8 Mayıs’ta Sinemalarda
Yapımcılığını Damon Lindelof ile Bryan Burk’un gerçekleştirdiği “Star Trek”in senaryosunu Roberto Orci ile Alex Kurtzman yazdı, yönetmenliğini J. J. Abrams üstlendi. Bu filmle sinemaseverler “Star Trek” serisinin en başına gidecek ve efsanenin ana rahmine düşüşüyle doğumuna tanık olacak.Bu filmde orijinal “Star Trek” serilerinin ana karakterleri temel alınırken bu karakterler yeni bir oyuncu kadrosu tarafından canlandırıldı.
Filmde Kaptan James T. Kirk (Chris Pine) ile Mr. Spock’un (Zachary Quinto) Atılgan uzay gemisinde bir araya gelmeden önceki günleri ve gelecekten gelen bir Romulan olan Nero’nun Gezegenler Birleşik Federasyonu’na yönelik tehdidini önleme çabaları anlatılıyor.
Filmin geliştirme çalışmalarına, Abrams, Orci ve Kurtzman’ın seriyi yeniden ele almak için fikir geliştirdiği 2005 yılında başlandı. Üçünün de ortak amacı, yediden yetmişe tüm sinemaseverlerin ilgisini çekecek bir film yaratmaktı. “Star Trek” geleneğine bağlı kalırken aynı zamanda zaman yolculuğu öykü çizgisinin modifiye edilmiş sürekliliğini sağlayacak unsurları izleyiciye tanıtmak istiyorlardı. Orijinal dizinin prodüksiyon tasarımlarını modernize ederek işe başladılar.
Filmin çekimleri 2007 Kasım ayı ile 2008 Nisan ayı arasında tam bir gizlilik altında gerçekleştirildi. Gösterim tarihi Paramount tarafından yapılan açıklamayla 8 Mayıs 2009 tarihi olarak duyuruldu. “Star Trek” yazısını okumaya devam et
yabancı
Milk
Bir Gus Van Sant Filmi
Gey Hakları Savunucusu, Arkadaş, Aşık, Politikacı, İkon, İlham, Kahraman,hayatı tarihi değiştirdi. Cesareti ise birçok kişinin hayatını.
1977’de, Harvey Milk San Francisco Şehir Meclisi’ne seçilerek Amerika’da eşcinselliğini saklamadan bir devlet kadrosunda üst düzey yöneticiliğe seçilen ilk kişi oldu. Zaferi, sadece eşcinsel hakları adına önemli değildi. Politik alanda koalisyonlar peşindeydi. Yaşlı vatandaşlardan sendikalı işçilere kadar herkes için, Harvey Milk bir uğurda savaşmanın anlamını değiştiren, 1978’de ölümüne kadar da tüm Amerikalıların kahramanı haline gelen biri oldu. Oscar ödüllü Sean Penn, yine Oscar adayı Gus van Sant yönetiminde Harvey Milk’i canlandırıyor. Dustin Lance black’in orijinal senaryosundan yola çikarak çekimleri San Fransisko’da gerçekleştirilen filmin yapımcılığını Akademi ödüllü Dan Jinks ve Bruce Cohen yapıyor.
Milk, Harvey Milk’in yaşamından sekiz yılı anlatıyor. New York’ta yaşarken 40 yaşına giren Milk ve sevgilisi Scott Smith (James Franco), hayatlarına daha fazla anlam katmak için San Fransisko’ya taşınır ve burada, Castro Kamera adında küçük bir dükkan açarlar. Dükkanın olduğu işçi sınıfı mahallesi, kısa zamanda ülkenin dört yanından akın eden geyler için nefes alabilecekleri bir yer haline gelecektir. Çok sevdiği Castor mahallesinin ve ona güç veren küzel San fransisko şehrinin etkisiyle, Milk çok geçmeden hem Scott kadar kendisini de şasırtacak şekilde, değişim için kolları sıvar. Herkes için eşit hak ve özgürlüğün savunucusudur. Ve geylere karşı önyargı ve şiddet uygulanmasının normal karşılandığı bir dönemde, Milk San Fransisko ve San Fransiskolulara’a duydugu büyük sevgi sayesinde, gencinden yaşlısına, eşcinselinden heteroseksüeline kadar herkesin desteğini arkasına alır. “Milk” yazısını okumaya devam et
Igor
Çılgın bilim adamlarının ve onların şeytani icatlarının el üstünde tutuldukları bir ülke düşünün. Burada doğan bir kamburun kaderi sizce nedir? Cevabı biz verelim; Igor olmak!
IGOR klasik canavar filmlerine farklı bir bakış getiren, son derece eğlenceli bir komedi. Film sürekli aşağılanan bir laboratuvar asistanı olmaktan bıkmış Igor’un hikâyesini anlatıyor. Kendisiyle aynı kaderi paylaşan adaşlarından farklı olarak, bu Igorun gerçekleştirmek istediği hayalleri var; mesela bir bilim adamı olmak gibi. Başarısız efendisi bir deney sırasında beklenmedik şekilde ölünce, Igor da yıllardır beklediği şansı yakalamış oluyor.
