“The Last of the Mohicans”, ”The Insider-Köstebek”, “Heat”,”Ali”, “Collateral” ve “Miami Vice”ın yönetmeninin yeni filmi dev bir oyuncu kadrosunu bir araya getirdi.
Hiçbir yönetmen, zor durumlarda kalan insanların ruh dünyalarını, Michael Mann kadar ısrarlı bir şekilde ve sinemanın gücüyle ele almamıştır. Mann, 30 yıldır sinema dünyasının en ilgi çekici isimlerinden biri ve onun sanatı, sinema üzerinde inkar edilemez bir şekilde etkili oldu. Hırsız, Manhunter, Ali ve Heat’ten Son Mohikan ve Köstebek’e, Collateral ve Miami Vice’a kadar pek çok filmiyle, zamanımızın en önde gelen aktörlerini ikonik rollerde beyazperdeye taşıyan kalıcı dramlar üretti.
Şimdi bugüne kadar ki en iddialı projesi olan gangster efsanesi Halk Düşmanları’yla Michael Mann, günümüzün en yetenekli oyuncularından biriyle (Johnny Depp, Karayip Korsanları ve Sweeney Todd) John Dillinger’ın hızlı ve tehlikeli hayatının hikayesini sinemaya taşıyor.
Filmde Mann, Depp ile bir araya gelerek, mali açıdan zor bir dönem yaşayan ülkede, halkın kendisini yoksullaştırdığını düşündüğü bankaları soyan, zorluklarına çare bulmayı başaramayan yetkilileri atlatan, ülke çapında ilk suçla savaşın başlamasına yol açan, bir grup deneyimli silahlı soyguncuyla baş döndürücü soygunlar, imkansız kaçışlar gerçekleştiren ve karizmasıyla sadece özel bir kadını değil, tüm ülkeyi büyüleyen efsanevi kanun kaçağı John Dillinger’ın hayatını beyazperdeye getirdiler.
Mann, bu destansı aksiyon filminde Depp, Christian Bale ve Oscar ödüllü Marion Cotillard gibi büyük oyuncularla çalışıyor ve son derece iyi hazırlanmış banka soygunlarıyla FBI’dan J. Edgar Hoover (Billy Crudup) ile en iyi ajanı Melvin Puris’in (Christian Bale) bir numaralı hedefi haline gelen Dillinger’ın hikayesini anlatıyor.
Kimse Dillinger ve çetesini durduramıyordu. Hiçbir hapishane onu dört duvar arasında tutamıyordu. Cazibesi ve hapisten gözüpek kaçışları sayesinde herkesin sevgisini kazandı. Kız arkadaşı Billie Frechette’den (Cotillard) tutun, günlük zorluklardan biraz olsun dikkatlerini uzaklaştıracak bir simge arayan Amerikalılara kadar herkes ona sempati duydu.
Sonradan Bebek Yüz Nelson (Stephen Graham) ve soyguncu/fidyeci Alvin Karpis’in (Giovanni Ribisi) katıldığı Dillinger çetesinin maceraları herkesi büyülüyor olsa da Hoover bu kanun kaçağının yakalanmasını, Soruşturma Bürosu’nu sonradan FBI olacak ulusal bir kolluk gücüne dönüştürmek için bir fırsat haline getirmeye çalışıyordu. Dillinger’ı Amerika’nın bir numaralı halk düşmanı ilan etti ve onu yakalaması için FBI’ın Clark Gable’ı kabul edilen Purvis’i onun peşine taktı.
Ancak Dillinger ve çetesi vahşi takiplerde ve çatışmalarda Purvis’in adamlarını hep alt etmeyi başardı.
Baş rollerin yanı sıra ekipte çok sayıda yetenekli ve tecrübeli oyuncular var: JASON CLARKE (Death Race, Rabbit-Proof Fence) Dillinger’ın ortağı John “Kızıl” Hamilton; RORY COCHRANE (Hart’s War, A Scanner Darkly) Purvis’in dostu ve ajan Carter Baum rolünde; STEPHEN DORFF (Dünya Ticaret Merkezi, Cold Creek Manor) Dillinger’ın çete üyesi ve soğukkanlı katil Homer Van Meter rolünde; STEPHEN LANG (Gods and Generals, Fire Down Below) Özel Ajan Charles Winstead rolünde; JOHN ORTIZ (Hızlı ve Öfkeli, Miami Vice) suç örgütü lideri Phil D’Andrea rolünde ve DAVID WENHAM (300, Yüzüklerin Efendisi) Dillinger’ın otoriteden nefret eden çete üyesi Harry “Pete” Pierpont rolünde.
