Igor

Çılgın bilim adamlarının ve onların şeytani icatlarının el üstünde tutuldukları bir ülke düşünün. Burada doğan bir kamburun kaderi sizce nedir? Cevabı biz verelim; Igor olmak!
IGOR klasik canavar filmlerine farklı bir bakış getiren, son derece eğlenceli bir komedi. Film sürekli aşağılanan bir laboratuvar asistanı olmaktan bıkmış Igor’un hikâyesini anlatıyor. Kendisiyle aynı kaderi paylaşan adaşlarından farklı olarak, bu Igorun gerçekleştirmek istediği hayalleri var; mesela bir bilim adamı olmak gibi. Başarısız efendisi bir deney sırasında beklenmedik şekilde ölünce, Igor da yıllardır beklediği şansı yakalamış oluyor.
Ülkede her yıl düzenlenen “Şeytani İcatlar Fuarı”na katılmaya karar veren Igor, bizzat yarattığı iki arkadaşından da destek alıyor. Fakat arkadaşları Igor’a yardım ettikleri kadar ayak bağı da oluyorlar. Örneğin Beyin ismiyle tezat oluşturacak derecede zeka yoksunu. Scamper ise zeki olmasına zeki ama karamsarlığıyla ekibe pek destek olduğu söylenemez. Ölümsüz olmasına rağmen en büyük emeli başarıyla sonuçlanacak bir intihar girişimi olan Scamper, sürekli konuşarak yaratıcısı Igor’u çileden çıkartmaktan geri durmuyor.
Yeterince tehlikeli ve zor bir işe soyunmuş olan Igor, gizlice bilim fuarına hazırlanırken yaşadıkları ülkeyle ilgili bir sırrı keşfediyor. Bu sefer kahraman olmak sırası hep hor görülenlerde. “Igor” yazısını okumaya devam et

Nokta

Bir zamanlar işlediği bir suç yüzünden azap çeken ve çektiği azaptan
kurtulmaya çalışan bir adamın hikayesinin anlatıldığı Nokta 8 Mayıs’ta izleyicisiyle buluşuyor.

Yapımcılığını Baran Seyhan’ın ve Derviş Zaim’in paylaştığı yönetmenliğini ise yine Dervis Zaim üstlendiği;film de Mehmet Ali Nuroğlu, Settar Tanrıöğen, Serhat Kılıç, Şener Kökkaya, Mustafa Uzunyılmaz, Nadi Güler, Numan Acar, Bayazıt Gülercan, Begüm Birgören, Cem Aksakal ve Hikmet Karagöz olağan üstü performanslarıyla göz dolduruyor.

Tuz gölünde tek planda çekimleri tamamlanan Nokta; içeriğinde suç ve ceza, görev ve sorumluluk, kötülük sorunu, gelenekten yararlanma konularının üzerinde tartışma açarken seyir zevki vermeyi de ihmal etmemeye çalışıyor.

Gösterildiği Montreal Film Festivali,Saraybosna Film Festivali,Montpellier Film Festivali, Kahire Film Festivali ile  birçok yerli festivalin de bir çok dalda yarışan film en iyi yönetmen, en iyi film en iyi müzik dallarında toplamda onüç ödül kazandı. “Nokta” yazısını okumaya devam et

Tetikçi 2: Yüksek Gerilim / Crank 2: High Voltage

8 Mayıs 2009’da sinemalarda.
2006 yılının hit aksiyon filmi “CRANK”te, suikastçı Chev Chelios (Jason Statham) damarlarında akan ölümcül zehirle mücadele etmek için 24 saatini dövüşerek, öldürerek ve adrenalin düzeyini üst seviyede tutarak geçirmişti. Şimdi, serinin yüksek oktanlı devam filmi “TETİKÇİ 2: YÜKSEK GERİLİM/CRANK HIGH VOLTAGE”da, geçen sefer hayatta kalmayı başarmış olan Chev yepyeni bir güne uyanmak üzere.
Tam olarak ilk filmin bıraktığı yerden devam eden “TETİKÇİ 2: YÜKSEK GERİLİM/CRANK HIGH VOLTAGE”, Chev’inin Los Angeles caddelerine yaptığı ölümcül atlayıştan kurtuluşu, ve hemen akabinde ise gizemli bir Çin mafyası tarafından kaçırılışıyla başlıyor. Üç ay sonra, Chev gözlerini açar ve zarar görmesi neredeyse imkansız olan kalbinin ameliyatla çıkartılıp, yerine, çalışabilmesi için düzenli olarak elektrik takviyesi gerektiren pilli bir aletin takıldığını görür.
Kendini tutsak tutanlardan tehlikeli bir şekilde kaçan Chev tekrar bir kovalamacanın içindedir. Bu kez karizmatik Meksika çete lideri El Huron’dan (Clifton Collins, Jr.), ve Çin Suç Örgütü’nün başı olan 100 yaşındaki Poon Dong’dan (David Carradine) kaçmaktadır. Tıbbi yardım için bir kez daha Doktor Miles’a (Dwight Yoakum) başvuran Chev, ayrıca arkadaşı Kaylo’nun ikiz kardeşi Venus’tan da (Efren Ramirez) destek görür. Yaptığı işi artık bilen kız arkadaşı Eve’le (Amy Smart) tekrar bir araya gelen Chev gerçek kalbini bulmaya ve onu çalanlardan intikamını almaya kararlıdır. Böylece hayatta kalmak için her şeyin yapılabildiği Los Angeles şehrinde tekrar heyecan dolu bir macera başlar. “Tetikçi 2: Yüksek Gerilim / Crank 2: High Voltage” yazısını okumaya devam et

