Küçük çapta bir hırsız olan genç Ali (İsmail Hacıoğlu) evden kaçmıştır. Annesinden ve ender gördüğü babasından… Nasıl karşılanacağını bilmeden İstanbul’daki daha önce hiç görmediği dedesine doğru garip bir yolculuğa çıkar…
Ali’nin dedesi emekli asker Recep (Köksal Engür), tek başına askeri disiplin içinde yaşayan huysuz bir ihtiyardır. Karısını üç yıl önce kaybetmiş ve onay vermediği bir evlilik yapmış kızı Yıldız’la da yaklaşık yirmi yıldır görüşmüyordur. Recep’in tüm saatleri hemen her gün aynı geçiyordur artık. Ta ki küçük torunu Ali çıkıp gelene kadar…
Recep’in üst kat komşusu Nilgün (Bennu Yıldırımlar) ise; Yalnız yaşayan, orta yaşlarda, üniversite mezunu, asi, modern bir fahişe’dir. Nilgün ile Recep sürekli tartışırlar. Çünkü Recep onun fahişe olduğunu biliyor ve onu apartmandan atmak istiyordur.
Recep’in kızı Yıldız’ın eve gelip onunla yüzleştiği; Ali’nin kokain borcu yüzünden rehin tutulduğu yerden kurtulup eve nasıl gireceğini düşündüğü; Ve Nilgün’ün bir müşterisinin yaşattığı bunalımla intihar aşamasına geldiği o gece, oturdukları apartmanın çatısında bir araya gelirler…
Onlar artık geri dönülemez bir birlikteliğin içindedirler. Üçü de yaşam hakkında düşünülenlerin gerçekle uyuşmadığını anlar. Her şey ‘aile’ içinde çözümlenmiştir o gece. Birini öldürmüşlerdir… “Gökten Üç Elma Düştü” yazısını okumaya devam et
yerli
Yaşam Arsızı
“Her şeye rağmen, yaşamak”
Elif, iki çocuk annesi, sıra dışı bir pavyon kadınıdır. Tarihçi olan babasının aşıladığı dünya görüşünün de etkisiyle, yaşadığı bütün olumsuzluklara rağmen insan kalmayı başarabilmiştir. Çocuklarına “ne yapıp yapacaksınız; ama yaşamınızı kimseyi incitmeden yaşayıp bitireceksiniz” diye öğüt vermiştir hep.
Bataklıkta dans etmek kadar zor olan hayatını defalarca bitirmeye çalışmıştır Elif. “Bu hayatı yaşamayı beceremiyorum” der, kendi kendine sık sık; ama eli kolu bağlıdır. Çünkü iki çocuk anasıdır Elif ve bu dünyaya çocuk getirmek onun hayattaki en büyük hatasıdır. Ne yapıp, ne edip çocukları büyüyene kadar sürdürecektir hayatını…
“İki bebek, iki şizofren kardeş, birde alkolik kocan varsa… ve kış günü aç bir halde sokakta kalmışsan, pavyon çok iyi bir alternatiftir. Karnını doyururlar, iki kuruş para verirler, yatacak sıcak bir yerin olur ve bir anda umutsuzluğun umuda dönüşüverir. Ayrıca bu dünya, sizin yaşadığınız dünyadan çok daha net ve temizdir. Bu dünyada kimse kendini gizlemez, neyse odur.
Hayatta herkes bir şekilde senden yararlanmak ister; burada hiç olmazsa bunu açıkça dile getirirler” der Elif, dışarıdaki hayata yeğlediği “Pavyon Hayatından” söz ederken. “Yaşam Arsızı” yazısını okumaya devam et
Gölgesizler
Almanya’da “Doğu’nun Kafka’sı” olarak nitelendirilen çağdaş Türk yazar Hasan Ali Toptaş’ın ödüllü romanı “Gölgesizler” in çekimleri Kırklareli’nin Karadere köyünde tamamlandı.
Çağdaş Türk Edebiyatı’nın en önemli yazarlarından Hasan Ali Toptaş’ın 1994 yılında Yunus Nadi Roman Ödülü’nü kazandığı kitabı “Gölgesizler”in, Hakan Karahan’ın yapımcılığı, Ümit Ünal’ın senaryo ve yönetmenliğinde, ağırlıklı olarak tiyatro sanatçılarından oluşan oyuncu ekibiyle birlikte sinemaya aktarıldı.
Yazar Hakan Karahan’ın üç sene önce, kitaba hayran kalarak film haklarını satın aldığı “Gölgesizler”’in Bulgaristan sınırına yakın Karadere köyündeki çekimlerinin ardından, geçen yıl Haziran ayı içinde Berlin’de gerçekleşen çekimlerin ardından film tamamlandı. “Gölgesizler” yazısını okumaya devam et
İki Çizgi
Senaristliğini ve yönetmenliğini Selim Evci’nin yaptığı İki Çizgi 27 Şubat’ta vizyona giriyor. Filmin başrollerini Gülçin Santırcıoğlu ve Kaan Keskin paylaşıyor.
“İKİ ÇİZGİ” dünya prömiyerini
65. Venedik Uluslar arası Film Festivali’nde, Türkiye prömiyerini
45. Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde gerçekleştirmişti.
İstanbul’da yaşayan genç bir çiftin öyküsünün anlatıldığı filmde,iş kadını olan Selin, kendisinden yaşça küçük fotoğrafçı sevgilisi Mert ile birlikte yaşamaktadır. Yaz dönemidir ve çift arabalarıyla güneye doğru yola çıkar.
Selin ve Mert, birbirinin aynısı günlerin ardından çıktıkları bu yolculukta, şehirden uzaklaştıkça, farkında olmadıkları bir şekilde ilişkileri ile oynamaya başlarlar. “İki Çizgi” yazısını okumaya devam et
Umut
Gelecek üstüne takas edilen hayatlar
Umut filminin başrollerini Selim Erdoğan, Fikret Hakan, Zafer Algöz, Zeynep Tokuş, Seda Bakan ve yepyeni bir küçük yıldız olan Bertan Ceylan paylaşıyor. Müziklerini Mazlum Çimen’in yaptığı filmin yönetmeni ve senaristi Murat Aslan, bu kez destanlardan, efsanelerden, geleneklerden feyz alan, günümüze dair bir öyküyle izleyici karşısına çıkıyor.
Umut, yurtdışında hapis yatan Yılmaz’ın yıllar sonra vatanına dönmesiyle Şarköy’de başlayan ve Istanbul’da devam eden olaylar zincirini konu ediyor. Köyüne varan Yılmaz’ın hasret kaldığı yuvası paramparça olmuş, bebekliğinden beri görmediği altı yaşındaki oğlu Umut ise kendisine yabancılaşmıştır. Üstelik kader henüz en büyük oyununu oynamamıştır. Yılmaz Umut’la yeniden yakınlaşırken bu kez oğlunu tümüyle yitirme tehlikesiyle karşı karşıya gelir. Umut ile çıktığı zorlu macerası Yılmaz’ı çocukluktan beri görmediği eski bir arkadaş, bir otelin veteran sakinleri ve karşılık veremediği bir aşk ile buluşturur. “Umut” yazısını okumaya devam et