Yapımcılığını KEVIN MISHER (Tercüman, The Rundown) ve Mann’ın yaptığı filmin senaryosunu RONAN BENNETT (Lucky Break, Face) ve Michael Mann & ANN BIDERMAN (Primal Fear, Copycat) yazdı. Filmin senaryosu Bryan Burrough’un “Public Enemies” romanından uyarlama.
Kamera arkasında Mann’a uzun süredir birlikte çalıştığı isimler katılıyor: İki kez Oscar’a aday gösterilen görüntü yönetmeni DANTE SPINOTTI (Heat, Son Mohikan, Köstebek), yapım tasarımcısı NATHAN CROWLEY (Karanlık Şövalye, Prestij), iki kez Oscar kazanan kostüm tasarımcısı COLLEEN ATWOOD (Manhunter, Bir Geyşa’ın Anıları, Chicago), kurgucular PAUL RUBELL (Collateral, Köstebek) ve JEFFREY FORD (Breach, Street Kings) ve Oscar- ödüllü besteci ELLIOT GOLDENTHAL (Heat, Frida). Filmin sorumlu yapımcısı G. MAC BROWN (The Departed, Postanız var).
YAPIM HAKKINDA
Ortak bir düşman
Dillinger yapıma ilham verdi
“Sert biri olduğunu gösteren bir yönü yoktu, silahlı polislerin eşliğinde olması dışında yıllarının hapishanede geçtiğini gösteren bir şey yoktu.
Suçlulara özgü o hor görme duygusu da yoktu…
Ona ilk kez baktığımda… gözüme sinema dünyasının hayal gücü yüksek ortamının dışında türünün ilginç örneklerinden biri olarak geldi.”
—Chicago Daily News, Lake County Hapishanesi basın toplantısından, Ocak 1934
Büyük Bunalım yılları hakkında çok sayıda makale, kitap, şarkı ve filmde büyüleyici hikayeler anlatılsa da Michael Mann, bir neslin halk kahramanı haline gelen bir suçlunun yaşadıkları aracılığıyla o çalkantılı dönemi ele almakla ilgileniyordu. 1930lu yılların başında tüm tasarruflarının yok olduğunu gören, işsiz ve aç kalan Amerikalılar, çöküntüye yol açan bankaları soyan, bu durumu düzeltemeyen hükümete kafa tutan birini kahraman olarak görmeye başladı: John Herbert Dillinger’ı.
Daha önce bu dönemle ilgili, ünlü tren ve banka soyguncusu Alvin Kapris hakkında bir senaryo yazmış olan Mann, Dillinger’ın durumunu açıklıyor: “Amerikan tarihinin muhtemelen en başarılı banka soyguncusu Dillinger’dı. Dillinger hapisten çıkmadı, resmen patlama yaparak çıktı. Her şeye sahip olacaktı ve o anda olacaktı.”
Yönetmen devam ediyor: “Bankaları soyması ve hükümeti atlatmasıyla… Bunalım yıllarının insanlarına onlar adına konuşuyor gibi geliyordu. O şöhretli bir kanun kaçağı, popülist bir kahramandı.”
Ne Dillinger’ın ne de onun baş düşmanı Melvin Purvis’in hayatları sıradan olarak düşünülemez fakat yine de filmciler Halk Düşmanları’nı çekerken onların hayatlarına belli pencerelerden bakmaya karar verdi. Yapımcı Kevin Misher bununla ilgili olarak “Dillinger’ın hayatında 14 aylık bu kaçış dönemi, Amerikan tarihindeki o dönemde geçerli olan güçleri göstermemizi sağlayan bir pencere niteliğindeydi.” dedi. “ 20. yüzyıl Amerikalıları arasında en ünlü isimlerden biri olan John Dillinger, fazla analiz edilmeyen devlet görevlisi Melvin Purvis ve Amerikan tarihinin devlerin J. Edgar Hoover arasında bir bağ vardı. Bu üçü bir ölüm ve güç dansı sergiledi.
