Teklif – The Proposal

TEKLİF – THE PROPOSAL 19 Haziran’da vizyonda
Kitap editörü Margaret’in (SANDRA BULLOCK) Amerika Birleşik Devletleri’nden sınır dışı edilerek ülkesi Kanada’ya gönderilmesi gündeme gelince hemen aklını çalıştırır ve yıllardır çile çektirdiği ezik asistanı Andrew (RYAN REYNOLDS) ile nişanlı olduğunu hükümet yetkililerine bildirir. Ancak asistanının bu yalana ortak olmak için kendince bazı koşulları vardır. Zoraki çiftimiz, damat adayının ailesiyle (MARY STEENBURGEN, CRAIG T. NELSON, BETTY WHITE) tanışmak için Alaska’nın yolunu tutar. Büyük şehirde daima kontrollü bir kadın olan Margaret, orada karşılaşacağı birbirinden komik durumlar karşısında sudan çıkmış balığa döner. Peşlerindeki göçmenlik bürosu yetkililerini başlarından savmak için düzenledikleri göstermelik nikah sırasında Margaret ile Andrew, bu plana sonuna kadar bağlı kalacaklarına istemeden de olsa yemin etmek zorunda kalırlar. Üstelik bunun çok tehlikeli sonuçlara yol açacağını bile bile…
Bu yaz komedisinde yer alan diğer oyuncular arasında Andrew’nun geride bıraktığı genç ve hayat dolu kadın Gertrude rolünde MALIN AKERMAN (“Benimle Evlenir misin”,”Watchmen”), kararlı Göçmen Dairesi yetkilisi rolünde Tony Ödülü sahibi DENIS O’HARE (“Baby Mama,” “Avukat”) ve hiç egzotik olmayan “egzotik dançı” rolünde  OSCAR NUÑEZ (“The Office”) var.
Anne Fletcher (“Step Up,” “Benimle Evlenir misin”) Peter Chiarelli’nin senaryosunu yazdığı filmin yönetmenliğini yapıyor. Mandeville Films’den David Hoberman ve Todd Lieberman (“Beverly Hills Çuvava,” “Traitor”) filmin yapımcıları. Sorumlu yapımcılar Alex Kurtzman, Roberto Orci, Mary McLaglen ve Sandra Bullock. Oliver Stapleton (“Tanrı’nın Eseri Şeytan’ın Parçası,” “The Waterhorse: Legend of the Deep”) görüntü yönetmeni,  Priscilla Nedd Friendly (“Benimle Evlenir misin,” “American Pie”) kurgucu, Nelson Coates (“Runaway Jury,” “Antwone Fisher”) yapım tasarımcısı ve Catherine Marie Thomas (“Benimle Evlenir misin,” “A Prairie Home Companion”) kostüm tasarımcısı.
Touchstone Pictures sunar, “TEKLİF,” 19 Haziran’da sinemalarda.

