10. Köy: Teyatora

10. KÖY “TEYARORA”

10. Köy: Teyatora, Türkiye’de tiyatronun doğduğu topraklara vurgu yapmak adına çekilmiş çok katmanlı bir filmdir. Sanatın piyasaya dair tarafı kadar, estetik tarafını ve gücünü de irdelemiş; günümüzde tiyatroya, kültüre, arkeolojiye ve mitolojiye olan ilginin canlandırılması adına, atılmiş bir adımdır. Halikarnas Balıkçısı’nın çalışmalarına da raslanılmıştır. Bu filmle birlikte, köydeki insanların hayatları merkezinde güncel ve komik olan anlar yakalanmaya çalışılmış; beri yandan ise şarabın ve tiyatronun temsilcisi olan Dionysos’u da öne çıkartarak, geçmişe ve arkeo-kültürün köklerine dogru sinemasal bir yolculuk tasarlanmıştır.

“10. KÖY: TEYATORA”
10. Köy ”Teyatora” filmi ; masum ve temiz kalpli insanların yasadığı, şirin, komik ve henüz yalanın kesfedilmediği bir köyü anlatmaktadır. Tiyatronun temsilcisi Dionysos’un yasadığı 10. Köy’e yollari düşen bir öğretmen ve bir tiyatro kumpanyası, burada garip durumların olduğunu ve köylülerin garip konuşmalar yaptıklarını fark ederler. Çünkü bu köyde henüz yalan kesfedilmemişdir. Yalnızca akıllarından ya da kalplerinden ne geçiyorsa onu söylemektedirler. Ögretmen, köy okulunda göreve başlarken, kumpanya elemanları da Dionysos adına canlandırmak istedikleri bir gösterimi ahaliye kabul ettirmek isterler. Yüzyıllardır “10. Köy”de insanlarla birlikte yaşayan ve burada yalan söylenmesini yasaklayan Dionysos’un varlığından köylülerin haberi yoktur. Dionysos etrafı gizliden gizliye izleyerek bazı olaylara müdahale etmektedir. “10. Köy: Teyatora” yazısını okumaya devam et

Bensiz

Sinopsis: Yaşamın içinde öylesine anlar, kırılma noktaları vardır ki, olumlu veya olumsuz hayatımızın tümünü ve beraberinde çevremizdekilerin kaderini değiştirebilir; işte Necip’in hikayesi böyle bir noktada başlar.

Necip, yıllardır sürdürdüğü başarılı, profesyonel futbolcu olma hayalini 1.lige çıkmak için mücadele verdikleri son playoff maçına kadar taşımıştır. Egoların, kazanma hırsının öne çıktığı maçta, sert bir müdahale sonunda Necip’in vücudunun tamamı felç olur. Hastanede geçen yoğunbakım ve tedavi sonrasında evinde ilk gününde yaşananlar Necip’in yaşamına ve çevresindeki insanlara mercek tutacaktır. Genç ve yakışıklı, yetenekli ve başarılı Necip; yaşadıkları eski köşkün ahşap işlemeli koltuğunun üzerine bırakılmış bir örtü veya odanın içindeki diğer mobilyalardan farksızdır. Necip’in evinde bir Dünya saklıdır. Bu ev insanı var eden duyguların ve düşüncelerin çözümlemelerinin yer aldığı bir ahlak kuytusudur. Gören duyan ancak bedeni hissetmeyen, tepki veremeyen bir insan figürüdür. Necip, bedeninin içinde çıktığı içsel yolculukta kişisel uyanışını yaşayacaktır. “Bensiz” yazısını okumaya devam et