennear’ın yıldız arkadaşı bu yeteneği kazanmakta ona çok yardımcı olmuş. “Matt, bütün bunların nasıl olacağı konusunda bilgi verdi,” diyor Kennar. “Geleneksel film setlerine göre büyük bir değişiklik. Buna uyum sağladıkça ne kadar canlandırıcı ve beklenmedik bir şey olduğunu anlamaya başlıyorsunuz.”

Savunma Bakanlığı ajanı görünürde meydana gelen hasarı tamir etmek için Irak’a gelmişti; amacına ulaşmak için her yolu kullanacaktı. “Poundstone bu ülkenin hızla toparlanabileceğine ve her şeyin sonuca ulaşmak için kullanılan yöntemlere değil, son oyuna bağlı olduğuna inanıyor,” diye açıklıyor Kinnear. “Bu hikâyenin birkaç bakış açısı var ve Paul’ün çalışma biçimiyle herkesin fikrine yeterli alan veriliyor.”

Yönetmen İrlandalı Brendan Gleeson’dan, Roy Miller’ın güvenebileceği başka kimse kalmadığını düşündüğü zaman yardımını istediği CIA istasyon şefi Martin Brown rolünü oynamasını istemiş. Greengrass bu karakteri düşününce gülüyor, “Kendi bakış açıma göre Bourne filmlerinden sonra iyi bir adam olan CIA karakterine sahip olmak güzeldi.”

Kendini farkına varmadan Poundstone’un sözcülüğünü yapar halde bulan gazeteci ve Wall Street Journal yazarı Lawrie Dayne. Bu gazeteci rolünde oynaması için seçilen Amy Ryan Kızımı Kurtarın filmindeki önemli rolüyle seyircilerle tanışmıştı. Dayne, 2003’ün ilkbaharı geldiğinde kimyasal savaş konusunda bir uzman olmuş ve Yeşil Bölge’ye yerleştirilmişti. Ancak burada farkına varmadan ikiyüzlü Poundstone’un sağladığı haberlerle besleniyordu.

Greengrass aktörlerinin rollerini nasıl yorumladığı konusunda esnekliği yüreklendir. Bu yüzden Ryan, Dayne rolünde belirli bir yaklaşıma sahipti. Aktris bunu şöyle açıklıyor: “Lawrie meslek hayatının büyük bir bölümünü kitle imha silahları hakkında yazarak geçirmiş. Şimdi de bütün profesyonel hayatı boyunca inandığı bir şey konusunda cevaplar aramak için Irak’ta bulunuyor. Bu, Lawrie’nin meslek hayatındaki en büyük fırsat: eğer varlıkları gerçekse kitle imha silahları bulunduğunda orada olmak.”

Protez bacağı ve döküntü Toyota Corolla’sıyla mücadele halinde olan, işsiz, eski bir Irak gazisi Freddy rolü için Khalid Abdalla seçilmiş. Aktör Mısırlı bir ailenin çocuğu olarak İskoçya’da doğmuş. Greengrass’le ilk olarak sahip olduğu her şeyi ortaya döktüğü hava korsanı Ziad Jarrah rolüyle Uçuş 93 filminde çalıştı. Abdalla, “93 hakkında ilk bilgileri aldığımda hiçbir ilişkim olmasını istemedim,” diyor. “Filmin 11 Eylül hakkında olduğunu duymuştum, ‘Almayayım teşekkürler” diye düşündüm. Ama sonra Paul’ün yönettiğini öğrendim. Kanlı Pazar’ı izlemiştim ve onunla buluştum. Filmi doğru bir şekilde yapmak istediği açıktı, o her şekilde güvenebileceğim olağanüstü bir insandı. Paul ile çalışmak volkanik bir adada bulunmak gibi. Bunu kesinlikle çok seviyorum.”

Freddy Miller’a aradığı birkaç üst düzey Baas partisi yetkilisinin bulundukları yerler hakkında bilgi vererek Yeşil Bölge’deki domino taşlarının yıkılmasına neden olur. Abdalla, “O, Saddam’ın gittiğini görmekten memnun olan ve ilk başlarda her şeyin iyiye gideceğine güvenmeye istekli çok sayıdaki Iraklıdan biri,” diyor. “Freddy sıradan bir Iraklı değil, ama sokaklardan gelen biri, bizim filmde takip ettiğimiz asıl Iraklı.”