HER ŞEY KOMEDİYLE İLGİLİ
Yapımcılar “Teklif”te gülecek çok şey buldu

Yönetmen Anne Fletcher’ı TEKLİF filmine çeken başlıca unsur komedi olmasıydı.
“Komediyi çok severim ve her zaman ilgimi çekmiştir.” diyor Fletcher. “Ben doğaçlama ve skeç komedi gruplarındaydım. Komedi beni çok mutlu ediyor. Step Up’ın yönetmenliğinden sonra amacım iyi bir komedi yapmaktı. Fakat bu alana öylece dalamazsınız. Önce kendinizi biraz kanıtlamanız gerekir.”
Fletcher 2008’de romantik komedi “Benimle Evlenir misin” ile kendisini kanıtladı. “Böylece komedi yönlerimi geliştirebildim. Sonra bu proje geldi; Teklif. Ve bolca komedi unsuru barındırıyordu.” dedi yönetmen. “Sandra Bullock dişi bir komedi dehası. Gerçekten onun seviyesinde biri yok. Onun profesyonelliği, yeteneği, aklı, mizah anlayışı beni tamamen şımarttı. Ryan Reynolds ise eşsiz- Jack Lemmon ve Checy Chase’in birleşimi gibi.”
Yapımcı Todd Lieberman’ın ilgisini filmin temelindeki ögeler çekti. “Benim ilgimi çeken şey,orta  yaşlı kadın, genç erkek ilişkisiydi. Bu iki karakter arasında yaşananlar çok komik.” dedi Lieberman. “Tüm hayatı boyunca yayıncılık sektörüne girmek isteyen erkek bir asistan var. New York’a gidiyor ve iğrenç bir müdür için çalışmaya başlıyor.”
Margaret Tate, diğer adıyla “iğrenç müdür” Fletcher’ın ilgisini çekti. “Margaret sadece işine ve zirveye çıkmaya odaklanmış son derece sert bir iş kadını olarak karşımıza çıkıyor ve hayatındaki tüm hedefler bunlar.” diyor yönetmen. “Bu kişinin derinlerine indiğinizde aslında kusurlarının olduğunu fark ediyorsunuz. Margaret katı bir karakter olarak karşımıza çıkıyor ancak filmin devamında tekrar kendisi oluyor.”
Yazar Peter Chiarelli, Margaret’i çok başarılı bir yönetici olarak görüyor. “Ancak bir kadın olarak sürekli kontrollü olmak ve asla zayıf görünmemek zorunda. Bu onun içine işliyor. Bu kadar başarılı olmak için çok şey feda etmiş. Hayatında, bir ilişkiye yakın denebilecek tek şey asistanıyla olan ilişkisi.”
“Bu filmin fikri aklıma, Hollywood’daki çok başarılı yöneticiler ve asistanlarından geldi.” diye ekliyor Chiarelli. “Aralarında yakın bir ilişki vardı ancak müdürler, asistanları hakkında bir şey bilmezdi. Benim önceliğim bu durumun  komedi yönlerini yakalamaktı.”
Chiarelli, hikayeyi bu müdürlerden birinin gerçek olması üzerine kurduğunu söylüyor. O müdür de Margaret Tate.
Margaret’i oynayan Sandra Bullock, “Margaret, genelde erkek karakterleri yazdıkları şekilde yaratılmış ve en etkileyici olanlar da onlar.” dedi. “Onların karmaşık, itici, zor, eğlenceli olmasına izin var ve kadın karakterler senaryolarda genelde böyle yazılmaz.”
Rol arkadaşı Ryan Reynolds bu görüşe katılıyor: “Genelde komedileri erkekler sürükler. Bunun tersi durumları çok severim. Burada baskın olan Sandy’nin karakteri.”
Asistan Andrew’u oynayan Reynolds, baskıcı karakterin rahat olduğu ortamdan ayrılması fikrinden hoşlandığını söyledi. “A sınıfı bu kadın, asistanıyla birlikte Alaska’nın vahşi doğasına gitmek zorunda kalıyor. Hakkında hiçbir şey, nereden geldiğini bile bilmediği bu adamla üç yıl geçirmiş. Bu küçük topluluğa gelip sudan çıkmış balığa dönmesi gerçekten çok komik.”
“Sonra birden baskıcı olduğunu sandığınız kişinin aslında öyle olmadığını, kontrolün Andrew’da olduğunu öğreniyorsunuz.” diyor Bullock. “Bu Margaret’i bile şaşırtıyor. Geçen yıllarda ona o kadar bel bağlamış ki, onsuz işini yapamıyor ve bu nedenle onun kariyerinde ilerlemesine izin vermiyor. Adam eli sopalı gezmeden ya da sesini yükseltmeden onu ehilleştirebilmektedir. Margaret’in neden öyle olduğunu bir tek o biliyor.”
“Andrew’u asil bir genç olarak görüyorum.” diyor Chiarelli. “Kolay yolu seçip Alaska’da kalabilir ve ondan bekleneni yapıp aile işinde kalabilirdi fakat o kendi yoluna gitmeyi seçti. Kimseden bir iyilik istediği yok, hatta en zor işi kabul etti. Çünkü bu işin ona en iyi deneyimi yaşatabileceğini biliyor. Filmin başında Margaret onun hakkında bunları hiç bilmiyor. Onun açısından keşfedilecek çok şey var. Karşısında, zor kararlar verip ayakta kalmayı seçmiş olan birinin olduğunu fark ediyor, yani aynı Margaret’in kendi kariyerinde yaptığı gibi.
Bullock bu konuda “Bu film bana başarısız olan, düzelen, tekrar başarısız olan ilişkilerle ilgili oluşturulmuş komedileri hatırlattı ve artık bu tür komediler yazmıyorlar.” diyor. “Anne Fletcher’ın seti hazırlaması, Oliver Stapleton’ın ışıklandırması, komedide kullanılan manzaralara kadar her şey, basit ve yüzeysel bir romantik komedi yapmadığımızı kanıtlıyor. Bence bu filme romantikten ziyade, keyifli demek daha doğru olur.”
Fletcher’ın yönetimi ve Chiarelli’nin senaryosu, filmin karmaşık ve fiziksel komedi unsurları arasında bir denge oluşturuyor. “Bu filmde herkes komediyi doğrudan oynuyor.” diyor White. “Zorlamıyorlar. ‘Hey, bu komik bir laf, anladın mı?’ demiyorlar. Gerçekmiş gibi, doğrudan söylüyorlar ve bunu komik yapan da bu.
Akerman ekliyor “Aynen ‘I Love Lucy’ gibi. Oyuncular komik olmaya çalışmıyorlar.”
Yapımcılar, geçmişten gelen ve eskimeyen bazı komedilerden ilham aldı. Yapımcı Hoberman, “Teklif , Cary Grant ve Jack Lemmon’ın oynadığı 40lı 50li yılların müthiş komedi filmlerine benzer bir film. Bunlar diyalog ağırlıklı olsa da olayların hızlı geliştiği filmlerdi. Sandy ve Ryan’ın, birbirinin cümlelerini tamamlamasını istedik. Bu, insanı eğlendiren bir sevgi-nefret ilişkisi.” dedi.

