Cennetimden Bakarken – The Lovely Bones

UIP FİLMCİLİK SUNAR
THE LOVELY BONES – CENNETİMDEN BAKARKEN”

Alice Sebold’un çok-satan kitabından uyarlanan ve Oscar ödüllü Peter Jackson’ın yönettiği film, Aralık 1973’te okulundan eve dönerken bir cinayete kurban giden 14 yaşındaki Susie Salmon üzerinde odaklanır. Ölümünden sonra dünyada kalan ailesini izlemeye devam eder. Dikkatini özellikle de katili üzerine yoğunlaştırır. Harika ama bir o kadar da esrarengiz görünümlü öbür dünyada sıkışıp kalan Susie, kendi intikam arzusu ile dünyada bıraktığı sevdiklerini mutlu görme isteği arasında bir tercih yapmak zorundadır.
DreamWorks Pictures’ın sunduğu “The Lovely Bones – Cennetimden Bakarken”in yönetmenliğini Peter Jackson üstlendi. Senaryosunu, Alice Sebold’un aynı adlı romanından Fran Walsh, Philippa Boyens ve Peter Jackson yazdı. Yapımcılığını Carolynne Cunningham, Fran Walsh, Peter Jackson ve Aimee Peyronnet gerçekleştirdi. Prodüksiyon amirliğini Steven Spielberg yaptı. Başrollerinde Mark Wahlberg, Rachel Weisz, Susan Sarandon, Stanley Tucci, Michael Imperioli ve Saoirse Ronan kamera karşısına geçti. “Cennetimden Bakarken – The Lovely Bones” yazısını okumaya devam et

Deli Dumrul Kurtlar Kuşlar Alemi

DELİ DUMRUL
KURTLAR KUŞLAR ALEMİNDE

Taşlama özelliği taşıyan ve delikanlı güldürüsü olarak tasarlanan üçlemenin ilk filmi olan “Deli Dumrul Kurtlar Kuşlar Aleminde”, 12 yıl suçsuz yere hapishanede yatan Durul’un çıktıktan sonra “Deli Dumrul” oluşunun trajikomik hikayesini anlatıyor. “Deli Dumrul Kurtlar Kuşlar Aleminde” 26 Şubat’da vizyona giriyor.

KONU: Durul aslında özü sağlam, geleneksel değerlere sahip, milliyetçi, mert, yiğit, yardımsever, içi dışı aynı olan bir delikanlıdır ama yıllar önce sokak arasında tanımadığı ağır yaralı birine yardım etmek isterken suç üstüne kalır. Cezasını doldurduğunda artık eğitim çağı geçmiş, meslek sahibi olamamış yani “hayatı ıskalamış” biridir artık. İçeride tek öğrendiği şey “Delikanlılık Raconu”dur. Adı da “Katil”e çıkmış ve bunun bedelini de peşinen ödemiştir zaten. O halde bu hayatta var olabilmek için bu sermayeyi kullanmak farz olmuştur. Güçlüler tutmuşsa eğer köşeleri ve oyunun kuralı bu ise köşelerin kesiştiği yerlerdeki her köprünün başında artık Deli Dumrul’a rastlayacaklardır. “Deli Dumrul Kurtlar Kuşlar Alemi” yazısını okumaya devam et

Aşk Dersi – An Education

BBC FILMS & ENDGAME ENTERTAINMENT

BİR FİLM ve TİGLON sunar

3 dalda Oscar adayı olan (En İyi Film,En İyi Senaryo ve En İyi Kadın Oyuncu); Altın Küre En İyi Kadın Oyuncu adaylığı yanısıra Sundance ve birçok festivalden de ödülle dönen “AN EDUCATION/AŞK DERSİ” 19 Şubat’ta sinemalarda.

Genç bir kızın yetişkinliğe geçme sürecini, 1960’ların savaş sonrası İngiltere’sinin mutaassıplıktan özgür ruhlu bir sürece geçtiği zaman dilimine paralel olarak izleyeceğimiz AN EDUCATION/AŞK DERSİ, ödüllü Dan yönetmen Lone Scherfig (Wilbur Wants to Kill Himself, Italian for Beginners/”Yeni Başlayanlar İçin İtalyanca”) tarafından beyazperdeye aktarıldı. Filmin hikayesi gazeteci Lynn Barber’ın kaleme aldığı ve aslı Granta Dergisi’nde çıkmış olan biyografiden uyarlanmıştır. Senaryo ise ABOUT A BOY ve HIGH FIDELITY’nin yazarı NICK HORNBY’ye aittir. “Aşk Dersi – An Education” yazısını okumaya devam et