1934 Haziran’ın sonlarına doğru hapisten salıverilmesinden kısa süre sonra Dillinger, ABD’nin orta batısında bir dizi banka soygunu gerçekleştirdi. Bu soygunlarla tüm ulusun, özellikle de yeni kurulmakta olan Araştırma Bürosu’yla J. Edgar Hoover’ın dikkatini çekecekti.
Hoover, Dillinger’ı yakalamak amacıyla genç, Melvin Purvis adında köşeli çeneli genç bir ajanı görevlendirdi. Purvis’in profilinden esinlenen çizgi romancı Chester Gould, Dick Tracy karakterini yarattı. Ancak Dillinger ve adamları FBI ajanlarına birkaç gömlek üstün geldi. Sonunda Yakışıklı Floyd (Channing Tatum, G.I. Joe: Kobra’nın Yükselişi) gibi gangsterleri yakalamayı başardılar.
Tekniklerini geliştiren Dillinger ve ekibi bazı güçlü yönlerini lehlerine kullandı: Hapiste geçen yıllar sonucunda acımasız oluşları, en son otomatik silahlar, henüz ulusal çapta organize olmamış bir halk güvenlik sistemi, en gelişmiş Ford V-8 kaçış arabaları ve bankalarını soydukları halkın, bankalara karşı olan öfkesi.
Her ne kadar yöntemleri tartışılır olsa da, Cumartesi matinelerinde haber görüntülerini izleyenlerin çoğu nihayet birilerinin, hayatlarının mahvolmasından sorumlu olduğunu hissettikleri ensesi kalınlara dokunmasından memnundu.
Bu kanun kaçakları her ortamda hükümeti rezil etti ve imkansız sayılabilecek durumlardan kaçtılar. Bunların arasında Eylül 1933’te Indiana Eyalet Cezaevinden, Mart 1934’te, Crown Point, Indiana’daki Lake County Cezaevinden kaçışları, Nisan 1934’te kuzey Wisconsin’de Küçük Bohemia’daki bir kulübedeyken Purvis’in elinden kurtulmaları sayılabilir. Adamları şiddet kullanmaktan hiç çekinmese de, şövalye ruhlu Dillinger soygunlar sırasında vatandaşlara parasını iade eder ve kadın rehinelerin önünde asla küfretmezdi.
Kanun koruyucular ve kanun kaçakları konusunda Mann, gerçeğin bazen kurgudan garip olabileceğinin farkında. Dillinger ve onun adamlarının hikayesi,, bir sonraki projesi için aradığı ilham kaynağıydı. “Hızları ve teknolojiden yararlanmaları, onları neredeyse yenilmez kılıyordu. Bunlar Dillinger’a karşı büyük güçlerin oluştuğu, Hoover’ın FBI’yı yani ilk ulusal polis gücünü kurduğu, ilk suçla mücadele yasasının çıktığı, modern teknoloji ve veri yönetiminin kullanılmaya başladığı dönemlerde oluyordu. Şu anda kolluk güçlerinde günümüzde rutin olan şeyleri yapıyorlardı fakat bunlar daha önce bu ülkede hiç kullanılmamıştı.
Yeni şekillenen FBI’ının verimliliği konusunda kuşkulu kongre ile boğuşan Hoover, Dillinger’ın Amerikan halkı arasında bir halk kahramanına dönüşmesinden ve eğitimli ve gösterişli ajanlarının ise tepki görmesinden dolayı öfkeliydi. Meslektaşlarından çoğu, Büro’nun müdürünü deneyimsiz, kibirli biri olarak görüyor ve yöntemlerine güvenmiyorlardı. Purvis ve ajanlarının Dillinger’ı daha sıkı takip etmesi için Hoover, batılı kanun koruyucu Özel Ajan Charles Winstead ve iki yardımcısının yardımını istedi.
Banka soyguncusu, ülkeyi kız arkadaşı Billie Frechette ile birlikte dolaşıyor, bolca para saçıyor ve Florida’nın seçkin isimleriyle dirsek temasında bulunuyordu.
Efsanesi giderek büyüdü.