OYUNCU KADROSU
Yapımcılar mükemmel bir “Teklif” oluşturdu
Yapımcılar Margaret rolü için Sandra Bullock’u erkenden seçti. “Onu oynamak çok eğlenceli çünkü hepimizin içinde ondan bir parça var.” diyor Bullock. “Margaret yanlışlarını düzeltmeye çalışmıyor. Özür dilemiyor. Kendini dünyaya sevdirme zorunluluğunu hissetmiyor. Yapması gereken bir iş var ve yapacak. Bende ondan büyük bir parça var.”
Yapımcı Todd Lieberman, Bullock için “Onunla çalışabildiğimiz için kendimi şanslı sayıyorum. O olağanüstü bir aktris ve her rolün altından kalkabilir fakat özellikle komedide çok iyi ve doğuştan yetenekli. İnsanlar, Margaret gibi çetinceviz ve sevimsiz bir karakteri oynadığında bile onu seviyor.” dedi.
Yapımcı David Hoberman ekledi: “Sandy çok eğlenceli bir karakteri oynuyor ve bu filmde bolca fiziksel komedi de var ve hayranlarının görmek istediği şeyleri yapabiliyor. Çok zeki olduğundan , karakteriyle, senaryoyla ve komediyle ilgili çok iyi sezileri var.”
Fletcher da aynı şekilde Bullock’tan etkilenmişti. “O bir film yıldızı.” dedi yönetmen. “işe geliyor, neden orada olduğunu biliyor ve işini en iyi şekilde yapıyor. Ryan ile aralarında inanılmaz bir çekim oluştu.”
Ryan Reynolds, öncesinde sürekli ezilen ve sonradan ipleri eline alan asistanı canlandırıyor. Sahnelerin büyük bölümünde Bullock’un karşısında oynadığından aralarında bir çekim oluşması kesindi.
Hoberman, Bullock ve Reynolds’la ilgili olarak “Bir ritimleri, bir arkadaşlıkları, birbirleriyle iletişim kurma yolları var, bir tür alışveriş gibi. O iki karaktere gerçekten hayat verebilecekleri yönler buldular.”
“Sandy ve ben yıllardır arkadaşız- bir arkadaşınla çalışmak harika.” diyor Reynolds. “Komediyle ilgili tecrübem, filmin çekimlerinin ortasına doğru rol arkadaşınızla ilişkinizin kimyasını anlıyorsunuz ve geri dönüp o ana kadar çekmiş olduklarınızı tekrardan çekebilmeyi istiyorsunuz. İlk gün sete geldiğinizde Sandy ile benim aramdaki gibi bir bağın zaten mevcut olduğunu görmek daha önce yaşamadığım bir deneyimdi.”
Lieberman iki aktörün de komik olma konusuna hakim olduklarını söylüyor. “Kameranın Ryan’ın yüzünü gösterdiği sahneler var. Tek kelime etmiyor fakat yüz farklı şey ifade ediyor. İnanılmaz bir şey.”
Bullock ve Reynolds’ın yanı sıra yıldızlarla dolu bir oyuncu kadrosu var. Lieberman bu konuda “İki yıldız oyuncumuzu ve bu kadar harika insanlardan oluşan bir grubu bir araya getirmiş olmak, harika bir senaryonun sayesinde oldu.”
Andrew’nun büyükannesi “Nine” Annie rolündeki “Altın Kızlar-Golden Girls”ün yıldızı Betty White, neredeyse herkesi gölgeliyor. Chiarelli, White’ın canlandırdığı karakterle ilgili olarak “90 yaşına girmek üzere ve hayatının büyük bölümünü Sitka, Alaska’da geçirmiş.” dedi. “O zorlu bir kadın ve Margaret’in zorlu yönlerini fark ediyor ve gördükleri de hoşuna gidiyor. Yüzeysel olarak Margaret ile aralarında ortak bir yön yok gibi görünmese de, aslında her yönleri ortak.”
“Seyirciler Betty White’a bayılıyor.” diyor Fletcher. “Ekranda son derece rahat, o bir televizyon ikonu. Onda kişi olarak ve ekrandaki bir karakter olarak sevdiğiniz bir nitelik var.”
White bu konuda “Sürekli çalışabildiğim için çok mutluyum. 60 senedir çalışıyorum.” dedi.
Oscar Nuñez, filmde erkek striptizcilik dahil olmak üzere çok farklı meslekleri icra eden Sitkalı Ramone rolünde. “Oscar’da inanılmaz bir kararlılık söz konusu. Gözünüzü ondan alamıyor ve ona aşık oluyorsunuz,” diyor Fletcher.
Tony Ödülü sahibi Denis O’Hare ise, ani nişanın aslında düzmece olduğunu kanıtlamakta kararlı olan göçmenlik dairesi görevlisi Gilbertson’ı oynuyor. “Gilbertson rolü için çok sayıda oyuncu denedik.” dedi Lieberman. “Denis bu role gerçekten uygun tek kişiydi. Kamu görevlisi ciddiyeti ile hassas yönlerin mükemmel bir karışımını sundu. Böylece ona gülebilecek duruma geldik. Göçmenlik Dairesi’nde, onunla Ryan ve Sandy arasında geçen sahneler çok eğlenceliydi.
Margaret ve Andrew, Gilbertson’ı nişanlarının gerçek olduğu konusunda ikna etmek amacıyla hafta sonunu Andrew’nun ailesiyle geçirmek üzere Alaska, Sitka’ya seyahat eder.
“Tüm aile ortamları çatlaktır.” diyor Bullock. “Dıştan ne kadar iyi göründükleri umurumda değil, her zaman gerilimli yönler vardır. Babalar ve oğullar savaşır, aynen anneler ve kızları gibi, bu film de bu konuda. Bu aile çok karmaşık fakat sevgi dolu ve bunlar Margaret’i çok etkiliyor. Bu insanları beyaz perdede gördüğünüz anda, bir şeylerin döndüğünü fark ediyorsunuz. Mücadele ediyorlar ancak aile olarak yola devam ediyorlar.”
Yapımcılar, Andrew’nun annesi ve babası olarak usta oyuncular Craig T. Nelson ile Mary Steenburgen’i seçti.
Lieberman “Ryan, çocukken Craig’in bir gün bir filmde babasını oynayacağını bildiğini söylemişti.” dedi. “Ve o, boyu posu ve duyarlılığı açısından Ryan Reynolds için mükemmel bir baba.”
Bullock ise “Mary Steenburgen, dram ile komediyi çok iyi dengeleyebiliyor. Tek bir sözcükle bir sahnede kahkahaları patlatabiliyor ya da sizi ağlatabiliyor. Mary çok hassas görünüyor ama öyle değil. O kırılganlığının altında, ne yaptığını çok iyi bilen biri var. Bir komedide bunu yapabilmek ve gerçekçi yapabilmek çok zor.”
Fletcher, Andrew’nun New York’a gittiğinde geride bıraktığı genç kadın Gertrude rolü için tanıdık bir yüze başvurdu. Fletcher’ın “Benimle Evlenir misin,” filminde baş rol oynayan Malin Akerman, Margaret açısından aşkta bir tehdit olabilecek bir karakteri oynuyor.
“Gertrude, Andrew’nun o güne kadar başına gelen en iyi şey olduğunu fark ediyor.” diyor Akerman. “Birinin gitmesine izin veriyorsunuz ve sonra bunun bir hata olduğunu anlıyorsunuz. Şimdi onu yanında yeni bir kadınla görmek çok zor. Geçmişte çok sayıda çılgın, tuhaf karakterler canlandırdım. Güzel, sevimli bir kız olmak güzeldi.”
Kadroyu tamamlayan isim, Margaret’in rakip mesai arkadaşı Bob Spaulding  rolündeki Aasif Mandvi ve Margaret’e sınır dışı edileceği haberlerini ileten işverenleri Michael Nouri ve Greg Edelman.