Freddy daha sonra Miller’ın adamları için çevirmenlik yapmaya başlar. Yine de karmaşık teknik terimleri ve bölgeye özgü dili çevirmek akıcı bir şekilde Arapça konuşan aktör için zorluktu. Abdalla, “Bu filmin yer aldığı dünya çok gerçek,” diyor. “Irak’ı birçok kişinin görmediği şekilde görmelisiniz. Danışmanım Irak’ta büyümüş ve savaşın büyük bir bölümünde Bağdat’ta kalmış, bu yüzden anlattığı hikâyeler bize beklemediğimiz bir şekilde ulaştı.”

Britanyalı oyuncu Jason Isaacs filme Miller’ı dizginleme amacı taşıyan Özel Kuvvetler ekip lideri Yarbay Briggs olarak katılıyor. Aktör bir Greengrass filminde bulunan disiplinli akademik çalışmayı takdir ediyor. Isaacs, “Paul’ün filmleri titizlikle araştırılır,” diyor. “Etrafında bana belgesel çekimlerinden, YouTube kliplerinden, ses kliplerinden ve araştırmam için kitaplardan oluşan büyük bir paket veren inanılmaz bir ekip var. Bunlar elbette ki işe yaradı ama setteki insan kaynaklarla karşılaştırılamazdı.”

Yeşil Bölge’de Irak ordusunun silahsızlandırılması konusu kalabalık bir basın toplantısında Poundstone rolündeki Kinnear tarafından duyuruldu. Ryan’ın ve gazeteci rolündeki düzinelerce figüranın yanında Rajiv Chandrasekaran ve eski CBS muhabiri ve filmin yapımcılarından Michael Bronner da yer alıyordu. İkisi de 2003’te benzer brifinglere katılmış ve ekranda benzer soruları sormuştu. Savaş sırasında CBS Haberleri/60 Dakika adına Irak’ta bulunan Bronner, yapıma Greengrass için araştırma yapmak amacıyla katılmış.

Chandrasekaran, “Yeşil Bölge’de sayısız basın brifinglerine katıldım,” diyor. “Bazılarımız Saigon’daki Vietnam Savaş basınının takma adını kopyaladık: Saat Beş Budalaları. Yetkililerin Yeşil Bölge’deki kürsüden aktarmaya çalıştıkları gerçeklik, binanın duvarları dışındaki gerçeklikten çok farklıydı.”

Bronner Yeşil Bölge için kitle imha silahları araştırmasını yönetti. Bronner hatırladıklarını, “Konuştuğum her asker kitle imha silahı araştırma ekiplerinin bir parçasıydı ve ilk dalga sırasında buraya gelen her CIA ve DIA görevlisi bir çeşit kitle imha silahı bulunacağına inanarak gelmişti,” diye aktarıyor. Saddam’ın yakın vadede Amerika’ya nükleer silah atacağını sanmıyorlardı ama ben bile en azından askerlerimize atacağı eski kimyasal döküntüler olduğunu düşünüyordum. Hiçbir şey bulamayınca çok şaşırdılar. Bazı durumlarda çok detaylı bilgiler almışlardı ve hepsi yanlıştı. Alınan çok detaylı bilgiler nasıl tamamen yanlış olur? Bu, bir karakteri araştırmaya ve anlamaya çalışmaya itecek olan güçlü bir gizem.”

MET D’nin (Mobile Exploitation Team Delta-Motorize Keşif Takımı Delta) Toplanması

Gaziler Yapıma Katılıyor

Yeşil Bölge’nin yapımında bulunanlar için MET D askerlerini ve diğer askeri personeli oynayan Irak Savaşı gazileriyle beraber çalışma fırsatı bu çekimin en çarpıcı yanlarından biriydi. Eski askerler bu işi doğuştan oyuncularmış gibi ele almıştı. Kılı kırk yaran Greengrass için bundan daha azı yetmezdi. “Gerçek askerlere sahip olmak harikaydı,” diyor. “Sağlam bir inanılırlık temeli oluşturdu ve ana aktörlerimize, yani Matt, Brendan, Greg, Amy, Khalid ve Jason’a gerçek bir durumda olduklarına inanmaları için güven verdi.”

Bir grup aman vermez askerin lideri olan acemi bir askeri betimleyen Damon gelenek dışı bu kastı takdir etmişti. “Bu adamlar benim için her şeyi kolaylaştırdı,” diye anlatıyor, “çünkü ne yapacaklarını tam olarak biliyorlardı ve beni sorumluluğu gerektiği gibi paylaştırıyormuş gibi gösteriyorlardı. İdeal bir dünyada bir şeyleri insanlara açıklamak zorunda kalmak istemez, onların her şeyi kendiliklerinden yapmalarını istersiniz. Bu adamların burada olmasının tek anlamı gerçek yapılarıyla ortaya çıkmalarıydı. Bu, çok uzun süre çalışmış bir grup aktörün bile bir grup deneyimli asker gibi yapabilecekleri bir şey değildir.”

