ZOMBIELAND
25 Aralık 2009’da sinemalarda.
www.zombieland.com
Yapım bilgileri
Columbia Pictures yapımı aksiyon komedi Zombieland, zombilerin istila ettiği bir dünyada hayatta kalmanın bir yolunu bulan iki adama odaklanıyor. Columbus (Jesse Eisenberg) tam bir korkaktır—ama korktuğunuz şey zombiler tarafından yenilmekse, korku sizi hayatta tutabilir. Tallahassee (Woody Harrelson) makineli tüfek kullanan, zombi avlayan, tek amacı yeryüzündeki son Twinkie kekini yemek olan sert biridir. Zombi karmaşasında hayatta kalmak için kendilerince eşsiz yollar bulan Wichita (Emma Stone) ve Little Rock (Abigail Breslin)’le güçlerini birleştirdiklerinde, neyin daha kötü olduğuna karar vermeleri gerekecektir: birbirlerine muhtaç olmak mı, zombilere teslim olmak mı.
Columbia Pictures Relativity Media ortaklığıyla bir Pariah yapımı olan Zombieland’i sunar. Filmin başrollerinde Woody Harrelson, Jesse Eisenberg, Emma Stone ve Abigail Breslin yer alıyor. Yönetmen Ruben Fleischer. Yapımcı Gavin Polone. Senaryo yazarları Rhett Reese & Paul Wernick. Yönetici Yapımcılar Ezra Swerdlow, Paul Wernick, Rhett Reese ve Ryan Kavanaugh. Görüntü Yönetmeni Michael Bonvillain, ASC. Prodüksiyon Tasarımcısı Maher Ahmad. Film Peter Amundson ve Alan Baumgarten, A.C.E. tarafından kurgulandı. Kıyafet Tasarımcısı Magali Guidasci. Filmin müziklerini David Sardy hazırladı.
FİLM HAKKINDA
Woody Harrelson yakın zamanda En İyi Film dalında Oscar kazanan No Country for Old Men/İhtiyarlara Yer Yok’un ödüllü kadrosunun bir parçası olmayı seçti. Ve bu seçimini Zombieland adlı bir filmle mi takip ediyor? Oyuncu, senaryodan etkilendiğini söylüyor. “Komedi ve zombilerin yaklaşan tehlikesi arasındaki çizgiyi çok iyi tutturuyor. Zor iş-gerçekçi bir hava tutturmalısınız yoksa parodi haline gelir; bu da kendine has zorluklar yaratıyor.” Hem, adam zombi haklama fırsatı elde ediyor. Bir oyuncu daha ne isteyebilir?
“Zombieland‘i Midnight Run/Geceyarısı Av‘ın zombili versiyonu olarak görüyorum,” diyor filmin yönetmeni Ruben Fleischer. “O film gibi bu da bir seferde pek çok türün sınırlarını geçiyor. Öncelikle ve en önemlisi, bu bir komedi, bir yol filmi. Açıkça korku öğesi taşıyor, eomantizm de var. Filmin farklı yönleri beni çok heyecanlandırdı; amacım ayakları yere basan ve doğru tonu yakalayan bir film yapmaktı.”
Zombieland Paul Wernick & Rhett Reese’in orijinal senaryosuyla başladı. Fleischer “Herkesi projeye çeken şey senaryo oldu,” diyor. “Çok güçlü. Rhett ve Paul orijinal görüşlerine sadık kalırken –bunun için onlara saygı duyuyorum- işbirliğine bundan daha yatkın olamazlardı.”
“’Cheers’ dizisinde yaptıklarımızı anımsatıyor biraz,” diyor Harrelson. “Bir espri işe yaramıyorsa, başka bir şey buluyorlar-anında, çekim yaparken yeni ve komik bir replikle geliyorlar.”
Reese, “Birden fazla görev üstleniyoruz,” diyor. “Bir tanesi yapımcı rolü-filmin geneline bakıp öngördüğümüz gibi bir araya gelip gelmediğini görüyoruz.”
Wernick sözü devralarak “Ama bazen repliklerin değişmesi gerekiyor ve yeniden yazar oluyoruz,” diyor. “Kum ayağınızın altında kayıyor ve ayak uydurmanız gerekiyor. Her şeyin bir araya gelişini görmek harika bir deneyim oldu- bir bakıma bizim için sinema okulu gibiydi.”