YÖNETMEN KOLTUĞU

Anne Fletcher İpleri ele alıyor
Teklif filminin yönetmeni Anne Fletcher eski bir dansçı, koreograf ve 2006’da ilk yönettiği film “Step Up” ile önemli bir başarı yakaladı. Fletcher,  uluslar arası bir başarı elde eden, Katherine Heigl, James Marsden, Ed Burns ve Teklif’te oynayan Malin Akerman’ın oynadığı “Benimle Evlenir misin” filmiyle şöhretini pekiştirdi.
Oyuncular ve ekip tarafından moralinin yüksek olması, tutumu ve sete resmen dans ederek gelmesiyle tanınır ve takdir edilir. Fletcher çok titiz ve çok çalışkan bir yönetmen. Fletcher, koreograf olarak yaptığı çalışmaların, kendisini yönetmenliğe hazırladığını düşünüyor. “Film koreografları, sahne için değil kamera için koreografi yapar. Biz farklı açıları düşünürüz. Karakterleri çözümlemeniz, tüm senaryoyu okuyup bu insanların neden dans ettiklerini anlamaya çalışmanız gerekir. Nereden geliyorlar ve dans etmelerinin nedeni nedir? Dans, hikayeyi geliştiriyor mu? Bir yönetmenin yaptığı türden bir iş yapıyorsunuz aslında. Kameranın nerede olması gerektiğini düşünüyorsunuz, sahnenin dinamik ya da küçük görünmesini nelerin sağlayabileceğini düşünüyorsunuz. Bence o türden bir yaklaşıma sahip olmak ve bir şeylerin ilginç olması için hareket etmeleri gerektiğini biliyor olmak yardımcı oluyor .”
Tecrübeli görüntü yönetmeni Oliver Stapleton, “Anne’in çok fiziksel bir enerjisi var. Koreografi ve dans geçmişi var, içgüdüsü ve hassasiyetleri son derece somut şeylere dayanıyor ve yönetmenler arasında bu durum nadir bulunan bir özellik. Çoğu yönetmen, entelektüel insanlardır ve bazılarının boyunlarından yukarısı ağır basar, bazılarının da kalpleri. Fiziksellikten bir anda geçiş yapabilen bir yönetmenle daha önce çalışmamıştım. Anne’in aktörler için yaptığı koreografinin eşsiz bir yönü var ve bundan kastım sadece A noktasından B noktasına geçmek gibi bir hareket değil. Sahnenin nasıl olması gerektiği konusunda inanılmaz bir öngörüsü var.”
Bullock, yönetmen için “Enerjisi sonsuz. Bunun ötesinde, yönetmen olarak işinde inanılmaz başarılı. Bu kadar kapsamlı, iyi düşünen ve işini Anne kadar iyi yapan biriyle çalışmamıştım.” diyor. “Sete çok mutlu geliyorum çünkü ben işimi iyi yaparsam, o işini bin kez daha iyi yapıyordur. Herkesin rolünün içini ve dışını biliyor ve kimsenin bundan uzaklaşmasına izin vermiyor. Takıldığınız zaman, sizi o durumdan neyin çıkaracağını iyi biliyor. Yönetmen olarak çok başarılı.”

GİYİNME KISMI
Kostüm Tasarımcısı Catherine Marie Thomas

Bullock’a göre Margaret’in son moda tarzı iş giysileri onun zırhı, ne kadar dar olursa o kadar ciddi ve sert ve ona göre daha iyi. “Güzel göründüğünü biliyor ancak giysilerinin amacı onu güzel göstermek değil. Kendisini kontrol edebilmek için kendisini kısıtlayan , güçlü bir insan. Onu o zırhından çıkarırsanız, kendisi ortaya çıkar.”
Kostüm tasarımcısı Catherine Marie (Cat) Thomas, Margaret’in elbiselerini tasarlamak için onlarca yıl geriye gitti. “40’lı yılların siluetini yapmayı istedim, çünkü Margaret çok katı ve sistemli biri ve bunlar Sandy’nin çok hoşuna gitti. Çıkış noktamız, 40’lı yılların siluetiydi, Katherine Hepburn ve Rosalind Russell’ın giydiği tarzda elbiseler. Sandy’nin çok güzel bacakları var ve dize kadar etek çok iyi durur fakat biz bilerek onun etek boyunu uzattık. Böylece onun yürüyüş tarzı değişecekti. Buna da bayıldı. Fiziksel yönlere önem veren biri. 10 santimlik topuklu ayakkabı giymesine gerek yoktu fakat o ‘Hayır, bu harika.’ dedi çünkü her ne kadar acı verse de, karakterinin farklı şekilde durmasına ve yürümesine neden oluyordu.”
Thomas devam ediyor, “Gidip bir mağazadan hazır alabileceğimiz bir şey yoktu. Margaret için tasarım yapmak, kendini kısıtlayan bu güçlü kadının her bir giysisini oluşturmak demekti. Her şey gücüyle ilgili ve aynı zamanda çok da dişi görünmeliydi.
Thomas, Margaret’in gelinliğini yapmaktan özellikle hoşlandı çünkü senaryoda Margaret’in, Nine’nin gelinliğini giyeceği yazıyordu. “20’li 30’lu yılların başından bir elbise. Çok eşsiz ve Sandy ile ben bu elbise için heyecanlandık çünkü çoğu gelinlikten çok farklıydı.”
Thomas’ın belirttiği gibi Ryan Reynolds’ın karakterinin iki farklı görünümü var. “Anne Fletcher ve ben, Andrew’nun ne kadar rahat seksi görünebildiği hakkında konuştuk. Ailesinin zengin olmasına rağmen kendisini kanıtlamak için gerçekten uğraşıyor ve bu yüzden iş yerinde son derece profesyonel. Ancak Margaret ile birlikte hafta sonu için şehirden ayrıldıklarında, kotunu, tişörtünü ve montunu giymeye hemen hazır biri. Sitka’da spor ve rahat giyinildiğini biliyor. Margaret ise elbise giyiyor ve ayakkabıları yüksek topuklu, yani tam bir tezat var.”
Thomas, Oscar Nuñez’in bir sahnede erkek striptizci olarak karşımıza çıkan karakteri Ramon’u giydirmekte, daha doğrusu soymakta daha çok zorlandı. “Anne, 1980’lere gönderme yapmak istiyordu, 80’lerde striptiz yapan erkek fikrinden vazgeçmedi. Çekilerek çıkartılan giysilerin yanısıra küçük bir kravat ve kelepçelere, 80’lerin spor ayakkabılarını da ekledi. Bir de dizlikler var. Onlar da güzel bir detay.”