Clive Barker’dan Kan Kitabı / Clive Barker’s Book of Blood

Doğa üstü güçlerin ve olayların varlığını yıllarca süren araştırmalarıya kanıtlamaya çalışan Dr. Mary Florescu, sonunda teorilerinin geçekliğini kanıtlayabilmek için bir fırsat yakalar. Çok güvendiği dostu ve iş arkadaşı, Reg Fuller ile Tollington’da sebebi ve nasıl olduğu açıklanamayan cinayetlerin işlendiği bir eve yerleşirler. Dr. Florescu yanında içgüdülerine güvendiği öğrencilerinden birini de almıştır.
Simon McNeal, oldukça yakışıklı bir gençtir ve geçmişindeki paranormal olaylar yüzünden Mary’nin hem kişisel hem de profesyonel anlamda dikkatini çekmiştir. Mary Torrington’daki bu karanlık evin sırrını çözmekteonun medium güçlerinden faydalanmayı ummaktadır. Araştırmaları sırasında olan garip, korkunç  ve açıklanamaz durumlar Mary’i ispatları konusunda yüreklendirecektir. Fakat bu sırada Mary ve Simon’ın arasında başlayan tutkulu ilişki Tollington’daki bu garip evin tarif edilemez sakinlerini bu genç ve yetenekli adama yöneltir. Mary bu evin yolunu kaybetmiş ruhların  buluşma noktası olduğunu çok geç anlayacaklardır.
Simon’ın özel güçlerinden ise faydalanma şekilleri çok acı verici ve korkunç olacaktır…

2007’nin Aralık ayında  Edinburgh’da başlayan çekimler Clive Barker’ıon korku hikayelerinin ilk kez beyaz perdeye adaptasyonu olarak sinema dünyasında sansasyon yarattı. Matador  Pictures ve Midnight Picture
Show “BOOK OF BLOOD” hikayelerinin tüm sinemasal haklarını satın almışlardı. “Clive Barker’dan Kan Kitabı / Clive Barker’s Book of Blood” yazısını okumaya devam et

Ali’nin Sekiz Günü

Cemal Şan’ın yönettiği ve Serdar Orçin, Begüm Birgören, Ufuk Bayraktar ile Uğur Polat’ın oynadığı Ali’nin Sekiz Günü, 08 Mayıs 2009’da Medyavizyon Film dağıtımıyla Şan Film tarafından vizyona çıkarılıyor.

Cemal Şan’ın Zeynep’in Sekiz Günü ile başlayan “Ruh, Akıl ve Kalp” üçlemesinin üçüncü ve son filmi, “akıl” kavramı etrafında şekillendirilmiş. Filmin kahramanı Ali, her gün aynı şeyleri yapan, hayatını monoton bir varoluşa sığdıran bir bakkaldır. Bu sıradan hayatı, mahalleye taşınan Zeynep ile değişmeye başlar. Zeynep’e duyduğu platonik aşk, hayatına beklenmedik bir heyecan katmıştır. Zeynep’i merakla takip etmeye başlar ve onun hayatında bir başka erkeğin, Mehmet’in olduğunu öğrenir. Bu kez bu çifti izlemeye başlayan Ali, tüm kurallarını yıktığında bile kendisiyle baş başa olduğunu anlayacaktır. “Ali’nin Sekiz Günü” yazısını okumaya devam et