Alacakaranlık Efsanesi: Yeni Ay – The Twilight Saga: New Moon

FİDA FİLM sunar

“ALACAKARANLIK EFSANESİ: YENİ AY”

Bir  TEMPLE  HILL  Yapımı
IMPRINT  /  SUNSWEPT işbirliği ile…

KONU

Stephenie Meyer’ın fenomen haline gelen Alacakaranlık Efsanesi serisinin ikinci kitabından uyarlanan “Alacakaranlık Efsanesi: Yeni Ay”da, ölümlülerle vampirler arasındaki romans yeni bir kademeye taşınıyor ve Bella Swan (Kristen Stewart) vampir Edward Cullen (Robert Pattinson)’ın aşkına karşılık verebilmek için kaderle yüzleşiyor. Bir parçası haline geldiği doğaüstü dünyanın derinliklerine indikçe, kendisini daha da tehlikleye sokacak tarihi bir takım sırları öğrenmeye başlıyor.

Bella’nın 18. Doğumgününün ardından Edward onu korumak adına Bella’dan ayrılmaya karar verir. Bella reşit olduğu günlere yalnız ve kalbi kırılmış şekilde adım atarken farkeder ki başını her belaya sokuşunda Edward’ı kendisine çekebilmektedir. Edward’la beraber olabilme tutkusu kendini giderek büyüyen tehlikelere atmasına yol açar. Buna, motorsikletle hız yarışına çıkmak bile dahildir.

Çocukluk arkadaşı ve gizemli Quileute kabilesinin üyesi olan arkadaşı Jacob Black (Taylor Lautner)’in de yardımıyla eski bir motorsikleti tamir eder. Bella’nın donmuş olan kalbi Jacob ile kurduğu arkadaşlıkla bir nebze tamir olur.  Jacob’ın da kendine özgü bir sırrı vardır.

Bella kırlık alanda gezerken kendini aniden ölümcül bir durumun içinde bulur. Onu kurtaran ise büyük kurtlar olacaktır fakat bu Bella’yı daha da büyük tehlikelere atacaktır. Zamanla yarışırken Bella  Quileute kabilesinin sırlarını öğrenir ve Edward’ın kendisini terk edişi altında yatan gerçeği de.  Aynı zamanda aşkıyla buluşmasını engelleyen ölümcül gerçeklerle de yüzyüze gelir.

YAPIM

Stephenie Meyer’ın En Çok Satanlar listesindeki ALACAKARANLIK serisinin ilk filmi 2008 Kasım’ında vizyona girdiğinde milyonlarca seyirci tarafından heyecanla bekleniyordu. Ani bir başarı oldu, fakat romandan dolayı kahramanları canlı görmek isteyen milyonlarca hayrandan dolayı da küçük bir başarı sayılmazdı. Genç bir kız ile 100 yaşın üzerindeki bir ruha sahip vampirin olağandışı aşkı filmin açılış haftasında 70milyonun üzerinde izleyiciyi sinemalara çekti. Film dünya çapında 350milyon dolarlık hasılat yaptı. Bu başarı serinin ikinci kitabı olan Alacakaranlık Efsanesi: Yeni Ay’a giden yolu açtı.

Yapımcı Wyck Godfrey, ikinci filmin sadece bir devam filmi olmayacağının farkındaydı. Esinlenildiği kitapta da olduğu gibi film Bell Swan ile Edward Cullen arasında alevlenen aşkı daha yoğun ve tehlikeli bir noktaya taşıyacak ve hikaye ilerledikçe Bella’yı içine alacak bir karmaşaya sürükleyecekti; Quileute kabilesi ve vampirler arasındaki yüzyıllık çekişme Bella’nın en iyi arkadaşı Jacob Black ve sevdiği Edward arasında boy gösterecekti.