Harrelson inatçı ve ölümcül Tallahassee rolünde gezegende son kalan Twinkie çörekleriyle arasına giren zombileri katletmeye hazır bir adam olarak karşımıza çıkıyor. “Fleischer “Senaryoyu okuduğumda aklıma ilk gelen oyuncu Woody Harrelson oldu,” diyor. “Tallahassee’de gördüğüm bazı öğeler bana Woody’nin Natural Born Killers/Katil Doğanlar‘daki karakterinin mizahla dokunmuş halini anımsattı.”
“Senaryoyu okuduğumda, Tallahassee’nin özünde her şeyi kaybetmiş biri olmasını sevdim; o nedenle kaybedecek hiçbir şeyi kalmamıştı ve sonuç olarak zombilere korkusuzca yaklaşıyor,” diyor Harrelson. “Ruben’le harika bir buluşmadan sonra, filmin bir parçası olmak için can atıyordum.”
“Oyuncu seçimi sürecine başladığımız sırada hepimiz No Country for Old Men/İhtiyarlara Yer Yok ’u izledik,” diye anımsıyor Gavin Polone, “ve Woody perdeden fırlayıverdi. O daima ilk seçimimizdi.”
“Tallahassee çocuk gibi, içgüdüleriyle hareket ediyor, “diyor senaryo yazarı ve yürütücü yapımcı Rhett Reese. “En büyük arzusunun Twinkie olması anlamlı: bu geçmişe dair bir mecaz, eski yaşamının bir parçası, tutunduğu bir şey- hepimiz çocukluktan kalma bir şeylere tutunuruz ama o, kıyamet öncesi günlerinden bir şeye tutunuyor. Ayrıca, Twinkie raflarda epey bir süre taze kalıyor.”
Columbus rolü için de Fleischer’ın aklında belli bir oyuncu vardı. Yönetmen “Gözden geçirdiğimiz pek çok yetenekli genç oyuncu vardı ama Jesse Eisenberg listemin tepesindeydi hep,” diyor. “Roger Dodger/Düzenbaz Roger‘da ona bayılmıştım; buluştuğumuzda, içten gelen bir mizah ve duyarlılık gösterdi. Doğal olarak komik biri ve vücut diliyle sizi dünyanın en korkak adamı olduğuna ikna ediyor. O Colombus’un ta kendisiydi.”
Eisenberg Karakteri okuduğumda ona bayıldım,” diyor. “Colombus’un saplantılı ruh haliyle kendimi kesinlikle özdeşleştirebiliyordum; hiçbir şeyden zevk alması için kendine izin vermeyen biri. Dürüstçe yazılmıştı; gerçek ve karakterin barındırdığı mizah arasındaki dengeyi bulmak istedim.”
“Senaryoya ve mizah duygusuna bayıldım,” diye ekliyor Eisenberg. “Yazarlarla buluştuğumda, Rhett Colombus’un esin kaynağının kendisi olduğunu söyledi. Daha elini sıkarken bu belliydi.”
Senaryo yazarı-yürütücü yapımcı Rhett Reese “Bu biraz üzücü,” diye itiraf ediyor, “ ama evet, Colombus benim. Hayatımı hemen hemen her şeyden korkarak geçirdim. Jesse’nin bunu canlandırmasını izlemek eğlenceliydi.”
Columbus ve Tallahassee hayatta kalma mücadelelerinde katılan isimler olan Wichita’yı Emma Stone, Little Rock’I Abigail Breslin canlandırıyor. “Karakterin tüm yanlarını Emma’nın yarattığı gibi gösterecek komik duyarlılık ve farklılığa sahip çok az güzel ve genç aktris var,” diyor yönetmen Fleischer. “Komedi alanındaki yetkinliğini Superbad/Çok Fena ve The House Bunny gibi filmlerde zaten gösterdi ama Wichita karakterinin komik bir rol olması şart değil. O bir femme fatale, klasik anlamda güzel ve sert bir piliç. Emma’nın harika yanı, tüm bu özellikleri verebilmesi ve destek olarak komediyi kullanması.”
“Bu senaryo daha önce okuduklarımdan çok farklıydı,” diyor Stone. “Daha önce de zombi komedileri çekildi ama bu hiçbir şekilde bir parodi değildi. Zombiler çok korkunçlar ve karakterler için ciddi bir tehdit oluşturuyorlar. Hiçbir şekilde şaka konusu değiller ama dört ana karakter kendilerince çok komikler. İçtenlik ve mizah, bu zombi dolu, kıyamet sonrası dünyada yaşayan birinin nasıl hissedeceğini ve hareket edeceğini anlamamı sağladı. Bu filmin bir parçası olmayı istemek için yeterince neden vardı.”