Dillinger’in rakibi Melvin Purvis başarıdan aslan payını aldı. Dillinger’ın yakalanmasından en büyük payeyi Purvis ve adamlarının alması, J. Edgar Hoover’ın hiç hoşuna gitmedi. Misher bu durumu şu şekilde açıklıyor: “Dillinger o kadar meşhurdu ki, öldüğünde Purvis, “John Dillinger’ı Vuran Adam” oldu, halbuki tetiği çeken o değildi. Hoover ise Melvin Purvis’in ulaştığı şöhreti hazmedemedi ve onu FBI’dan uzaklaştırdı.”
75 yıl sonra Dillinger’ın efsanevi bir suçlu olarak statüsü sağlamlaştı. Kendisini tutuklayan hayranlarından birinin omzuna kolunu atarken yüzündeki o haince gülümsemeyle klasik görüntüsü, Şikago’nun en ünlü isimlerinden biri olması hala devam ediyor. Ve Dillinger’ın büyüdüğü kasaba olan Mooresville, Indiana’dan 250 km uzakta büyüyen ve adı Johnny Depp olan bir aktör ondan son derece esinlendi.
Kanun güçleri ve kanun kaçakları:
Oyuncu seçimi
“Walter Dietrich’ten öğrendiğim bir kural var: Çaresiz insanlarla asla çalışma.”
—John Dillinger
Filmin baş rolü olan kanun kaçağını kimin oynayacağını seçme kararını vermesi gereken Mann, kendisini rollerine tamamen veren bir aktör seçti. John Dillinger’ın yorumu için gereken karmaşık karakteri Johnny Depp’in verebileceğini düşündü.
“Johnny’nin derinlerinde bir sertlik var.” diyor Mann. “Onunla bu konuda konuştuğumuzda uzun bir süredir Dillinger ile ilgilendiğini ve Dillinger’ın ona geçmişinden bazı insanları hatırlattığını söyledi. İçinde bir Dillinger vardı ve bunu hissediyordum. Herkesin içinde karanlık yönler vardır fakat bir film için insanın kendi derinliklerine uzanıp bunu ortaya çıkarması… büyük cesaret.”
Depp gangstere uzun süredir devam eden ilgisinin nedenini şu şekilde açıklıyor: “Tuhaf ama çocukluğumda, John Dillinger’a uzun bir dönem hayrandım. Bir nedeni yok, sadece bir şekilde hoşuma gidiyordu. Ancak geriye dönüş düşününce, Dillinger’a olan ilgimin hayatımın büyük bölümünde devam etmesinin nedeni karakteriydi. İnsan olarak kimliği… erkeklerin gerçek erkekler olduğu dönemde. İyi ya da kötü, hiçbir zaman ödün vermeyen biriydi.”
Mann açısından hazırlıkların en büyük zorluğu “1933 yılını canlandırmak. 2009 bizim için ne kadar canlıysa o kadar canlandırmak. Yani sadece görünüm değil, insanların düşüncelerini de vermek. 1933’te erkeklerin kadınlara kur yapma şeklini. 1933’te eski mahkumların hayat hakkındaki düşüncelerini ve kaderlerini. Aç ve kenara itilmiş olanlar açısından maddi dünyanın anlamı. Sokaklardaki çaresizlik.”
Bazı sahneleri hikayenin geçtiği gerçek mekanlarda çekmeye karar veren Mann, çekimlere hazırlık aşamasında, Depp’e Dillinger’ın gerçek giysilerini ve gerçek eşyalarını bulmayı başarabildi.
Depp, “Centilmen Haydut”un dolaştığı yerleri gezebildi ve onun kullandığı silahları kullanabildi. Ayrıca kişisel deneyimlerinin de yardımı oldu. “Onun hakkında pek çok kitap okudum. Araştırmaların dışında çoğu şeyi iç güdülerimle ve onu insan olarak anlayarak yaptım.” diyor Depp. “John Dillinger ile sanki akrabammış gibi özdeşleştim. İkimiz aynı ailedenmişiz gibi hissettim. Bana üvey babamı ve büyük babamı hatırlatıyordu. Hiç şakası olmayan ve erkeklerin erkek olduğu dönemde yaşayan adamlardan biriydi benim için.”
Aktör bu konuda görüşlerine devam ediyor: “Bence Dillinger, ne yaptığını biliyordu. Bence kendisini bulmuştu ve bunun çok uzun sürmeyeceği konusunda içi rahattı. Çok önemli bir yolculuk olacağını biliyordu.”
