Centilmen – The American

THE AMERICAN

SİNOPSİS

Oscarlı* oyuncu George Clooney, ilk filmi “Control” ile haklı bir saygınlık kazanmış yönetmen Anton Corbijn’in ikinci filminde başrolde karşımıza çıkıyor.

Kiralık katiller arasında Jack (G. Clooney) yıllar içinde usta mertebesine yükselmiş, acımasızlığıyla tanınan biridir. İsveç’deki işi beklediğinden farklı bir şekilde sonuçlanır. Sıradaki işi onun son işi olacaktır. Her görevden sonra yaptığı gibi küçük bir İtalyan kasabasında kendine yarattığı “vaha”da inzivaya çekilir. Bu kasabada “ölüm”den bir süreliğine de olsa uzaklaşmaktadır. Kasabanın rahibi Peder Benedetto’yla (İtalyan sinema ve tiyatrosunun usta aktörü Paolo Bonacelli) bir dostluk kurar. Aynı sırada, kasabada tanıştığı Clara (Violante Placido) isimli genç kadınla da yakınlaşır. Yeni görevini ona Belçikalı bir kadın (Thekla Reuten) bildirecektir. Jack, Clara’yla başlayan ilişkisi yüzünden konsantrasyonunu kaybetmektedir ve bir tetikçi için en tehlikeli şey açık vermektir. “Centilmen – The American” yazısını okumaya devam et

Paramparça

PARAMPARÇA FİLMİ

“BİR OKYANUSUN ORTASINDA YA DA BİR UÇURUMUN UCUNDASIN.
BIRAKTIĞIN GEÇMİŞ ARTIK SENİN DEĞİL. GELECEKSE, SADECE KOYU BİR DERİNLİK…”

Son yılların Televizyon fenomenlerinden “Tek Türkiye” dizisinin başrol oyuncusu Ozan Çobanoğlu, senaryosunu yazdığı ve başrolünü oynadığı Paramparça filmi ile gündemi uzun süre meşgul edecek. Televizyonda yakalanan büyük başarısının ardından, titiz ve uzun bir çalışma süreciyle hayata geçirilen Paramparça filmi, 10 Eylül 2010 tarihinde izleyicisi ile buluşacak.
Kara filmin başarılı örnekleri arasında yer almaya şimdiden aday gösterilen filmin, senaryo aşaması 3 yıl, çekim aşaması ise 8 hafta sürdü. Çekimler sırasında bir de kaza atlatan Ozan Çobanoğlu, filmin aynı zamanda yapımcılığını da üstlendi ve yönetmen Naci Çelik Berksoy ile çıktıkları yolda, Paramparça’yı bütün hale getirerek izleyiciye harika bir sinema şöleni hazırladılar…

Filmin konusu:

Hapisten yeni çıkan ve geçmişin tüm karanlığını unutmak isteyen eski kiralık katil Kemal, dış dünyadan kaçsa da, kendi içinde vicdan hesabı onu rahat bırakmaz.
Yeni bir hayata başlayabilmenin yolunu, eşi ve kızında bulmaya çalışır.. “Paramparça” yazısını okumaya devam et

Son Kahraman – John Rabe

“SON KAHRAMAN JOHN RABE”

Oscarlı yönetmen Florian Gallenberger’ın çok satan romanlar listesinde yer alan  “The Good Man Of Nanking’den uyarladığı, Alman Film Ödülleri’nden En İyi Film ödülü başta olmak üzere birçok ödülle dönen filmi “SON KAHRAMAN JOHN RABE”; Alman bir işadamının Nanking Katliamı’nda(1937-38) 200,000 kadar Çinliyi kurtarışının gerçek hikayesini anlatıyor. Başrollerde Altın Küre adayı başarılı oyuncu Steve Buscemi yanısıra Daniel Brühl, Ulrich Tukur, Anne Consigny gibi yetenekli oyuncular “Son Kahraman John Rabe” filminde buluşuyor.

