Sen Dünyaya Gelmeden

Sen Dünyaya Gelmeden

Konu: Gemma oğlu Pietro ile Saraybosna’ya gider. 16 yıl önce Gemma hayatının aşkı ve Pietro’nun babası Diego ile burada tanışmış fakat sonra onu Bosna Savaşı esnasında kaybetmiştir. Gemma, Pietro ile zorlu ilişkilierini toparlamaya çalışırken, bir yandan da geçmişiyle yüzleşir. Gemma Diego’ya ilk olarak Saraybosna’da aşık olmuştur. Delicesine çocuk isterler fakat Gemma gebe kalamaz. 1992’de kuşatma zamanında bir taşıyıcı anne bulurlar ve Gemma onu suçluluk ve kıskançlık duygularıyla Diego’nun kolarına atar. Şimdi onu intikam beklemektedir – kayıbıyla, savaşın gerçek kötü yüzüyle ve  aşkın kurtarıcı gücüyle sonuna kadar yüzleşeceği bir intikam.

Savaşın ve büyük acıların ortasında Gemma ile Diego’nun tutkulu aşklarını anlatan film, Margaret Mazzantini ‘nin aynı adlı romanından uyarlama. Kitap Türkçede Doğan Kitap tarafından yayımlanmıştır. Başrollerde Penélope Cruz, Emile Hirsch, Mira Furlan ve Saadet Aksoy yer alıyor. “Sen Dünyaya Gelmeden” yazısını okumaya devam et

Roma’ya Sevgilerle – To Rome With Love

Woody Allen den “ROMA’YA SEVGİLERLE /“To ROME with LOVE”

SİNOPSİS
“Roma’ya Sevgilerle” de Woody Allen bu kez Roma’nın her köşesini film setine çevirerek izleyicileri büyülüyor.

Filmin komik karakterleri arasında ; gençlik yıllarının özlemini duyan ünlü bir Amerikalı mimar, bir anda kendisini Roma’nın en ünlü insanı olarak bulan orta sınıftan sıradan bir Romalı, başkalarıyla romantik ilişkilere giren taşralı genç bir çift ve bir cenaze levazımatçısını opera söyletmek üzere sahneye çıkarmaya  çabalayan Amerikalı bir opera direktörü bulunuyor.

Ünlü mimar John (Alec Baldwin) gençken yaşamış olduğu şehir olan Roma’da tatildedir.  Daha önce yaşadığı sokakta dolaşırken kendi gençliğini anımsatan bir genç adam , Jack (Jesse Eisenberg), ile karşılaşır. Bu sırada Jack’in sevgilisi Sally’nin (Greta Gerwig) oldukça etkileyici olan çapkın yakın arkadaşı Monica (Ellen Page) onların yanında yaşamaya başlar. Jack’in Monica’ya aşık olmasına tanık olan John, kendisinin geçmişte yaşadığı en acı verici aşk hikayesini tekrar yaşamaya başlar. “Roma’ya Sevgilerle – To Rome With Love” yazısını okumaya devam et

Karayip Korsanları: Gizemli Denizlerde – Pirates of the Caribbean: On Stranger Tides

“Karayip Korsanları: Gizemli Denizlerde”

Walt Disney Pictures ve Jerry Bruckheimer Films, başarılı ve son derece popular “Karayip Korsanları” serisinin dördüncü filmi “Karayip Korsanları: Gizemli Denizlerde” ile tekrar karşımızda.

Yapımcılığını Jerry Bruckheimer’ın yaptığı ve Rob Marshall’ın yönettiği, “Karayip Korsanları: Gizemli Denizlerde”, başarılı serinin eğlence, macera ve mizah unsurlarını yine bünyesinde barındırıyor. Bu kez Disney Digital 3D™’de.

Johnny Depp, belleklerde iz bırakan Kaptan Jack Sparrow rolünü tekrar üstlenirken; kendisine uluslararası oyuncular da eşlik ediyor: Serinin gediklileri, intikam peşindeki Kaptan Hector Barbossa rolündeki Geoffrey Rush ve Jack’in yoldaşı Joshamee Gibbs rolündeki Kevin R. McNally’nin yanı sıra “Korsanlar” ailesine yeni katılanlar da var:   Angelica rolünde serinin ilk kadın korsanı Oscar® ödüllü Penélope Cruz, herkesin korktuğu Karasakal tiplemesiyle “Deadwood”daki rolüyle gönüllere taht kuran Ian McShane, korkusuz misyoner Philip Swift rolünde Sam Claflin ve gizemli denizkızı rolünde de Fransız oyuncu Astrid Berges-Frisbey var.