Christian Bale, FBI’ın altın çocuğu olarak yükselip, sonradan Dillinger’ı yakalamak için ellerini kirletmek zorunda kalan Purvis’i canlandırmaya hevesliydi. Oyuncu, özellikle Purvis’in içindeki çatışmayla ilgileniyordu. “Basında hep kahraman olarak gösteriliyor ve büyük saygı görüyordu. Ancak bence Purvis’in içinde Büro’nun daha etkili olabilmek için aldığı önlemler konusunda çelişkiler vardı.”
Bale, Purvis’in Dillinger’ı yakalamak için uğraşları ve Hoover’ın teşvik ettiği acımasız taktikler konusunda duygularını açıklamaya devam ediyor: “Purvis’in Dillinger’ı takip etmesinde herhangi bir tatmin söz konusu değildi. Benim açımdan, onu yakaladıkları zaman, Purvis kendisinden ve değerlerinden çok ödün verdiğini ve burada asıl kaybedenin kim olduğunu düşündü.”
Bale, tıpkı Depp gibi, oynadığı karakterle ilgili kapsamlı araştırmalar yapıyor. Halk Düşmanları için Mann’la birlikte, Virginia, Quantico’daki FBI genel merkezine araştırma gezisi yaptılar ve Melvin Purvis’in oğlu Alston’la biraz zaman geçirdiler. Melvin Purvis’in herhangi bir ses kaydı mevcut olmadığı için
Depp gibi Bale de oynadığı karakterle ilgili kapsamlı araştırmalar yapıyor. Halk Düşmanları için Mann ile birlikte Quantico, Virginia’daki FBI merkezine bir araştırma gezisi yaptılar ve orada Melvin Purvis’in oğlu Alston’la tanıştılar. Melvin Purvis’le ilgili herhangi bir ses kaydı olmadığından (1960’ta öldü) Bale bu aksiyon filminde Alston’ın aksanını kullanmayı uygun gördü.
Gali aktör, çekimler boyunca sürekli karakterinin sesiyle konuştu ve bu kararlılığının büyük etkisi oldu. “Alston Purvis seti ziyaret etmeye geldiğinde, Dillinger’ın vurulduğu Biograph Sineması setindeydik. Alston bunun hayatının en güzel gecesi olduğunu, sanki babasının yeniden canlandığını hissettiğini söyledi. Oynadığınız bir karakterin oğlunun ‘Dünyada başka bir aktörün babasını oynayamayacağını söylemesi… bu bir aktörün performansı açısından önemli bir değerlendirmedir.” dedi yapımcı Misher.
Mann, Billie Frechette’i anlayabilmek için, Dillinger’ın hayatındaki tek aşkı olan kadının tarihini incelemek amacıyla çok vakit harcadı. “Billie’nin o sıralar ne tür bir hayatı olduğunu, neler yaptığını ve Bunalım yıllarında nasıl idare ettiğini anlamaya çalıştım.” diyor Mann: “Steuben Kulübü’nde vestiyer kız olarak çalışıyordu. Küçük bir kasabadan Şikago’ya gelmiş olan hırslı bir genç kadındı. Onun geçmişi de çok önemli. Bir Menominee kızılderilisi olarak ikinci sınıf bir vatandaş olarak görülüyordu.
La Vie en Rose’da Edith Piaf’ı olağan üstü bir şekilde canlandırarak Oscar kazanan Marion Cotillard, Mann tarafından Billie rolü için seçildi. “La Vie en Rose”u izledikten sonra buluştuk. Bu kadarı yetti.” diyor yönetmen.
Hazırlıkların bir parçası olarak Mann, çok sayıda gangster eşi, striptizci ve barda çalışan kızlarla buluştu ve şiddet eğilimli erkeklerin yanında duran kadınların hikayelerini dinledi. Cotillard bunu şu şekilde açıklıyor, “Bir suçlunun karısı olmanın nasıl bir şey olduğunu, bir sonraki gün olacaklardan emin olmamanın nasıl olduğunu anlamamı istiyordu.”