“Asıl zorluk, ilk filmin sunduklarının bir kopyasını yapmaktan kaçınmaktı” diyor Godfrey.  “Hikaye ilerledikçe, bir dünya açılıyor. Bu yeni dünyaya karakterleri dahil edip görsel olarak sunabilmeliydik. Bella’nın hayatı değiştikçe ona daha çok odaklandık. Froks’taki insanlar hakkında yeni şeyler keşfedecekti; özellikle de Quileute kabilesi ve Jacob hakkında. Jacob ve kardeşlerinin kurtlara dönüştüğünü öğrenmesi büyük gizemlerden biriydi. “

“Bella fantazi gibi görünen ama vampirlerin ve kurt adamların gerçekten varolduğu bir dünyada yaşadığının farkına varırı. Edward’ın ortadan kaybolmasının ardından, kendini hayata döndürecek bir arkadaş bulmuştur ama o da farklıdır. Ve bu kurt adamların varolmasının tek sebebi vampirlerin varoluşuyken, Jacob da Edward için vardır aslında. Jason ve Edward arasındaki bu çelişkiye Bella da bir insan olarak dahil olmuştur.”

Yönetmen Chris Weitz’in “About a Boy (Bir Erkek Hakkında)” ve “The Golden Compass (Altın Pusula)”da da şahit olduğumuz edebi uyarlama yapabilme becerisi, onu bu projeye dahil etmede esas etken olmuş. “Chris’in fantastic filmleri üstlendiği bir geçmişi var ve bu karmaşık hikayelerde birebir karakter analizlariyle ve genç oyuncularla çalışmış. Fakat bu özelliklerinin de dışında Stephenie Meyer’ın kitaplarına ve yarattığı karakterlere olan ilgisi onu bu film için seçilmiş yönetmen kılıyor.

“Bizim için Stephenie’nin eserini ve Alacakaranlık serisinin hayranlarnı yüceltmek hayati önem taşıyordu. Sakındığımız şey, kitapları alıp yeniden keşfetmek oldu. Chris kitapları iy biliyordu ve böylece hayata en canlı haliyle geçirebildi. Aslolan da buydu. Hikayedeki kişiler fantazi ürünü olduğu halde, bu dünyaya ait görünebildiler onun sayesinde.

Weitz başlarda kitaba yabancı olmasına rağmen, hayranlardan birine dönüşmesi uzun sürmedi. “Kitapları okudum ve sonrasında ilk filmi seyircilerle seyrettim ve ördüğüm derin duygusal etkiler karşısında ne yapacağımı bilemedim. Bir filmi izlerken onun içine tamamen girmek önemlidir ve bunu yapabileceğim bir şanstı bu. Daha önce yaptıklarımdan farklıydı ama yine de eski deneyimlerimden ilhamla ilerledim.”

Yönetmen, Stephen Meyer’a sık sık danışmayı ihmal etmemiş, en küçük ayrıntılar için bile. “Bir karakterin nasıl bir ayakkabı giyeceğini dahi önemsiyordu. Tüm detaylarla ilgileniyordu. Aynen kitaptaki gibi olmasını istiyordu ve bu konuda çok çok iyiydi” diyor yazar Meyer.
Weitz için yazara ulaşabiliyor olmak büyük bir ayrıcalıktı. “Yüzüklerin Efendisi için kimsenin Tolkien’i arayıp aklında nasıl bir kurgu olduğunu öğrenme şansı yoktu. Bense Stephenie’ye bir e-posta ya da telefon yakınlığındaydım ve ona pratik anlamda da birçok şey sorabiliyordum ‘Jasper’ın gücü Bella üzerinde etkili mi’ gibi şeyler. Bu kitapla her noktada paralel gitmemi sağladı”