Bulanık Sular – DeUsynlige – Troubled Water

TROUBLED WATER BULANIK SULAR

Snopsis

Jan Thomas’ın hapishanedeki son günü diğer mahkumlar tarafından dövülüp kaynar suya batırılmasıyla başlar. Buna rağmen, her ne kadar masum olduğunu iddia etse de çocuk katili olarak yaftalandığından daha kötü bir uğurlama ile karşılaşmadığı için kendisini şanslı saymaktadır. Artık özgürdür ve her şeye yeniden başlamak için ikinci bir şansa sahiptir. Yetenekli bir organist olarak Oslo kilisesinde bir iş bulur. Burada nazik tavrı ve yeteneği sayesinde kısa sürede üstlerinin saygısını kazanır. Çok geçmeden pastör(rahibe) Anna ve küçük oğlu Jen’in de kalbini kazanmayı başarır. Onlara hapishane günlerinden bahsetmemeye karar verir. Ancak geçmişi yakasını bırakmamaktadır:  Öğretmen olan Agnes kiliseye bir okul gezisi gerçekleştirmektedir. O sırada organistin, biricik oğlunu öldürmekten hüküm giymiş genç Jan Thomas olduğunu fark eder…

“Troubled Water” geçmişiyle ve kendi kesişen kaderleriyle hesaplaşmaya/ uzlaşmaya/barışmaya çalışan insanlarla ilgili iki çarpıcı hikayeyi ustalıkla bir araya getirmektedir. İyiyi ve kötüyü, suçu ve masumiyeti rahatsız edici bir biçimde harmanlayan; sempatiyle ya da anlayışla bakılan bütün karakterlerin hayatlarını kontrol eden/ denetleyen bir drama. “Troubled Water”, Norveçli yönetmen Erik Poppe’un “Schpaa” ile başlayan ve “Hawaai.Oslo” ile devam eden üçlemesinin son filmi. “Bulanık Sular – DeUsynlige – Troubled Water” yazısını okumaya devam et

Herkesin Keyfi Yerinde – Everybody’s Fine

HERKESİN KEYFİ YERİNDE
5 Şubat 2010’da Türkiye Sinemalarında Gösterilmeye Başlanıyor

“Siz çocukların derdi ne, anlamadım.
Annenize her zaman her şeyi anlattınız, bana hiçbir şey anlatmadınız.” ? Frank Goode

Hiçbir aile mükemmel değildir. Bir aile ne kadar çok mükemmel gibi görünürse o ailede o kadar çok sır vardır ve Goode ailesinde de durum farklı değildir. Frank Goode ailesini ayakta tutabilmek ve mümkün olan her imkâna ulaşmak için fırsat bulduğu her saat çalıştı. Ve beklendiği gibi artık 60 yaşına geldiğinde, zamanın geçip gittiğini ve çocuklarının büyüdüğünü göremediğini fark eder. Zamanı geri döndürüp çocuklarıyla tekrar bir araya gelme hevesiyle Frank ani ve kıtalararası bir yolculuğa çıkar. Ancak kısa sürede karısının ona çocukların durumlarıyla ilgili bilgi verirken, kötü haberleri atladığını ve iyi haberleri abarttığını fark eder.

Aile hakında bir filmin, aile değerlerinin önemi hakkındaki vaazlarıyla ünlü bir ülkeden çıkması sürpriz değil – İtalya. Filmin orijinali 1990’da Giuseppe Tornatore tarafından yazıldı ve yönetildi, bu filmden sonraki projesi Oscar kazanan bir klasik olan “Cinema Paradiso.”

Neredeyse 20 yıl önce İtalyanca orijinal senaryoyu okuduğu andan itibaren yapımcı Gianni Nunnari (“The Departed”, “300”, “Shutter Island.”) Tornatore’nin gözüyle tam bir İtalyan olan o babanın ve ailenin, Amerika Birleşik Devletleri’nin geniş topraklarına ve daha kapsamlı Amerikan dramatik komedisine uyarlanırsa nasıl olacağını düşündü. Günün birinde farklı bir kültürel anlayışla hikâyeyi tekrar okuyabileceğini ümit ederek, filmin haklarını satın aldı. “Herkesin Keyfi Yerinde – Everybody’s Fine” yazısını okumaya devam et