Frechette’in Fransız ve Amerikan yerlisi kökenli olması yüzünden aktris uzunca bir süre bir aksan hocasıyla konuştu ve gangsterin kız arkadaşının geldiği dünyayı öğrenmek için bir Menominee Kızılderili kampına uğradı. Cotilar orada Frechette’in ailesinden birileriyle tanıştı ve onlarla Frechette’in aşkını konuştu. Kadın hakkında öğrendiği şeylerden, uğruna hapse girdiği ve ihanet etmediği adam hakkında öğrendiklerinden son derece etkilendi. Cotillard “Çok duygusaldı. Öyle bir tutku, bir aşk yaşıyorsanız, gangster olan bir adamla birlikte olmanın getirdiği korkuya asla sırt çevirmezsiniz.” dedi.
Yönetmen, Marion’la ilgili olarak “Marion’un yetenekleri muazzam. O ana kendisini müthiş bir şekilde veriyor. Küçük bir mimiği, bir bakışı bu kadar derinlemesine yaşıyor olabilmesi inanılmaz.” dedi.
Dillinger, Purvis ve Frechette’in dünyasında yan roller için Mann, uluslar arası oyunculardan oluşan seçkin bir kadro oluşturdu. Dillinger’in iki çete üyesi rolünde Avustralyalı oyuncular David Wenham ve Jason Clarke var. İngiliz aktör Stephen Graham da ünlü psikopat Bebek Yüz Nelson rolünde.
Dillinger’ın ekibinin diğer üyeleri soğukkanlı katil Homer Van Meter rolünde Amerikalı Stephen Dorff, suç örgütü lideri Phil D’Andrea rolünde John Ortiz, tren soyguncusu/fidyeci Alvin Kapris rolünde Giovanni Ribbi, Yakışıklı Floyd rolünde Channing Tatım, soğukkanlı katil Charles Makley rolünde Christian Stolte ve Bebek Yüz Nelson’ın adamı Tommy Carroll rolünde Spencer Garrett.
Yasa uygulayıcılar tarafında ise yeni FBI’ın kurucusu genç J. Edgar Hoover rolünde Billy Crudup, Melvin Purvis’in yakın arkadaşı Carter Baum rolünde Rory Cochrane, batıdan gelen Ajan Charles Winstead rolünde Stephen Lang var.
Gangster Tarihi
“Nerede olduğunu biliyor musun, ahmak?
State Caddesi’nde yanından geçtiniz. Etrafa bakmaya
o kadar korkuyordunuz. Siyah Buick’te kaldırımın kenarındaydı.”
—Billie Frechette
Mann’ın karşı karşıya olduğu en büyük zorluk, 21. yüzyıl Amerikasını 1930’ların Amerikasına dönüştürmekti. Film için 114 farklı setin hazırlanması gerektiğinden, sanat departmanı çekimler başlamadan önce hummalı bir çalışmaya başladı. Set hazırlamanın dışında, Mann olabildiğince gerçek mekanları çekmenin önemli olduğunu düşündü. Dillinger ve çetesi, banka soygunları için Orta Batı boyunca yol aldıklarında, çekim ekibi de aynı yolu izleyecekti.
Tarih düşkünü olan yazar/yönetmen Dillinger ve çetesinin ne kadar rahat soygun yapıp kaçabildiğine dair örnekler veriyor. “Indiana Eyalet Polisinin tüm Indiana eyaleti için 27 memuru vardı. Kanun koruma son derece yerel, yetersiz ücretli, yetersiz malzemeli bir kurumdu ve kimseyle konuşmazlardı. Bir sonraki kasabada ne olduğunu, barda bir şeyler duymazlarsa bilmezlerdi. Indiana’da bir soygun yaptığınızda sınırdan Illinois’e geçtiğinizde özgürdünüz. Eyaletler arası suçla ilgili yasalar ve federal polis yoktu.”
Dillinger’ın Mekanları
Farklı durumlarda olsa da Dillinger’ın uğradığı yerler bugün hala ayakta. Neyse ki, Dillinger’ın kanun koruyucularla karşılaştığı üç mekandaki binaların tamir edilmesine izin verildi: Lake Country Cezaevi, Küçük Bohemia Kulübesi ve Şikago’daki Lincoln Bulvarı’ndaki Biograph Sineması.
Dillinger, Şerif Lillian Holley’nin arabasıyla kaçmadan hemen önce, kısa süreliğine Lake County hapishanesinde zoraki misafir olarak kaldı. Yapım tasarımcısı Nathan Crowley bu konuda, “Şerif Holley’in evi olan ön kısım, son derece harap haldeydi. Hapishane olan arka taraf ise pas içindeydi. Hiçbir şeyi sıfırdan yapmamız gerekmiyordu ve bu harikaydı. Koridorlar ve çevre gerçekti.” dedi.