“Bu filmin komik olmasını ama sulu bir durum komedisi olmamasını; korkutucu olmasını ama kâbus gördürecek kadar dehşetli olmamasını sevdim. Her şey arasında bir denge kurmayı ve özgün bir film olmayı beceriyor. Çok yönlü bir zombi filmi. Böyle bir şeyi yapabileceğinizi kim bilebilirdi?”
Witchita’nın ortağı Little Rock için yönetmenin kafasında belirgin bir fikir vardı. “Senaryoyu okuduğumda dedim ki ‘Abigail Breslin Little Rock rolü için harika olur ama bu rolü kabul etmesine olanak yok; o yüzden ona benzeyen birini bulmalıyız,’” diyor Fleischer. “Ve uzun süre böyle gitti. Sonra şaşırtıcı şekilde filmi çekmek istedi ve bir anda yaptığımız zombi filminde iki Akademi Ödülü adayımız vardı.”
“Bu filmi yapmayı gerçekten çok istedim çünkü daha önce rol aldıklarımdan çok farklı bir film,” diye açıklıyor aktris. “Little Rock çok hareketli bir karakter; onca aksiyonu yapmak çok hoşuma gitti. Nasıl ateş edileceğini öğrenmem gerekti; daha önce hiç yapmamıştım. Eğlence parkında çekim yaparken mola verdiğimizde bir sürü şeye binme fırsatım oldu. Çok eğlendim.”
Breslin role yönetmenin umut ettiği her şeyi verdi. Rol arkadaşlarının gözünde kendini kanıtlamanın ötesine geçti ve onların takdirini kazandı. “Abby on üç yaşında,” diyor Woody Harrelson. “Ben asla onunki gibi bir oyunculuk yeteneğine sahip olamayacağım. Ağlaması gereken bir sahneyi tek seferde çekti. Ağlıyordu. Kamerada görünmezken, başka birinin yakın plan çekiminde bile her şeyini verdi ve diğer oyuncular kadar inandırıcı şekilde ağladı. Olağanüstü ve birlikte vakit geçirmesi çok zevkli biri.”
Wernick, “Emma ve Abigail arasındaki kimyayı izlemek inanılmazdı,” diyor Wernick.
“Yavaş yavaş tek bir yaratığa dönüştüler- Emmagail,” diye ekliyor Reese. “Ama gerçekten şaşırtıcı olan şey, 13 ve 20 yaşındaki olgunlaşmamış ya da saf olacaklarını sandığınız bu insanların deneyimli tilkiler olduğunun ortaya çıkması.”
Projenin başında, ilk yönetmenliğini gerçekleştiren Ruben Fleischer var. Yapımcı Gavin Polone “Ruben konusunda hiç bir şekilde endişe duymadım,” diyor. “Pek çok acemi yönetmenle çalıştım. Ruben’in proje için gereken görüye ve sadakate sahip olduğundan emindim.”
“Ruben’in komediye uygun bir gözü ve zihni var,” diyor Reese. “Çok tatlı, egosundan arınmış, kapsamlı biri. İşler iyi giderken asla başarıyı sahiplenmiyor—çalıştığı insanlara övgüler düzmekte gecikmiyor.”
Fleischer Zombieland‘I yönetme fırsatının yarattığı zorluğun kendisini heyecanlandırdığını söylüyor– sonuçta, “ilk kez yönetmenlik yapan biri olarak her bir sahne daha önce yapmadığım bir şeydi. İlk günümde zombileri öldürüyor, kısa süre sonra bir malikânede çekim yapıyorduk. Her gün yeni bir deneyimdi. Ama özünde aynı: senaryoyla başlıyorsunuz ve bunu nasıl görselleştireceğinizi düşünüyorsunuz; ama gerçekte oyuncuları, prodüksiyon tasarımcısını, görüntü yönetmenini seçtiğiniz zaman hayat buluyor—onlar filmi görkemli kılıyorlar.”
YAPIM HAKKINDA
Preprodüksiyon aşamasının başlarında, Fleischer filmin ve önemi inkâr edilemez zombilerin görünüşünü şekillendirmeye başladı. “Bu film üzerinde çalışmaya başlamadan önce, izlediğim tek zombi filmi 28 Days Later/28 Gün Sonra’ydı,” diye itiraf ediyor yönetmen. “O zamanlar zombi filmlerine meraklı değildim ama işe yaklaşmaya başladığımda deli gibi araştırmaya giriştim ve türün hakkını teslim etmek için tüm filmlere aşina oldum. Türün izleyicilerine büyük saygım var ve yaptığımız filmlerle onları mutlu edeceğimizden emin olmak istedim.”