ALASKA’YI MASSACHUSETTS’DE KEŞFETMEK
Yapımcılar, Çekimleri Massachusetts’in Doğasında Gerçekleştirdi
New York’ta gündüz dış çekimleri haricinde Teklif neredeyse tamamen Massachussetts eyaletinde çekildi. Yapımcılar, Boston’ın kuzeyinde, Rockport, Manchester-by-the-Sea, Gloucester ve Ann Burnu’nun kayalık kıyılarında çok güzel mekanlar buldukları için mutluydu. Bu mekanları, Alaska kasabası Sitka’ya dönüştürmek için çok küçük ayarlamalar yapmaları yetiyordu.
Yapımcı Lieberman bu konuda şunları söyledi “Senaryo, Sitka’da geçecek şekilde yazıldı çünkü senarist Pete, orada bir yaz kalmıştı ve kasabayı çok yakından tanıyordu. Özellikle daha önce komedilerde görmediğimiz tarzda harika bir mekan olacağını düşündüm.”
Massachusetts’deki mekanlar olağanüstü olsa da, yapım tasarımcısı Nelson Coates’a hala büyük iş düşüyordu. “Anne ve ben, gerçekten Alaska’da olduğunuz duygusunu yaratmak istiyorduk, birebir taklit etmek istemiyorduk. Ancak Rockport kasabasını Sitka’ya dönüştürmek için 30 dükkanın vitrinini, pencerelerini ve görünümünü değiştirmemiz gerekti ve bu çok kapsamlı bir işti. Bir mekan duygusu yaratmak için pek çok şeyi değiştirmek zorunda kaldığınız bir dönem filminde çalışmak gibi bir şeydi.”
Yapımcıların en büyük keşiflerinden biri,  Manchester-by-the-Sea’de Paxton malikanesi olarak ekranda görünecek olan muhteşem bir evdi. Evin dışına totem direkleri gibi İlk Ulus sanatı, Margaret ile Andrew’nun evleneceği mekan gibi şeyler dışında pek ekleme yapmak gerekmemişti.
Coates “İngiliz Kolombiyası’ndan, Alaska’daki Panhandle’a kadar olan kesime özgü olan şeylerden biri, İlk Ulus kabileleridir.” dedi. “İlk başlarda Anne ile onların resimlerini ve oyma işlerini mekana dahil etmek hakkında konuştuk çünkü Betty White karakteri Tlingit yerlileri soyundan geliyor.”
Evin içini 20. yüzyılın başlarına ait, ilk Amerikan dönemi tarzına getirmek beraberinde bazı zorluklar getirdi. Mevcut düzeni kullanan Coates, Pasifik Kuzeybatı’yı hatırlatacak koyu kereste ağırlıklı, taş duvarlı ve şömineli yeni odalar hazırladı.
“Massachusetts’in bu bölümlerini Alaska’ya benzer kılan ve güzel mekanlardan biri, kayalık kıyılar ve bu evlerin verdiği soyutlanma duygusu.” diye belirtiyor Coates. “Çekimlerin yaklaşık 3 haftası Paxton evinde geçtiği. Bir adadaymış gibi görünen bir eve ihtiyacımız vardı ve bu ev, bir yarım ada üzerindeydi. Böylece su duygusunu iletebildik. Kıyıların kayalık olması, dağların doğrudan denize kavuştuğu Sitka bölgesini hatırlatıyor.”
Yapımcılar, Massachusetts’daki dış çekimler ile gerçek Sitka arasındaki uçurumu kapatmak için, dağlık, ağaçlarla kaplı bölgeleri çekmek için Alaska’ya gitti.