Konu:

Japonların, Çin Halk Cumhuriyeti’nin eski başkenti olan Nanking şehrini ele geçirmesi esnasında geçen 6 haftalık sürede Çin’in başkentinde acımasız,taruz ve saldırılar sonucu sayısı bilinmeyen erkek,kadın ve çocuk katledilir.Bütün dünya bu olayı şok ile karşılarken, süregelen bu şiddet kısa sürede tüm insanları sarar. Bir çoğu sessiz kalmayı  tercih ederken, bazıları ise ezilenler için bir şeyler yapmayı tercih eder. Bunlardan birsi de “Son Kahraman” Alman mühendis ve Nazi parti üyesi John Rabe dir. Kahramanlıklarıyla “Çin’in Schindler’i ünvanını kazanan Rabe, bu insanlar için güvenli alanlar yaratıp oralara güven içinde ulaşmalarını sağlamıştır. “Son Kahraman – John Rabe” yazısını okumaya devam et

Adı Aşk Bu Eziyetin

FİLM HAKKINDA

“Hayat 90 dakika değildir…”

90 dakikaya sığmayan, asıl bitiş düdüğü ile başlayan maçların öyküsü CAMCI / Adı Aşk Bu Eziyetin …

Bir akrabasının yanında camcı kalfası olarak çalışan Metin, her şeyi göze alarak Bursaspor´un hiçbir maçını kaçırmamaktadır. Eşi Esma, 2 yaşındaki oğlu Murat ve babası Hacı Ferik ile kirada yaşayan Camcı Metin´in bu durumu ve Bursaspor´a aşırı tutkusu, karısıyla sürekli tartışmasına vesile olur.

Metin´in babası yıllar önce Yugoslavya´dan Türkiye´ye göç etmiş inatçı bir Arnavut´tur. Hacı Ferik, Metin Oktay´a hayranlığından ötürü oğluna Metin adını koymuştur. Metin gençlik yıllarında başarılı bir futbolcuyken ayağı kırılıp futbolu bırakmak zorunda kalmıştır. Geçmişte yaşanan bazı özel ve kötü anılar Metin´in hayatında derin yaralar açmıştır. Metin, arkadaşı ve (tribün lideri) Amigo Sinan´a çok güvenmektedir ve çok sıkı arkadaştırlar. Sinan´ın bir takım işlere bulaşması başlarını derde sokacaktır. Nereli olduğu ve ne iş yaptığı belli olamayan, modern (!) mafya görünümlü, lüks arabaya sahip Atilla´nın, Sinan´ı kandırması ve bir takım işlerde kullanmaya çalışması sorunu büyütür. Sinan, Atilla´nın teklifiyle yüklü miktarda paraya kavuşur. Sinan parayı aldıktan sonra pişman olur ve kendisini satılmış hisseder. Bundan vazgeçip parayı iade etmeye karar verir. “Adı Aşk Bu Eziyetin” yazısını okumaya devam et

The Karate Kid

Karate Kid

Yapım Bilgileri

Columbia Pictures yapımı Karate Kid, 12 yaşındaki Dre Parker’ın (Jaden Smith) öyküsünü anlatıyor. Dre, Detroit’in en popüler çocuğu olabilecekten; annesinin (Taraji P. Henson) kariyeri ikisini de Çin’e götürür.  Dre başlangıçta arkadaş edinme konusunda zorluk çeker ama sınıf arkadaşı Mei Ying’e yakınlık hisseder –ve bu his karşılıklıdır— gel gelelim kültür farkı böyle bir arkadaşlığı olanaksız kılmaktadır. Daha da kötüsü, sınıfın kabadayısı olan Cheng, Dre’ye düşman olur. Dre yalnızca biraz karate bilmektedir; kung fu diyarında, Cheng “karateci çocuğu” kolayca yere yapıştırır.   Yabancı bir ülkede yalnız olduğunu hisseden Dre’nin, tamirci Bay Han (Jackie Chan) dışında konuşacağı kimsesi yoktur. Aslında bir kung fu ustası olan Bay Han ve Dre birlikte çalışmaya başlayarak bir dostluğa adım atar ve kung fu turnuvasında Cheng’le son bir karşılaşmaya doğru ilerlerler.  Han, Dre’ye kung fu’nun yumruk ve savuşturmayla değil, olgunluk ve sükunetle ilgili olduğunu anlatırken, Dre de kabadayılarla yüzleşmenin, hayatının dövüşü olacağını öğrenir. “The Karate Kid” yazısını okumaya devam et