Meyer da ikinci film için birincisi için olduğundan da heyecanlı olduğunu dile getiriyor. “Alacakaranlık bize bu mükemmel bir alan sundu, bir nevi tramplen gibi. Şimdi ondan da atlayıp yeni bir düzeye geçiyoruz. Oyuncuların hepsi birbirini ve karakterlerinin özelliklerini çok iyi tanıyor ve filmi yeniden çekmek için heyecanlanıyorlar. Kitap birçok yönden çok duygusal bir yapıya sahipti ve de çok derin.  Şimdi bir de yeni karakterler var ve daha da eğlenceli bir hal aldı. Kurtların dahil oluşunu izlemek için heyecanlanıyorum,  tabii ki Volturi’yi de.
Bu sefer hikayenin temelinde Bella ile kurtadam Jacob arasında gelişen arkadaşlık var.  “Artık herşey daha riskli” diyor Weitz, “Şimdi sadece Bella’nın değil, Edward’ın da varoluşu tehlikede. Hikaye ekseninde mitolojinin yeni kısımlarına ve köşelerine bakmalıydık. Filmdeki mit genişledikçe film de genişliyor..”
“Sonuç olarak anlatıığımız vampirler, kurt adamlar ve doğa üstü güçlerle ilgili bir hikaye. Fakat bunun yanında aşk, aidiyet, ihtiyaç,, kaybetmek, bağlılık ve arkadaşlık gibi bir altyapı var. İlk filmde Bella’nın da söylediği gibi, Edward’dan korkmasının sebebi onun bir vampir olması değil, ona daha ok aşık olmaktan korkamsı. İkinci filmde de gelişen bir aşk üçgeni görüyoruz ki bu çok ilişkilendirilebilir ve çekici bir hava yaratıyor.”

YENİ AY’IN YAPIMI

Alacakaranlık Efsanesi: Yeni Ay’ın çekimleri 2009 Mart’ında Vancouver’da başladı ve Montepulciano(İtalya’da antik bir kent) sona erdi. İki şehir de mükemmel bir kontrast oldular; British Columbia’nın gizemli ve karanlık ormanları ile Tuscany’nin parlak tonları filmde eşit derecede kullanıldı.

“Kuzeybatı Pasifik’teki ışık dağılan güzel bir ışıktı.”güzel “Chris Weitz .
“İçinde birçok yer barındırıyordu ve yaratmak istediğimiz de bunları cesurca kullanmaktı. Gölgeler de çok önemliydi – ormanda gece ve depresyonun siyahi hissi.

“Tuscany’de ışık çok daha farklıydı. Çok daha sıcak tonlar ve güneşli bir hava kıyafetlerdeki renkle de birleşiyordu. Mimari de daha farklıydı; Montepulciano Rönensans mimarisi ile bilinen bir yerdi”.

Prodüksiyon amiri David Brisbin, Weitz ile yakın bir çalışma içine girdi ve filmin imzası niteliğinde olacak bir plate oluşturmaya uğraştılar. “Chris bir takım spesifik konseptlerle karşıma çıktı. Raphael öncesi bir renk anlayışı ile doğal ortamlarda kullanılan koyu renkler önerdi” diyor Brisbin.

“Dr. Zhivago ve  Barry Lyndn’daki gibi klasik ve dev ekrana yansımış destansı hikayeleri seviyorum. Böyle bir dünyayı nasıl renklerle oluşturabileceğimizi düşündük. Bana göre bu Raphael öncesi renk anlayışı ve öyküsel resim geleneğine tekabül ediyordu. Hikayeye büyük bir vurgu yapan, aşkın, kayıpların, kalp kırıklıklarının altını çizen vurgular. Tennyson ve her türden duygusallığı öne çıkaran resimlerdir bunlar. Bu tonlarla ilke filmden

“Film özünde romantik bir yapıya sahip. Evet, sonuç olarak bir vampir filmi ama gerçek bir aşk hikayesi barındırıyor. Benim için prodüksiyon da asıl olarak hikaye anlatımında temelleniyordu.” Brisbin

Meyer’in kitabında Volturi ailesi İtalyan’ın eski bir kasabası olan Volterra’da ikamet ediyor, gerçek hayatta burası Tuscany. “Montepulciano’yu Volterra olarak seçmek büyük bir kararın sonucuydu. Chris antik bir mimari peşindeydi. Montepulciano da gerçekten orta çağdan kalma bir şehir ve şehir meydanı simetrik çekimler yapmamıza elverişli bir yer oldu. Bu yüzden orayı seçtik.”

