Eşitlik Savaşçısı – On The Basis of Sex

EŞİTLİK SAVAŞÇISI
ON THE BASIS OF SEX
28 ARALIK’TA SİNEMALARDA
TÜRKÇE ALTYAZILI

On the Basis of Sex, kariyeri boyunca eşit haklar için verdiği mücadelede sıkıntılarla ve sayısız engellerle karşılaşan, o zamanlar bocalayan bir avukat ve yeni anne olan Ruth Bader Ginsburg’ün hikâyesinden esinlenmiştir. Ruth, kocası Martin Ginsburg’le birlikte çığır açan bir vergi davası alınca, bunun kariyerinin yönünü ve mahkemelerin cinsiyet ayrımcılığına bakışını değiştirebileceğini biliyordu. Filmde, aynı zamanda özel ve mesleki anlamda başarılı bir ortaklıkları olan Ruth ve Marty’nin, masalsı aşkı da anlatılıyor.
On the Basis of Sex’in yönetmeni Mimi Leder’a (The Leftovers, Deep Impact), filmin özgün senaryosu Daniel Stiepleman’a ait. Felicity Jones (The Theory of Everything, Rogue One: A Star Wars Story) Ruth Bader Ginsburg’ü canlandırıyor, Armie Hammer da (Call Me by Your Name, The Social Network) Ruth’un kocası ve hukuki ortağı Martin Ginsburg’ü canlandırıyor. Filmin diğer oyuncuları şöyle: Justin Theroux (The Girl on the Train, The Leftovers), Jack Reynor (Detroit), Cailee Spaeny (Bad Times at the El Royale, Pacific Rim: Uprising), Stephen Root (Get Out, All the Way), Sam Waterston (Law & Order) ve Oscar ödüllü Kathy Bates (Misery).
YAPIM HAKKINDA
Hikâyenin özünde, önde gelen vergi avukatı Martin’in, Ruth’a getirdiği dava yatıyor. Dava, erkek bir hasta bakıcı olduğu için 296 dolar vergi indirimi kendisine verilmeyen Charles Moritz adlı bekâr bir adamın davası. Ruth, davayı okurken şöyle diyor: “Bu cinsiyet temelli bir ayrımcılık. Federal bir mahkeme, bu yasanın anayasaya aykırı olduğuna karar verse, başkaları için emsal bir dava olacaktır.”
Yönetmen Mimi Leder’a göre; “Bir asırlık cinsiyet ayrımcılığını bozan ve cinsiyete dayalı ayrımcılığın anayasaya aykırı olduğunu ortaya koyan bir davaydı. Kapılar sürekli kapanmış, o da onları açmaya devam etmiş. Bu yasalar, kazandığı dava, bugünkü birçok yasağı etkiledi.”
Justin Theroux, Amerikan Sivil Özgürlükler Birliği hukuk direktörü, Ruth’un Moritz’in savunması için destek istediği Mel Wulf’u oynuyor. Theroux, yönetmenlik koltuğunda Leder olduğu için filmin kesinlikle yavan bir mahkeme filmi olmayacağını söylüyor. Theroux şöyle diyor: “O tam bir dinamo. Mimi’yle uzunca bir süre bir TV dizisinde (The Leftovers) birlikte çalıştım ve o sadece sete enerji getirmekle kalmıyor, çok da sağlam bir yönetmenlik tarzı var…

Sonuçta o aslında aksiyon filmlerinden gelme biri. Çok da güçlü bir bakış açısına sahip, sette de ayakları yere basıyor. Bir yönetmende isteyeceğiniz her şey onda var.”
KENDİ SÖZLERİYLE KESHA ve ŞARKISI
On the Basis of Sex için Stephen Wrabel ve Drew Pearson’la birlikte yazdığım yeni şarkı Here Comes the Change’in özünde bu his var. Film için şarkı yazmam istendiğinde, bu iş için yanlış kişi olduğumu düşündüm. Bana göre şarkı yazmak, çok kişisel bir süreç ve ben neredeyse her zaman, kendi hayatımda yaşadığım şeylerden ilham alırım. Başka birinin hayatı hakkında yazma fikri ve o kişinin Ruth Bader Ginsburg olması göz korkutucuydu. “Bu bağlamda benim sesimin nasıl bir önemi olabilir?” diye düşündüm. Ama filmi izledikten sonra ilham aldım. Ginsburg’ün, filmin adı gibi, tamamen cinsiyete dayalı olarak Amerikalılara ayrımcılık yapan yasaları başarılı bir şekilde değiştiren bir kampanya yürütmesinin hikâyesini izlemek inanılmazdı. Filmi izlerken Ginsburg’ün hayatında ne çok şey başardığı beni çok etkiledi, zamanda herkes için verilen eşitlik mücadelesinde daha yapacak çok şey olması da. Bu, herkesin küçük bir eylemle başlayarak kalıcı bir değişiklik yapabileceğine olan inancımı bana hatırlattı ve o inancımı güçlendirdi. Ömrü boyunca yılmadan, dur durak bilmeden eşitlik için savaşan Ginsburg’e ben de saygımı göstermek istedim.
Verdiğim mesaj şu: Amerikan sosyal aktivizminin uzun ve gururlu geleneği ayakta ve iyi. Bir sonraki nesle aktarılıyor. Her seferinde bir başarıyla gelişmeye devam edecek ve bu her zamankinden çok daha önemli. Umarım şarkı ve çektiğimiz klip size, fark yaratmak için bu kahramanlar kadar geniş kapsamlı bir şeyler yapmak zorunda olmadığımızı hatırlatır. Hepimiz oy verebilir ve inandıklarımızı savunabiliriz. Ortak geleceğimize hepimizin olumlu bir etkisi olabilir.