Dillinger’ın en bilinen resimlerinden biri bu hapishanede çekildi. Gangster, Bölge Savcısı Robert Estill’in omzuna yaslanırken hafiften gülümsüyor. Bu fotoğraf Estill’in siyasi kariyerinin sonu oldu. Hapis dönemindeki resimlerin çoğu, ünlü basın toplantısı sırasında çekildiği için Crowley’in ekibi o alanı çok rahat yarattı. Hücrelerin içiyle ilgili resimler olmadığı için iç mekanla ilgili hayal güçlerini kullanmaları gerekti.
FBI’ın Dillinger ve çetesini kıstırdığı Küçük Bohemia bugün restoran olarak hizmet veren turistik bir mekan ve burayı eskiye dönüştürmek biraz uğraştırmış. Tasarım ekibi, Küçük Bohemia’yı, Dillinger’ın orada olduğu günlere döndürmek için gangsterlerin odalarını yeniden yapmış.
Mann bunlarla ilgili olarak, “Olayların geçtiği yerlerde çekim yapmakla kalmadık, gerçekten onun kaldığı odada çekim yaptık.” diyor. “Tahmin edebileceğiniz gibi, Johnny Depp açısından, John Dillinger’ın gerçekten yatmış olduğu yatakta yatmanın kendine has bir büyüsü var. Elini kapı koluna koyup kapıyı açtığında, Dillinger’ın dokunmuş olduğu kapı koluna dokunuyor.”
Melvin Purvis’in o dönemde asistanı olan Doris Rogers Lockerman, oyunculara ve ekibe o günleri daha net bir şekilde anlattı. 92 yaşındaki Lockerman’a göre Dillinger çetesi, bankadan kaçarken ellerinde ağır silahlarla arabanın yanlarına tutunuyor ve o şekilde hareket ediyordu. Dediğine göre hepsi de basit, sert delikanlılardı.
Diğer taraftan FBI ajanlarının da iyi eğitilmiş, atletik becerileri olan hukuk fakültesi mezunları olduğunu ancak Dillinger’ın çetesindeki suçlular kadar zorlu olmadıklarını belirtiyor.
Purvis’i canlandıracak olan aktörün, onunla aynı mekanlarda çalışması çok anlamlıydı. Christian Bale bunu özellikle Küçük Bohemia yakınlarındaki ormanlarda hissetti. “Gerçek mekanlar kullandığınızda, içinizde bir saygı duygusu oluşur.” diyor Bale. “Aynı yerde durmak ve aynı ormanlarda bulunduğunuzu düşünmek ve canlandırdığınız adam gibi bir süre sessizce oturmak çok faydalı. Orası ateş ettiği ve ateş aldığı yer.”
Filmin en önemli gerçek mekanlarından biri, Şikago’daki Lincoln Bulvarı üzerinde bulunan Biograph sineması. Crowley’e göre en büyük makyaj bu caddeye yapıldı. 1930’lardan bu yana burada muazzam değişiklikler olmuş.
Halk Düşmanları’nda diğer mekanlar arasında Wisconsin’deki Columbus, Milwaukee, Madison, Darlington, Oshkosh var. Çekimler için Mann ve Crowley, 1933 ve 1934’e dönüştürülebilecek olan bina ve sokaklar aradılar.
Oshkosh ve Columbus’ta daha kapsamlı çalışmalar yaptılar. Çekim için şehir merkezinde bazen komple sokaklar düzenlendi. Tüm bunlar söz konusu şehirlerin yöneticilerinin ve mal sahiplerinin iş birliği ile gerçekltirildi. Bu bölgelerde çekim takvimi daha uzun öngörülse de, potansiyel sorunlar asgari düzeyde kaldı.
Yapım tasarımcısı bu konuda şunları söylüyor: “Dillinger kasabalarda küçük bankaları soyuyordu. Modernize edilmemiş küçük yerlere ihtiyacımız vardı. Columbus, tarihi şehir merkeziyle gurur duyuyordu ve orada saati biraz geriye aldık. Tüm kaldırımlar, trafik ışıkları, tabelalar ve cepheler dahil olmak üzere.”