OYUNCULAR

SANDRA BULLOCK
(Margaret Tate/Sorumlu yapımcı) Hollywood’un en aranan baş rol oyuncularından biri. Bir sonraki filmi “All About Steve” bir komedi, bu filmde hem oynuyor, hem de kendi yapım şirketi Fortis Films üzerinden yapımcılığını gerçekleştiriyor.  Filmde Thomas Haden Church ve Bradley Cooper da rol alıyor ve ön görülen çıkış tarihi 2009 Eylül’ü. Sandra şu aralar Michael Oher’in gerçek hikayesine dayanan “Blindside” filminde, banliyöde oturan tutucu bir ailenin kadın aile reisini canlandırıyor.
Birkaç filmde övgü alan rollerde oynayan Bullock’un çıkış yapmasını sağlayan film 1994’ın başarılı yapımı “Hız Tuzağı” oldu. Sonraki iki filmi, kendisine ilk Altın Küre adaylığı getiren “Sen Uyurken” ve eleştirmenlerden övgü alan “The Net” oldu. Sonraki filmleri gişede başarılı yapımlar olan “Fırtınalı Aşk”, ilk yapımcılık girişimi “Umut Dalgaları”, yapım şirketi Fortis Films ile ortak yapımcılığını yaptığı “Aşkın Büyüsü”, “Gun Shy” ve kendisine ikinci Altın Küre adaylığı getiren “Güzel Dedektif” oldu. Diğer filmleri arasında “Hız Tuzağı 2”, “Öldürme Zamanı”, “Aşkta ve Savaşta”, “Two if by Sea”, “The Vanishing”, “Cezalandırıcı”, “Ernest Hemingway ile Güreşmek”, “The Thing Called Love”, animasyon filmi “Mısır Prensi”, “Aramızda Kalsın”, Callie Khouri’nin ilk yönetmenlik denemesi psikolojik gerilim filmi “Ad1m Ad2m C3nayet” sayılabilir. Baş rolünü Hugh Grant’le paylaştığı “Aşka İki Hafta” filmiyle gişe başarısına bir film daha ekledi. Yapımcılığını da üstlendiği bu film 200 milyon doların üstünde gişe hasılatı elde etti. “Infamous” filmindeki Harper Lee rolüyle eleştirmenlerden büyük övgü aldı. Son dönem filmleri arasında psikolojik gerilim filmi “Sıradışı”, Keanu Reeves ile baş rolde oynadığı “Göl Evi” ve Paul Haggis’in yönettiği bağımsız yapım “Çarpışma”, yapımcılığını yaptığı “Güzel Dedektif 2: Silahlı ve Cazibeli” var.
Bullock’un yazar/yönetmen olarak ilk denemesi kısa film “Making Sandwiches” oldu ve Matthew McConaughey ile oynadığı bu yapım 1997 Sundance Film Festivali’nde gösterildi.
Bullock çalışmaları için iki Blockbuster Entertainment Ödülü, dört MTV Movie Ödülü, bir American Comedy Ödülü, sekiz Gençlerin Seçimi Ödülü, dört Halkın Seçimi Ödülü, bir Screen Actor’s Guild Ödülü kazandı ve iki kez Altın Küre’ye aday gösterildi.
RYAN REYNOLDS (Andrew Paxton) Hollywood’un son dönemde en çok aranan erkek baş rol oyuncularından biri ve People’s Magazine tarafından 2008’in En Seksi Erkeği seçildi. Bir sonraki filmi, Emma Stone, Jeff Daniels ve Lisa Kudrow’un oynadığı “Paperman” adlı komedi. Ocak ayında Sundance Film Festivali’nde gösterilen ve Mart 2009’da gösterime giren ve çok iyi eleştiriler alan “Adventureland” filminde Kristen Stewart ile baş rolü paylaştı.
Reynolds, Hugh Jackman, Liev Schreiber, Dominic Monaghan ve Taylor Kitsch gibi yıldızların yer aldığı “X-Men Başlangıç: Wolverine” filminde de oynadı. Bu filmde amansız bir hastalığın pençesindeki ukala Deadpool rolündeydi. Reynolds, prömiyeri Berlin Film Festivali’nde yapılan ve ABD’de 2009 Mayıs’ta gösterime giren “Bahçemdeki Ateş Böcekleri” filminde Julia Roberts, Carie-Ann Moss ve Emily Watson gibi isimlerle oynadı.
Reynolds, “Kesinlikle, Belki” adlı romantik komedide, Rachel Weisz, Isla Fisher, Abigail Breslin, Elizabeth Banks ve Kevin Kline gibi isimlerle rolleri paylaştı. Film hem eleştirmenler hem de hayranlar tarafından beğenildi. Reynolds, karmaşık dram “Kaos Teorisi”nde Emily Mortimer ile baş rolde oynadı. 2007’de Sundance Film Festivali’nde prömiyeri yapılan yazar/yönetmen John August’un “Dokuzlar” filminde Hope Davis ile birlikte oynadı ve film eleştirmenlerden çok iyi övgüler aldı. Sundance’in ardından “Dokuzlar” New York, Los Angeles ve Austin’de gösterime girdi.
Reynolds’in diğer filmleri arasında Joe Carnahan’in Ray Liotta, Jeremy Piven, Andy Garcia, Ben Affleck ve Jason Bateman gibi aktörlerin oynadığı “Smokin’ Aces,” klasik korku filminin yeniden çevrimi “Dehşet Sokağı” var.
Reynolds, kült klasik “Van Wilder”daki Van rolüyle hafızalara kazındı. Ayrıca “Blade Trinity”de Jessica Biel ve Wesley Snipes ile birlikte rol aldı.

BETTY WHITE (Büyükanne Annie) kariyerine önce radyoda başladı ve 1950’lerde Los Angeles’a televizyonun gelişiyle yerel bir televizyona geçti. Yerel bir televizyon programını sunduktan sonra Don Fedderson ve yazar George Tibbles ile kendi yapım şirketini kurdu ve ilk komedi dizisi “Life with Elizabeth”in yapımcılığını yaparak bu diziyle 1952’de ilk Emmy ödülünü kazandı. NBC’de günlük olarak yayınlanan “The Betty White Show” adındaki talk show programı, yayın ağı sitcom’u “A Date With The Angels” şirketin diğer yapımları arasında. Çok sayıda varyete ve yarışma programına çıktı ve Jack Paar ile 70’in üzerinde programda birlikte göründü. “Mama’s Family”de Ellen rolüyle ekrana geldi.
White, “The Mary Tyler Moore Show”un dördüncü sezonunda görünmeye başladı ve programın kalıcı üyelerinden oldu. Mutlu Yuva Yapıcı Sue Ann Nivens roliyle 1974-75 ve 1975-76’da iki kez yardımcı kadın oyuncu Emmy Ödülü aldı.
1970-71 yılında televizyonda hayvan programı “The Pet Set”i yazdı ve sundu. 1976’da, Yayıncılıkta Pasifik Öncüleri’nin Altın Ike ödülünü ve Radyo ile TV’da Amerikan Kadınları’ndan Genii Ödülü’nü aldı. White, “Just Men” yarışma programıyla en iyi gündüz kuşağı yarışma programı ödülüyle dördüncü Emmy’sini kazandı. “Altın Kızlar” dizisindeki rolüyle yedi kez en iyi kadın oyuncu rolüne aday gösterildi ve dizinin 1985’teki ilk sezonunda Emmy ödülünü kazandı. Daha sonra bir sezon “The Golden Palace”de oynadı. “The John Larroquette Shot” komedi dizisindeki oyunculuğuyla altıncı Emmy ödülünü kazandı. 1996’da “Suddenly Susan”daki konuk oyunculuğuyla aday gösterildi. 1987’de The American Comedy Awards tarafından yılın en komik kadın oyuncusu seçildi ve 1990’da Ömür Boyu Başarı Ödülü’nü aldı. 1995 yılında Televizyon Şöhretler Salonu’na dahil edildi. 2000 yılında “Ally McBeal”daki konuk oyunculuğuyla en iyi kadın konuk oyuncu ödülü aldı. 2002’de “That ’70s Show” programına pek çok kez çıktı.
White, “Boston Legal” ile “Cesur ve Güzel” dizilerinde tekrarlayan rolleriyle karşımıza çıkıyor.
Sinema filmleri arasında Morgan Freeman ve Christian Slater ile oynadığı “Hard Rain”, Bayan Wilson’ı canlandırdığı “Dennis the Menace Strikes Again!”, “Lake Placid,” “The Story of Us,” ve Steve Martin’le “Bringing Down the House” sayılabilir.
Ömrü boyunca hayvanların refahı için çalışan White, 2006 yılında, Los Angeles Şehri tarafından, Los Angeles Hayvanat bahçesinde “Hayvanların Elçisi” ödülüne layık görüldü.

