Sevgililer Günü Katliamı 3D / My Bloody Valentine 3D

Uzun zamandır gömülü olan bir kabus, korkunun en dehşet verici hikayelerinden biri daha önce hiç görülmemiş biçimde gerçeğe dönüşüp küçük bir kasabayı pençesine alıyor. Quentin Tarantino’nun “tüm zamanların en iyi kanlı filmi” olarak nitelediği 1981 yapımı filmin yeni uyarlaması olan “SEVGİLİLER GÜNÜ KATLİAMI” izleyicileri daha önce benzeri görülmemiş, dehşet verici bir kabusun ortasına yerleştirmek için baş döndürücü son stereografi teknolojisini kullanıyor.
On yıl önce yaşanan bir trajedi Harmony (Uyum) kasabasını sonsuza dek değiştirmiştir. Deneyimsiz kömür madeni işçisi Tom Hanniger’ın tünellerde neden olduğu kaza beş adamın sıkışıp kalmasına ve sağ kurtulan tek kişi olan Harry Warden’ın da komaya girmesine neden olmuştur. Bunun tam bir yıl sonrasında, Sevgililer Günü’nde, Harry Warden uyanmış ve kazmayla 22 kişiyi hunharca katlettikten sonra kendisi de öldürülmüştür.
Tom Hanniger, on yıl sonra, Sevgililer Günü’nde kasabaya döndüğünde sebep olduğu ölümler hâlâ yakasını bırakmamıştır. Geçmişiyle barışmaya çalışan adam, eski kız arkadaşı Sarah için bitmemiş duygularıyla da boğuşmaktadır. “Sevgililer Günü Katliamı 3D / My Bloody Valentine 3D” yazısını okumaya devam et

Alacakaranlık / Twilight

SUMMIT ENTERTAINMENT ve MAVERICK FILMS Sunar
STEPHENIE MEYER’in çok satan kitabından uyarlamadır.
ALACAKARANLIK  bir genç kız ile, içgüdüleriyle savaşmak pahasına onu kötü vampirlerden koruyan iyi vampirin aşkını konu alan aksiyon dolu bir modern aşk hikayesidir. Bella Swan (Kristen Stewart) her zaman için diğerlerinden farklı olmuştur; Phoenix kolejindeki moda meraklısı yaşıtlarından biri gibi olmaya çalışmamıştır. Annesi yeniden evlenip Bella’yı babasının yanında yaşaması için Washigton’daki Forks kasabasına gönderdiğinde de pek bir şeyin değişeceğinden umutlu değildir. Uzun süre geçmeden gizemli ve göz kamaştırıcı yakışıklılıkta olan ve daha önce tanıdığı erkeklere hiç benzemeyen Edward Cullen (Robert Pattinson) ile tanışır. Aklı ve zekasıyla kızın ruhunu okur adeta. Çok geçmeden Bella ve Edward, tutkulu ve alışılmışın dışında bir romantizme kapılırlar. Edward dağ keçisinden bile hızlı koşup, gitmekte olan bir arabayı çıplak lleriyle durdurabilm gibi yeteneklere sahiptir ve 1918’den beri azıcık bile yaşlanmamıştır. Tüm vampirler gibi o da ölümsüzdür. Fakat ne kurt gibi sivri dişleri vardır ne de insane kanı içer; Edward ve ailesi yaşam tarzlarındaki seçimleriyle vampirler arasında eşi görülmemiş bir ailedir. Edward için Bella 90 yıldır beklediği o ruh eşidir. Fakat aralarındaki yakınlaşma arttıkça, Edward’I kontrolden çıkarabilecek o eski koku güdüsüyle savaşmak daha zor bir hal alacaktır. Peki ya James (Cam Gigandet), Laurent (Edi Gathegi) ve Victoria (Rachelle Lefevre) – Cullens’ların ölümcül vampire düşmanları  – kasabaya Bella’yı bulmak için geldiklerinde neler olacak? “Alacakaranlık / Twilight” yazısını okumaya devam et

