Simurg

“Herşey bir tutam mavi uğrunaydı
Biraz gökyüzünden
Biraz denizden
Biraz kalbinizden…”

Bedel ödeyenlere dair bir film: Simurg

30 Kasım’da vizyona girecek Simurg Film, yakın geçmişimizde cezaevlerinde yaşanan eylemleri konu ediniyor. Olayların içine gerçek zamanda ve gerçek kişilerle birlikte giriliyor. Geçmiş ve bugün arasında bağ kuran film, ölüm oruçları sürecinde yapılan mücadelelerin sebep ve sonuçlarına tanıklık etme fırsatı sunuyor.

Cezaevlerinde 12 Eylül’den bu yana sürdürülen ölüm orucu eylemlerinin henüz sonlandırıldığı bugünlerde, ölüm oruçlarına ve acı sonuçlarına değinen çarpıcı bir film vizyona giriyor: Simurg…
Yönetmen ve yapımcı olarak Ruhi Karadağ’ın imzasını taşıyan film, 1996′daki ölüm orucu ve süresiz açlık grevi eyleminde sakat kalan altı eski direnişçinin, 2000 yılındaki ölüm orucunda tekrar bir araya gelmesini anlatıyor. Simurg, 2000 yılındaki “Hayata Dönüş” adlı katliamı da sarsıcı sahneleriyle sorguluyor.

Bu filmde ölen de öldüren de gerçek

Simurg, gerçek bir ‘Hayata Dönüş’ öyküsü. Bu filmde her şey o kadar gerçek ki; ölenler gerçekten ölüyor, yaralananlar hala yaralı. Hasta olanlar hâlâ hasta… Öldüren de ölen de gerçek…
Delil İldan, Cafer Gürbüz, Refik Ünal, Çiğdem Kazan, Ali Ekber Akkaya ve Hüseyin Muharrem Gündüz… Filmin yönetmeni Ruhi Karadağ, ödedikleri bedele ve maruz bırakıldıkları yalnızlığa rağmen direnmeyi esas alarak, ölüm orucu sonrası Wernicke Korsakoff hastalığına yakalanan bu altı canı, 10 yıllık bir projeyle beyazperdeye taşıdı.
Simurg’da, ölüm oruçlarına dair daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış görüntüler de yer alıyor. Bunların arasında 1996 ve 2000 yıllarında İstanbul cezaevlerinde mahkumların kendi çektikleri görüntüler de var. Bu görüntülerde, eylemin çeşitli aşamalarında ölüm
orucu koğuşlarından manzaralar gösteriliyor.

Bazı görüntüler ilk kez günyüzüne çıkıyor

Ayrıca “Hayata Dönüş” operasyonu, sırasında güvenlik güçleri tarafından kameraya alınan bazı görüntüler, ilk defa Simurg ile gün ışığına çıkıyor. Filmde Şenay Hanoğlu, Zehra Kulaksız ve Gülsüman D. Dönmez’in hayatlarını kaybetmeden önceki son günleri ve
Küçükarmutlu’ya düzenlenen operasyonların ardından bu evin karakol haline getirilmesi de gösteriliyor. Ruhi Karadağ, cezaevlerinde insan hakları sorununu ele aldığı 104 dakikalık bu yolculukta, geride bıraktığımız 14 yıllık sürecin karanlıkta kalmış yanlarını da aydınlatmaya çalışıyor.

Bir yanıt yazın