Damon da askerlerinin değerlendirmesinden olumlu sonuç almıştı. 2004’te Hava Kuvvetleri Yedekleriyle Irak’a giden ve ilk oyunculuk deneyimini yaşayan Paul Karsko, “Matt tam bizim gibi,” demişti. Tikrit’te görev yapan Karsko Irak’da konvoy güvenliği konusunda çalışmıştı. Yeşil Bölge’deki Simms ise patlayıcı mühimmat imha birliğinde görevliydi.

Bu ekipte bulunan askerlerden Eguene Cherry şöyle açıklıyor: “Sivil dünyada patlayıcı mühimmat imha birliğinin karşılığı bomba imha ekibi olurdu.” 2005’te Irak’taki patlayıcı mühimmat imha birliğinde sıhhiye görevlisi olarak hizmet veren Cherry, filmdeki sıhhiye eri Sandales rolünde oynuyor.

Yapım için askerler toplanırken Michael Bronner da Amerikan gazi gruplarıyla bağlantıya geçerek MET D takımı ve diğer askeri roller için uygun kişileri bulmaya çalışıyordu. Bronner Kaliforniya’ya, Illinois’ye, Iowa’ya, New Jersey’ye, New York’a, Oklahoma’ya ve Washington’a giderek gazilerle Irak’taki hizmetleri ve Iraklı sivillerle ilişkileri konusunda görüşme yaptı.

2006’da Fallujah’ta savaşan ve 2008’de Irak’a tekrar gönderilen Deniz Piyadesi Michael Dwyer filme tesadüfen katılmış. Gülerek, “New York’taki oyuncu seçimi oturumlarından biri yapıldığı sırada ben de binadaydım ve bir gaziler organizasyonuna katılmakta olduğumu sanıyordum,” diyor. “Bir form doldurdum ve hemen arkasından ‘Bay Bronner sizinle şimdi görüşecek,’ dediler. Çok kafa karıştırıcı bir konuşmaydı.” Bununla beraber, Dwyer yapımcıyı Miller’ın Humvee’sinin tepesindeki topçu Potts rolünü alacak kadar etkilemişti.

Neyse ki bu gaziler hem Greengrass’le hem de yeni komutanları Damon’la iyi anlaşmışlardı. Yönetmen, “Bu adamların saçmalığa tahammülü yok,” diyor. “Yaşadıkları her şeyi doğru bir şekilde betimleyen bir film yapmak istediler. Birçoğu yaptığımız işten tatmin olana kadar bavullarını açmadı bile.”

Amerika Irak ve Afganistan Gazileri’nin (AIAG) kurucusu Paul Rieckhoff Saddam Uluslararası Havaalanındaki sahnelerde General Gonzales’i canlandırıyor. Yapımcı Levin, filmin vereceği özgünlük hissi için Rieckhoff gibi askerleri yapıma dahil etmenin gerekliliği konusunda yönetmenle aynı fikirde. “Yeşil Bölge bir belgesel değil, ama orada olmanın nasıl bir his olduğunu anlamaya da çalışıyoruz,” diyor Levin. “Her şeyin içini dışını bilen bu askerlere sahip olmak inanılmaz derecede yardımcı oldu.”

Nathan Lewis MET D’nin çevirmeni Henne rolüyle oyunculuk hayatına başlıyor. Birkaç yıl önce orduyla, sahra topçu birliğinin bir parçası olarak gönderilmişti. Lewis, “Bir ordu biriminde görebileceğiniz adamları seçtiler,” diyor. “Bütün farklı kişilikler ve karakterler orada. Beraber çalışıyorsunuz, yavaşça herkesi tanıyorsunuz, nasıl düşündüklerini, ilgi alanlarını öğreniyorsunuz. Birlik anlayışını inşa edip bir ekip olarak çalışıyorsunuz.”

Irak savaş gazileri ayrıca Miller’ın gölge grup lideri Yarbay Briggs’in komutasındaki Özel Kuvvetler ekibini de canlandırdı. “Özel Kuvvetler’in kendilerine güveni ve kendilerine has bir kibri vardır. Onlar gerçekten mızrağın sivri ucudur,” diyor Jason Isaacs. “Kamera karşısında ve gerisinde bütün zamanımı ekibimle takılarak geçirdim. Şakalar yapıyorlar ve bir sürü belden aşağı espri yapıyorlar, ama aynı zamanda benim hayal etmek bile istemediğim şeyleri görmüş ve yapmış olmanın getirdiği bir ağırlıkları ve birlik duyguları da var. Dürüstlükleri insanı etkisine alıyordu.”