Kostüm tasarımcısı Tish Monaghan Volturiler için özenle oluşturulmuş bir gardrop hazırlamakla yükümlüydü. “Chris’in en çok öne çıkarmak istediği şey Volturilerin seçkin ve asil bir havaları olmasıydı. 1700lere göz gezdirdik ve 1790’ların silüeti olabilecek bir görüntü yarattık”

“David ve Chris’in yarattığı spesifik renk paletine bağlı kalıp, onu 18.ve 19. yüzyıla uyarladık. Karakterler 21.yy’da yer alıyor ama arada 18.yy’a flashback’ler yaşanıyor. Şu zamandaki hallerini oldukça karanlık tutarken (karakterlerden en karanlığı Aro çünkü en güçlü karakter de o), 17.yy’da tam tersini yaptık, Aro daha ışıltılı bir karaktere büründü.

“Yeni Ay’da yaptığımız en büyük farklılıklardan biri bilgisayar animasyonu ile yaratılan akrakterler oldu. At boyutlarında kurtlar yaratabilmemizin tek yolu buydu. Wyck Godfrey.

Görsel efekt uzamnı Susan MacLeod ile Altın Pusula’da da çalışan yönetmen şöyle diyor. “İkimiz çok iyi anlaşırız. Bu projeyle ilgilenip ilgilenmediğimi sorduğunda çok sevindim. Kurtlar da senaryoda en seksi bulduğum şey oldu.”

Kurtları Phil Tipett’in önderliğindeki Tippett Studio yarattı. “Neye benzeyeceklerini baştan beri çok merak ediyorduk. Kitaba sadık kalmaya çalıştık. Kitapta kurt adam olarak geçiyorlar ama tipik her yerinden tüyler fışkıran kurt adamlardan olmamaları gerekiyordu. İnsandan 4 ayaklı bir kurta dönüşen elegan bir görünümleri var.”

“Kitabı okuyup Team Jacob’a hayran olan herkes nasıl bir şey yarattığımız merak eder oldu. Animasyon değildi sonuç ve gerçek birer kurt gibi görünüyorlardı. Öncelikle oyuncuların hareketlerini bilgisayara tarayarak aktardık ve sonra bunun üzerinden kurtlara dönüşmelerini sağladık.”

“Monitörde kendi vücudumun mükemmel bir taranmış versiyonunu gördüm ve bu o kadar kolay yapılmıştı ki..görüntü yansıyor ve hop..birden kurta dönüşüyor.”

Efekt grubu için bu sadece başlangıçtı. “Kurtların her yanını bilgisayarda tek tek yarattık. Önce iskelet sistemleri ile başladık; oynayabilen eklem yerlerini animasyona dönüştürdük. Üzerine de esneyebilen kasları ekledik. Sonra da deri ve tüyleri. Gerçek birer kurt gibi görünüp hareket edebilmeleri için iki görünütüyü eşit kullanmalıydık.”

“Oyuncularla kurtları adapte edebilmek için doldurulmuş kurtlar yaptırdık – gerçek boyutlarına uygun olarak.” diyor MacLeod.

Filmde kullanılan mekanlar da aynı özenle seçilip dekore ve modifiye edildi. Alacakaranlık serisinde Stephenie’nin yarattığı dünya ve havaya uygun kamak için tüm prodüksiyon ekibi büyük gayret gösterdi ve tüm detaylar dikkate alındı. “Eğere Alcakaranlık karakterlerini ve romansını sevdiyseniz ve doğaüstü hikayelerden hoşlanıyorsanız, Yeni Ay bundan da fazlasını sunacak bir yapım oldu. İkinci filmde hikaye daha büyük bir mitolojiye açılıyor ve tüm serinin genelini de kapsamlı hale getiriyor. Üçünci kitap olan “The Twilight Saga: Eclipse”e de bir köprü görevi görüyor.

