Üç Harfliler: Marid

3 HARFLİLER: MARİD

Modern bir çift ve arkadaşlarının bir gece boyu yaşadıkları kabusu çok gerçekçi anlatımı ve farklı teknikleri ile beyazperdeye taşıyacak olan filmin yönetmeni Arkın Aktaç.

Filmin senaryosu yaşanmış gerçek bir olaydan esinlenerek günümüze uyarlanarak oluşturuldu. Olayı yaşayan kişinin amatör video çekimlerinden yola çıkılarak anlattığı korkutucu hikaye karakterlerin adları değiştirilerek gerçek olaya benzer şekilde sinema diline aktarıldı. Filmin başında ve sonunda yer alan anlatıcı,çocukken ve yirmi yıl aradan sonra yaşanan gerçek olayı birebir gerçekliği ile tüyler ürpertici şekilde ortaya koymakta.

Film çocukluğumuzdan beri her birimizin çevremizden sık sık duyduğumuz, kimimizin bire bir yaşadığı öteki alemden gelen varlıkların yaşattıkları olayları gerçekçi bir yaklaşımla sinema seyircisine aktarmayı amaçlıyor.

Onların varlıklarına inananların filmde birçok sahneyi ürkerek seyredeceklerini iddia ediyoruz. İnanmayanların kafasında ise filmin sonunda önemli bir soru işareti kalacak; ya her şey gerçekse? “Üç Harfliler: Marid” yazısını okumaya devam et

Kardeşimden Sonra – Charlie St. Cloud

Kardeşimden Sonra 24 Eylül 2010’da Türkiye Sinemaları’nda

Bir kaza sonrasında iki kardeş birbirlerini terk etmeyeceklerine dair yemin ederse, ve sonrasında doktorlar onlardan birini kurtarıp diğerini kurtaramazsa ne olur?

Büyük övgüler toplayan bir romandan yola çıkan Kardeşimden Sonra, ZAC EFRON’un (17 Yeniden, Saç Spreyi) dünyayı benzersiz şekilde görmesini sağlayan bir kazadan sağ kurtulmuş küçük kasaba kahramanı olarak başrolde oynadığı bir romantik dram filmi. Bu duygusallık dolu öyküde, bir yandan hayatının amacını ve aşkın dönüştürücü gücünü keşfederken, diğer yandan geçmişini kucakladığı romantik bir yolculuğa çıkıyor.
Başarılı liseli yelkenci Charlie St. Cloud (Efron), bekâr annesi Claire (Oscar® Ödüllü KIM BASINGER, Los Angeles Sırları, 8 Mil) ve küçük kardeşi Sam’in (yeni oyuncu CHARLIE TAHAN) büyük hayranlığına ve onu sakin Kuzeybatı Pasifik kasabasından uzaklara götürecek bir Stanford bursuna sahiptir. Ama Charlie’nin parlak geleceği, bir trajedi gelip onun hayallerini elinden alınca yarıda kalır.

Bir araba kazası esnasında, kardeşler, ölmek üzere olduklarını farkettiklerinde birbirlerine uzanır. O an Charlie, Sam’i hiç bir zaman terketmeyeceğine dair söz verir. Ama ansızın, Charlie azimli doktor Florio Ferrente’nin (Sıkı Dostlar, Çılgın Bir Gece’de oynayan RAY LIOTTA) müdahalesi sonucu hayata döndürülür. Sam, trajik bir şekilde, kurtarılamaz. “Kardeşimden Sonra – Charlie St. Cloud” yazısını okumaya devam et

Annemi Öldürdüm – I Killed My Mother

ADRENAL FİLM SUNAR
Annemi Öldürdüm!
“Aslında onu hala seviyorum…”
(J’AI TUE MA MERE – I KILLED MY MOTHER)
24 Eylül 2010’da Sinemalarda!
Onunla veya Onsuz!

Cannes 2009’un en çok konuşulan filmlerinden biri olan ANNEMİ ÖLDÜRDÜM’ün merkezinde gay lise öğrencisi Hubert var; onun en yakınındaki, aynı zamanda da en uzağındaki insan ise annesi Chantale! Aralarındaki aşk-nefret ilişkisi öyle boyutta ki oğlan, okuldayken annesinden ölmüş gibi bahsedebiliyor. Birlikte olduklarında ise mekan gözetmeksizin kavga ediyorlar…

Evrensel Hikaye, Akıcı Anlatım
Sadece 19 yaşındayken yönettiği, kişisel imkanlarıyla prodüksiyonunu gerçekleştirdiği, ve başrolü üstlendiği bu ilk filminde Xavier Dolan gayet açık sözlü… Kahramanı Hubert yetişkinliğe geçiş döneminin gerginliklerini tam dozunda yansıttığı gibi kahramanın annesi Chantale de orta yaş bunalımının huysuzluklarını tüm inandırıcılığıyla sergiliyor.

Tıkır tıkır işleyen, evrensel diyaloglar ve akıcı anlatımı ‘ANNEMİ ÖLDÜRDÜM’ün başarısında büyük yere sahip. Xavier Dolan’ın sunduğu sinemasal keyfin yanı sıra özellikle genç seyirciler, büyümenin sıkıntılarına dair filmin barındırdığı pek çok detayda kendilerini görecekler. Ebeveynler ise film sayesinde çocuklarıyla doğru iletişim kurmanın alternatif yolları üzerine düşünecekler!  “Annemi Öldürdüm – I Killed My Mother” yazısını okumaya devam et

Paris’te Son Konser – The Concert

“THE CONCERT / PARİSTE SON KONSER”

Yaşam Treni ve Bir Şans Daha filmleriyle beğeni kazanan yönetmen Radu Mihaileanu’nun 29. Uluslararası Film Festivali’nde açılış filmi olarak gösterilen ve festivalin en çok izlenen filmi olan, Fransa’da da gişe rekorları kıran son filmi “THE CONCERT / PARİSTE SON KONSER” 17 Eylül’de vizyona giriyor.

Konu:

30 yıl önce, Bolşoy orkestrasının ünlü şefi Andrei Simoniovich Filipov, Yahudi müzisyenleri orkestrasında çalıştırdığı için kovulur. Şimdi ise Bolşoy’da sadece bir temizlikçidir. Bir gün tesadüfen, Chatelet Tiyatrosu’nun Bolşoy’u Paris’te çalması için davet ettiklerini öğrenir. Andrei, eski müzisyenlerini bir araya getirip Paris’te Bolşoy Orkestrası’nın yerine çalmaya karar verir. Solo keman sanatçısı olarak, Yahudi ve Roman olan eski müzisyenlerine genç virtüöz Anne-Marie Jacquet’in eşlik etmesini ister. Eğer hepsi de bu zor durumun üstesinden gelebilirse, bu çok özel konser onlar için bir zafer olacaktır. “Paris’te Son Konser – The Concert” yazısını okumaya devam et

Ejderha Dövmeli Kız: Millennium Üçlemesi 1 – The Girl With The Dragon Tattoo

STIEG LARSSON’un uluslararası best-seller kitabından

O’nun yolculuğu uluslararası bir sansasyona dönüştü

O’nun sırları Milyonları tutsak etti

O’nun hikayesi bir edebiyat ve sinema fenomeni

ŞİMDİ HERKES O’NU MERAK EDİYOR

30 Dile çevrildi…

41 Ülkede satış rekorları kırdı…

Filmi 50’den fazla ülkede gösteriliyor… “Ejderha Dövmeli Kız: Millennium Üçlemesi 1 – The Girl With The Dragon Tattoo” yazısını okumaya devam et