Kastın tamamlanması için filmdeki askeri figüranların büyük bir bölümü Britanya’daki Mildenhall ve Lakenheath askeri üstlerinde çalışan erkek ve kadın Amerikan askerlerinden seçilmişti.

Greengrass aktöre dönüşmüş askerlerden oluşan kastı hakkında şöyle düşünüyor: “Bence hepsi Miller’ın öyküsünden çok etkilendi. Miller’ın ekibine sırt çevirip ‘Gerçeği bulmak istiyorum ve onu bulacağım… ne olursa olsun,’ demesi çok harika bir gerilim malzemesidir. Çok harika bir kurgusal malzemedir çünkü kahramanınız hareketlidir ve her şeye rağmen gerçeği ortaya çıkarmaya çalışacaktır.”

Gerçekliğin Sağlanması

Yeşil Bölge’nin Danışmanları

Bir Paul Greengrass seti titizlikle dolu bir dünyadır, ama aynı zamanda esnektir. Yönetmen, “İstediğimiz son şey sonu tahmin edilebilir bir film,” diyor. “Ayrıca izleyicilere ne düşüneceklerini ve hissedeceklerini de söylemeye niyetimiz var. Beş ay boyunca her gün izleyicileri kendi sonuçlarını çıkarmaları için kışkırtan içsel bir deneyim yaratma umuduyla işe geliyoruz.

“Bu kesinlikle zor bir konu,” diye devam ediyor. “İlerleme kaydedebilmek için gerçekleri masanın üzerine koymalısınız. Sürekli olarak aramızda tartışırız. Basit bir yanıt olmadığını düşünecek kadar çok savaş gördüm. Ama doğruyu söylemenin, her ne kadar hüner gerektiren bir şey olsa da, yapabileceğiniz en iyi şey olduğunu öğrendim. İyi bir ikinci seçenek diye bir şey yoktur.”

Mümkün olduğu kadar özgün bir deneyim olması amacıyla eski bir kitle imha silahı avcısı olan ve 20 yıllık Amerikan ordusu deneyimine sahip Kıdemli Birinci Sınıf Astsubay Richard Lamont “Monty” Gonzales yapımın askeri danışmanı olarak belirlenmiş.

Monty Gonzales, Roy Miller karakterine derin bir anlayış getirdi. Gonzales ordunun 75. Sahra Topçu Birliği’nde (daha sonra 75. Keşif Birliği olarak yeniden yapılandırılmış) görev yaparken, Motorize Keşif Ekibi Alfa’nın (MET A) lideriydi. MET A’daki askerler de deneyimli kitle imha silahı avcısıydı ve Gonzales’e “Şef” diyorlardı.

Gonzales savaşın başlangıcında küçük motorize keşif takımlarına atanan bir avuç askerden biriydi. “2003, atandığımız görevler ve omuzlarımızdaki sorumluluklar bakımından mesleğimdeki en zor yıldı, hatta hayatımdaki en zor yıldı.” diyor. “Ama oraya 15 kişi gittik ve aynı sayıda geri döndük, yani fena iş çıkarmadık.”

Hayatta kalmak bir başarı ölçütüydü. Görev de bir başka ölçüt. “Sahadaki gerçeklik bizim beklediğimizden farklı bir şeye dönüşünce, bunun ne olduğunu anlayınca, kitle imha silahları yerine, gerçeğin aranması görevimiz haline geldi,” diyor şef. “Çünkü operasyon ilerledikçe iyice anlaşılır hale gelmişti ki, pek bir şey bulamayacaktık.”

Gonzales Yeşil Bölge setindeki görevine gelince, kendini yine hareketin ortasında buldu. Film çekimi konusunda bir acemi olarak, günlerinin büyük bir bölümünü yönetmenle ve filmin yıldızıyla monitör başında geçirip gerçek bir askerin eldeki durumda ne yapacağını anlatıyordu.

Özgünlük zorunluydu ve bu, ekranda görülecek askerlerle, araçlarla, silahlarla ve diğer askeri malzemelerle ilgili detaylar kadar anlatılan olaylara kadar genişletildi.

Greengrass, “Monty ve askerlerin gerçeklik faktörü konusunda kendilerini rahat hissetmelerini sağlamak bizim için önemliydi,” diyor. “Hem de her gün.”

Bir yanıt yazın