CRAIG T. NELSON (Joe Paxton) bir aktör, yazar ve yapımcı. Televizyon seyircileri onu kısa süre önce CBS’in “CSI:NY” dizisinde nüfuzlu bir basın patronu rolünde izledi.
2004’te seyirciler bu oyuncunun yeni bir yönünü duydu. Oscar Ödüllü “İnanılmaz Aile” filminde süper kahraman Bay İnanılmaz’ı seslendirdi. Film DVD listelerinde başa yerleşti.
1997’de Hayden Fox rolünü üstlendiği ve çok sayıda bölümünü yönetiği “Coach” dizisinin sekizinci ve son sezonunu tamamladı. Bu diziyle 1990, 1991 ve 1992 yıllarında üç kez Emmy Ödülü’ne aday gösterildi ve 1991-1992 sezonu için Komedi Dizisinde En İyi Erkek Baş Rol Oyuncusu ödülünü aldı. Ayrıca dört kez Altın Küre’ye aday gösterildi.
Spokane, Washington doğumlu Nelson, Arizona Üniversitesi’ne gitti ve Los Angeles’daki Oxford Theater’da eğitim aldı. “Lohman and Barkley Show”da yazar/oyuncu olarak kariyerine adım atan Nelson, bu dizideki çalışmaları için Los Angeles Emmy ödülü kazandı.
Yer aldığı sinema filmleri arasında, Will Ferrell’la “Blades of Glory”; Sarah Jessica Parker ve Diane Keaton’ın oynadığı “The Family Stone”, “The Skulls”; “All Over Again”; Al Pacino ve Keanu Reeves’le yer aldığı“Şeytan’ın Avukatı,” Whoopi Goldberg’le “Ghosts of Mississippi” “I’m Not Rappaport,” “Kötü Ruh” “Kötü Ruh II”, “Action Jackson”; “The Killing Fields”; “Silkwood”; ve “The Osterman Weekend” sayılabilir.

MALIN AKERMAN
(Gertrude) hızla Hollywood’un en çok aranan genç aktrislerinden biri haline geliyor. 2009 Mart ayında Zack Snyder’ın gişe hasılatında ilk hafta zirveye oturan ve 50 milyon dolardan fazla kazandıran filmi Watchmen’de Laurie/Silk Sceptre olarak rol aldı. Geçen yıl da Katherine Heigle, James Marsden ve Edward Burns ile Anne Fletcher’ın yönettiği romantik komedi “Benimle Evlenir misin”’de oynadı. 2009 yılında Vince Vaughn, Jason Bateman ve Jon Favreau ile Peter Billingsley’in yönettiği “Couples Retreat” komedi filmi için kamera karşısına geçti.
Akerman 2007 yılında Ben Stiller ile Farrelly kardeşlerin yönettiği romantik komedi “Şıpsevdi”de oynadı. Diğer filmleri arasında bağımsız yapımlar “Harold and Kumar Go to White Castle” ve “The Brothers Solomon” var.
Stockholm, İsveç doğumlu Akerman, iki yaşında ailesiyle birlikte Toronto’ya taşındı ve gençliği hem Kanada, hem de İsveç’te geçti. 5 yaşında modelliğe ve televizyon reklamlarında oyunculuğa başladı. 17 yaşına geldiğinde “Ford Kanada’nın Süper Modeli” yarışmasını kazandı ve yazları Avrupa’da mankenlik yapmaya başladı. Manken olarak başarıyı tadan Akerman, sonunda üniversiteye gidip oyunculuğa yoğunlaşmaya karar verdi.
Los Angeles’a taşındıktan hemen sonra bağımsız filmlerde roller buldu ve televizyon dizilerine konuk oyuncu olarak katıldı. Lisa Kudrow’un oynadığı HBO dizisi “The Comeback” ile çıkış yakaladı. Akerman kısa süre önce Ryan Phillipe ve Taylor Kitsch ile baş rolleri paylaştığı ve belgesel yönetmeni Steven Silver’ın çektiği “The Bank Bank Club”ın çekimlerini Güney Afrika’da tamamladı.