Yepyeni bir maceranın işlendiği filmin hikâyesi ve senaryosu, Tim Powers romanından ve Ted Elliot ile Terry Rossio ve Stuart Beattie ile Jay Wolpert’in yarattığı karakterlerden esinlenerek Ted Elliot ve Terry Rossio tarafından yazıldı. “Karayip Korsanları: Gizemli Denizlerde – Pirates of the Caribbean: On Stranger Tides” yazısını okumaya devam et

NINE

Federico Fellini hayatının ve eserlerinin ana konusunun “Rüyalar tek gerçekliktir.” Cümlesinden ibaret olduğunu söyledi.

“Hiç kimse gerçek dünyayı algılayamıyor,” dedi. Herkes mahrem ve şahsi fantezilerini “gerçek” olarak adlandırıyor. Aradaki farksa benim bir fantezi dünyasında yaşadığımı biliyor olmam. Bu şekilde yaşamayı tercih ediyorum ve görüşümü kapatan her şeye kızıyorum.

“Filmlerim genelde rüyalarıma dayanır. Uyanınca, rüyalarımı ufak ve komik çizimler halinde kağıda geçiririm.”

“Benim için film yapmak, sevişmekle aynı şeydir. Kendimi en canlı hissettiğim zamanlar film yönettiğim zamanlardır. Yapmaya başlamadan önce olmasından her zaman korktuğum bir şey oldu bana ve korktuğum bu şey gerçek olunca, hayal edebileceğimden çok daha fena bir şekilde meydana geldi. En çok korktuğum şey başıma geldi: Yönetmenin tıkanması.”

“Yönetmenin tıkanması yazarın tıkanması gibi bir şeydir ama şahsi bir olay olmasından çok birçok kişiyi etkilemesi bakımından farklıdır. Filmimin ekibi bana ‘büyücü’ diyordu ama yapacağım film benden uzaklaşmış, benden kaçıp gitmişti. Filmi bırakmayı düşündüm ama benim büyücü olduğuma inanan onca insanı yüzüstü bırakamazdım. Yönetmenin tıkanması dediğimiz şeyi yaşayan bir yönetmen hakkında film yapmam gerektiği geldi aklıma.” “NINE” yazısını okumaya devam et

Kırık Kucaklaşmalar – Broken Embraces

Bir Pedro ALMODOVAR filmi
KIRIK KUCAKLAŞMALAR(Los Abrozos Rotos)
8 OCAK 2009’DA SİNEMALARDA

SİNOPSİS
Karanlıkta yazan, yaşayan ve seven bir adam. Bundan 14 yıl önce Lanzarote adasında geçirdiği korkunç trafik kazasında sadece görme yeteneğini değil, Lena’yı, yani hayatının kadınını da kaybetmiştir. İki isim kullanır: Harry Caine, senaryo, hikaye ve edebi yazılarını yazarken kullandığı takma adı, Mateo Blanco da yönetmenlikte kullandığı gerçek adıdır. Kazadan sonra gerçek kimliğini reddeder ve takma adı Harry
Caine ismini kullanır. Hayatta tutunabilmesi için Mateo Blanco’nun Lanzarote’de sevgilisi Lena ile öldüğü fikrini kabullenir.
Senaryoları sayesinde yaşayan Harry Caine’e eski sadık yapımcısı Judit Garcia ve Judit’in oğlu ve yazılarını kağıda döken Diego yardım eder.Yaşamaya ve yazmaya karar verdiğinden beri, Harry acıyla alay eden ve bilinçli olarak geçmişini unutan hayattan zevk almak için diğer duygularını geliştiren çekici bir adamdır. Gerçek kimliği olan Mateo Blanco’nun tüm izlerini hayatından siler. Bir gece Diego bir kaza geçirir ve Harry o gece onun başından ayrılmaz ve ona bakar. Diego ona, Mateo Blanco’ya bir kaç şey sormak istediğini söyler, Harry şaşkınlığının ardından kabul eder ve 14 yıl önce olanları bir babanın uykuya dalan oğluna masal anlatması gibi anlatmaya başlar. “Kırık Kucaklaşmalar – Broken Embraces” yazısını okumaya devam et