Senaryonun yazımı sırasında insanlığın zombi salgını tarafından ele geçirilmesinin nedeni konusunda bir açıklama yapılmamasına karar verilmişti. “Bu kıyamet sonrası bir dünya,” diyor Fleischer. “İnsanlar bir zombi istilasının ortasında değil. Öykümüz zombilerin çok daha fazla sayıda olduğu bir dünyada izlediğimiz insanlarla ilgili. Az sayıda sağ kalanlardan bazılarının yollarını bulmaya çabalamalarının öyküsünü anlatmak istedik.”
Bu görüyü aklında tutan prodüksiyon tasarımcısı Maher Ahmad karakterlerin yer aldığı fiziksel dünyayı şekillendirmeye başladı. “Ruben ve yazarlar öykünün insandan zombiye büyük dönüşümün birkaç ay sonrasında geçtiğine karar verdiler; o nedenle arazimiz tamamen yıkılmış değil, terk edilmiş bir görünüme sahip. Yıkılmış binalar ya da büyüyen bitki örtüsü yok. Terk edilmişlikle gelen ürkütücü hava ve köşe başında ne olduğunu bilmemenin doğurduğu korku hakim.”
Zombilerin görünüşüne gelince, anahtar kararlardan biri zombilerin komik olmamasıydı; onun yerine, karakterleri dengeleyecek ciddiyete sahip olacaklardı. Bunu elde etmek için Fleischer zombi öykülerinin eskimiş bazı öğelerini eleyerek daha modern bir açıdan yaklaşmaya karar verdi. “Klasik ve geleneksel zombiler yaşayan ölülerden gelir,” diye açıklıyor yönetmen. “Bu öyküyü mümkün olduğunca gerçek temellere oturtmak istedim; o nedenle virüs kaynaklı gelişen ve yayılan gerçek bir hastalık olmasına karar verdik.”
Fleischer, özel efekt makyaj tasarımcısı Tony Gardner ve ekibi bulaşıcı hastalıkları ve ileri safhalardaki fiziksel belirtileri inceledi. Özel efekt sanatçısı Stephen Prouty şöyle anlatıyor: “Göstermek istediğimiz şey, bu insanların enfeksiyon kaptığıydı. Hâlâ yaşıyorlar ama hastalıktan mahvolmuşlar, o nedenle daima ıslaklar, vücutlarındaki tüm boşluklardan siyah, irin benzeri bir madde akıyor.”
Durumlarına karşı, Fleischer zombilerin bireyselliklerini korumalarını istedi. “Herkesi işadamları gibi giydirmek ya da jean ve tişörte sokmak yerine salgın öncesi nereden geldiklerini yansıtacak bir gradırop hazırlanmasını sağlamaya çalıştım. Bazılarını öyküdeki coğrafik konumlarına göre fast food çalışanı, çiftçi gibi giydirdik. Bir mekânda, Los Angeles’taki eğlence parkında zombi karakterlerle çok eğlendik ama genelde zombinin içindeki kişiliği hiç kaybetmediğimizden, dönüşmeden önce nasıl biri olduğunu sezebileceğimizden emin olmak istedim.”
Bu dönüşüm yüzlerce zombi figüranı özellikle de eğlence parkı sahnesinde etkiledi. Yerel oyuncu seçmelerine katılmış yüzden fazla zombi makyaj sürecinden geçti. Makyaj masasında geçirdikleri zaman sahnedeki yerlerine ve hareketlerine bağlı olarak değişiyordu. Prouty “Makyaj detaylandıkça –protez parçaların da dahil oluyor- bir buçuk saate yakın sürüyordu. Orta düzeyde, protezin olmadığı makyaj 30 dakikamızı alıyordu. Bu genelde bir boya ve uygulama işiydi –akan, balçığımsı bir madde, diş lekeleri ve lens kullanıyorduk. Çok arka plandakilere biraz ıslaklık, kan ve ağızlarından çıkan biraz balgam verdik. Bu da on beş dakikalık bir işti,” diye açıklıyor.