MARY STEENBURGEN
(Grace Paxton) “Melvin and Howard” filmindeki rolüyle Oscar ödülü kazandı. Yakın zamanda çektiği filimler arasında Jeff Bridges ve Justin Timberlake ile baş rol oynadığı “The Open Road”, Reese Witherspoon ile Vince Vaughn’la oynadığı “Zoraki Tatil” ve Will Farrel ile John C. Reilly ile rol aldığı “Step Brothers” filmi sayılabilir. Neil Jordan’ın yönettiği, Jody Foster ile Terence Howard’ın oynadığı “The Bravve One” filminde yer aldı. 2006 yılında, “Nobel Son” filminde Alan Rickman ve Bill Pulman ile kamera karşısına geçti.
Emmy’e aday gösterilen CBS dizisi “Joan of Arcadia”nın iki sezon boyunca baş rolünü üstlendi. Steenburgen, 2006 yılında, David Mamet’in yönettiği “Boston Marriage” adlı tiyatro eserinde yer aldı. Ayrıca “Marilyn Hotchkiss’ Ballroom Dancing and Charm School” adlı bağımsız yapımda da boy gösterdi. 2003’te CBS televizyon filmi “It Must be Love”da kocası Ted Danson’la oynadı, yönetmen John Sayles’ın iki filminde yer aldı; “Sunshine State” ve “Casa de Los Babys”. Steenburgen’ın 2001’de Kevin Kline’la oynadığı Irwin Winkler filmi “Life as a House”un dünya prömiyeri Toronto Uluslar arası Film Festivali’nde yapıldı. Sonrasında “Philadelphia”, “Parenthood”, “Aşk Kapıyı Çalınca” gibi filmlerde zorlu roller üstlend.
2002’de Steenburgen, CBS mini dizisi “Talking to Heaven”da Danson’la birlikte oynadı. 1996’da eleştirmenlerden övgüler alan NBC mini dizisi “Güliver’in Seyahatleri” ve 1994 sinema filmi “Pontiac Moon”da da birlikte oynadılar.
Steenburgen, Robert Halmi’nin NBC için çektiği “Noah’s Ark” yapımı için John Voight ve F. Murray Abraham ile birlikte kamera karşısına geçti. Gelişim açısından engelli bir yetişkini canlandırdığı 2 saatlik CBS filmi “About Sarah” ile de Screen Actors Guild Ödülü kazandı.
Steenburgen’in diğer filmleri arasında “The Grass Harp,” “Geleceğe Dönüş III,” “Zaman Zaman İçinde,” “A Midsummer Night’s Sex Comedy,” “Cross Creek,” “One Magic Christmas,” “Dead of Winter” ve sorumlu yapımcılığını da üstlendiği “End of the Line,” gibi yapımlar sayılabilir.

Küba asıllı Amerikalı komedyen OSCAR NUÑEZ (Ramone), “The Office” dizisinin gözde oyuncusuydu ve kısa sürede Amerika’nın en sevilen komedi aktörlerinden biri oldu. Soğuk espri anlayışı ve oyunculuk becerileriyle, Nuñez kısa sürede “Mad TV”, “Malcolm in the Middle,” “Reno 911,” “Arrested Development,” “Curb Your Enthusiasm” ve “24” gibi dizilerde kendine yer buldu. Nuñez en çok NBC’nin Altın Küre ve Screen Actors Guild ödüllerine aday gösterilen ve Emmy ödülü kazanan dizisi “The Office”teki rolüyle tanınıyor.
Union City, New Jersey’de büyüyen Nuñez kariyerine New York’ta yerel tiyatrolarda çalışarak başladı ve saygın Warner Brother’s Komedi Yazarı Programı’nı başarılı bir şekilde tamamladı. Daha sonra dünyaca ünlü Groundlings’ Tiyatro Kumpanyasına katıldı. Bu tiyatrodan Will Ferrell, Lisa Kudrow, Phil Hartman ve çok sayıda ünlü isim çıktı.

AASIF MANDVI (Bob Spaulding) film, televizyon ve tiyatro alanında başarılı bir kariyer sürdürüyor. Mandvi şu aralar, Emmy ve Peabody ödülü kazanan “The Daily Show with Jon Stewart” adlı haber ekibinin Orta Doğu muhabiri olarak görev yapıyor.
Mandvi şu aralar Paramount’un yazar/yönetmen M. Night Shyamalan’ın yönettiği “Son Hava Bükücü” filminin çekimlerinde yer alıyor. Popüler çizgi dizi “Avatar: Son Hava Bükücü” üzerine kurulan film, Ateş Ulusu’nun, Su, Toprak ve Hava uluslarını köle hale getirme çabalarını durdurması gereken Avatarların sonuncusunu konu alıyor. Mandvi, Ateş Ulusu’nun lideri Amiral Zhao’yu canlandıracak. Film 2010 yılında gösterime girecek.
Mandvi geçenlerde insanın içini ısırtan türden bir New York tanduri komedisi olan “7 to the Palace”in yapımını bitirdi. Mandvi’nin senaryosuna katkıda bulunduğu bu filmde canlandırdığı Samir karakteri, günün birinde ünlü bir Fransız mutfağı şefi olmayı hayal eden ancak şartlardan dolayı Jackson Heights’da babasının Hint lokantasını işletmek zorunda kalan yetenekli bir aşçı olarak karşımıza çıkıyor.
Mandvi sinemada DreamWorks’ün “Ghost Town” filminde Greg Kinnear ve Ricky Gervais ile oynadı, Drew Barrymore ve Hugh Grant ile “Söz ve Müzik”, “Spiderman 2”, “Freedomland,” “The Understudy,” “Eavesdrop,” “The Siege,” “Analyze This,” “ABCD,” “American Chai,” “The War Within”, “Sorry Haters” ve baş rolü üstlendiği “The Mystic Masseur” başlıca filmleri.
Mandvi, Filmmaker Magazine’s tarafından 2008’in “Bağımsız Filmlerdeki 25 Yeni Yüz” arasına seçildi. Ayrıca 2008’de New York’ta düzenlenen Gotham Bağımsız Film Ödüleri’ni de sundu.

MICHAEL NOURI (Chairman Bergen) şu aralar ABC dizisi “Empire State”in çekimlerinde ve FX kanalının başarılı draması “Damages”ta Glen Close ile ekrana geliyor. Ayrıca CBS’in uzun süredir devam eden NCIS dizisinde de yer alıyor. Ayrıca Mark Wahlberg ve Greg Kinnear ile birlikte “Invincible” ve Dyan Cannon ile Susan Seidelman’ın yönettiği “Boynton Beach Club” gibi sinema filmlerinde de oynuyor.
Nouri uzun süredir devam eden kariyerinde “Flashdance,” “Terminal,” “Last Holiday”, Billy Crystal’ın “61*,” “High Roller: The Stu Ungar Story,” “Lovely & Amazing,” Sean Connery ile “Finding Forrester”, “Goodbye Columbus,” “Da Vinci’s War,” “The Imagemaker,” “GoBots,” “Chameleon,” “Fatal Sky,” “Total Exposure,” “Black Ice,” “Fortunes of War,” “To the Limit,” ve Avoriaz Film Festivali’nde En İyi Aktör Ödülü’nü kazandığı “The Hidden” gibi filmlerde oynadı.

Bir yanıt yazın