OYUNCU SEÇİMİ

Genç başrol oyuncuları uluslararası süperstarlar haline gelen Alacakaranlık’ta Kristen Stewart  – hikayenin kalbindeki masumane ölümlü Bella olarak – ve Robert Pattinson da baştan çıkarıcı bir vampir rolündeki Edward olarak filmin can alıcı karakterleri oldular. Yeni Ayda ikiliye katılan Taylor Lautner, Jacob karakteri ile gerçek anlamda durdurulamaz bir doğal güç gibi karşımıza çıkıyor.
Yönetmen Weitz yola çıkarken aklında tüm oyuncular yer etmiş haldeymiş. “Genellikle oyuncu seçimi ile ilgili çok gergin olurum. Bu filmde ise Ctaherine Hardwicke’in önderliğinde oluşturulan cast sayesinde şansım yaver gitmişti.”
Yine de yönetmen koltuğuna oturduğunda tüm cast halledilmiş dğeildi. “Ekranda kısa süre ile göreceğimiz ama etkisi büyük olacak yeni karakterler vardı. Bu karakterleri sonra ilerleyen filmlerde de görecektik. Zaten genelde rolün büyüklüğünden bağımsız olarak, doğru kişiyi bulmaya çabalarım.”
Çekimlerden önce Weitz daha önce hiç yapmadığı bir şey yaptı. Tüm ekibe filme ve karakterlere ait hissiyatını dile getiren 20 sayfalık bir kitapçık dağıttı. “Buna oryantasyon kitapçığı adıı verdim. Burada verdiğim bilgiler ekibi filmin tarzı ve  düzeniyle ilgili bilgili hale getirdi, böylece daha en baştan bir çok şeyi biliyorlardı. Bu sayede gün içinde doğaçlama şansımız da daha yüksek oldu. Genç oyuncuları ve ekibi verdiğim kararlarla kısıtlamak istemiyordum ve onlara gidebildikleri kadar imkan vermek istiyordum.”

Bella,  Edward  ve Jacob:  Sonsuz bir üçgen
Filmin açılış sahneleri yaşı ve ölümlülüğünün farkına daha da varmış olan Bella ile bezenmiş halde. “Ölümlü olması üzerine büyük bir yük ekliyor” diyor Stewarr. “N büyük korkusu Edward’ın onu bırakacak olması. Ve bırakıyor da..Terkedilen herkes bilir ki, tekredilen kişi herşeyi sorgulamaya başlar. Emin olduğun herşeyin yokolduğunu görürsün…
Stewart net olarak şöyle fiade ediyor; Bella başı dertte olan herhangi bir kadın değil. “Kendi durumunu son derece kontrol altına almış. Kendisini birine adamış ve karşılığında da aynısını bekliyor.” Bella hayatındaki iki erkekle farklı ilişkiler geliştiriyor. “Edward onun ihtiyaç duyduğu şey” diyor oyuncu. “Edward onun dengesini sağlayan kişi ama bu onun kendisi için en uygun kişi olduğu anlamına gelmiyor. O zor ve soğuk biri. Fakat onla olan bağı olmayınca, asla bir araya gelemiyorlar.”
“Jacob ise tam tersi. Eğlenceli, sıcak biri ve Bella’^nın içindeki iyiyi ortaya çıakran birisi. Onun en iyi arkadaşı ve eğer arkadaşınla çıkabiliyorsan bu oldukça iyidir fakat bu ona aşık olduğun anlamına gelmez.”
R.Pattinson ve K.Stewart yönetmenin işe olan bağlılığından çok etkilenmişler. “Kristen ile ilk filmde de beraber oynadığım için karakterlerin gelişimin nasıl olacağı kafamızda net olarak vardı. Pattinson kendi karakterini “isteksiz vampir” olarak adlandırıyor, Volturi’lerle karşılaştırdığında.. “Kendilerini canavar gibi görüyorlar ama bununla bir sorunları da yok. Fakat Edward’ı sevdiğini söyleyen bir kadın gördüklerinde bunun olabileceğine inanmak istiyor ve bu da onu kurtaran asıl şey.
Yeni Ay’da öne çıkan akrakter Jacob Black oluyor. İlk filmde daha sınırlı bir rolde gördüğümüz Jacob,  Quileute kabilesinin yani Forks, Washington’ın yerel halkının bir üyesi. Bella2nın çocukluk arkadaşı aynı zamanda. Başlarda hikayeye bu kadar etken olmayan Jacob karakteri Meyer’a göre yoktan varoluyor. Hikayedeki yeri gördüğümüz gibi olmayacakken karakterini derin bir şekilde hep hissettiriyor aslında.
Jacob’ın Bella ile olan ilişkisi de değişken. “Jacob’ın Bella ile ola ilişkisinin gelişiyor olması benim için en enteresan değişim oldu” diyor Lautner. “Jacob Bella için adeta onu canlandıran ve uyandıran bir  bir günışığı oluyor, onu hayata döndürüyor. Edward geri döndüğünde ise, Jacob tüm bunları kaybediyor.”

