Hop Dedik: Deli Dumrul

TÜRKİYE HAZIR OL BİRŞEYLERE 1 NİSAN 2011 “HOP DEDİK” ZAMANI

YALANA, DOLANA, TALANA, HIRSIZA, ARSIZA, YOLSUSA, LÂİNE VE HAİNE VE CÜMLE HAŞERATA “HOP DEDİK”

Türk sineması her sene büyük yatırımlar yaparak ilerlerken birbirinden ünlü oyuncular ve iddialı senaryolar ile sektöre büyük katkıda bulunuyor.Sinema izleyicisi gişelere giderek gereken desteği verdiği sürece Türk sinemasında ki yatırımcılar işlerine devam ediyorlar. İşte sinemaya gönül veren ve yatırımlarına devam eden yapımcı Ali Avcı ve Fatih Metin farklı bir bakış açısı ve büyük bir cesaret ile “Hop Dedik” filmini 1 Nisan 2011 de izleyici ile gişelerde buluşturmaya hazırlanıyor.

Çekimleri Kayseri’de tamamlanan ve birbirinde ünlü sinema emekçilerinin rol aldığı filmde yönetmenliğini Oğuz Yalçın,senaryosunu da Emniyet Amiri Bayram Özbek yazdı. Bu ekibin Kayseri’de başlayan ve büyük bir inançla, sevgi ve mutluluk içinde tamamlanan çekimler herkesin beğenisini kazandı. Yapımcı Ali Avcı ve Fatih Metin Türk sinemasına bir örnek olacak yapıma da el atmanın gururunu yaşarken filmde argo konuşma, küfürleşme, öpüşme ve yatak sahneleri yok. İşte bu unsurlar olmadan da film yapılacağını kanıtlamak isteyen Ali Avcı ve Fatih Metin bu konuda ekibine, kendisine ve en önemlisi sinemaseverlere çok güveniyor. “Hop Dedik: Deli Dumrul” yazısını okumaya devam et

Atlıkarınca

ATLIKARINCA, 1 NİSAN 2011 de sinemalarda

Başrollerinde Mert Fırat, Nergis Öztürk ve Zeynep Oral’ın yer aldığı, İlksen Başarır’ın yönettiği ATLIKARINCA, 1 Nisan 2011 de vizyona giriyor.

Yönetmen Başarır, Atlıkarınca’nın senaryosunu, önceki filmi Başka Dilde Aşk’ta da olduğu gibi, oyuncu Mert Fırat’la birlikte yazdı. Atlıkarınca filminin senaryosu,  47’nci Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Senaryo Ödülü’nü aldı. Ayrıca, bu yılki festivalde filmin genç oyuncusu Zeynep Oral da Behlül Dal Jüri Özel Ödülü’ne layık görüldü.

Atlıkarınca, 30. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde Ulusal Altın Lale ödülü için yarışacak.Yönetmen İlksen Başarır, Atlıkarınca’yı “karakterlerin psikolojik durumlarını en iyi şekilde ortaya koyup, kamerayı durumu izleyen üçüncü bir göz gibi kullanarak ortaya çıkardığımız gerçekçi bir sinema filmi” olarak tanımlıyor. “Atlıkarınca” yazısını okumaya devam et

Meş – Yürüyüş

Meş (Yürüyüş) 1 Nisan 2011′de vizyona girecek

“Hikâye, tüm ülkeyi kasıp kavuran 12 Eylül 1980 darbesinin günler öncesi ve hemen sonrasının yansımalarının yaşandığı Mardin’in Nusaybin İlçesi’nde geçer. Darbe zaman zaman fonda hissedilirken, bazen de hayatın tam orta yerinde patlamaktadır

Cengo ile birlikte kalabalık bir grup çocukla tanışıp arkadaş olan Xelilo, kısa bir süre için de olsa, dışlandığı, öfkelendiği, önemsenmediği dünyadan uzaklaşır

Xelilo’nun arkadaşlarının kimi babasız kalır, kiminin ailesi ilçeyi terk eder, kiminin yakınları gözaltına alınıp bilinmeyen yerlere götürülür. Xelilo, ağzında rast gele birilerinden aldığı sigarası ile sessiz protestosunu sürdürmektedir.” “Meş – Yürüyüş” yazısını okumaya devam et

Vay Anam Vay: Babasının Oğlu – Big Mommas: Like Father, Like Son

BIG MOMMA’S HOUSE: LIKE FATHER LIKE SON / VAY ANAM VAY: BABASININ OĞLU” 25 Mart’ta sinemalarda!

Başrollerini MARTIN LAWRENCE, BRANDON T. JACKSON ‘ın paylaştığı, Emmy adayı yönetmen JOHN WHITESELL’ın yönettiği serinin son filmi “BIG MOMMA’S HOUSE: LIKE FATHER LIKE SON / VAY ANAM VAY: BABASININ OĞLU”. Komedi severlerin kaçırmaması gereken film 25 Mart 2011 de sinemalarda!

Konu: Big Momma geri dönüyor, hem de bu sefer yanında büyük bir yardımcı ile: ergen yaştaki üvey oğlu Trent ile.  FBI ajanı olarak karşımıza çıkan Martin Lawrence’ı aynı zamanda Turner’ın derinlerde kalmış öteki-benliği Big Momma olarak da görüyoruz. Turner’la Trent (Brandon T. Jackson)’in bir araya gelip  bir cinayeti araştırmak amacıyla sadece kızların gittiği bir sanat okuluna girerler; ama kılık değiştirerek! Big Momma ve İri yarı Charmaine kılığına girerek cinayeti çözmeye çalışırlerken komik maceralar onları beklemektedir. “Vay Anam Vay: Babasının Oğlu – Big Mommas: Like Father, Like Son” yazısını okumaya devam et

Dört Aslan – Four Lions

FOUR LIONS: Dört Aslan

Chris Morris’in çok konuşulan filmi Dört Aslan aynı anda birçok şey olabilen ender yapımlardan: hızlı akan, zeki bir komedi, İslam adına yapılan terör üzerine hicivli bir inceleme ve insan davranışlarının temellerini araştıran güçlü bir dram.

Terörist dediklerimizi insanlaştırıyor. İnsanları ise özünde gülünç buluyor. This is Spinal Tap’in Heavy Metal’e, Dr. Strangelove’ın ise Soğuk Savaş’a yaptığını İslam adına gerçekleştirilen teröre yapıyor.

İngiltere’nin bir şehrinde toplanan dört erkeğin gizli bir planı vardır. Her birinin motivasyonu bambaşkadır. Amaçları şehirde büyük bir eylem gerçekleştirmektir, ancak henüz bir kibriti bile sorunsuz yakabilecekleri kesin değildir. Dört Aslan, bu dört adamı kendimizden aşırı farklı yabancılar olarak görmemize izin vermiyor. Onları görmemezlikten gelmenin veya daha da kötüsü, içinden geldikleri kültürü toptan yabancılaştırma eğiliminin ardındaki aptallığı açık ediyor. Taraf da tutmuyor. Gerilimle espiri arasında ince bir dengede durarak, içinde yaşadığımız zamanların gerçekliğine cesur ve yepyeni bir bakış açısı getiriyor. “Dört Aslan – Four Lions” yazısını okumaya devam et