Şikago’da Çekimler
Soygunlar döneminde, Dillinger sürekli olarak Şikago’ya gelirdi. Bu yüzden bazı sahneler burada çekildi. Büro ve apartman sahnelerinin büyük bölümü burada çekildi. O dönem hissini yaratabilmek amacıyla aynı bölgelerde çekim yapıldı. Örneğin Dallas ajanlarının gelişi, Şikago garında çekildi ve gerçek bir buharlı tren kullanıldı.
Şikago’dayken Spinotti ve Mann, neredeyse tüm sahne için birden çok HD kamera kullandı. Görüntü yönetmeni Spinotti bununla ilgili olarak şunları söyledi “Elle tutulan kameralardan oluşan bir kombinasyon kullandık. Bunlarla aktörlerin yüzünü yakından çektik ve aynı zamanda planın bir bölümünü de çektik. Bunlar bu filmin çekimleri açısından çok önemliydi.”
Halk Düşmanları filminde gerçekliği sağlamanın en önemli unsurlarından biri, çekim sırasında FBI ile işbirliğiydi. Merkezdeki Betsy Glick’ten, ajanlar Dale Shelton ve Royden R. Rice’a kadar, Şikago bürosu ve FBI dahil herkes filmde önemli rol oynadı. FBI, Dillinger dosyasıyla ilgili olarak pek çok bilgiyi sağladı, aynı zaman FBI seti için o döneme ait mobilyalar ve dosya dolapları da tedarik etti.
Silah uzmanı Shelton, Mann ve ekip üyelerine FBI’ın Şikago bürosundaki silah deposunu gezdirdi. Bu ajan, FBI ile ilgili sahnelerde yardımcı olmak adına neredeyse her gün setteydi. Mann, birkaç sahnede onu FBI ajanı olarak kullandı.
Depp ve Bale, başka filmler için silah kullanımıyla ilgili eğitim almıştı ancak Halk Düşmanları için çok farklı teknikler gerektiğini fark ettiler. Ajan Shelton bu durumu şu şekilde açıklıyor “O dönemde bir tabancayla ateş ederken sadece tek kolunuzu kullanırdınız. İki el kullanmak düşünülmezdi bile. Bu ancak 1940’larda, iki el kullanmanın daha isabetli olduğu fikri yerleştikten sonra oldu. Ayrıca duruş da çok farklıydı. Atış müsabakasındaki bir duruştan ziyade, geleneksel bir duruş hakimdi. Bu da diğer taktiklerle birlikte aradan yıllar geçtikçe gelişti.”
Depp, çekimler sırasında her şeyi çok çabuk kaptı. “Genellikle 1921 Thompson makineli tüfeği ve birkaç 45’lik tabanca kullandım. Çok hazırlık yaptım. 5-6 yaşımdan beri silah kullanıyorum ve bu açıdan çok avantajlıyım. Genel olarak Thompson ve birkaç 45’lik kullanıyorum” dedi. “Boynunuzda öyle bir canavar varsa ve 50 fişeklik şarjör kutusunu boşaltıyorsanız, bu çok hoş bir duygu.”
Bale de yetkililerden, karakterinin neler yapıp neler yapmayacağına dair geniş bilgiler aldı. Bale bu konuda “FBI adamlarıyla en müthiş tecrübem, Quantico’ya Michael’la gidip Dillinger ile olaylarda kullanılan gerçek silahları gördüğümüz turdur. Onlarla sohbet ettik. modern yöntemlerle eski yöntemleri karşılaştırdık ve Purvis hakkında bildikleri şeyleri öğrendik. Şikago’daki çekimlerde inanılmaz yardımcı oldular ve bazıları gerçekten kılık değiştirip filmde bazı karakterleri canlandırdı.”
Diğer yapım bölümleri de 1930’ların ortamını yaratma konusunda yardımcı oldu. Bunlar saç, makyaj, kostüm ve arabalardı. Mann açısından estetik son derece önemliydi ve Dillinger’ın hapisten çıkıp bambaşka bir dünyaya girişinin altını çizmek istiyordu. Şikago’ya geldiğinde ise Dillinger inanılmaz renkli ve cazip bir hayatla karşılaştı. Her şeyi istiyordu. Hem de hemen.
Resimler: