Şeytan – Devil

“Devil-Şeytan” Dünya Sinemalarıyla Aynı Anda 17 Eylül 2010’dan İtibaren Türkiye Sinemalarında…

Philadelphia’da beş yabancı, günlerine en olağan şeyle başlar. Şirketlerinin bulunduğu iş hanına girer ve asansöre binerler. Burada bir araya gelirken, yabancılarla kapalı bir alanı paylaşmaya mecbur kalırlar. Birlikte geçirecekleri zaman yalnızca birkaç dakikadır. Fakat bu sıradan olay, asansör bozulunca rastlantısal olmaktan çıkar. Kader kapılarını çalmıştır. Bugün, birbirine yabancı bu insanların sırları açığa çıkacak ve hepsi günahlarıyla hesaplaşacaktır.
İçinde bulundukları sinir bozucu durum yavaşça, bir yöntem izleyerek, çaresizliğe ve dehşete dönüşür. Tek tek  her birine korkunç şeyler olmaya başlar ve herkeste bunların sorumlusunun bu beş kişiden kim olduğuna dair şüpheler oluşur. Ta ki korkunç gerçeği öğrenene dek: Aralarından biri Şeytan’ın ta kendisidir.
Dışarıdakiler onları kurtarmak için boşu boşuna uğraşırken, asansörün içindekiler, buradan kurtulmanın tek yolunun, bugüne gelmelerine yol açan kötülükleriyle yüzleşmeleri olduğunu anlarlar.
“Devil”(Şeytan) M. NIGHT SHYAMALAN’ın (“The Sixth Sense” (Altıncı His), “Signs” (İşaretler) şimdilerde gelecek vadeden sinemacılarla filme dönüştürdüğü The Night Chronicles adlı bir dizi korku hikâyesinin ilk bölümü. Yetenekli yazar ve yönetmenler, Shyamalan’ın hikâyelerin, hayata geçirirken, Shyamalan da bizleri The Night Chronicles hikâyeleriyle yeni şekillerde korkutmak için onlarla iş birliği yapıyor.
“Devil” (Şeytan) filminin yönetmeni JOHN ERICK DOWDLE (“Quarantine” (Karantina), “The Poughkeepsie Tapes”), senaristi BRIAN NELSON (“Hard Candy” (Lolipop), “30 Days of Night” (30 Gün Gece”). Hikâyesi de Shyamalan’a ait..
Filmin kadrosunda yer alan oyuncular şöyle: CHRIS MESSINA (“Julie & Julia”, “Vicky Cristina Barcelona” (Barselona, Barselona), LOGAN MARSHALL-GREEN (Brooklyn’s Finest, Across the Universe), GEOFFREY AREND (“(500) Days of Summer” (Aşkın 500 Günü), televizyon dizisi “Trust Me”), BOJANA NOVAKOVIC (“Drag Me to Hell” (Kara Büyü), “Edge of Darkness” (İntikam Peşinde), JENNY O’HARA (“Mystic River” (Gizemli Nehir), “Matchstick Men” (Üçkağıtçılar), BOKEEM WOODBINE (“The Last Sentinel” (Son Gözcü), “Three Bullets” ve JACOB VARGAS (“Death Race”(Ölüm Yarışı), “Jarhead”).
“Devil” (Şeytan) filminin yapımcıları Shyamalan ve SAM MERCER (“Signs” (İşaretler), “Unbreakable” (Yenilmez) ve sorumlu yapımcıları da DREW DOWDLE (“Quarantine” (Karantina), “The Poughkeepsie Tapes”) ve TRISH HOFMANN (“The Ruins” (Lanetli Topraklar), “The New World” (Yeni Dünya).
Başarılı kamera arkası ekibi de şöyle: Görüntü yönetmeni TAK FUJIMOTO (“The Sixth Sense” (Altıncı His), “The Silence of the Lambs” (Kuzuların Sessizliği), yapım tasarımcısı MARTIN WHIST (“Cloverfield” (Canavar), “Smokin’ Aces” (Tehlikeli Aslar), kurgucu ELLIOT GREENBERG (“Quarantine” (Karantina), “Sorority Row” (Kızlar Tarikatında Cinayet), kostüm tasarımcı ERIN BENACH (“Half Nelson” (Tepetaklak Nelson), “Sugar”) ve besteci FERNANDO VELÁZQUEZ (“The Orphanage” (Yetimhane), “Shiver”).

YAPIM HAKKINDA

Birinci Bölüm:
The Night Chronicles Başlıyor:

“Herkes ona biraz inanır.
Senin gibi adamlar bile inanmıyormuş gibi görünür.”

