A TAKIMI
İşlemedikleri bir suçla yargılanan bir grup Özel Kuvvetler üyesi, isimlerini bu olaydan sildirmek için bir araya gelip, her birinin kendine özel yeteneklerini kullanarak asıl suçluyu bulmaya soyunurlar. Liam Neeson (“Taken”), Bradley Cooper (“The Hangover”), dövüş sanatları şampiyonu Quinton “Rampage” Jackson, ve “Sharlto Copley” A TAKIMI’nı oluşturuyorlar. Filmde aynı zamanda Jessica Biel ve Patrick Wilson da oynuyorlar.
Oscar® ödüllü Schindler’s List ve yakın zamanda gişe rekorları kıran Taken (Hannibal Smith rolünde) gibi filmleriyle tanıdığımız Liam Neeson ani zamanlama gerektiren yaratıcı görevlerin, alışılmışın dışında yeteneklerin ve çok becerikli bir takım askerin dahiyane lideri rolünde. The Hangover adlı başarılı komedi filmi ile süperstarlığa adım atan Bradley Cooper, “Face” rolünde, Takım’ın who can procure anything for the Team’s alışılmışın dışında ve cesaret gerektiren misyonları için gereken herşeyin tedarikçisi olarak karşımıza çıkıyor. Quinton “Rampage” Jackson bir dövüş sanatları şampiyonu ve B.A. Baracus ünlü bir UFC ağır sikleti olarak Takım’ın şoförü ve gücü olarak karşımızda. District 9’da izlediğimiz Sharlto Copley, H.M “Howlin’ Mad” Murdock ismiyle yetenekli bir pilot ve aynı zamanda takımın ‘sertifikalı zırdelisi’ olarak karşımızda. Jessica Biel (‘The Illusionist’) Capt. Charissa Sosa rolünde, Face’in eski aşkı ve şimdi ise Takım’ı işlemedikleri bir suç yüzünden acımasızca takip eden kişi olarak yer alıyor. Patrick Wilson (‘Watchmen’) gizemli bir CIA ajanı Lynch rolünde, Takım’ın en zorlu görevinde anahtar kişi olarak karşımıza çıkıyor.
A TAKIMI oyuncu kadrosunda ayrıca Gerald McRaney (Deadwood) – Hannibal’ın arkadaşı ve üstadı General Morrison rolünde ve Brian Bloom (Smokin’ Aces) Pike karakteriyle şüpheli bir özel asker rolündedir. “A Takımı – The A Team” yazısını okumaya devam et

“VALENTINE’S DAY”
FELEKTEN BİR GECE “THE HANGOVER”
ERKEKLER NE SÖYLER KADINLAR NE ANLAR “he’s just not that into you”
“Yes Man/Bay Evet”te Carl Allen (Jim Carrey) hayatı hiçbir yere varmayan biridir ta ki bir gün çok basit bir şeye, her şeye ama her şeye “evet” deme ilkesine dayanan bir kendi kendine yardım programına katılana dek. Böylece “EVET”in gücünü açığa çıkaran Carl’ın hayatı beklenmedik ve harika bir şekilde değişmeye başlar: İşte terfi almakla kalmaz, yeni bir aşka da yelken açar. Ama her fırsata kucak açma hevesi biraz fazlaca iyi bir şeye dönüşmeye adaydır.