Sonbahar

Yusuf, 1992’de, 22 yaşında girdiği cezaevinden 12 yıl sonra çıkıp köyüne gelir. Aslında iki yıl daha yatması gerekirken geçirdiği ağır hastalık yüzünden çok azömrünün kaldığının anlaşılması üzerine serbest bırakılır. Yakalandığı verem hastalığı akciğerlerini iyice zayıflatmıştır. Bir de F Tipi hapishane sistemine karşı yapılan ölüm orucu eylemlerine katılması sağlığını iyice kötüleştirmiştir. Doktor durumunu kendisine açıklayıp yazdığı raporla bırakılmasını sağlar.

Yusuf’u, cezaevinden çıkıp geldiği köyünde (Çamlıhemşin-Fırtına vadisi) bir tek yaşlı hasta annesi beklemektedir. Babası kendisi cezaevindeyken ölmüştür… Ablası Meliha ise evlenmiştir. Annesi Rukiye Hanım (75) ağır hastadır ama tüm duaları oğlunu tekrar yanında görebilmek içindir, duaları sonunda kabul olmuştur. Artık tek düşüncesi huzur içinde ölmeden önce Yusuf’u evlendirmektir. Bu mesele için köyün önde gelen ihtiyarlarından Mustafa Amca (72) ile konuşur… Ama bilmemektedir ki zamanın akışı Yusuf için artık onunkiyle bir değildir. “Sonbahar” yazısını okumaya devam et

Sibirya Ekspresi / Transsiberian

Transsiberian, olağanüstü sürükleyici bir deneyim. İnsanların hayalini kurdukları efsanevi tren yolculuklarından Sibirya Ekspresi muhtemelen daha iyi günler görmüştü.
Amerikalı çift, Roy (Woody Harrelson) ve Jessie (Emily Mortimer), son olarak ikamet ettikleri Pekin’den oldukça uzaktaki evlerine dönmeye karar verirler. Trende Carlos (Eduardo Noriega) ve Abby (Kate Mara) adlı başka bir çiftle tanışırlar. Aralarında hızlı bir şekilde evlerinden uzaktaki gezginler arasında kurulan temelleri çok da sağlam olmayan bir bağ kurulur. Roy durakların birisinde trenden ayrılır. Jessie yeni arkadaşlarının göründükleri gibi olmadıklarını anlamaya başlar. Fakat bu unutulmayacak seyahatin gerçek tehlikeleri yeni yeni su yüzüne çıkmaya başlamıştır. Basit bir tren yolculuğu Rus polisler (Ben Kingsley ve Thomas Kretschmann), mafya, işkence, uyuşturucu ve cinayetle korkutucu bir kovalamacaya dönüşecektir. “Sibirya Ekspresi / Transsiberian” yazısını okumaya devam et

Sıcak

Onlar yol arkadaşıydılar… Yusuf batık gemilerin enkazını çıkartıp satan bir denizcilik firmasında çalışıyor. Güzel karısı Meryem ise özel ders veren mütevazı bir öğretmen ve iki aylık hamile. Karıkoca, Bozcaada açıklarındaki batık gemi projesi için çıktıkları bu kısacık yolculuğun, hiç tanımadıkları bir kadının bıraktığı mektup yüzünden bir karabasana dönüşeceğinden habersizdir henüz. Aynı saatlerde, karısının başka bir adamla kaçtığını öğrenen ve yardım istemek için umutsuzca o adadaki tek dostu eski dalgıç Niko’yu arayıp duran zavallı asker Adem ise cinnetin eşiğindedir. Güneş batar, gök yarılır ve o saat geldiğinde kader ortaklarını bir araya getirir. Hayatları kesişen bu dört kişiden birine ölüm yazılmıştır o gece. Geride kalan üç kişinin kalplerine ise cehennem gibi bir sıcak…
OYUNCULAR: CEM ÖZER (NİKO), EBRU AKEL (MERYEM), HAZIM KÖRMÜKÇÜ (YUSUF), GÜRGEN ÖZ (ADEM),    ŞAFAK KARALİ (BAŞÇAVUŞ), BURAK TANDOĞAN (BEKİR), ASLI ZEN (AYŞE), AGOP ÇAVUŞYAN (YÜZBAŞI)
ABDULLAH OĞUZ’UN YENİ FİLMİ “SICAK” 19 ARALIK’TA SİNEMALARDA
“Sıcak” yazısını okumaya devam et

Natalya Rudakova

“Transporter 3/Taşıyıcı 3” 26 Aralık’ta Türkiye Sinemaları’nda
Filmin oyuncularından Natalya Rudakova ile “Taşıyıcı 3” üzerine yapılan röportaj
Bu filmde rol alışınız nasıl gerçekleşti?
Natalya Rudakova: Sokakta yürürken Luc Besson ile karşılaştım. Benden oyunculuk dersi almamı istedi. Dediğini yapınca herşey yolunda gitti. Oyunculuk beni heyecanlandırdığı gibi ilginç buldum. Sonra seçmelere katıldım ve bu filmin tek kadın oyuncusu olmayı başardım.

Bunlar sadece sokakta yürürken mi oldu?
Rudakova: Evet, işime giderken oldu. Bir kuaförde çalışıyordum. Sokakta yürürken Luc Besson’un asistanı beni durdurdu ve onlarla birlikte bir çay içmemi rica etti. Çay içerken bana oyunculuk dersi almamı söyledi. Çok çok heyecanlandım.

Bu sizin ilk filminiz mi?
Rudakova: Evet ilk filmim… Oyunculuk dersi almaya başladıktan sonra yapmak istediğim işin bu olduğunu fark ettim. Benim açımdan gerçekten heyecanlı bir deneyim oldu. “Natalya Rudakova” yazısını okumaya devam et

Robert Knapper

“Transporter 3/Taşıyıcı 3” 26 Aralık’ta Türkiye Sinemaları’nda Gösterilmeye Başlanıyor.
Robert Knapper ile “Taşıyıcı 3” üzerine yapılmış bir söyleşi
Bu filmde sizi cezbeden ne oldu?
Muhalifleri oynamak hoşuma gider. Bu filmde oynadığım Johnson karakteri de muhalif bir karakter olarak tanımlanabilir. Hükümet adına kirli işler yapmak üzere görevlendirilmiştir. Eğer kirli işler yapmasaydı büyük ihtimalle politikacı olacak, kamera karşısına geçip zehirli atıklar ve hükümet politikaları üzerine görüş bildirecekti. İyi eğitimli ve sofistike bir adamdır. Aynı zamanda çok tehlikelidir. Zaten böyle kirli işler yapması için görevlendirilmesinin sebebi de tehlikeli olmasıdır.
Johnson karakterinin en hoşuma giden yanı, her zaman çok iyi giyinmesidir. Güzel giyinmeyi, güzel kravatlar takmayı sever. Her yeni güne planlı ve düzenli şekilde hazırlanır. Kirli işler yaptığını düşünecek olursak, yaptığı işin tam tersi bir dış görünümü vardır. Ülkesinin ihtiyacı varsa düşman gördüğü kişileri öldürmekten çekinmez. Size tuhaf gelebilir ama vatansever bir insandır. Yaptığı herşeyi ülkesinin ve dünyanın iyiliği için yaptığına inandığını görürüz. “Robert Knapper” yazısını okumaya devam et