—Ramirez

Başarılı sinemacı M. Night Shyamalan, yıllar içerisinde günün birinde filme dönüştürmek için birçok hikâye fikri yazdı. Defterlerinin sayfaları doldukça, bunların hepsini senaryolara dönüştüremeyeceğini ve bu uzun metrajları filmleri kendisinin yönetemeyeceğini biliyordu. Kendisi şöyle diyor: “Hepsine sevginizi koyabilirsiniz ama yine de hepsini kendinizin yönetemeyeceğini bilirsiniz. Ben, bu fikirlerden bazılarını alıp gelecek vadeden sinemacı ve oyuncularla bir dizi filme dönüştürmeye karar verdim.”
Shyamalan, yılların yapımcısı Sam Mercer ve Media Rights Capital (MRC) ile kendi orijinal fikirlerine dayanan bir dizi filmlerin oluşturduğu The Night Chronicles  için bir araya geldi. Anlaşmada MRC, Shyamalan’ın orijinal fikirlerinden birkaçının filme çekilmesine karar verildi. “Devil” (Şeytan) da bunlardan ilki olacaktı. Shyamalan şöyle açıklıyor: “Devil” (Şeytan)  acayip ürkütücü bir korku filmi. The Night Chronicles.’ı yaratmaya karar verdiğimizde aklımda en çok o vardı.”
Fikirlerini sanatçı arkadaşlarının hayata geçirmesinin ardında yatan ilhamı sorduğumda Shyamalan gülüyor: “Hayırsever bir iş olabilirdi ama değil. İlham almak, zorlanmak, seyirciyle bağ kurmak istiyorum. Bugün hissedilenlerle bağ kurabilecek genç seyircilerimiz olması güzel. Oyunda olmak, risk almak ve insanların sürekli olarak beni zorlaması harika; bu da heyecanınızın dinmemesinin bir yolu.”
Shyamalan’ın film konsepti şuydu: Şeytan bir grup insanı  kandırıp onları aynı yerde kapana kıstırsaydı ve sistematik olarak hatalarından ötürü onları cezalandırsaydı ne olurdu? Shyamalan, Şeytan’ın aramızda nasıl saklandığını, bir dizi kötülükte bulunmuş insanı aynı ortamın içine nasıl soktuğunu ve kendi kimliğini açıklamadan önce sistematik olarak onları nasıl sınadığını keşfetmek istedi.
Sinemacı, lanetli beş kişinin bir araya geleceği yerin, bir iş hanının asansörleri olarak belirledi. Bize mantığını açıklıyor kendisi: “Normalde bir asansördeyken kimseye bakmazsınız ve sonra kapı açılır ve inersiniz. Ama o sınırlı alanda tıkılıp kalırsanız herkese bakıp “Yanımda kimler var” diye sorarsınız. Sonra olan ilk kötü şeyde, tüm o yüzler tehdit edici gelir.”
Ünlü yapımcı Sam Mercer “Devil”’da iş birliği yapmayı kabul etmiş çünkü  “içinde sıradan kişilerin bulunduğu seyirciye yakın bir hikayeyi” keşfettiğini düşünüyor. Hepiniz asansöre binebilir ve altı kişiyle birlikte altı saat boyunca içinde mahsur kalıp çok duygusal bir deneyim yaşayabiliriz.
“En büyük kâbuslardan biri, bir yerde sıkışıp kalmaktır” diye devam ediyor. “Mahsur kalmak istemeyeceğiniz yerlerden biri de bir asansördün 21. ve 22. katı arasında sıkışıp kalmaktır. Işıklar gider, müzik kesilmez ve karmaşa olur – insanlar ölmeye başlar – bu çok korkunçtur. Bu filmin konusu bu: Korkularınızın sizi yiyip bitirmesi.”
Shyamalan, bu seriyi yaratırken kendi rol modelinden esinlendiğini de söylüyor.  “Agatha Christie, öykülerine imrendiğim biri” diyor. “Seyircinin, hayatımdaki bir anla ya da benim inandığım bir şeyle ilgili birçok hikayemi okumasını istiyorum.” The Night Chronicles bana bu fırsatı tanıdı.”