İz / Scar

Kendinizi üç boyutlu korku ve gerilime hazırlayın… Korku filmi tarzında bir ilk… Üç boyut… Ovid isimli küçük Kolorado kasabasında yaşayan cenaze levazımatçısı Ernie Bishop (Ben Cotton)’ın hikayesi hiçbir zaman hafızalardan silinemeyecektir… Kasaba halkı onaltı sene önce yaşanan vahşet dolu bu efsaneden hiçbir zaman kurtulamayacaktır…
Kasabanın cenaze levazımatçısı Ernie Bishop kaçırdığı gençleri morgun bodrum katında ölülerin muhafaza edildiği çekmecelerde saklayarak, akla hayale gelmeyen işkencelerde bulunur… İşkence ile bu masum gençlerin vücutlarında açtığı yaraları kurbanlarına küçük bir ayna kullanarak  gösteren caninin kasaba halkının ruhunda açtığı yaralar ise asla kapanmaz… Bishop’un kurbanlarından biri olan Joan Burrows (Angela Bettis), Bishop’u öldürerek morgtan kaçmayı başarır… Artık O kasabanın kahramanıdır…
Bu yaşananlardan sonra Joan kasabayı ve yaşananları geride bırakarak Denver’a yerleşir ve başarılı bir gayrimenkul danışmanı olarak hayatına devam eder… “İz / Scar” yazısını okumaya devam et

Doğmamış – The Unborn

Dibbuk: Yaşayan bir insanın bedenine giren ve hareketlerini yönetebilen bir şeytan veya ölü bir insanın ruhu. Bu şeytan bir bedene girdiğinde ancak dini seremoni yoluyla çıkarılabilir. Ölmüş bir insanın ruhu bazen şeytanla öyle içli dışlıdır ki, cennete girmesine izin verilmez. İki dünya arasında sonsuza kadar sıkışıp kalan böyle bir ruh, çaresizlik içinde vücuduna yerleşebileceği yeni bir beden arar. Kimi zaman bunu başarır da… “Blade: Trinity”, “The Invisible” ve “Batman Begins”ten tanıdığımız yazar / yönetmen David Goyer, doğaüstü gerilim çalışması “The Unborn”da iki dünya arasında sıkışıp kalmış ruhların yaşamına ürkütücü bir bakış getiriyor. Filmde bedenine şeytani bir ruhun girmesiyle birlikte kabuslar dünyasına sürüklenen ve sevdiği insanlar için bile tehlike haline gelen genç bir kadının öyküsü anlatılıyor. Casey Beldon (Odette Yustman) kendisini çocukken terk eden annesinden nefret etmektedir. Ancak açıklanamaz birtakım olaylar meydana gelmeye başlayınca annesinin neden terk ettiğini anlamaya başlar. Sonunda hayaletin uyanık saatlerine de egemen olması üzerine çareyi spiritüel olaylar danışmanı Sendak’a (Gary Oldman) başvurmakta bulur. “Doğmamış – The Unborn” yazısını okumaya devam et

Davetsiz Gelen 2 / No Man’s Land: The Rise Of Reeker

Bir kasaba şerifi, oğlu ve kovaladıkları suçlular… Bu heyecanlı takip, ölüm ve yaşam arasında gizemli bir dünyada sıkışıp kalmaları ile yarım kalır…Çünkü insani tüm farklılıklarını bir tarafa bırakıp doğaüstü bir ölüm makinasına karşı güçlerini birleştirip birlikte mücadele vermeleri gerekecektir…

Bir kumarhane soygununa karışan üç kaçak benzin almak üzere Ölüm Vadisi’nde Six Corners Cafe’de mola verirler. Ancak kahvaltı yapmak için duran hiç ummadıkları kişilerle karşılaşırlar. Silahlar ateşlenir… Ve gaz istasyonu bir anda alev alıp patlar. Alevler tüm istasyonu sarar… Ancak hiç beklenmedik bir gelişme yaşanır… Civardaki herkes yok olmuştur… Sadece altı kişi hayattadır. Şerif, polis olan oğlu, iki suçlu, bir bayan doktor ve genç garson kız… Hayatta kalanların seçilmiş bir kombinasyonu… İyi, Kötü ve Kurnaz…

Çağrılan itfaiye hiçbir şekilde olay yerine gelemez. Otoyol sanki terkedilmiş gibidir. Telefonlar çalışmamaktadır ve araçlar çıkan yangında kullanılmaz hale gelmiştir… Yardım çağrılarına ise hiç kimse cevap vermemektedir. Çölde sıkışıp kalmışlardır… Hiçkimse hayatta değildir… Onlar için artık gerçek budur… “Davetsiz Gelen 2 / No Man’s Land: The Rise Of Reeker” yazısını okumaya devam et