Ülkede her yıl düzenlenen “Şeytani İcatlar Fuarı”na katılmaya karar veren Igor, bizzat yarattığı iki arkadaşından da destek alıyor. Fakat arkadaşları Igor’a yardım ettikleri kadar ayak bağı da oluyorlar. Örneğin Beyin ismiyle tezat oluşturacak derecede zeka yoksunu. Scamper ise zeki olmasına zeki ama karamsarlığıyla ekibe pek destek olduğu söylenemez. Ölümsüz olmasına rağmen en büyük emeli başarıyla sonuçlanacak bir intihar girişimi olan Scamper, sürekli konuşarak yaratıcısı Igor’u çileden çıkartmaktan geri durmuyor.
Yeterince tehlikeli ve zor bir işe soyunmuş olan Igor, gizlice bilim fuarına hazırlanırken yaşadıkları ülkeyle ilgili bir sırrı keşfediyor. Bu sefer kahraman olmak sırası hep hor görülenlerde. “Igor” yazısını okumaya devam et
Tetikçi 2: Yüksek Gerilim / Crank 2: High Voltage
8 Mayıs 2009’da sinemalarda.
2006 yılının hit aksiyon filmi “CRANK”te, suikastçı Chev Chelios (Jason Statham) damarlarında akan ölümcül zehirle mücadele etmek için 24 saatini dövüşerek, öldürerek ve adrenalin düzeyini üst seviyede tutarak geçirmişti. Şimdi, serinin yüksek oktanlı devam filmi “TETİKÇİ 2: YÜKSEK GERİLİM/CRANK HIGH VOLTAGE”da, geçen sefer hayatta kalmayı başarmış olan Chev yepyeni bir güne uyanmak üzere.
Tam olarak ilk filmin bıraktığı yerden devam eden “TETİKÇİ 2: YÜKSEK GERİLİM/CRANK HIGH VOLTAGE”, Chev’inin Los Angeles caddelerine yaptığı ölümcül atlayıştan kurtuluşu, ve hemen akabinde ise gizemli bir Çin mafyası tarafından kaçırılışıyla başlıyor. Üç ay sonra, Chev gözlerini açar ve zarar görmesi neredeyse imkansız olan kalbinin ameliyatla çıkartılıp, yerine, çalışabilmesi için düzenli olarak elektrik takviyesi gerektiren pilli bir aletin takıldığını görür.
Kendini tutsak tutanlardan tehlikeli bir şekilde kaçan Chev tekrar bir kovalamacanın içindedir. Bu kez karizmatik Meksika çete lideri El Huron’dan (Clifton Collins, Jr.), ve Çin Suç Örgütü’nün başı olan 100 yaşındaki Poon Dong’dan (David Carradine) kaçmaktadır. Tıbbi yardım için bir kez daha Doktor Miles’a (Dwight Yoakum) başvuran Chev, ayrıca arkadaşı Kaylo’nun ikiz kardeşi Venus’tan da (Efren Ramirez) destek görür. Yaptığı işi artık bilen kız arkadaşı Eve’le (Amy Smart) tekrar bir araya gelen Chev gerçek kalbini bulmaya ve onu çalanlardan intikamını almaya kararlıdır. Böylece hayatta kalmak için her şeyin yapılabildiği Los Angeles şehrinde tekrar heyecan dolu bir macera başlar. “Tetikçi 2: Yüksek Gerilim / Crank 2: High Voltage” yazısını okumaya devam et
Clive Barker’dan Kan Kitabı / Clive Barker’s Book of Blood
Doğa üstü güçlerin ve olayların varlığını yıllarca süren araştırmalarıya kanıtlamaya çalışan Dr. Mary Florescu, sonunda teorilerinin geçekliğini kanıtlayabilmek için bir fırsat yakalar. Çok güvendiği dostu ve iş arkadaşı, Reg Fuller ile Tollington’da sebebi ve nasıl olduğu açıklanamayan cinayetlerin işlendiği bir eve yerleşirler. Dr. Florescu yanında içgüdülerine güvendiği öğrencilerinden birini de almıştır.
Simon McNeal, oldukça yakışıklı bir gençtir ve geçmişindeki paranormal olaylar yüzünden Mary’nin hem kişisel hem de profesyonel anlamda dikkatini çekmiştir. Mary Torrington’daki bu karanlık evin sırrını çözmekteonun medium güçlerinden faydalanmayı ummaktadır. Araştırmaları sırasında olan garip, korkunç ve açıklanamaz durumlar Mary’i ispatları konusunda yüreklendirecektir. Fakat bu sırada Mary ve Simon’ın arasında başlayan tutkulu ilişki Tollington’daki bu garip evin tarif edilemez sakinlerini bu genç ve yetenekli adama yöneltir. Mary bu evin yolunu kaybetmiş ruhların buluşma noktası olduğunu çok geç anlayacaklardır.
Simon’ın özel güçlerinden ise faydalanma şekilleri çok acı verici ve korkunç olacaktır…
2007’nin Aralık ayında Edinburgh’da başlayan çekimler Clive Barker’ıon korku hikayelerinin ilk kez beyaz perdeye adaptasyonu olarak sinema dünyasında sansasyon yarattı. Matador Pictures ve Midnight Picture
Show “BOOK OF BLOOD” hikayelerinin tüm sinemasal haklarını satın almışlardı. “Clive Barker’dan Kan Kitabı / Clive Barker’s Book of Blood” yazısını okumaya devam et