Şüphe Işıkları:
“Devil” (Şeytan) Geliştiriliyor

Shyamalan’a göre, The Night Chronicles’ın yazar ve yönetmen seçme süreci, filmde geniş ve kapsamlı bir eğitime dönüşüyor. Araştırmasına başladığında adeta bir yetenek hazinesini ortaya çıkaran Shyamalan, “henüz çıkmamış olan birçok güzel gerilim ve korku filmi izledim ve bu sinemacılarla konuşarak neler düşündüklerini çözemeye çalıştım” diyor.
Seri düzene oturtulduğunda, Shyamalan yarattığı hikâyeyi uygulayacak bir yazar arayışına girdi: Ortak bir bağlantıları olan beş kişi Philadelphia’daki bir ofis binası asansöründe sıkışıp kalır. Ne yazık ki içerinden dördünü bir talihsizlik beklemektedir: Bu kişilerden biri Şeytan’ın kendisidir. Shyamlan, basit ama ürpertici olan bu fikrini hayata geçirecek bir senarist bulmak istiyordu.
Aradığı özellikleri, yönetmen David Slade’in, genç oyuncu Ellen Page’in kariyerinin çıkış yapmasını sağlayan kışkırtıcı “Hard Candy” (Lolipop)  filminin senaristi Brian Nelson’da buldu. “Brian Nelson’ın “Hard Candy” (Lolipop) filmine bayılmıştım” diyor Shyamalan. “Dâhice yazılmıştı. Bu yüzden ben de onu “Devil” (Şeytan)  filminin yazarı olması için işe aldım. O da 14 sayfalık hikâyemi, gelişmiş ve heyecan verici bir senaryoya dönüştürdü.”
Senaryo yazıldıktan sonra sıra Shyamalan ve Mercer’ın “Devil” (Şeytan) filmini kimin yöneteceğine karar vermesine gelmişti. The Night Chronicles’ın, insan hikâyelerini dram ve gerilimle dengeleyecek yetenekli yeni sinemacılar aradığı haberi yayılınca, şirkete bir sürü başvuru oldu.
Shyamalan, proje için John Erick ve Drew Dowdle’ın seçilme sürecini hatırlıyor: “Bana izlemem için “The Poughkeepsie Tapes” adında çok rahatsız edici bir film yollandı. Bu film, evimde izlediğim ilk filmdi. Bu, berbat bir karardı çünkü beni çok korkutmuştu. Filmin yapımına bayıldım ve bu adamların inanılmaz olduğunu düşündüm. Başka bir film yaptıklarını duyunca, Screen Gems’e “Quarantine” (Karantina) filmini gösterime girmeden önce izlemek için yalvardım.”
Kardeşlerin bu gerilim filminde yol açtıkları korku seviyesi Shyamalan’ı çok etkiledi. Los Angeles’ta, sakinlerinin bulaşıcı bir hastalık kaptığı kordon altına alınmış bir apartmanda geçen hikâyenin, bir haber ekibi tarafından anlatıldığı film, korku filmi sahnesine başarılı bir giriş yaptı.
“Quarantine”(Karantina) filmine bayıldım ve bu iki filmin birleşiminin Dowdles’lara “Devil” (Şeytan) için kusursuz bir bakış açısı verdiğini düşündüm” diyor Shyamalan. “Görüp görebileceğiniz en kibar adamlar. Harika bir espri anlayışları var çok zekiler.” Shyamlan ekliyor: “Aynı zamanda bu iş için gereken deliliğe ve dengesizliğe sahipler. Işıklar açıldığında “Adamlarımız bunlar!” dedim.
“The Sixth Sense” (Altıncı His), “Unbreakable” (Yenilmez) ve “Signs” (İşaretler) gibi hit filmlerin ardından yönetmen koltuğundan kalkan Shyamalan’a göre bu beklediğinden “hem daha zor hem daha kolay” olmuş. Shyamalan şöyle devam ediyor :“Filmlerimdeki tek kişi olmaya alışkınım. Bunu bırakabilmek çok sağlıklı bir şey. Ekibime son derece güvendiğim için süreç çok daha kolay oldu. İnsanların güçlü yönlerinden ders aldığım için onlardan bir şeyler öğrenmem de çok eğlenceliydi.”
John ve Drew Dowdle; yapımın, oyuncu seçimlerinin ve çekimlerin her aşamasında birlikte çalıştı.  John Dowdle, yapımcısına olan güvenini dile getiriyor: “Night, inanılmaz biri. Zeki, ve hevesli. Bizi çok özgür bıraktı  ki bu bizim için harika bir durumdu. Night, önce bir yönetmen sonra bir yapımcı. Dolayısıyla bize bir yönetmenin hayalini kurduğu alanı sağladı. Yaratıcı ve tuhaf olmamıza izin verdi, bizi eğlenmeye teşvik etti. Daha da iyisi, hikâyenin bizim için kusursuz olduğunu düşünmüştük. Önceki filmlerimiz de öyleydi. Gerçeğe uygun birçok ögesi vardı.”
Drew Dowdle, hikâyedeki “şüphe ışıkları”nın sürekli olarak asansördeki yolcular arasında gidip gelmesi unsurunu çok sevmiş.  Seyirci, final anına kadar Şeytan’ın kim olduğundan emin olamıyor. Dowdle şöyle diyor: “Patronunuzun sizden daha sanatsal olup filmin zekâ seviyesini yükseltmesini istemesi çok ender rastlanan bir durumdur. Elimizden gelenin en iyisini ortaya koymamız için bizi zorladı ve bizlere daha geniş kapsamlı bir prodüksiyonda çalışma lüksünü tanıdı.”
İki yapımcı için de Dowdle kardeşlerin yakından takip edilip kontrol altında tutulmayacakları bir projeye geldiklerinin farkında olması çok önemliydi. Shyamalan şöyle diyor: “Biz aynı kademede insanlarız ve oturur konuşur, hallederiz.” Bir fikir ayrılığı olursa, herkes fikrini ortaya koyar. Ben buyurgan bir tavır sergilemek istemedim. Ben de bu süreçteki herkes gibi bir şeyler öğrenmek istedim.”
Shyamalan, ikiliyle yaşadığı bu deneyimi şu şekilde özetliyor: “Dowdle’larla çalışmak çok ilham verici bir deneyimdi. Yapım ve oyuncu seçimi aşamalarındaki vizyonları ve yaratıcılıkları beni sürekli olarak etkiledi. Birlikte, yarının yıldızları olacağını düşündüğümüz yetenekli bir grup oyuncu bulduk.”

Resimler:

Bir yanıt yazın