Vampirler ve Volturi Ailesi

Etkili bir görüntü yaratılarak gerçekleştirilen Cullen ailesinin Bella için düzenlediği doğumgünü partisinde gerçekleşen zincirleme olaylar sonucu Edward romantizme bir nokta koyuyor.  Ashley Greene, Peter Facinelli, Elizabeth Reaser, Nikki Reed, Kellan Lutz ve Jackson Rathbone  hepsi Cullen ailesi oalrak tekrar karşımıza çıkıyor.
“Gerçek bir aile gibi olduk” diyor Reed. “Hepimiz bu işle ilgili çok tutkuluyuz ve tüm ekip arkadaşlarım oldukça zeki ve enteresan insanlar. Onlarla tekrar çalışmak harika ve bu karakterleri bir kaç film boyunca sergileyecek olmamız bir şans. Hepimiz kitap serisinin de gerçek birer hayranıyız ve bu kadar çok sevdiğimiz bir şeyi hayata geçiriyor olmak mükemmel bir duygu.”
Yeni Ay’da Volturi’lerin görünürlüğünün altını bir kez daha çiziyor.   Devam filmlerinde de etkinliğini koruyacak bir varlıkları var film içerisinde.  Yüzyıllardır yaşayan ve akıl almaz derecede güçlü bu aile, kendi toplulukları arasında da kanun yapıcı ve etkili bir konumdalar. Grubun lideri Aro ‘yu oynayan
Michael Sheen de bu dünyaya hiç yabancı sayılmaz. “Underworld”de vampirler tarafından esir alınan kurt adamı rollerinde oynayan Sheen bu yüzden role hiç yabancılık çekmemiş.
Aro rolü için daha  tiz ve kendi konuşmasına göre daha açık bir ses tonuyla konuşan oyuncu için yönetmen Weitz “Karakter 2000 yaşında ve İngilizce ana dili değil, o yüzden  hesaplanmış bir şekilde konuşmalıydı.  Karakter çok bağışlayıcı ve alımlı, ama bir o kadar da tehlikeli bir tiplemeydi.
Kurt Sürüsü
Cullenlar bir aile; Volturi’ye gelince onlarsa bambaşka bir aile, ve bir de kurt adamlar var – Chris Weitz onları bir cemiyet olarak tanımlıyor. “İşleri topraklarını, kabilelerini ve bazen ne olup bittiğini anlamasalar da onlardan yana olan dostlarını  korumak olan bir kardeşliğe sahipler.”
Hikayede Quileute kurt sürüsü, vampirlere karşı bir koruma olarak yer almışlardı. Toprakları tehlike altına girinceye kadar etkisiz kalan kabileyi kader seçimsiz bir noktaya getirmiş ve bazıları bu lorumacı rol için seçilmişler – değişim karşısında kontrolleri de kalmamış. Quileute ‘lerin gerçek hayatında likantropi (kurt adamların pençelerinden ve dişlerinden bulaşan bir hastalık) yok fakat efsaneye göre kabile insana dönüşen kurtlardan türemiş. Kabilenin adı dahi kurt anlamına gelen “Kwoli” kelimesinden geliyor.

Resimler:

Bir yanıt yazın