Prodüksiyon, yapım ekibinin filmin kapanışı için mükemmel bir tema parkı buldukları Georgia’da başladı. “Georgia’da bu ekiplerle iyi deneyimler yaşamadan önce çok daha küçük ölçekli de olsa iki şey çekmiştim,” diyor Fleischer. “Los Angeles’ta çekim yapmamanın en harika yanı, insanların bir filmin parçası olmak için can atmaları. L.A’de filmdeki gibi bir malikânede çekim yapmamıza izin verecek birini bulmamız olanaksızdı. Orada çekim yapmak prodüksiyona çok şey kattı.”
Çekimler, filmin sonunda yer alan Pacific Playland sahnesiyle başladı. Aslında, son savaşı parkta yapma fikrini ortaya atan Fleischer olmuştu. “Ruben’in yaptığı bu öneri bir anda filmin merkezi haline geldi,” diyor Reese. “Aksiyon yazma konusunda içinde oynayabileceğimiz bir kum havuzu oldu; Paul’le birlikte çok eğlendik.”
Neden bir eğlence parkı? “Bu bir bakıma bir dileğin gerçekleşmesi,” diye açıklıyor Fleischer. “Burasu Little Rock’ın daha küçükken sevdiği bir yer; her şeyi yapabileceğiniz ve istediğiniz yere gidebileceğiniz kıyamet sonrası bir dünyada Wichita kız kardeşinin sevgiyle andığı bir çocukluk anısını yeniden yaşamasını istiyor.”
Yapım ekibi Pacific Playland’in yerine geçecek lokasyonda karar kıldıktan sonra senaryo yazarları senaryoyu bu parka göre değiştirmeye başladılar. “Parkta yürüdük- görüntü yönetmenimiz Michael Bonvillain, prodüksiyon tasarımcımız Maher Ahmad, ikinci birim yönetmeni ve dublör koordinatörü George Aguilar. Güzel bir oyun alanı bulunca ‘Ah, Woody ya da Jesse şunu ya da bunu yapsa güzel olmaz mıydı?’ diye düşünüyorduk.”
Filmin sonunu önce çekmek oyuncular açısından bir dezavantaj gibi görünse de Harrelson durumun tam tersi olduğunu belirtiyor. “Performansımı ayarlamama yardımcı oldu,” diyor. “Aksiyon sahnesi çektiğimiz için, ‘sahneyi keşfetmiyorduk’-sahne bitmeden önce karakter olarak tepki göstermek için sadece birkaç saniyemiz vardı. Bu da karakterin zihnine girmeme ve bir ekip oluşturmamıza yardım etti.”
“Parktaki insanlar inanılmaz derecede yardımseverdiler- ihtiyacımız olan şeyleri elde etmemiz için tam anlamıyla kendilerini paraladılar,” diyor Fleischer. “Filmde görünen oyun alanlarının her birinin arkasında çömelmiş ve saklanmış oyun alanı opeatörleri çekim yapabilmemizi sağlamak için geceler boyu bizimle çalıştılar.”
Fleischer böyle yetenekli bir set ekibiyle çalışmanın yeniyetme bir yönetmen için paha biçilemez bir deneyim olduğunu söylüyor. “Büyüklük taslamak gibi olmasın –bunun bir komedi filmi olduğunu biliyorum- ama bu insanlar filmi ortalama bir komediden çok daha sinemasal hale getirdiler. Michael’ın gerçekleştirdiği her çekim beni etkiledi- çıtayı çok yükseltiyor. Maher’in tasarımları inanılmaz-Marketi sıfırdan tasarlayıp inanılmaz bir şekilde inşa etti ama aklımı başımdan asıl alan şey, Columbus ve Tallahassee’nin otoyolda ilk karşılaşmaları oldu. 75 otomobil, 30 enkaz ve bir teknemiz vardı… Yıkımın ve mahvoluşun ölçeği büyük prodüksiyonlara denk. Böyle insanlarla çalıştığım için kendimi çok şanslı hissettim.”
Çekimlerin son gününde ekip Los Angeles’ta, hayatta kalan dört kişinin batı yakasından bir grup zombiyle karşılaştığı Grauman’ın Hollywood Çin Tiyatrosu önünde toplandı.
Sanat departmanının normalde turist akınına uğrayan bölgeyi kıyamet sonrası bir yıkım ve terk edilmişlik mekânına çevirebilmesi için Hollywood Bulvarı sabaha karşı 3.00’da trafiğe kapatıldı. Sabah olunca, toplanan kalabalık oyuncuların tehlikeyle yüzleşmelerini ve sarı bir Humvee ile hızla uzaklaşmalarını izlemek için toplandı. Çekimleri bitirmek için hiç de fena bir yol değil.
Resimler: